1920
- 2013 TÜRKİYE - KÜRTLER
SİSTEMATİK OLARAK DEĞERLENDİRİSEK
1) 1920
Sevr Antlaşması ile Kürtler kendilerine ait bir devlet kurulması sözü
verilmiştir.
2) Atatürk;
Sevr Antlaşmasını kabul etmedi, Kurtuluş Savaşı sonrasında 1923’de Lozan
Antlaşması kabul edildi.
3) 1925’de
Kürtler bağımsızlık için Şeyh Sait Ayaklanmasını başlattı
Lozan Antlaşması gereği ayaklanma
değil, ‘isyan’ denildi ve Şeyh Sait ayaklanması çok sert bir şekilde
bastırıldı.
Şeyh Sait ve arkadaşları
Diyarbakır’da idam edildiler.
4) 15.ŞUBAT.1925
Şark Islahat Proje başlatıldı ve 24 Eylül 1925 Şark Islahat Proje Kararnamesi
yürürlüğe girdi.
5) 1920
– 1927 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Yönetim şekli ÖRFİ İDARE ‘dir.
6) İsmet
İNÖNÜ’NÜN hazırladığı 21 Ağustos 1935 Doğu ve Kürt raporu
7) 1937
Dersim İsyanı;
Dersim İsyanı sadece
Tunceli ilini kapsamamaktadır. Başta Tunceli, Bingöl, Elazığ, Erzurum,
Erzincan’ın bir kısmı da o dönem Dersimdi.
Dersim İsyanı da sert
şekilde sonlandırıldı.
8) 1937’de
‘’Kürtlerin Mevcudiyetini’’ reddeden ve onlara dağ karı üzerinde
yürüdüklerinden ‘kart,kurt’ sesi geldiği için ‘’Dağ Türkleri’’ denilen Kürtlere
acımasız önlemler yürürlüğe konuldu.
( Şark Islahat Projesi ve İsmet
İNÖNÜ raporundaki öneriler)
9) 1937’den
yaklaşık 2000’li yıllara kadar.
·
Kürtçe
dili
·
Kürt
Kültürü (Müzik, Tiyatro, Resim, Basın)
·
Coğrafik
yer isimleri yasaklandı ve isimler Türkçe olarak değiştirildi.
Bu
yasaklar Kürtlerde her zaman büyük gerilimler yaratmıştır.
10) Kürtlere karşı Asimilasyon devrede
11)
1927 – 1947 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yönetim şekli
ise UMUMİ MÜFETTİŞLİK ‘TİR tir.
12)1935
yılından sonra UMUMİ MÜFETTİŞLİK MERKEZ şeklinde yönetildi.
13)1970’de
Abdullah ÖCALAN bir Kürt Devleti kurmak için Marksist Leninist Temelinde PKK’yı kurdu.
14)1947, 1970, 1986 yıllarında sık aralıklarla Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgesinde SIKIYÖNETİM
ilan edildi.
Ve özelikle 1978-1987
sıkıyönetim ilanı ve sıkıyönetim yönetimi başta Diyarbakır olmak üzere Batman,
Mardin, Tunceli, Siirt, Bingöl, Şırnak ve Hakkâri ‘’Kritik şehirler’’ olarak
özel bir idari yasa ile yönetilmeye başlandı.
15)Haziran
1975 Urfa’da "Türk halklarına özgürlük"
sloganıyla Karşılaşan Sayın Bülent ECEVİT "Halklar" sözüne itiraz
etmiş ve "Türkiye'de tek halk vardır" demiştir.
16)Türkiye PKK’ya halkın desteğini kesmesi için
1983-1992 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde %40 a kadar
çıkan işsizlik ile mücadele etmek için, barajların yapımına, GAP, DAP
Projelerine milyar dolarlık yatırımlar yapıldı.
17)1980’li yıllarda Kenan EVREN ise; ‘’ Güneydoğuda
insanlarımız karda yürürken ayaklarından çıkan kart-kurt diye seslerden oluşma
bir kavram’’ demişti.
18)Kürt Politik Partiler (HEP, DEP, DEHAP, HADEP)
yasaklandı ve anayasa mahkemesi tarafından da kapatıldı.
Kürt
Basını; kitap, dergi vs bölgede okunması dâhil suç sayıldı. bu konuda Gözaltına alınma ve tutuklamalar
yaşandı.
Özgür
Gündem Türkçe olarak basın gazete olmasına rağmen bölgede suç sayıldı.
19)1991’den sonra bölgede ‘HİZBUL KONTRA’ ‘JİTEM’
‘KONTRGERİLLA’ ‘DERİN DEVLET’ kavramları ve eylemleri Kürtlerin yoğun
yaşadığı bölgelerde isimleri sıkça duyulmaya başlandı ve ağırlığı
hissettirildi.
Halkta
korku ve panik havası vardı. Ve o dönemde Yaşam hakkı inancının yitirilmesi iyice
belirginleşti.
20)1987-2002
yılları arasında ‘Olağanüstü Hal Bölgesi ve Mücavir İller ’ ilan edildi ve
Olağanüstü hal bölge valiliği tarafından özel yasalarla yönetildi.
21) O HAL Bölgesinde;
·
Binlerce
faili meçhul cinayet olduğunu,
·
Yargısız
infazların arttığını,
·
Güvenlik
güçlerin tarafından tutuklanan kişilerin gözaltında kayıpların olduğu
dönemidir.
·
20.000
faili meçhul olayların olduğunu
·
Polis
Gözaltında iken İşkence ve Kötü muameleden 230 kişinin öldüğünü,
·
Köy
Koruculuk sistemi kuruldu. 80.000 civarında silahlı köy koruculuk sistemiyle kürdü
Kürde kırdırma politikasının izlendiği,
·
3428
köy ve mezralar boşaltıldı-yakıldığını,
·
Milyonlarca
insanın göçe zorlandığını,
·
Binlerce
asker, polis, köy korucusu, PKK ve sivil halktan insanların ölümü, yaralanması veya
sakat kalmasına neden olduğunu,
(Resmi rakamlara göre Ölü sayısı 36.140.
yaralı sayısı 18.489
toplam 54.629)
·
100.000’den
fazla insanın gözaltına alınması ve aylarca sorgusuz-sualsiz gözaltında
tutulmaları ve 100.000’den fazla insanın devlet güvenlik mahkemelerinde
yargılanmaları olduğunu,
·
İstanbul,
Adapazarı-Sapanca-Hendek Üçgeninde 20’den fazla Kürt İş Adamları infaz
edildiğini,
·
Kürt
Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, gözaltına alındılar ve
tutuklandıkları,
22)1992 yılında Başbakan Süleyman DEMİREL Ve iktidar
ortağı Erdal İNÖNÜ İle Diyarbakır’da ‘’ KÜRT REALİTESİNİ TANIYACAĞIZ’’
23)1993 yıllarında Başbakan Tansu ÇİLLER
Türkiye’de 'KÜRT YOKTUR, KART-KURT
VAR' dedi
24)CEM BOYNER 22.ARALIK.1994 ‘’ 25 yıldır Kendi toprağını
bombalayan, kendi vatandaşını öldüren başka devlet var mı? ‘’ ve 26.ARALIK.2009
yılında ise “Türklerle Kürtlerin
kardeşlik mayası bozulmadan kavga bitmeli”
25)16.ARALIK.1999 Başbakan Yardımcısı Mesut YILMAZ ‘’
Avrupa Birliğin Yolu Diyarbakır’dan geçer ‘’
26)1999’da
Abdullah ÖCALAN tutuklandı.
27)Avrupa Birliği Türkiye’nin üyelik
başvurusunu 1999 yılında aday Üyelik statüsünü bahsederek dikkate almaya
başlayınca Türkiye’de çatışmanın yönü değişti
28) Türkiye’de idam kaldırıldı. ( 2002 ve
2006 yıllarında)
29)2002 Kopenhag
zirvesinde AB Ortaklık görüşmelerine ‘’ Kopenhag Kriterleri ‘’ olarak koşullara
bakarsak;
-
Ekonomik
Reformlar
-
Demokrasi
-
İnsan
Hakları
-
Hukukun
Üstünlüğünü içermekteydi.
30)2002 yılından
sonra Türkiye Kopenhag Kriterleri olarak iç hukuk sisteminde, Ekonomi de,
Demokrasi de, İnsan Hakların da, Bölgeler arası ekonomik dengesizliği gidermek
için köklü reformlara gidildi. Yasalar ve Anayasa değiştirildi. Kopenhag Kriterlerine
uygun reformlar için adımlar atıldı.
31) AB ile Türkiye
müzakerelerini 2005 yılında resmi olarak başlatıldı. Ucu açık olan tam adaylık
için tüm koşullar Türkiye gerçekleştirse bile 20 yıldan fazla zamanı
kapsamakta, Buna rağmen Türkiye azimli
ilerleme gösterse bile üyelik garanti değildir. Zira AB üyeliğimizin Ucu
açıktır.
32)Türkiye’de AB
üyeliği için halk desteği gittikçe azalmaktadır.
TÜRKLER 2003’te, % 74’ü AB üyeliğine EVET diyordu. 2007 de bu oran %
49’a bugün
ise
%30’a düştü.
KÜRTLER ise, kendi içinde kilitli
Kürdistan’dansa Avrupa’nın bir parçası olmayı tercih etiklerinden % 83,3’ü AB ‘ne
EVET demektedirler.
33)Başbakan R. Tayyip Erdoğan Ağustos 2005 yılında Diyarbakır'a
geldi. Diyarbakır'da yaptığı konuşmada "Türkiye'nin bir Kürt sorunu vardır. Türkiye bu sorunda büyük
yanlışlar yapmıştır. Devletin bu yanlışlarıyla yüzleşmesi gerekir. Kürt sorunu
benim de sorunumdur. Bu sorunu çözmek boynumun borcudur. Kürt sorunu demokrasi,
daha fazla haklar ve özgürlüklerle çözülecektir'
‘’Büyük ve güçlü bir ulus, kendi kendisi ile yüzleşmek için gerekli
özgüvene sahip olmalı, tarihindeki günahları ve yanlışlıkları teşhis etmeli ve
geleceğe emin adımlarla yürümeli. Demokratikleşme sürecimizden geri adım
atmayacağız.’’
‘’
PKK sorununu sadece askeri önlemlerle çözülemeyeceğini’’ açıkladı.
34)Mehmet
AĞAR 'ın 2006 tarihli sözleri:
"Yukarıda elde silahla mı dolaşsın, ovada siyaset mi yapsın? Bugün dağda çocuklar varsa, yolunu bulup indireceksin.’’
"Yukarıda elde silahla mı dolaşsın, ovada siyaset mi yapsın? Bugün dağda çocuklar varsa, yolunu bulup indireceksin.’’
35)1982
Anayasamızın 28. Maddesi değiştirildi.
‘’ Kürtçe üzerindeki yasaklar kaldırıldı ‘’
36) Eve
dönüş yasası ile silahların bırakılması ve Kürtlerin topluma kazandırılması
imkânı getirildi.
37) Köye
dönüş başlatıldı ve desteklendi
38) Terörden zarar
görenlerin maddi zararların tazmin edilmesine gidildi.
39) 2007
seçimlerine doğru;
Doğu
ve Güneydoğu illerinde DTP ’den fazla oy alan AKP’ye Kürtler; Kürt dilinde
yayın ve eğitimi de içeren kültürel hakların genişletilmesini sağlayacak yasal
düzenlemeler için kredi verildi.
Zira AKP Kürt sorununa şiddet harici metotlar
kullanılarak çözülebileceği konusunda umut uyandırmıştı.
40) 14. MART. 2008
Tarihinde AKP Hakkında Anayasa Mahkemesinde açılan kapatma davası sonrasında
ERDOĞAN, Kürt sorununa Demokratik çözüme yönelik konuşmasının yöntemi değişti.
PKK ya karşı daha militarist bir yaklaşımı sergilemeye başladı.
41) 1.OCAK.2009
Tarihinde TRT’de Kürtçe kanal olan TRT 6 yayına başladı.
ERDOĞAN
kanalın açılışını Kürtçe konuşarak yaptı. Bu Kürtçe konuşması RED politikasını
sonlandıran bir sembol olarak önemliydi.
42)Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah GÜL ‘’ Kürt meselesinde yeni fırsatlar doğmakta’’ dedi.
43)Genel Kurmay ise
‘’ Kapsamlı bir çözüme iştirak etmeye hazır olduklarını ‘’ açıkladı.
44)Günümüzde halen
de KÜRDİSTAN BÖLGESEL YÖNETİMİ
( KBY )
adını Türkiye’de halen Resmi
makamlar kullanmamaya özen göstermektedirler.
‘’
Bölgesel Yönetim ‘’
‘’
Irak’ın kuzeyinde ki yerel Kürt Yönetimi ‘’
Olarak
söz etmektedirler.
45)2007 yılında;
Kürtler Kredi verdikleri AKP’ye karşı 29.MART.2009 Yerel seçimlerinde AKP’nin
politikaları, iktidarı ve doğruluğu hakkında bir referandum mahiyetinde idi. Ancak;
DTP
Diyarbakır’da % 66 oy aldı. Buda SEÇİM
SONUÇLARI, KÜRTLERİN OYLARINI YATRIMLAR VE SADAKAYA KARŞILIK SATMAYACAĞINI
GÖSTERDİ.
46)2009 – 2013
Yıllarında KCK ’den binlerce gözaltına alınmalar ve tutuklanmalar oldu.(
Belediye başkanları ve seçimle seçilenlerin tutuklanmaları dâhil )
47)2012 yılı
sonlarında seçilen Milletvekillerin Dokunulmazlıkların kaldırılması ve
tutuklanabilecekleri yönde hatta İDAM cezasının tekrar geleceği yöndeki
açıklamalar yapıldı.
48)2013 yılının
başlarında Erdoğan, Kürt kimliğini RED
etmenin ters etki yaptığını, yapılan Baskılarında Kürt Milliyetçiliğini ve PKK
desteğini de artırmakta olduğunu gördü.
49)2013 yılı Çözüm
Sürecin başlama dönemidir. Yani Kürt Sorunun Çözümü, Kürt vatandaşının sorunun
çözümü ve PKK sorunun çözümüdür. Ve bu çözüm sürecinin ana hatları ise;
-
PKK
ülke dışına çekilmesi
-
Demokratikleşme
ve Anayasal Reformların gerçekleştirilmesi
-
Normalleşme
dönemi - Özgürlük süreci
50) 2013 Türkiye
geneline yansıyan ‘’ Gezi Park’’ olayları
51) Türkiye’nin
bütün komşularıyla ilişkilerinde çatışmanın hâkim olduğu
52) ERDOĞNAN, Yeni
Anayasanın Referandum ve Başkanlık sistemine geçiş ve başkan olması için
Kürtlerin desteği de tartışılacak bir konudur.
53) ERDOĞAN; İlk
defa ‘’ Çözüm Süreci engellenirse’’
açıklamasını sürece zarar vermemesi için kapsama almıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder