5 Ocak 2014 Pazar


SOL PARTİLER

·         SHP Kürt sorununa ilişkin raporunu 1999 yılında hazırladı. Ve Raporu nedeniyle

Hazırlayanlar DGM de yargılandı. 1991 de Türkçeden farklı dillerin kullanılması hakkındaki kanun teklifini TBMM’ne verildi ve Kimlik kişinin şerefidir.  Gibi onlarca raporlar açıklandı.

Solun; Bu Çıkışları doğru, yerinde ve haklıdır.

Ancak;

 Günümüzde ise;   Sol partilerimize baktığımızda Sol politikada Dar görüşlülük, Çıkmaz sokakta kaldıkları, sorunu bildikleri halde çözüm sürecine yabancı oldukları ve Şaşkınlıkları halen egemen olduğu görülmektedir.

Zira;  Kürt sorunu hakkında onlarca rapor hazırlayan ve halka açıklayan ve Kürt sorununu çözmeye kararlı olan parti bugün ise sürece kapalılığı, belirsizliği ve ‘’çözüm süreçte ki anlaşmada ne var olduğunu bilmiyoruz ‘’ gibi söylemlerle sürece destek yerine süreci engellemeye yönelik politikanın izlenmesi, TBMM ‘de araştırma komisyonun kurulması yönünde verilen önergedeki imzaların geri çekilmesi, Ana dilde savunma hakkı TBMM de tartışılırken ortaya konulan tavırlar, Kürt Milletvekillerinin de TBMM İnsan Hakları Komisyon üyesi oldukları halde ana dilde savunma hakkının tartışıldığı o günkü toplantıya katılmadıkları,

Çözüm süreci ortaya konulurken karşı hamle ise Rize ilindeki (Başbakanın memleketi) işsizlikle ilgili mecliste araştırma önergesinin verilmesi,

İstanbul Taksim de Gezi parkında yaşanan demokratikleşme hak arayışına destek vermek doğru ama bu gezi parkı olaylarının Çözüm sürecine gölge düşüren bir katkı sağladığı olgusu ortada iken,

Bu Gezi parkı sürecin tamamen AK Partinin Çözüm sürecine yönelik adımların atılması yönündeki çalışmalarının ertelenmesine ve Akil insanların çalışmalarına olumsuz neden olmuştur.

Ve Sayın Başbakan Türkiye’de ikinci bir gezi parkı olayların tekrar yaşanmasını kaldırabilecek cesaretinin olmadığına dair endişe etmekteyim. Ve İkinci bir Gezi Parkı olaylarının yaşanmaması için Demokratikleşme sürecini ağırdan alacaktır.

Kaldı ki sol parti;

‘’Barış gelecekse İmralı ile de görüşülebilir ‘’ diyeceksin diğer yandan da  ‘’masanın bir ucunda İmralı bir ucunda Başbakan var ‘’  diyeceksin

Kürt Sorunun çözümüne yönelik genel başkanlığa gelir gelmez partide Kürt Sorunun çözümü ve yeniden rapor yazılması için komisyon kurdurtacaksın ve bu komisyonun akıbeti meçhul olacak ve ayrıca da Bugün çözüm sürecine  karşı tavrının olamayan nedenlerini açıklamak için ve yeni rapor hazırlamak için kurulan komisyonun bölgeye gönderilmesi ve yeniden rapor yazılacak açıklaması tıpkı göreve geldiğinde Kürt’lerin gazını almak için girişimden farklı değildir.

Başbakana giderek 10 maddelik çözüm önerisi vereceksin

Başbakana ’’ bu sorunu çöz sana kredi verdim ‘’diyeceksin

Diyarbakır’da  ‘’siyasi hayatıma mal olacak ise de sorunu çözeceğim ‘’ diyeceksin

Gelinen Bugünkü manzarada ise ortadadır.

Önümüzdeki süreçte Barış sürecinin sona ermesinde (İnşallah böyle bir olayın olmamasını istiyorum)

Akacak kanın vebalinin tek sorumlusunun adresi bellidir.

CHP bu sürece yapıcı müdahil olması gerekir. Gerekirse sorunun çözümü için ortak aklı içinde destekleyici bir tavır almalıdır diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder