5 Ocak 2014 Pazar


 

 

 

 MİSAK-I MİLLİ   
                                     

             VE KÜRTLER

 


·         8.OCAK.1918 ‘ de ABD Başkanı Woodrow Wilson, kongrede yaptığı konuşmada;

‘’ Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olan kısımlarının egemenliği sağlanacak. Fakat Türk olmayan milliyetlere muhtar gelişme imkânı verilecek.’’

Wilson, Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye edilerek yerine milliyetler esasına dayalı devletlerin kurulmasını öneriyordu.

·         Osmanlı Devletinin 30.Ekim.1918 de Mondros Mütarekesi’ni imzaladı.

Mondros Mütarekesi’nden bir süre sonra zararlı faaliyetler yapıldığı gerekçesiyle Osmanlı topraklarının büyük bir kısmını da işgal ettiler.

Mondros Mütarekesi ile Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye projesinden rahatsızlık duyan bir başka kesimde Kürtlerdi. Bu proje ile Kürtlerin üzerinde yaşadığı toprakların büyük bir bölümü üzerinde Ermenistan Devleti’nin kurulması öngörülüyordu.

Bu arada Anadolu’da

Türk – Kürt birliği çalışmaları uygun olarak yürüyordu.

Gelişen Sevr süreci karşısında kendisini yalnız hisseden Osmanlı – Türk yönetiminin tek müttefiki Kürtlerdi.

Bu nedenle o döneme ait Mustafa Kemal’in bir cümlesini ifade edeyim.

‘’ Devlet için milli yeni bir sınır kabul ettik. Türk ve Kürt unsurlarının yerleşik bulunduğu vatan topraklarını belirler. ‘’

 ( 28. Aralık.1919 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II. S. 12 )

‘’ Erzurum Kongresi ulusal sınırları çizmiştir. .. Kardeş milletlerin milli sınırlarıdır. ..’’

( 24.Nisan.1920 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, I cilt, II. Baskı, s.30)

‘’ Yüce meclisiniz oluşturan şahsiyetler yalnız Türk değildir. Yalnız Kürt değildir. Yalnız Laz değildir. Yalnız Çerkez değildir. Fakat hepsinin bileşkesi İslam unsurlarıdır.

Vatandaşlar karşılıklı saygılıdırlar ve biri diğerinin her türlü hakkına: etnik, toplumsal, coğrafi haklarına daima saygılı olduğunu tekrarladık ve doğruladık. Ve hep birlikte bugün samimiyetle kabul ettik. ‘’

( 1 Mayıs. 1920 Atatürk’ün söylev ve demeçleri 1 cilt, 2 baskı s. 73-73)

 

 ’ Milli sınırlar içinde Kürt, Türk, Laz, Çerkez vesair bütün bu İslam unsurlar ortak çıkarlara sahiptir. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir.’’

( 3 Temmuz 1920 TBMM gizli celse zabıtları, I. S.73)

‘’ Türkiye halkı etnik olarak veya dinsel ve Kültürel olarak birlik oluşturulmuş, birbirlerine karşı karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu ve kaderleri ve çıkarları ortak olan bir topluluktur.’’

 (1.Mart.1922, Atatürk’ün söylev ve demeçleri 1.cilt, 2 baskı s.221)

 

·         CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman GÜLER

24.OCAK.2013 TBMM ‘de yaptığı konuşmada ‘’Türk ulusu ile Kürt Milliyeti eşit, eş değerde gösteremezsiniz.’’  Dedi.

 

Misak-ı Milli ve diğer Anayasal belgelerle, Devletin ‘’ çok etnili ‘’ ‘’ çok toplumlu ‘’ ve ‘’ çok bölgeli ‘’ temelde yeniden yapılandırılması projesinin oluşturulan fikri temelleri 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunun çıkartılması ile yasal bir zemine oluşturuldu.

Bu arada önemli bir gelişmeden bahsedelim;

Kürdistan hakkında Büyük Millet Meclisi vekiller heyetinin El-cezire cephesi kumandanlığına talimatıdır. Şeklinde gönderilen mektupla Kürtlere yönelik adımlarında atıldığını göstermektedir.

Talimat 5 maddeyi içermektedir. 2. maddesi ‘’ Milletlerin kendi kaderlerini kendilerini n tayin hakkı bütün dünyada kabul edilen bir prensiptir. Bizde bu prensibi kabul ediyoruz.’’

Şeklindeki bu TALİMATTI Mustafa KEMAL, Teşkilat-ı Esasiye Kanunun 21. Maddesi gereğince yayınlattı.

Ve

‘’ Büyük Millet Meclis Vekiller heyeti tarafından zat-ı devletlerine mahsus olmak üzere Kürdistan hakkında düzenlenen talimat yukarıda olduğu gibi tebliğ olunur. ‘’

( Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal, 22.Temmuz.1922 TBMM gizli celse zabıtları C. 3, s.551 İş bankası Kültür yayınları)


·         ‘’ MUHTARİYETÇİ’’  Görüşünü yansıtan önemli tarihsel bir belge niteliğindeki Mustafa

Kemal’in İstanbul Gazetecileriyle yaptığı görüşmeyi örnekliye biliriz.

GAZETECİ AHMET EMİN YALMAN : Kürt meselesine değinmiştiniz. Kürtlük meselesi nedir? İç bir mesele olarak değinirseniz çok iyi olur.

GAZİ PAŞA :  Milli sınırlarımız içinde mevcut Kürt unsuru öyle bir biçimde yerleşmiştir ki, yoğunluklarını yitire yitire ve Türk unsurunun içine gire gire öyle bir sınır olmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istenirse Türk’ü ve Türkiye’yi mahvetmek gerekir. Faraza  Erzurum’a kadar giden. Erzincan’a, Sivas’a kadar giden, Harput’a kadar giden, bir sınır aramak gerekir.  Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir.

Bu nedenle başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir nevi yerel özerklik oluşturulacaktır.

O halde hangi vilayetin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir.

Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu edildiğinde onları da birlikte ifade etmek gerekir. İfade edilmedikleri zaman, bundan kendilerine ait mesele ortaya çıkmaları her zaman söz konusudur.

Şimdi TBMM, hem Kürtlerin Hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmaktadır. Ve bu iki unsur bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz.

( 16-17. Ocak. 1923 İstanbul Gazetecileri’yle İzmit Kasrı görüşmesi, Mustafa Kemal, Eskişehir-İzmit konuşmaları 1923. Kaynak yayınları 1993)

 
1921 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU

Vilayet, kaza ve nahiye’den oluşan İdari Örgütlenme sisteminde, vilayet ve Nahiye’ye özerklik tanınıyordu.. ‘’ Bunun  İstisnası ise; ‘’ Dış ve İç siyaset, şer’i, adli ve askeri işler, Uluslar arası ekonomik ilişkiler ayrı olmak üzere..’’dir.

TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNA BİR GÖZ ATALIM

Madde 11: ‘’Vakıflar, Üniversiteler, Milli Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Ziraat, Bayındırlık, Sosyal Yardımlaşma işlerin düzenlenmesi ve yönetilmesi kurulacak olan vilayet meclislerinin yetkisi içinde ‘’

 ( madde 15, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21) maddelerinde özerklik unsurları yer almaktadır.

Madde 22 : Umumi müfettişlik adı altında bir bölgesel idari sisteme de yer verildiği görülmektedir.

Teşkilat-ı Esasiye Kanunun kabulünden önce;

·         Mustafa Kemal ve Arkadaşları, ‘’ özerlikçi’’ fikirlerini ilk olarak ‘’ Halkçı Programı’’nda

Ortaya koymuşlardı. Vilayetlerin ‘’ Yerel işlerde manevi şahsiyet ve tam özerkliğe sahip ‘’ oldukları savunuluyordu.  Bu program da Vilayet Meclis üyelerinin ‘’ beş bin kişiye bir üye olmak üzere genel oyla vilayet halkı tarafından seçilecek üyelerden oluşması ‘’ ilkesi kabul edilerek  Vilayet halkına ‘’ Tam Özerklik ‘’ verilmesi benimsenmişti.

Bu program daha sonra Teşkilat-ı Esasiye Kanununda aynen benimsenmişti.


Bugün CHP ‘nin Halkçı Programında ne var…

Söylemlerinde ne var…


Mecliste yapılan görüşmelerde ‘’ tam özerklik’’ sözünden rahatsızlık duyan muhalefete Mustafa Kemal şu sözlerle cevap veriyordu.

‘’ Türkiye halkı etnik olarak, dinsel olarak ve kültür olarak birleşmiş, birbirlerine karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu, kaderleri ve çıkarları ortak olan bir sosyal topluluktur. Bu toplulukta etnik haklara, toplumsal haklara ve bölgesel koşullara saygı, iç siyasetimizin esas noktalarındandır.’’

  (İstanbul Hükümeti ve Milli Mücadele. C. II. Son Meşrutiyet/1919-1920)

Mustafa Kemal Paşa, meclisin ikinci toplantı yılını açarken (1 Mart 1921) yaptığı konuşma ve meclisin üçüncü toplantı yılını açarken (1 Mart 1922) yaptığı açılış konuşmasında;

‘’TBMM Hükümetinin iç idare ve siyasette prensibinin Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 1. Ve Misak’ı Milli’nin 1. Ve 5. Maddelerinde gösterilen ilkeler olduğunu ‘yönetim biçiminin bağımsız, koşulsuz egemenliğine sahip olan halkın kaderini bizzat ve bilfiil belirlenmesi esasına dayandığını’

 söylemiştir. Ve devamında;

‘’Efendiler! Türkiye Halkı ırkan veya dinen ve hasen, birlik halinde birbirine karşı;  karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu ve kaderleri ve çıkarları ortak olan bir sosyal topluluktur. Bu toplulukta etnik haklar, toplumsal haklar ve yöresel koşullara saygı iç siyasetimizin esas noktalarındandır. İç idare teşkilatımızın bu esas noktanın, halk idaresinin en kapsamlı anlamda layık olduğu gelişme düzeyine ulaştırılması siyasetimizin gereğidir. ‘’

(TBMM’nin düşünce yapısı/ 1920-1923 /Sayfa 205 )

Mütareke döneminde Kürt’lere verilen sözlerle Kürt Meselesinde inisiyatifi elde tutmayı başarmıştı.

 

 

                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder