SOL PARTİLER
·
SHP Kürt sorununa ilişkin raporunu 1989 yılında
hazırladı. Ve Raporu nedeniyle
Hazırlayanlar
DGM de yargılandı. 1991 de Türkçeden farklı dillerin kullanılması hakkındaki
kanun teklifini TBMM’ne verildi ve Kimlik kişinin şerefidir. Gibi onlarca raporlar açıklandı.
Solun; Bu
Çıkışları doğru, yerinde ve haklıdır.
Ancak;
Günümüzde ise; Sol partilerimize baktığımızda Sol politikada
Dar görüşlülük, Çıkmaz sokakta kaldıkları, sorunu bildikleri halde çözüm
sürecine yabancı oldukları ve Şaşkınlıkları halen egemen olduğu görülmektedir.
Zira; Kürt sorunu hakkında onlarca rapor hazırlayan
ve halka açıklayan ve Kürt sorununu çözmeye kararlı olan parti bugün ise sürece
kapalılığı, belirsizliği ve ‘’çözüm süreçte ki anlaşmada ne var olduğunu
bilmiyoruz ‘’ gibi söylemlerle sürece destek yerine süreci engellemeye yönelik
politikanın izlenmesi,
Hele bir
Kürt Milletvekilinin yöneticinin TBMM ‘de araştırma komisyonun kurulması
yönünde verilen önergedeki imzasını ve imzalarının geri çekilmesi,
Ana dilde
savunma hakkı TBMM de tartışılırken ortaya konulan tavırlar,
Kürt Milletvekillerinin de TBMM İnsan Hakları
Komisyon üyesi oldukları halde ana dilde savunma hakkının tartışıldığı o günkü
toplantıya katılmadıkları,
Çözüm süreci
ortaya konulurken karşı hamle ise Rize ilindeki (Başbakanın memleketi)
işsizlikle ilgili mecliste araştırma önergesinin verilmesi,
İstanbul
Taksim de Gezi parkında yaşanan demokratikleşme hak arayışına destek vermek
doğrudur. ama bu gezi parkı olaylarının Çözüm sürecine gölge düşüren bir katkı sağladığı
olgusu Kürtlerde hâkim düşünce iken,
Bu Gezi
parkı sürecin tamamen AK Partinin Çözüm sürecine yönelik adımların atılması
yönündeki çalışmalarının ertelenmesine ve Akil insanların çalışmalarına olumsuz
neden olmuştur.
Ve Sayın
Başbakan Türkiye’de ikinci bir gezi parkı olayların tekrar yaşanmasını kaldırabilecek
cesaretinin olmadığına dair endişe etmekteyim. Ve İkinci bir Gezi Parkı
olaylarının yaşanmaması için Demokratikleşme sürecini ağırdan alacaktır.
Kaldı ki sol
parti;
‘’Barış gelecekse İmralı ile de görüşülebilir ‘’ diyeceksin
diğer yandan da ‘’masanın bir ucunda
İmralı bir ucunda Başbakan var ‘’
diyeceksin
Kürt Sorunun çözümüne yönelik genel başkanlığa gelir gelmez
partide Kürt Sorunun çözümü ve yeniden rapor yazılması için komisyon
kurdurtacaksın ve bu komisyonun akıbeti meçhul olacak ve ayrıca da Bugün çözüm sürecine
karşı tavrının olamayan nedenlerini açıklamak için ve yeni rapor hazırlamak
için kurulan komisyonun bölgeye gönderilmesi ve yeniden rapor yazılacak
açıklaması tıpkı göreve geldiğinde Kürt’lerin gazını almak için girişimden
farklı değildir.
Başbakana giderek 10 maddelik çözüm önerisi vereceksin
Başbakana ’’ bu sorunu çöz sana kredi verdim ‘’diyeceksin
Diyarbakır’da ‘’siyasi
hayatıma mal olacak ise de sorunu çözeceğim ‘’ diyeceksin
Gelinen Bugünkü manzarada ise ortadadır.
Önümüzdeki süreçte Barış sürecinin sona ermesinde (İnşallah
böyle bir olayın olmamasını istiyorum)
Akacak kanın vebalinin tek sorumlusunun adresi bellidir.
CHP bu sürece yapıcı müdahil olması gerekir. Gerekirse sorunun
çözümü için ortak aklı içinde destekleyici bir tavır almalıdır diye
düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder