ÇÖZÜM SÜRECİ 4
İMRALI
İmralı koşullarının iyileştirilmesini. Veya Genel Af ile serbest kalması
düşüncesiyle hareket ettiğini veya Kürtlerin özgürlüğü için bir bireyin
özgürlüğüne değiştirildiği düşüncesi toplumda hakim kanattır.
Bu düşüncenin doğru olmadığını ve her Kürt’ünde bu tür düşüncelerden
uzak durarak sürece destek ve katkı vermesi gerektiğini ve korumakla görevli
kendini addedilmelidir.
Ayrıca da
Bu Çözüm süreci içinde bir hukukçu kimliğimle ben söylüyorum.,
İmralı koşullarının yeniden gözden geçirilmelidir. Ve koşullardaki
iyileştirme insan onuruna ve hukuki düzenlemeler düzeyinde olmalıdır.
TOPRAĞA
DAYALI OLMAYAN ÖZERKLİK
DTK’ nın açıkladığı Toprağa dayalı özerklik,
bugünlerde Türkiye’de bölünme kaygılarını en üst sınıra taşımıştır.
Toplum gerilmiştir. Toplumda birlikte yaşamak
endişesi artmış olup ve maalesef ki Türkiye de istemediğimiz halklar arası
çatışmalar Zeytinburnu örneğinde olduğu gibi başlamıştır.
‘’ oysa hepimiz toprağa bağlı olmayan özerklikleri’’
konuşabilir tartışabiliriz.
Her etnik ve kültürel yapı, kendi dil ve kültürünü
ana dilde Eğitim hakkı da olmak üzere yaşayabilir. Resmi dil Türkçe olmalı.
Bu konuda özgürlükçü düzenlemeler yapılabilir.
Bugün Avrupa ülkelerinin büyük bir çoğunluğunda
Belçika ve Kanada ‘da bu tür düzenlemeler mevcuttur.
Bu ülkelerdeki etnik farklılıklar kendi dillerinde
ve kültürlerinde başta ana dilde eğitim olmak üzere bir çok haklara
sahiptirler.
Bunun yanında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi
yerellerde halkın seçtiği ve başta
İl Valisi ve il yönetimini oluşturan makamları
seçimle o il halkının iş başına getirmesi uygulamaları mümkündür.
Örneğin Diyarbakır il valisini Diyarbakırlılar
İstanbul il valisini İstanbullular seçmelidirler.
Meselelere böyle yaklaşıldığında ve yapılacak Yeni
Anayasa ile de Kürt sorununda problemler kolaylıkla aşılacaktır.
Arkasından uygulanacak, genel af - toplumsal sosyal rehabilitasyon
projeleri- ekonomik hamlelerle de bölgenin ve Türkiye’nin önü açılacaktır.
Bugün Türkiye’sinde tek bayrak tek vatan
tartışılmadan bu tür toprağa dayalı olmayan kültürel özerkliklerle Kürt sorunu
çözüme kavuşacaktır.
Kürtlerin çok büyük bölümü hatta tamamına yaklaşan bölümü
Türklerle birlikte yaşamadan yanadır lar.
Böylece tek bayrak tek vatan içinde her türlü
Demokratik haklar ve özgürlüklerin önünün açılması Türkiye’yi geleceğe
taşıyacaktır.
Bu sorun Türkiye’nin sorunudur.
Uluslar arası sorun değildir.
Çözümü de Türkiye’de olacaktır.
Çözüm Askeri ve savaş yöntemleriyle değil Demokratik
yol ve yöntemlerle çözülmelidir.
Her türlü Irkçı şoven milliyetçi dar yaklaşımlardan
uzaklaşıp akıl ve toleransla ve empatiyle bugün sıkışmış olan ve Türkiye’yi
zorlayan bu sorunu çözeriz.
DTK’ nıda özerkliği bu çerçevede (toprağa bağlı
olmayan ) talep etmesi hem Kürtlerin hem de Türklerin ortak menfaatinedir.
Sorunun çözüm adresi TBMM ‘dir.
TBMM olağanüstü toplantıya çağrılmalı ve BDP li
milletvekilleri mecliste yemin etmelidirler.
Ve TBMM bu toplantısında son dönemde artan
gerginlikleri değerlendirmelidir.
Hükümet ve Meclis mutabakata vararak yeni Anayasa da
kültürel özerkliklerin önünü açmalı ve Anayasada güvenceye almalı
Öcalan ve DTK özerkliği bu çerçevede tekrar değerlendirmeli
ve PKK ye ateşkes çağrısında bulunmalı
PKK
TÜRKİYE’Yİ TERK EDERKEN HUKUKİ PORBLEMLE
KARŞILANMAMASI İÇİN NE YAPMALIYIZ?
PKK silahlı veya silahsız
Türkiye’yi terk etmesi sürecinde hukuki sorunlar doğabileceği gibi
savcılılarımızın da haklı ve yasal olarak soruşturmalarının da açılmamasına
engel bir hukuki dayanak yoktur.
SORU: Peki
bu süreci provokasyonların olmaması ve hukuki engelleri tartışmadan ve
yaşamadan nasıl aşabiliriz.?
Diğer bir konu ise:
Geçmiş yıllarda 11.6.1985,
25.3.1988, 21.3.1990, 26.11.1992, 28.2.1995, 29.8.1999, 24.2.2003 ve 24.7.2003
tarihli toplam 7 kanun çıkartılmıştır. Kamuoyunda PİŞMANLIK YASASI olarak
bilinen kanunlar büyük söylemlerle ve idealarla çıkartıldı.
Ve PKK’nın militanların büyük çoğunluğunun bu yasalardan yararlanacağı umut
edilmişti ama sonuç sonuçsuzluktu.
İlk Toplam 6 kanun için Müracaat sayısı 4429
Kanundan faydalananlar 2040
Kanundan faydalanmayanlar 2389
Koruma tedbirlerinin uygulandığı 509
Son Eve dönüş kanunu ise
Talepte bulunanların sayısı 4101
PKK mensubu olanların sayısı 1862
Hizbullah 1547
Davaları devam edenlerin sayısı 2684
KISACA 8 Pişmanlık Yasalarından
Müracaat sayısı 8530
Kanundan yararlananların sayısı 3315‘tir.
Rakamlarla fazla girmeden
şu önemli hususu belirtelim. PKK dağdan inip bu kanundan yararlananlar % 10
olmamıştır. Genelde ceza evlerindeki tutuklular ve davaları devam edenler ve
ayrıca Hizbullah örgütünün müracaatı olmuştur.
Bu kanunlar dağdan inmeyi
hedeflenen amaçtan ziyade örgüt üyelerine dağa çıkma yolunu aşmıştır.
SORU : Bu
günlerde pişmanlık yasası yine tartışılırken çıkartılacak yasanın da
diğerlerinin benzerimi olacak?
Bu barış ve kardeşlik
sürecinde ve YENİDEN YAŞAMA DÖNÜŞ sürecinde PKK’nın silahlarıyla veya silahsız
olarak Türkiye’yi çıkışlarında atılacak adımlardan biride ‘’Barış ve
Kardeşlik’’ adı altında kanun çıkartılması gerekir. Zira örgütün sınır dışına
çıkışında yaşanacak problemleri ortadan kaldırmak için gereklidir.
Birden fazla kanun
çıkartılmasına da gerek yok. Tek bir
kanunla bu süreci aşabiliriz.
Daha önce çıkartılan 8
kanunun ortak özelik ise. Örgüt üyelerinin teslim olması halinde yargı
sürecinin olması ve Kanundan faydalanması için ise şarta bağlıydı.
*Bilgi vermesi
*Verilen bilginin inandırıcı olması ve diğer örgüt üyelerini yakalatması
*İç işleri bakanlığından izin alınma yani örgüt üyesinin kanundan
yararlanması için mahkeme bakanlıktan görüş alırdı ‘’ yararlansın mı’’
yararlanmasın mı’’ idi. Bakanlıktan gelen cevaba göre mahkemeler karar
vermekteydi.
Yani BİLGİ VERMEK ve İZİN ALMAK
gibi şartlar nedeniyle kanunlar işlevsiz kaldı.
ÖNERİM İSE ..
Bu nedenle çıkartılacak barış ve kardeşlik
kanununda bilgi vermek ve izin almak gibi şartlar ortadan kaldırıldığında ve
ayrıca bu süreçte görev alacak sivil kişilerinde (Akil İnsanlar vs.) haklarında ileride
açılabilecek davalarında önüne geçilmesi açısından böyle bir kanunun gerekli
olduğunu ve Bu kanunun yürürlük sürerside 1 yıl olmalıdır.
Ve bu süreçte PKK’nın Yurt
dışına çıkışında doğabilecek sorunlar aşıla bileceği gibi C.Savcılarımızın da
soruşturmalarındaki sorunlar şimdiden giderilmiş olur.
Barışa giden yol...
BARIŞA GİDEN YOLU KORUMAK, BARIŞI İSTEMEKTEN DAHA
DEĞERLİDİR.
Çözüm süreci desteklenmelidir. Desteklemenin yanında bir taratanda Bu süreç mutlaka korunması gerekir.
Bu süreci korumamız lazım. Bu süreç bozmak istenilecektir. Süreci bozmak isteyen provokasyonlar, belli kesimler, savaştan ve şiddet ortamından terörden beslenenler, rant alanlar hatta uluslar arası güçler vardır.
Bu kesimler yani bazı unsurlar Düşük yoğunluk savaştan ekonomik ve siyasal rant elde etmek isteyenler ve bu sürecin bozulmasını AKP – MHP – CHP ve hatta BDP ‘nin içinde dahi bazı kesimler vardır.
Sürecin bozulmasını, Bitmesini isteyebilirler. Bu süreci korumak lazımdır.
Gelişi güzel siyasal popülizm adına çıkış yapan politik aktörlerinde önünü kesmek lazım.
Süreç ön koşulsuz olarak desteklenmeli ve korunmalıdır.
Çok hassas bir dönem. Bu yüzden siyasi partiler tartışmalarını kamuoyuna olumsuz yansıtmak yerine kendi içinde eritip dışarıya süreçle ilgili net ifadelerle destek sunabilmelidirler.
Bu tarihsel süreci Türkiye’nin yararına gelişebilecek bir şekilde inşa etmemiz lazım.
Barışa giden yolu korumak, Barışı istemekten daha değerlidir.
Çözüm süreci desteklenmelidir. Desteklemenin yanında bir taratanda Bu süreç mutlaka korunması gerekir.
Bu süreci korumamız lazım. Bu süreç bozmak istenilecektir. Süreci bozmak isteyen provokasyonlar, belli kesimler, savaştan ve şiddet ortamından terörden beslenenler, rant alanlar hatta uluslar arası güçler vardır.
Bu kesimler yani bazı unsurlar Düşük yoğunluk savaştan ekonomik ve siyasal rant elde etmek isteyenler ve bu sürecin bozulmasını AKP – MHP – CHP ve hatta BDP ‘nin içinde dahi bazı kesimler vardır.
Sürecin bozulmasını, Bitmesini isteyebilirler. Bu süreci korumak lazımdır.
Gelişi güzel siyasal popülizm adına çıkış yapan politik aktörlerinde önünü kesmek lazım.
Süreç ön koşulsuz olarak desteklenmeli ve korunmalıdır.
Çok hassas bir dönem. Bu yüzden siyasi partiler tartışmalarını kamuoyuna olumsuz yansıtmak yerine kendi içinde eritip dışarıya süreçle ilgili net ifadelerle destek sunabilmelidirler.
Bu tarihsel süreci Türkiye’nin yararına gelişebilecek bir şekilde inşa etmemiz lazım.
Barışa giden yolu korumak, Barışı istemekten daha değerlidir.
ÇÖZÜM
SÜRECİ Barış ile biterse
İSLAMİYETTE:
Bir nevi CİHADDIR
DEMOKRASİDE:
Barış. Kardeşlik. Düşünce özgürlüğü.
İnsan hakları.
Eşitlik kazanılmasıdır.
EKONOMİDE:
Refah düzeyinin artmasıdır.
İşsizliğin bitmesidir.
Ekonomide
Patlamaların olmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder