28 Eylül 2013 Cumartesi


           CHP ESKİ DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ  MESUT DEĞER ‘İN

                    AÇLIK GREVLERİNE  VE  TECRİTE SON

                                  BASIN AÇIKLAMASI 

                                    12.KASIM.2012

 

 

                      Açlık grevleri bugünle 63. Gününü yaşarken grevde olan insanların yaşamını her an yitirebileceği kaygısıyla bu açıklamayı her şeyden önce insanlık bilinciyle yapıyorum.

                     Hukukçu kimliğimle yaşanan bu sürecin ceza evlerinde ölümlere yol açmaması için istenilen ve tek odaklanılan konu tecrit konusudur.  Bu konunun hemen, bir insan kaybı olmadan çözüme ulaşması için hükümlü bulunan Abdullah ÖCALAN’IN avukatlarıyla görüştürülebilmesi şu anki kanunumuz da mevcuttur.

                    Tecrit yaşayan Abdullah Öcalan ın avukatlarıyla görüşebilmesi için ve bu yaşanan açlık grevlerinin tek bir insanımızın ölümüne sebebiyet vermemesi için hukuki çözüm önerim

               Bugün Türkiye’de Cezaevlerinde 60 kişiden fazla tutuklu veya hükümlünün açlık grevleri veya ölüm oruçlarının 63 gününe geldik.

                Allah korusun bugün ceza evlerinde bir kişinin ölümü bile insanlık ayıbıdır.

                Türkiye Sosyal Demokratik bir hukuk devletidir. Ve hukukun üstünlüğüne inanırız.

                 Açlık grevleri  /Ölüm oruçlarındaki siyasi tartışmaları bir kenara bırakmalıyız. Bir insanın ‘’ YAŞAMI’’  kadar kutsal ve değerli bir şey yoktur.

            

 

                 ‘’Onurlu ve Sağlıklı Yaşam ‘’insan haklarının evrensel kurallarındandır.

  AÇLIK GREVLERİNDEKİ TALEP İSE  ‘’ ABDULAH ÖCALANIN  ÜZERİNDEKİ TECRİT ‘’ KALDIRILSIN.  DIR              

        

 TECRİT İSE

Bir işkencedir. Hiç  delil bırakmayan bir işkence.

Tutuklu ve hükümlünün tecritte bilincini ve hafızasını kaybetmektedir.

Tecridin insana verdiği zararı kelimelerle anlatılamaz. Bunu anlatabilecek kelimeler yok.

Tecrit nereden gelirse gelsin buna karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.

Tecrit, bir insanlık suçudur.

Buna "DUR" demek, ben insanım diyen herkes tarafından dile getirilmelidir

Tecrit bir.insanlık suçudur.

 

           AÇLIK GREVLERİNİ ÖLÜM ORUÇLARINI                    SONLANDIRMAK VE TECRİTİ KALDIRMAK İÇİN

       ÇIKMAZDAN ÇIKMAK VE  ÇÖZÜM

 

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerin İnfazı hakkındaki kanunun 25 maddesinin.

‘’ f) Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebilirler.’’

           Abdullah ÖCALAN hükümlüdür. Hakkındaki Yargı kararları kesinleşmiştir. Yapılması gereken hukuki işlem ise neden bugüne kadar yapılmamıştır.

            Nedir bu hukuki işlem

Kanunun 25 maddesi  ‘’ f ‘’ fıkrası gereğince VASİ ATANMASIDIR. Yani

            İmralı Cumhuriyet Savcısı Abdullah ÖCALAN hakkında Mahkemeden ÖCALANA bir ‘’ VASİ’’ öncelikle atanmalıdır.

            Hükümlüler için kanunen bir vasi atanır ve bu vasi hükümlünün yasal haklarını yerine getirir.

            Kanunen vasi atanması bir zorunluluktur.

            Vasi atandıktan sonra belirlenen Vasi ise Abdullah ÖCALAN için bir avukata işlemlerin takibi için vekâlet verebilir.

 

Vekâlet alan avukatında Abdullah ÖCALAN LA ceza evinde görüşmesinde hukuken herhangi bir engel yoktur.

 

Saygılarımla.

                                                   Av. MESUT DEĞER

                                                   CHP ESKİ DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ

                                                   ESKİ GENEL BAŞKAN YARDMCISI

 

 

 

 

 

 

 

 

DAHA SONRA İSE….

Bu düzenlemeler ise

·        TBMM Bu kanunu ele alarak AB ilerleme raporlarına göre çağdaş hukuk normlarına uygun olarak düzenlemeler yapılmalıdır.

 

·        Bu ‘’ F ‘’ fıkrasına  ‘’ Avukatları ibaresi eklenebilir

.

Kanunun 25 maddesi

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASININ İNFAZI

Madde 25 - (1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı rejimine ait esaslar aşağıda gösterilmiştir:

a) Hükümlü, tek kişilik odada barındırılır.

b) Hükümlüye, günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır.

c) Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabileceği gibi kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir.

d) Hükümlü, yaşadığı yerin olanak verdiği ve idare kurulunun uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir.

e) Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hâllerde ve onbeş günde bir kez olmak üzere (f) bendinde gösterilen kişilere, süresi on dakikayı geçmemek üzere telefon edebilir.

f) Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde onbeş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebilirler.

g) Hükümlü hiçbir suretle ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin verilmez.

 

 

 

h) Hükümlü, kurum iç yönetmeliğinde belirtilenlerin dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz.

ı) Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır.

 

 

 

 

 







 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder