5 Mart 2014 Çarşamba

 

        ÇÖZÜM SÜRECİ 4


 

                             İMRALI

 

            İmralı koşullarının iyileştirilmesini. Veya Genel Af ile serbest kalması düşüncesiyle hareket ettiğini veya Kürtlerin özgürlüğü için bir bireyin özgürlüğüne değiştirildiği düşüncesi toplumda hakim kanattır.

             Bu düşüncenin doğru olmadığını ve her Kürt’ünde bu tür düşüncelerden uzak durarak sürece destek ve katkı vermesi gerektiğini ve korumakla görevli kendini addedilmelidir.

Ayrıca da

Bu Çözüm süreci içinde bir hukukçu kimliğimle ben söylüyorum.,

              İmralı koşullarının yeniden gözden geçirilmelidir. Ve koşullardaki iyileştirme insan onuruna ve hukuki düzenlemeler düzeyinde olmalıdır.

 

TOPRAĞA DAYALI OLMAYAN ÖZERKLİK

Gelin Toprağa dayalı olamayan özerklikleri tartışalım

DTK’ nın açıkladığı Toprağa dayalı özerklik, bugünlerde Türkiye’de bölünme kaygılarını en üst sınıra taşımıştır.

Toplum gerilmiştir. Toplumda birlikte yaşamak endişesi artmış olup ve maalesef  ki      Türkiye de istemediğimiz halklar arası çatışmalar Zeytinburnu örneğinde olduğu gibi başlamıştır.

‘’ oysa hepimiz toprağa bağlı olmayan özerklikleri’’ konuşabilir tartışabiliriz.

Her etnik ve kültürel yapı, kendi dil ve kültürünü ana dilde Eğitim hakkı da olmak üzere yaşayabilir. Resmi dil Türkçe olmalı.

Bu konuda özgürlükçü düzenlemeler yapılabilir.

Bugün Avrupa ülkelerinin büyük bir çoğunluğunda Belçika ve Kanada ‘da bu tür düzenlemeler mevcuttur.

Bu ülkelerdeki etnik farklılıklar kendi dillerinde ve kültürlerinde başta ana dilde eğitim olmak üzere bir çok haklara sahiptirler.

Bunun yanında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yerellerde halkın seçtiği ve  başta

İl Valisi ve il yönetimini oluşturan makamları seçimle o il halkının iş başına getirmesi uygulamaları mümkündür.

Örneğin Diyarbakır il valisini Diyarbakırlılar İstanbul il valisini İstanbullular seçmelidirler.

Meselelere böyle yaklaşıldığında ve yapılacak Yeni Anayasa ile de Kürt sorununda problemler kolaylıkla aşılacaktır.

Arkasından uygulanacak,  genel af - toplumsal sosyal rehabilitasyon projeleri- ekonomik hamlelerle de bölgenin ve Türkiye’nin önü açılacaktır.

Bugün Türkiye’sinde tek bayrak tek vatan tartışılmadan bu tür toprağa dayalı olmayan kültürel özerkliklerle Kürt sorunu çözüme kavuşacaktır.

Kürtlerin çok büyük bölümü hatta tamamına yaklaşan bölümü Türklerle birlikte yaşamadan yanadır lar.

Böylece tek bayrak tek vatan içinde her türlü Demokratik haklar ve özgürlüklerin önünün açılması Türkiye’yi geleceğe taşıyacaktır.

Bu sorun Türkiye’nin sorunudur.

Uluslar arası sorun değildir.

Çözümü de Türkiye’de olacaktır.

Çözüm Askeri ve savaş yöntemleriyle değil Demokratik yol ve yöntemlerle çözülmelidir.

Her türlü Irkçı şoven milliyetçi dar yaklaşımlardan uzaklaşıp akıl ve toleransla ve empatiyle bugün sıkışmış olan ve Türkiye’yi zorlayan bu sorunu çözeriz.

 

DTK’ nıda özerkliği bu çerçevede (toprağa bağlı olmayan ) talep etmesi hem Kürtlerin hem de Türklerin ortak menfaatinedir.

Sorunun çözüm adresi TBMM ‘dir.

TBMM olağanüstü toplantıya çağrılmalı ve BDP li milletvekilleri mecliste yemin etmelidirler.

Ve TBMM bu toplantısında son dönemde artan gerginlikleri değerlendirmelidir.

Hükümet ve Meclis mutabakata vararak yeni Anayasa da kültürel özerkliklerin önünü açmalı ve Anayasada güvenceye almalı

Öcalan ve DTK özerkliği bu çerçevede tekrar değerlendirmeli ve  PKK ye ateşkes çağrısında bulunmalı

 

  PKK TÜRKİYE’Yİ TERK EDERKEN HUKUKİ PORBLEMLE

                                 KARŞILANMAMASI İÇİN NE YAPMALIYIZ?

 

         PKK silahlı veya silahsız Türkiye’yi terk etmesi sürecinde hukuki sorunlar doğabileceği gibi savcılılarımızın da haklı ve yasal olarak soruşturmalarının da açılmamasına engel bir hukuki dayanak yoktur. 

 

 

SORU: Peki bu süreci provokasyonların olmaması ve hukuki engelleri tartışmadan ve yaşamadan nasıl aşabiliriz.?

Diğer bir konu ise:

         Geçmiş yıllarda 11.6.1985, 25.3.1988, 21.3.1990, 26.11.1992, 28.2.1995, 29.8.1999, 24.2.2003 ve 24.7.2003 tarihli toplam 7 kanun çıkartılmıştır. Kamuoyunda PİŞMANLIK YASASI olarak bilinen kanunlar büyük söylemlerle ve idealarla çıkartıldı.

Ve PKK’nın militanların büyük çoğunluğunun bu yasalardan yararlanacağı umut edilmişti ama sonuç sonuçsuzluktu.

İlk Toplam 6 kanun için Müracaat sayısı 4429

Kanundan faydalananlar 2040

Kanundan faydalanmayanlar 2389

Koruma tedbirlerinin uygulandığı 509

Son Eve dönüş kanunu ise

Talepte bulunanların sayısı 4101

PKK mensubu olanların sayısı 1862

Hizbullah 1547

Davaları devam edenlerin sayısı 2684

KISACA 8 Pişmanlık Yasalarından

Müracaat sayısı 8530

Kanundan yararlananların sayısı 3315‘tir.

           Rakamlarla fazla girmeden şu önemli hususu belirtelim. PKK dağdan inip bu kanundan yararlananlar % 10 olmamıştır. Genelde ceza evlerindeki tutuklular ve davaları devam edenler ve ayrıca Hizbullah örgütünün müracaatı olmuştur.

 

 

           Bu kanunlar dağdan inmeyi hedeflenen amaçtan ziyade örgüt üyelerine dağa çıkma yolunu aşmıştır.

SORU : Bu günlerde pişmanlık yasası yine tartışılırken çıkartılacak yasanın da diğerlerinin  benzerimi olacak?

            Bu barış ve kardeşlik sürecinde ve YENİDEN YAŞAMA DÖNÜŞ sürecinde PKK’nın silahlarıyla veya silahsız olarak Türkiye’yi çıkışlarında atılacak adımlardan biride ‘’Barış ve Kardeşlik’’ adı altında kanun çıkartılması gerekir. Zira örgütün sınır dışına çıkışında yaşanacak problemleri ortadan kaldırmak için gereklidir.

            Birden fazla kanun çıkartılmasına da gerek yok.  Tek bir kanunla bu süreci aşabiliriz.

            Daha önce çıkartılan 8 kanunun ortak özelik ise. Örgüt üyelerinin teslim olması halinde yargı sürecinin olması ve Kanundan faydalanması için ise şarta bağlıydı.

*Bilgi vermesi

*Verilen bilginin inandırıcı olması ve diğer örgüt üyelerini yakalatması

*İç işleri bakanlığından izin alınma yani örgüt üyesinin kanundan yararlanması için mahkeme bakanlıktan görüş alırdı ‘’ yararlansın mı’’ yararlanmasın mı’’ idi. Bakanlıktan gelen cevaba göre mahkemeler karar vermekteydi.

           Yani BİLGİ VERMEK ve İZİN ALMAK gibi şartlar nedeniyle kanunlar işlevsiz kaldı.

         ÖNERİM İSE ..

           Bu nedenle çıkartılacak barış ve kardeşlik kanununda bilgi vermek ve izin almak gibi şartlar ortadan kaldırıldığında ve ayrıca bu süreçte görev alacak sivil kişilerinde  (Akil İnsanlar vs.) haklarında ileride açılabilecek davalarında önüne geçilmesi açısından böyle bir kanunun gerekli olduğunu ve Bu kanunun yürürlük sürerside 1 yıl olmalıdır.

           Ve bu süreçte PKK’nın Yurt dışına çıkışında doğabilecek sorunlar aşıla bileceği gibi C.Savcılarımızın da soruşturmalarındaki sorunlar şimdiden giderilmiş olur.

 

Barışa giden yol...

BARIŞA GİDEN YOLU KORUMAK, BARIŞI İSTEMEKTEN DAHA DEĞERLİDİR.


Çözüm süreci desteklenmelidir. Desteklemenin yanında bir taratanda Bu süreç mutlaka korunması gerekir.

Bu süreci korumamız lazım. Bu süreç bozmak istenilecektir. Süreci bozmak isteyen provokasyonlar, belli kesimler, savaştan ve şiddet ortamından terörden beslenenler, rant alanlar hatta uluslar arası güçler vardır.

Bu kesimler yani bazı unsurlar Düşük yoğunluk savaştan ekonomik ve siyasal rant elde etmek isteyenler ve bu sürecin bozulmasını AKP – MHP – CHP ve hatta BDP ‘nin içinde dahi bazı kesimler vardır.

Sürecin bozulmasını, Bitmesini isteyebilirler. Bu süreci korumak lazımdır.

Gelişi güzel siyasal popülizm adına çıkış yapan politik aktörlerinde önünü kesmek lazım.

Süreç ön koşulsuz olarak desteklenmeli ve korunmalıdır.

Çok hassas  bir dönem. Bu yüzden siyasi partiler tartışmalarını kamuoyuna olumsuz yansıtmak yerine kendi içinde eritip dışarıya süreçle ilgili net ifadelerle destek sunabilmelidirler.

Bu tarihsel süreci Türkiye’nin yararına gelişebilecek bir şekilde inşa etmemiz lazım.

Barışa giden yolu korumak, Barışı istemekten daha değerlidir.

 

 
SONUÇ

ÇÖZÜM SÜRECİ    Barış ile biterse

İSLAMİYETTE:      Bir nevi CİHADDIR

DEMOKRASİDE:    Barış. Kardeşlik. Düşünce özgürlüğü. İnsan hakları.

                                    Eşitlik kazanılmasıdır.

                                

EKONOMİDE:        Refah düzeyinin artmasıdır. İşsizliğin bitmesidir.  

                                   Ekonomide Patlamaların olmasıdır.

                            

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder