KÜRTLER’İN TARİHİ
KÜRTLER
Kürtler Tarihsel süreç içerisinde Özgürlüğün dağlarda
olduğunun bilincindeydiler.
Ve vahşi
dağlarda medeni dünyaya karşı Onurlarını, koruma ve kurtarma savaşı verme
gerekliliğini kavradılar.
Kürt bilincinde, dağlar sürekli hazırdır.
Çünkü Dağlar bu bilincin bir parçası haline gelmiş. Dağların varlığı Kürt
nüfusu yabancı işgaller karşı koruma işlevini görmüştür.
Kürtler; Aşılması güç dağlarda tarihin ilk çağlarından
beri bağımsız aşiretler halinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Kürtler; Bağımsız Aşiretlerden meydana gelen aşiret
konfederasyonları şeklinde yapılandılar.
Bütün Kürt
aşiretlerinin birleştikleri MED konfederasyonun M.Ö. 550 yılında dağılması
sonucunda Kürt aşiretleri bağımsız yaşamlarını yeniden sürdürmeye başladılar.
Güçlü
devletlerin istilası altına giren Kürtler 1400 yıl gibi uzun bir süre aşiret
liderlerinin yönetiminde yaşamlarını sürdürdüler.
Kürt sosyal
yapısına özgü olan Sosyo-politik yapı, başlangıcından beri aşiret olmuştur.
Kürt aşiretleri, kapsamları itibari ile akrabalık bağları üzerinde kurulmuştur.
Yüzyıllar
geçmesine rağmen, Kürtlere egemen imparatorlukların değişmesine karşın
aşiretlerin sosoyo-politik yapısı en dayanıklı, en iyi korunmuş etnik yapısı olarak
kaldı ve kendilerini korudu.
Her Kürt
emirliğinin ve yerel Kürt Devletlerinin temelinde bir aşiret topluluğunun gücü
yatmaktadır.
Arap
yönetimi kendi iç çelişkileri sonucu bazı güçlü Kürt aşiretleri bölgelerinde
aşiretlerinin adları ile yerel Kürt Devletini kurdular.
Kürt
aşiretlerinin birleşmesi sonucu Kürt Emirlikleri şeklinde yapılandılar.
Osmanlı
yönetimine gönüllü entegre olan Kürt emirlikler, kendilerine tanınan yarı
bağımsız bir statü içinde varlıklarını sürdürüyorlardı.
Kürt
emirliklerinin en önemlileri;
Baban,
Sohran, Bahdinan, Bothan, Hakkari ve diğerleri idi.
KÜRTLERİN KÖKENİ
Kürt
kelimesinin etimolojisi çok eskilere gitmiyor. 2 temel teori var.
*Kürtlerin
kökeni merkezi DİYALA nehri ile Küçük ZAP arasında ki Dicle’nin doğu kıyısında
ki yer alan bir kasaba olan GUTİUM Krallığında yaşamış Kutu halkına
dayanmaktadır. (MÖ 2000) yılları
*Kürt
kelimesini, URMİYE gölünün dağlık bölgesinde yaşamış olan bir halka gönderme
yapan KYRTİİ ismine bağlıyor.
KÜRT NÜFUSU
Kürt
Toprakları ve Nüfusuna dair tahminler.
TABLO 1:
ÜLKELER KÜRTLERİN SAYISI ÜLKELERİN TOPLAM
NÜFÜSU
Türkiye 12 – 15 milyon 56 milyon
Irak 4 – 5 milyon 18 milyon
İran 6 – 7 milyon 60 milyon
Suriye 1 milyon 12,5 milyon
Kaynak :
Sabri CİĞERLİ, 1999 yayınları
TABLO II:
ÜLKELER KÜRTLERİN SAYISI ÜLKELERİN TOPLAM NÜFÜSU KÜRTLERİN YÜZDESİ
Türkiye 13.200.000 60 milyon % 22
Irak 4. 400.000 19.300.000 %23
İran 6. 100.000 61 milyon %10
Suriye 1.100.000 13 milyon %8
KAYNAK:
MARİA T. O’SHEA, New York 2004
Bir başka
örnek ise;
Toplam 13.899.100
kişiden 1.480.200 ‘ünün Kürt olduğunu belirten 1935 ‘teki Türkiye nüfus sayımı
ve 10 yıl sonra Türkiye’de yapılan yeni nüfus sayımında ülkenin toplam nüfusu
16.590.500 iken Kürlerin nüfusu 1.362.900 (Bir önceki nüfus sayımından 117.300
kişi daha az.) olarak gösterildi.
KÜRT NEHİRLERİ
Dicle
Murat
Aras
Şirvan
Cagatu
İKLİM
Kürtlerin
yoğun yaşadığı topraklarda Karasal iklimi hâkimdir.
TARIM
Kürtlerin
yaşadıkları bölgelerde Toprakların dağlık olduğundan Tarımda ise, Buğday, Arpa,
pirinç, mısır, tütün ve şeker pancarı en çok ekilenlerdir.
HAYVANCILIK
Esas ekonomik
zenginliği hayvancılığa dayanıyor. (Koyun,
keçi,İnek ve Kümes hayvanları)
KÜRT DİLİ VE KÜRTLERİN KÖKENİ
Tarihçilere
göre, Kürtlerin kökeni ilk çağların
başlarına kadar uzanmaktadır.
Kürt dili de birçok değişikliklere maruz
kaldı. Ve Kürt dili ve lehçeleri seyyah ve oryantalistler tarafından deforme
edildi.
Kürtçe lehçe
ve ağızları
KÜRTÇENİN LEHÇELERİ
1.) KURMANCİ
A.) KUZEY KURMANCI
a.) Bayazidi
b.) Hakkari
c.) Botani
d.) Şemdinani
e.) Behdinani
B.) GÜNEY KURMANCI
a.) Sorani
b.) Mukri
c.) Erdelani
d.) Germiyani
2.) GORANİ ( DIMILİ – ZAZA )
A.) GORANİ
a.) Kakayi
b.) Zangeneyi
c.) Hewrami
d.) Bajalani
e.) Kermanşahi
B.) ZAZA
a.) Dımıli
3.) LORİ
A.) LORİ PİÇÜK
a.) Feyli Peşkuh
b.) Leki Piştkuh
B.) LORİ BEZERG
a.) Kehgule
b.) Kelhori
c.) Mamasini
d.) Bextiyari
KÜRT BASINVE EDEBİYATI
X. Yüzyıl
klasik Kürt Edebiyat tarihinin başlangıcını oluşturmaktadır.
KÜRTLER’DE ETNİK BİR KİMLİĞİNİN
OLUŞUMU
Tarihi bakış
açısından Kürt etnik kimliği yaklaşık olarak XIII. Yüzyılın ikinci yarısında
ortaya çıktı.
Jön
Türklerin iktidarı ele geçirdiği 1908 yılına kadar Kürt siyasi kimliğinin
oluşmadığı söylenebilir.
Kürt siyasi
kimliğinin başlangıcında Türk siyasi kimliğine hem tepki hem onunla bir
yakınlaşma olarak ortaya çıktı
YENİÇAĞ’DA KÜRT EMİRLİKLERİNE VERİLEN
ÖZGÜRLÜKLER
Osmanlı
Padişahlarından Yavuz Sultan Selim döneminde olmuştur. Bu dönemde Kürt emirleri
kendi iradeleriyle ülkelerini Osmanlı egemenliği altına sokmuşlardır. Ve Kürt
aşiret reisleri kendi bölgelerinde merkezi yönetime bağlı bağımsız birer statü
kazanmışlardı.
KÜRT EMİRLİKLERİNE TANINAN
ÖZGÜRLÜKLERİN GERİ ALINMASI
Ortaçağın
son çeyreğinden beri toplumsal yaşayan Kürt Halkı yeni ve yakın çağda yaşam
şekli emirlik düzeni iken bu emirlik düzeninin Kürt Halkı üstündeki etkinliği,
Osmanlı devlet yönetimini ürkütmüş, geleceği için potansiyel tehlike olarak
görmeye başlamıştır.
Osmanlı
yönetimi, Şeyhlik ve aşiret düzeni Kürt toplumsal yaşamına sokulmuştur.
( Yani aşiretlikten
Emirlik düzenine geçme ve Emirlikten aşiret düzenine geçme)
Kürt
emirliklerinin etkisizleştirilmesinin Kürt toplumunun gelişim ve değişimi
üzerinde belirgin bazı olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Bu
olumsuzlukların başında emirliklerin etkisizleşmesi ile birlikte Cizre,
Hakkâri, Bitlis gibi emirlik merkezindeki Üniversiteler düzeyindeki
medreselerin kapatılması oldu.
Bu
medreseler Kürt bilgin ve edebiyatçılar yetiştirmiş ve Kürt bilim yaşamında çok
sayıda eserler bırakmışlardır.
Divanları
elimizde bulunan
Meleye
Cizeri, Kürt destanı ‘’Meme Alan’’ , ‘’ Mem u Zin ‘’ ve şiirler.
Osmanlı
yönetiminin öne çıkarmaya çalıştığı aşiretler, Kürt toplumsal yapılanmanın ilk
temelini oluşturur.
Tarihlerinin
ilk çağında yaşamlarını bağımsız olarak sürdüren Kürt aşiretleri, dış
saldırılar karşısında konfederasyonlarında Birleşmişlerdir.
İstilaların
sonucunda yerel Kürt devletleri kuruldu. Kürt devletleri de Kürt aşiretlerini
denetim altına alındılar.
TARİHTEKİ KÜRT AŞİRET
KONFEDERASYONLARI
A) Caf Konfederasyonu
B) Kikan Aşiret Konfederasyonu
C) Diğer Konfederasyonlar
‘’ BEND ‘’ adı altında etkinliklerini sürdürmektedirler.
HAMİDİYE ALAYLARININ KURULUŞU,
AMAÇLARI VE SONUÇLARI
19. cu
yüzyıl boyunca Kürt ulusal sorunu gündemden indirilmese bile, gündemden
uzaklaştırılmalıydı. Bu amaçla kurulan HAMİDİYE
alayları ;
·
Bir
türlü denetim altına alınamayan Kürt yerleşik ve göçebe aşiretlerinin kontrol
Edilmesi
·
Kürtleri
Osmanlı hükümetinin otoritesine boyun eğdirilmesi
·
İçlerindeki
Kürtleri yoğurup Türklüğe mal etmek
·
Ordu içinde disipline etmek idi.
1891 yılının
yaz mevsiminde Güney Kürt Bölgesinde Kürt Aşiretlerinin büyük çoğunluğu
HAMİDİYE Alayları’na katılmayı reddetti.
51 büyük
göçebe aşiretten yalnız 13’ HAMİDİYELERİ oluşturmayı kabul etti.
( ** Günümüzdeki örneği
1995’te GKK
(GEÇİCİ VEYA GÖNÜLLÜ KÖY KORUCULUK SİSTEMİ) sisteminin kurulması ve geliştirilmesi yetkilerinin
artırılması
Bölgede GKK istemeyen ve kabul etmeyen aşiretlerden biride Kawar aşireti dir.Yani Babam Hacı Hasan DEĞER )
Alaylara dâhil
aşiretlere tanınan yetkiler ise;
..Vergiden
muaf tutulmaları
..Düzenli
askerlik yerine kendi bölgelerinde kalarak askerlik görevini yapmış sayılmaları
..Devletle
ilişkilerinde bir sürü avantaja sahip olmaları
.. Aşiret
ileri gelenlerin subay sıfatları ile maaş almaları
.. Hamidiye
Alayları’nın başına geçen aşiret reisleri, hem kendi aşiretleri üzerinde hem de
bölgede önemli bir gücün sahibi oldular. Ve Güney Kürt bölgesindeki aşiretler o
denli ayrı ve etkinlik kazandılar ki adeta ‘’ Devlet içinde Devlet oldular’’
( ** Tıpkı Köy Koruculuk sisteminde,
olduğu gibi Hakkâri, Şırnak, Van,
Siverek, Susurluk il ilçelerdeki korucuların bir kısmı Devlet içinde Devlet oldular.)
JÖN TÜRKLER
Osmanlı
İmparatorluğu dönemindeki Jön Türk’lerin sloganı ‘’ Hürriyet, Eşitlik ve
Kardeşlik ‘’ şeklindeydi.
2.
Meşrutiyet sonrasında Kürt Teavvün ve Terakki Cemiyeti kuruldu.
Cemiyetin
amaçları Jön Türk programına ters düşmeyecek içerikteydi.
..Kürdistan’da
okulların açılması
..Kürt
memurların atanması
..Kürt
dilinin resmen kabul edilmesi
..Kürt
milletvekillerin mecliste temsilinde etkin olabilmesi
.. Osmanlı
yönetimi içinde ‘’ KÜRT ‘’ olarak önemsenme
.. Ekonomik
olarak ilerlemesi için gerekli çalışmaların yapılması isteniyordu.
Cemiyet,
25.Eylül.1908 tarihinde Veznecilerde bir kulüp (lokal) açtı. Muşlu Müftü zade, ‘’ birlik, beraberlik, eşitlik ve hürriyet’’ paralelinde
bir konuşma yaptı.
O
günlerde Hızlı bir dönem yaşandı; 1. Dünya savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun
parçalanması ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu.
Bunlar birbirlerini o kadar hızlı bir
şekilde izledi ki, Kürtlerin örgütlenme ve bilinç düzeyleri buna ne ölçüde
cevap verebilirdi?
Kürtler ulusal- Demokratik örgütlenme
çalışmalarına henüz yeni başlıyorlardı.
İTTİHAT VE TERAKKİ
İttihat ve Terakki hükümetleri 1. Dünya savaş yıllarında
1915’te Kürtleri kuzeyden gelen Rus ordularından koruma bahanesiyle savaşa
gönderildi ve savaşa giderken 700.000 Kürt yolda açlıktan ve hastalıktan öldü.
Bunun sonucu
ise;
…Kürdistan
ekonomik olarak çöktü
…Kürtler
nüfus bakımından önemli ölçüde azaldı.
İttihat ve
Terakkiciler, I. Dünya savaşı buyunca yenilginin nedenlerini sürekli olarak
Türk olamayan halklarda aradılar ve gözü kara bir biçimde uygulamalara
giriştiler.
İttihat ve
Terakki’nin ünlü üçlüsü Talat, Enver ve Cemal Paşa
Osmanlı
İmparatorluğu I. Dünya Savaşını kaybederek parçalanınca İttihat ve Terakkiciler
ülkeden kaçtılar. 1918 yılının sonunda
İttihat ve Terakki Partisi varlığına son verdi.
TARİHTEKİ KÜRT DİRENİŞLERİ
1.) BİTLİS DİRENİŞİ 1912 – 1913
2.) KOÇGİRİ DİRENİŞİ 1920
3.) KOÇAN DİRENİŞİ 1926
4.) DERSİM DİRENİŞİ
5.) ŞEYH SAİT DİRENİŞİ1925
6.) AĞRI DİRENİŞİ 1927
7.) NEHRİ DİRENİŞİ 10.HAZİRAN.1925
8.) MUTKİ DİRENİŞİ MAYIS 1927
9.) BİŞAR DİRENİŞİ EKİM 1927
10.)SASON DİRENİŞİ 1935 – 1936
11.)IRAK’TA MAHMUT BERZENCİ DİRENİŞİ
12.) IRAK’TA BARZANİ DİRENİŞİ
DİRENİŞ SONRASINDA KÜRTLERİN KONUMU
Kürt
Direnişleri sonrasında binlerce Kürt öldürülmüş, çok sayıda yaralanmış, Binlercesi
de yerlerinden sürülmüş ve mecburi iskâna tabi tutulmuşlardı.
·
Kürtleri
sürgün etmek ya da mecburi iskâna tabi tutmaktaki amaç; Kürtler
Gönderildikleri
bölgedeki halk tarafından asimile
edilmesinin sağlanması idi.
Sürgün
edilen yâda mecburi iskâna tabi Kürtler zamanla bölgelerine geri döndüler.
·
1932
yılında çıkarılan Kanun Türkiye’deki Kürtlerin göç ettirilmesini ama özelikle
de
Dağıtılmalarını
ve asimilasyonlarını açıkça dayatmayı emrediyordu.
Göç
ettirilen Kürtler sürüldükleri herhangi bir bölgenin toplam nüfusunun % 10
‘undan fazlasını oluşturmayacak kadar seyrek biçimde dağıtılmasını
hedefliyordu.
‘’ İskân siyasetinden ana dili Türkçe
olmayanların özelikle Batı bölgelerine dağıtılması hedeflenir. ‘’
(TBMM Zabıt
celseleri Devre IV, İçtima 3, Cilt 23 Ankara 1934 )
·
27
Nisan 1934’te çıkarılan Kanunda
‘’ Maksat, bunların süratle anadillerini unutması,
Türklerle karışması olduğundan, büyük köylerde bir mahallede veya birbirine
komşu ve kolaylıkla toplanır bir yerde olmamak şartıyla oturtulmalarında
olumsuzluk görülmemiştir.’’
(TBMM
Celseleri Devre IV, İçtima 3, cilt 23, s.10. Ankara.1934)
·
1935
İskân siyaseti yeniden düzenlenir.
·
Madde
8, 9,10,11.B, 12.A, 13/3,14,29-A,
Maddeleri yeniden düzenlenir Ancak 24.Kasım.1939’da bazı yeni
düzenlemeler daha yapılır.
(** Günümüzde ise, Olağan Üstü Hal Bölgesinde (OHAL) yaşanan olaylarda Sürgün, Köy boşaltmaları,
Kamu memurlarının zorunlu bölge dışına tayinlerinin çıkartılması, Ekonomik ve
Beyin göçünün oluşturulması gibi )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder