22 Eylül 2013 Pazar


TECRİT

1977-92 yıllarında Frankfurt
F tipi cezaevinde yatan Gunter Sonnenbergo yıllarını şöyle anlatıyor:

"insan uzun süre kapalı bir odada kaldığında, hiçbir ses duymadığı ve hiçbir insan görmediği zaman, pencereden dahi bakamadığı zaman, yani ses, görme gibi uyarıcıları almadığı zaman, hastalanıyor.

Bu bir işkence. Hiç delil bırakmayan bir işkence. Yani vücutta herhangi bir yara izi yok.

Ama insan fark ediyor. Çünkü bilincini kaybediyor. Hafıza kaybediliyor.

Gerçekle hayal arasındaki çizgi kalkıyor. insan konuşmayı da unutuyor, konuştuğunu ve düşündüğünü ayırt edemiyor. Yıllar sonra dışarı çıktığımda, insanlara soru
soruyordum ama cevap alamıyordum. Çok kızıyordum. Sonra farkettim ki konuşmuyormuşum, sadece soruyu düşünüyormuşum"...
İnsan, tecriti kelimelerle
anlatamıyor. Serbest kaldıktan sonra, tecriti insanlara anlatabilmek için
birçok etkinliğe katıldım. Her seferinde fark ettim ki, insan bunu anlatamıyor. Bunu ancak yaşayan anlayabilir. Tecridin, insanın kişiliğine verdiği zararları hissediyorsunuz, ama anlatamıyorsunuz. Bunu anlatabilecek kelimeler yok.
Sorun da bur da zaten.
Anlaşılıyor ki tecridi uygulayanlar bunları yapmak istiyor. Tecrit nereden gelirse gelsin buna karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.
Tecrit, bir insanlık suçudur.
Bu suçu işleyenler muhakkak bir gün insanlığa hesap vermek zorunda kalacaktır.
Devletler bu suçu tüm dünyada "
Siyasi olarak
" işlemektedirler.
Buna "DUR" demek,
ben insanım
diyen herkes tarafından dile getirilmelidir.sanlık suçudur.
Bu suçu işleyenler muhakkak bir gün insanlığa hesap vermek zorunda kalacaktır.
Devletler bu suçu tüm dünyada "
Siyasi olarak
" işlemektedirler.
Buna "DUR" demek,
ben insanım
tarafından dile getirilmelidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder