8.3.2006 TARİHLİ OTURUM
BAŞKAN –
Burada sözlü olarak söylediklerini…
MESUT
DEĞER (Diyarbakır) – Başkanım, gizli olanı aldığımız bir evrak yoktur
BAŞKAN –
Komisyon kararı alıyorsunuz öyleyse, komisyon kararı almadan konuştuğumuz şeyi
kalkıyorsunuz oraya buraya getiriyorsunuz.
MESUT
DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi tartışmanın boyutunu farklı boyuta götürüyorsunuz
BAŞKAN –
Komisyon kararı alıyorsunuz öyleyse, komisyon kararı almadan konuştuğumuz şeyi
kalkıyorsunuz oraya buraya getiriyorsunuz.
MESUT
DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi tartışmanın boyutunu farklı boyuta götürüyorsunuz
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Ben, komisyona gelenlere de konuşmayın diyorum.
BAŞKAN –
Değerli arkadaşlar...
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Başkanım, oraya geçmeden önce…
BAŞKAN –
Hayır, şunu söylemem lazım. Neden; Ahmet Bey…
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Ahmet Beyin bir talebini önemsemek lazım.
BAŞKAN – Ama,
önemli bir şey. Ben size bir şey söyleyeceğim.
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Şu açıdan: Bakın, şimdi, Ahmet Bey’in, haklı olarak “Van
Cumhuriyet Savcılığına verilen evraklar, tutanaklar bizden habersiz niye
gönderildi” şeklinde bir eleştirisi oldu. Bu, doğrudur, doğaldır.
AHMET ERSİN
(İzmir) – Başkanlık Divanının da haberi yok.
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Bunu, kalkıp, Ahmet’in, diğer taraftan, işte basınla veya
şuradaki, buradaki diyalogları, ilişkileri veya basındaki konuşmalarına
yönelerek üzerine gitmek, bu da yanlıştır.
BAŞKAN –
Bakınız, bunların hepsini ben Ahmet Bey’le çıkar dışarıda konuşurum; ama,
neden…
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Ahmet Beyin bu durumu tartışılır, ayrıdır; ama, bir konu…
BAŞKAN –
Bakın, ben, bunu yine komisyon önünde konuşuyorum.
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Bakın Başkan, Jandarma Genel Komutanı geldi buraya, haberimiz
olmadı; dosya verildi, haberimiz olmadı; bir sürü haberler Yeni Şafak
Gazetesinde çıkıyor, orada…
BAŞKAN –
Sizler çıkarıyorsunuz, komisyon üyeleri çıkarıyor, ben çıkarmıyorum ki onları!
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Cumartesi günü 4 Martta Yeni Şafak’ta yeniden bir haber çıkıyor,
yine bunu Yeni Şafak’tan öğreniyoruz; yani, lütfen, şimdi “şu veya bu evrak
verdi” veya “şunu bunu” dersek isim vererek, bu, hoş değil; ama…
BAŞKAN –
Evrak verilmemesi, bunun üzerinde titizlik gösteren benim kadar başka da kimse
yoktur. Ben, ne şifahî ne de yazılı hiçbir yere hiçbir şey vermedim…
MESUT DEĞER (Diyarbakır) – O
tartışma konusu Başkanım.
BAŞKAN -
Ahmet Bey şunu yapıyor, bunu söylemek durumundayım…
MESUT
DEĞER (Diyarbakır) – O ayrı konu; bak, o ayrı konu.
MESUT
DEĞER (Diyarbakır) – Adalet Bakanı çıkıyor, hükümet toplantısında “komisyona
giden konuşmasın” diyor. Sayın Bakan, dün yine konuşuyor “bu komisyonun
kurulmasına gerek yoktu” diyor. Kurulmasın o zaman
BAŞKAN –
Bakın, bir dakika…
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Bakın, 4 Martta, yine Yeni Şafak Gazetesinde, jandarma her yerde
istihbarat yaparız raporu komisyona gelmiş ve bu komisyondaki bu rapor Yeni
Şafak’ta 4 Mart Cumartesi günü yayınlandı. Şimdi, benim bir komisyon üyesi
olarak böyle bir raporun buraya geldiğinden de bilgim yok.
AHMET ERSİN
(İzmir) – Benim de bilgim yok.
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Mehmet Ali Altındağ’ın bugünkü Diyarbakır Söz Gazetelerinde
çıkan haberlerini inceleyin.
BAŞKAN
– Bir dakika, bir izin ver, bir şey söyleyeceğim Mesut Bey. Mesut Bey, bunu sen
daha iyi biliyorsun, bunda imzan yok…
BAŞKAN – Bir
dakika Şükrü Bey, önemli bir şey söylüyorum.
“Bunu yazılı
olarak da bize verebilir misin” dediğimde; hatta, Mesut Bey kendisi…
Mesut Bey,
bak, sana atfen söylüyorum, burada “ya, bunların gizli mizliliği bir şeyi yok,
zaten o Diyarbakır Söz Gazetesinde bunlar çarşaf çarşaf yayınlandı” demediniz
mi?
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Evet.
BAŞKAN – Bir
dakika Şükrü Bey, önemli bir şey söylüyorum.
“Bunu yazılı
olarak da bize verebilir misin” dediğimde; hatta, Mesut Bey kendisi…
Mesut Bey,
bak, sana atfen söylüyorum, burada “ya, bunların gizli mizliliği bir şeyi yok,
zaten o Diyarbakır Söz Gazetesinde bunlar çarşaf çarşaf yayınlandı” demediniz
mi?
MESUT DEĞER
(Diyarbakır) – Evet.
........../.........
SALMAN YÜKSEL. (EMEKLİ ÖĞRETMEN )
MESUT DEĞER (DİYARBAKIR) Sorum
yok.
............/.....
MUSTAFA ÖZŞTAŞ (Eski UÜKSEKOVA KAYMAKAMI )
MESUT DEĞER (DİYARBAKIR) Sorum
yok.
............/.....
..................................
MİT OPERASYON BAŞKANI
MESUT DEĞER (DİYARBAKIR) Sorum
yok.
............/.....
....................................MİT İSTİHBARAT BAŞKANI
MESUT DEĞER (DİYARBAKIR) Sorum
yok.
............/.....
Komisyonun Çalışmaları Kapsamında Yaptığı
Yazışmalar, Elde Ettiği Bilgi ve Belgeler
09.12.2005 tarihli ve 12 sayılı yazımızla,
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığından Hakkari Merkez,
Yüksekova ve Şemdinli’de meydana gelen olaylarla ilgili raporunun bir sureti
istenmiştir. Ayrıca 18.01.2006 tarihli ve 61 sayılı yazımızla TBMM İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığından; Diyarbakır ili Kulp İlçesi Alaca
Köyü civarında 1993 yılında kaybolan ve kendilerinden haber alınamayan on bir
vatandaşın akıbetleriyle ilgili hazırlanan rapor da talep edilmiştir.
22.02.2006 tarihli ve 146 sayılı yazımızla söz konusu talepler tekit
edilmiştir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının 13.03.2006
tarih ve 165 sayı ile kayda alınan yazısı ekinde “Hakkari Şemdinli İnceleme
Raporu” (19 sayfa) ve “Diyarbakır’ın Kulp İlçesi Alacaköy Kepir Bölgesinde
Bulunan Toplu Mezar Hakkında Rapor” (15 sayfa) gönderilmiştir.
. Komisyona
Re’sen Gönderilen ve Elden Teslim Edilen Evrak
Diyarbakır
Milletvekili Mesut DEĞER ’in elden Komisyon ’a verdiği 06.01.2006 tarih ve 31,
32 sayı ile kayda alınan 118 sayfalık doküman (Ajanda fotokopisi).
Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER ’in elden Komisyon a verdiği 06.01.2006 tarih ve 33 sayı ile kayda
alınan, 32 sayfalık, CHP’nin 31. Kurultayındaki Temel Çözümler Bildirgesi
Taslağı.
Diyarbakır
Milletvekili Mesut DEĞER ’in elden Komisyon a verdiği, 17.01.2006 tarih ve 34
sayı ile kayda alınan, 1 sayfalık tehdit mektubu.
Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER ’in elden Komisyon’ a verdiği, 08.02.2006 tarih ve 62 sayı ile kayda
alınan, 2 sayfalık bölgede dağıtılan bildiri.
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER
’in elden Komisyon ’a verdiği, 01.03.2006 tarih ve 143 sayı ile kayda alınan,
12 sayfalık Veysel ATEŞ ’le ilgili ifade tutanakları ve doküman.
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER ’in elden Komisyon’ a
verdiği, 24.03.2006 tarih ve 186 sayı ile kayda alınan, 5 sayfalık bilgi notu.
T A N I M L A R
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği
( Ohal )
Olağanüstü hal
17 Temmuz 1987 tarihinden 30 Kasım 2002 tarihine kadar uygulanmıştır.
25.10.1983 tarih 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu 36 madde, 8 ek madde ve 1
geçici maddeden oluşmaktadır.
2935 sayılı
kanuna göre tabii afet, tehlikeli salgın hastalıkları, ağır ekonomik bunalım
Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenin veya temel hak ve hürriyetleri
ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet ve hareketlerine ait ciddi
belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebi ile kamu düzenini ciddi
şekilde bozulması durumlarda olağanüstü hal uygulanır.
Olağanüstü hal
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilir.
Olağanüstü halin süresi TBMM’ce uzatılabilir.
OHAL Bölge Valiliğinin
2 kolu vardır.
1-
Terörle mücadele
2-
Bölgeye, ekonomik, sosyal, kültürel yönden mücadeledir.
Olağanüstü
Hal Bölge Valisi kanunen geniş yetkilere sahiptir. OHAL Bütçesi SAYIŞTAY’ın
denetimine tabi değildir. Denetime tabi olmayan tek bütçe OHAL bütçesidir.
Bugüne kadar
olağanüstü hal uygulamalarında terörle mücadele ilkesi ağırlık basmış ve 1999
yılında Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde geçmiş yıllara göre Terörle
mücadelede başarılı olunmuş ve terörde gerileme söz konusu olmuştur.
Bölgede sosyal,
ekonomik ve kültürel yönden mücadele, özelikle 1999 yılından bugüne kadar geri
plana itilmiştir. Bu durumda bölgede kültürel, ekonomik ve sosyal alanlarda
mücadele edilmesinin gerekliliğini vurgulamak isterim.
1- Yargısız İnfazlar
OHAL
Bölgesinde halkın tanımladığı “yargısız infaz”
terimi gündeme gelmiştir. Suçlu veya suçsuzlar gıyaplarında yargılanıp
haklarında hüküm verilmekte ve bu şahıslar görüldükleri yerde hükümlerinin
infazı gerçekleştirilmektedir. (Sokakta arkadan kafaya tek kurşun sıkılarak.)
Bu
iddiaya inanmak çok güçtür. 1990’lı yıllarda yaşanan birçok olay kamuoyundaki
bu kanıyı destekler niteliktedir. Olayın oluş şekline göre de bu düşünce
hâkimdir. Hukuk Devleti olmamızın gereği bu tür olaylarla ilgili tüm
gerçeklerin failleriyle birlikte ortaya çıkartılması ve aydınlatılması gerekir.
2- Faili Meçhul Cinayetler
1991
yılından itibaren Doğu ve Güneydoğuda faili meçhul cinayetlerin arttığını ve
faillerinin ise büyük çoğunluğunun bugüne kadar yakalanmaması nedeni ile
Devletimiz zan altında kalmıştır.
Toplumumuzu
derinden etkileyen faili meçhul cinayetler ülke gündemindeki yerini korumaya
devam etmektedir.
Cinayetler
sabah erken saatte işine gitmek üzere evden çıkan vatandaşlar evinin civarında
veya işyerinde kafalarına tek kurşun sıkılarak öldürülmüştür. Akşam saatinde iş
çıkışında arkasından gelen fail; kafalarına tek kurşun sıkarak cinayetler
işlenmiştir. Son zamanlarda kaybolan vatandaşlar daha sonra il ve ilçe
çevresinde boş bir arazide veya çöplükte veya yıkık dökük, terk edilmiş bir
evin içinde elleri arkadan bağlı, ayakları bağlı, ağzı bağlı bir şekilde
arkadan öne doğru tek kurşunla öldürülmüş ve ölen kişinin bazılarında darp ve
işkence izi olduğu, bazılarında parasının ve kimliklerinin üzerinden alındığı
şeklindedir.
Diyarbakır
DGM’ye 1997 yılına kadar 11.599 faili meçhul soruşturma dosyasının intikal
ettiği kayıtlarda mevcuttur.
Faili Meçhul Cinayetlerde
Tespit Edilen Temel Unsurlar
1-
PKK
2-
Radikal İslamcı Örgütler
3-
İtirafçılar
4-
Korucular
5-
Güvenlik Güçler
1-
PKK silahlı eylemde öldürdüğü kişileri kimliklerini
açıklamakta bunları bir propaganda unsuru olarak kullanmaktadır.
2-
Hizbullah
3-
İtirafçılar.
4-
Aşiret çekişmelerinde ve kişisel menfaatlerde
“Korucular”
5-
Güvenlik
güçlerinin bir kısmı tarafından halka karşı olumsuz davranışları sonucu ve
gözaltına alınmalar ve gözaltında bulunan kişinin ölümü. (Pencereden atladı. İntihar etti vs.)
Türkiye
Demokratik bir Hukuk Devletidir. Bu nedenle tüm faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılması faillerinin yakalanıp yargı önüne çıkartılması gerekmektedir.
Faili meçhul cinayetlerde Behçet CANTÜRK, Musa ANTER, Vedat AYDIN, Ferhat TEPE
ve Hüseyin DEĞER’i ve diğerleri kim ve kimler tarafından neden öldürüldü?
Cem
ERSEVER “Bölgede Kontrgerilla vardır. Tetikçiler MHP’lidir. Gözlerini kırpmadan
adam öldürürler. İşkence yaparlar, herkesin kendi grubu vardır.” Faili
meçhul cinayetleri korucu ............... ’dan sorulur”. B........
aşiretinin reisi H. B........... Devlete
yaranmak için çekinmeden adam öldürür. (Yeni Yüzyıl 03.12.1996)
Bölgede
3.000’nin üzerinde insan öldürülmüş ve bugüne kadar büyük çoğunluğun failleri
yakalanmamıştır. Faili meçhul
cinayetlere bölgede yaşayan halk faili belli cinayetler tabirini
kullanmaktadır. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan cinayetler ve sonraki olayları
açıklamak, anlamak ve inanmak mümkün değildir.
Yetkililer açıklıyor, ipuçları
vardır, katiller yakalanacaktır. Asıl önemli olan da katil yalnızca tetiği
çekenler değil bunu çekenleri destekleyen ve güç veren zihniyetlerdir. En
önemli insan hakkı “yaşam” hakkıdır. Devletin en önemli görevi de bu hakkı
vatandaşları adına yerine getirmektir.
3- İtirafçı
11.6.1995
tarihinden başlayarak TBMM’nce çıkarılan 3216,
3419, 3618, 3853, 4085, 4450, 4537 ve 4959 sayılı “Bazı Suç Failler Hakkında Uygulanacak
Hükümlere Dair” çıkartılan 8 adet kanun
çıkarılmıştır. (kamuoyundaki tanımıyla “Pişmanlık Yasaları”)
Siyasi ve ideolojik amaçla suç
işlemek için örgüt, teşekkül çete oluşturanlar ile çete mensubu olanlardan
kendiliğinden teslim olanlara ve teşekkül, örgüt ve çetenin dağılmasına ve
ortaya çıkarılmasına sebep olan, yardım eden ve ihbar ve itirafta bulunarak
pişmanlık duyanlara, Kamuoyundaki tanımlama ile
“İTİRAFÇI”lara idamlık ve ağır
cezalık suçları için bir bakıma AF
getiren yasadır.
İtirafçıların
yıllara göre ağır suçlar işledikleri, kişisel menfaatler sağladıkları, bunun
içinde uyuşturucu ticareti, kara para aklama, adam kaçırma, bombalama, fidye,
suikast ve faili meçhul olay ve cinayete karıştıkları iddialarıyla ilgili
olarak mahkemelerde yargılanmışlardır.
Devlet
gücünü de kullanan korucular silahlı çeteler şeklinde gündeme gelmiştir. Faili
meçhul cinayetlerin bir kısmını itirafçılar ve “Tetikçi”lerinin ise, büyük
ölçüde itirafçı kişiler olduğu kanaat iddiası
bölgede yaygındır. İtirafçılar güvenlik güçleriyle birlikte ve
yanlarında çalışmaktalar. İtirafçılık yasasına göre İl Valisinin talebi ile DGM
ve şimdi özel Ağır Ceza Mahkemesi Baş Savcılığından alınan izinle serbest
bırakılarak güvenlik güçlerinin yanında görevlendirmektedir. 430 sayı KHK 3’e
maddesi gereğince itirafçıların cezaevi dışında bulunmasını sağlamaktadır.
Ayrıca itirafçılar bölgede saygı
duyulan insanlar için suç niteliğinde itiraflarda bulunmaktadır. İtirafçı göz
altında iken alınan ifadesi mahkemeye çıkmadan Diyarbakır’da bazı basın
veya Televizyonlarda yayınlanmaktadır.
Bu durum bölgede ekonomik göçü ile beyin göçünü de başlatmıştır.
Bugüne
kadar 3.000 bine yakın kişinin itirafçılık yasası için başvuruda bulunduğu
bunlardan 680’ini için İçişleri Bakanlığı tarafından olumlu görüş bildirdiği ve
651 itirafçının Pişmanlık Yasasından yararlanmıştır.
4- Köy Koruculuk Sistemi:
Görevleri
sadece kendi köylerini ve görev yerlerini korumak olan korucular, başka kent ve
ilçelere gitmekte ve burada da yetkilerini kullanmaktadırlar. Korucuların
ayrımcı yaklaşımları bölgede kamplaşma ve düşmanlık yaratmaktadır. Bugüne kadar
bir kısım korucular çeşitli suçlara bulaşmış ve köylünün hedefi ve hasımı
durumundadır.
Köy
Korucuları yetki ve sorumluluklarını aşarak yol kesmek, kimlik sormak, halkı
araçlarından indirerek tartaklamak gibi faaliyetlerde bulunmuşlardır. Korucular
devletten maaş almakta, ancak aşiret reislerinin evini korumaktadır. Korucuların bir kısmı birçok gasp ve hırsızlık,
kadın kaçırmak ve ırza geçmek gibi suçlara karışmışlardır.
Özel
Köy Koruculuk Sistemi ismi ile bir Koruculuk Ekibi 1995- 1996 yıllarında Batman
ilimizde oluşturulmak istendi ancak hukuken sakıncaları olduğu görüldü. Batman
ilindeki bu özel koruculuk sistemin sıkıntıları 1996 yılında susurluk olayı ile
tekrar gündeme geldi. (Batman Valiliğin ithal silah, silahların kaybolması,
kayıp silahın susurlukta ortaya çıkması vb.)
5- Hizbullah
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki faaliyet gösteren Hizbullah Örgütü Türkiye’de laik düzeni yıkıp,
şeriat düzeni getirmeyi amaçlıyor. Hizbullah terim olarak “Allah ’ın
Askeri”dir. Hizbullah’ın PKK saldırılarına karşı tepki olarak ortaya çıktığı,
giderek örgütlendiği ve PKK’ya şehirde ağır bir darbe vurduğu belirtiliyor.
1992 yılından beri bölgede işlenen faili meçhul cinayetlerin altında da
Hizbullah’ın adı geçmektedir.
Hizbullah
Militanları eylemlerini genellikle sabah erken ve akşam saatlerinde
gerçekleştirmektedir. Hizbullah Militanların eylem yapacakları kişileri ya
evine ya da işyerine giderken pusu kurarak öldürdüğü ve eyleme en az iki, en
fazla dört militanla gerçekleştirdiği mahkemede sanık ifadelerinden
anlaşılmaktadır. Hizbullah örgütü militanları kırsal kesimlerde etkin olamamış
ancak büyük yerleşim birimlerinde etkin olmuştur.
Hizbullah’ın
eylemlerinde PKK’nın Kalaşnikof marka otomatik tüfeğin aksine Makarov marka
tabancayı kullandığı, söz konusu Makarov marka tabancaların yapılan balistik
incelemelerinde birçok öldürme olayında da kullanıldığı belirlenmiştir.
Günümüze kadar Güneydoğu Anadolu Bölgemizde başta Diyarbakır, Batman illeri ile
Nusaybin, Silvan, Kızıltepe, Cizre ilçelerinde olmak üzere çeşitli yerleşim
yerlerinde devam eden şiddetli bir çatışma ortamı olmuştur.
6- Pkk
Siyasi
amaçlarını elde etmek için şiddete başvuran bir terör örgütüdür. Çatışmaya
herhangi bir şekilde taraf olmayan silahsız sivilleri öldürmüştür. PKK kendi
üyelerini dahi öldürmekten çekinmemiştir. Kadınların ve çocukların,
öldürülmesinden sorumludur. Bu ölümlerde çoğunluğun Kürt köylüleri olması acı bir
tezdir. 1993–95 yılları
arasında en az 400 tutsak ve sivil öldürdüğü ve Köy Korucularının yakınlarını
hain ilan ederek öldürmekten çekinmemiştir. Bölgede eğitim ve iş olanaklarının
olmayışı nedeni ile ve güvenlik güçlerinin hatalarından dolayı sorun yumağı
içinde bulunan halktan taban bulmaktadır.
PKK eylemlerinden sorumluluğunu
üstlenerek yayın organlarında açıkça belirterek bu eylemleri de propaganda
malzemesi olarak kullanmaktadır. Ağustos 1994’te Londra’da gerçekleşen bir
toplantıda PKK temsilcileri Uluslar arası Af Örgütüne PKK’nın 1949 Cenevre
KONVANSİYONLAR’ının ortak 3. maddesine uymayı, taahhüt ettiğini belirtmiş;
ancak, PKK tarafından gerçekleştirilen öldürmeler sürmektedir.
7- Özel Tim
OHAL
Bölgesinde geniş yetkilere sahip olan Özel Tim’de bazı görevlilerin hukuk dışı
uygulamaları ve İnsan Hakları İhlalleri nedeniyle yargılanmaları ve ceza
almaları söz konusudur. Yine bir kısım Özel Tim’deki görevlilerinin bıyık şekli
ve el hareketleri ile bir siyasi partinin amblemini belirtecek şekilde
davranışlar içerisine girmişlerdir.
8- Jitem
Jandarma İstihbarat ve Terörle
Mücadele (JİTEM) JANDARMA Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN “Devlette böyle
bir kadro ve kuruluş yok” dediği ancak Milli Güvenlik Kuruluna ait bir belgede
Jitem ortaya çıktı. Şöyle ki;
Gizli
damgalı belgenin duyum başlıklı bölümünde Güvenlik Komutanlığı Bölümünü,
Jandarma, Mit, Emniyet, Jitem birlikleri, diğerleri ve toplam haneleri izliyor. MGK
belgelerinde görülen Jitem’in hukuken varlığı belirlenmedi. Jitem’in adı
kamuoyuna ilk kez Binbaşı Ahmet Cem ERSEVER’in açıklamaları ile yansımıştır.
9- Ormanlar
Doğu
ve Güneydoğuda yakılan Ormanların miktarı bilinmemektedir. Gerekçe olarak
“Güvenlik” gösterilmektedir. Güvenlik nedeniyle ormanların kıyımı sürmüştür. Ormanların
PKK terör örgütünce sığınak ve barınak olarak kullanılması ve kaçışta
kullanıldığı için güvenlik nedeniyle bölgeyi kontrol altında tutmak için
ormanların yakılması söz konusudur.
10- Gıda Ambargosu
1993 yılında
birkaç il ve ilçelerin büyük çoğunluğunda bölge halkın tabiri ile gıda
ambargosu uygulanmakta idi. Köylerde oturanlar, ailelerinin nüfus sayısına göre
gıda alabilmektedirler. Alınan gıda sadece ailenin nüfusuna göre ihtiyacı
karşılamaya yetmektedir.
Karakolda
her aile için bir dosya açılmış ve bu dosyada aile sayısı bellidir. Bu aileye
gıdanın hepsi verilmemekte ve belli aralıklarla verilmektedir. Bu genelde birer
hafta aralıklar şeklindedir. Sigara, Un, Şeker, Pil, Çay gibi gıdalar karneye
bağlıdır. 2000’li yıllarda söz konusu değildir...
11- Kontroller, Aramalar
Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yol boyu aramalar yapılmaktadır. Gerek
araçlar, gerekse insanlar sıkı bir aramadan geçmektedir.
- Bir ilden bir ile,
- Bir ilden bir ilçeye,
- Veya bir köye,
Yapacağınız
yolculuklarda, her kontrol noktasında yapılan arama sonucu; aracın plakası
araçta bulunan yolcu sayısı, tarih ve saat yazılı “bir kâğıt verilir” ve bu
küçük kâğıt parçasının bir sonraki arama noktasında yetkiliye verilir.
Bazı
bölgede yol boyu durmak yasaktır. Otobüsle yolculuk edenler ise; Erkekler
aşağıya inerek tek çizgi halinde ayakta bekler, kimlik ve arama sonrası
valizler açılır ve her yolcu valizin yanında bulunur. Bu işlemler bir sonraki
arama noktasında tekrarlanır. 1991–96 tarihlerinde bölgede gündüz saat 16.00’dan
sonra güvenlik nedeniyle yolculuk yasaktır.
Bazı yerlerde
yolculuklar konvoy halinde gerçekleştirilir. 1999’dan sonra kontroller ve
aramalar hemen hemen yok iken 2005’li yılarda tekrar gündeme gelmiştir.
72
milyon vatandaşımızın “etnik kökeni” ve konuştukları “diller”.
Türkiye’de Etnik Gruplar ve Diller*
- Türkler Türkçe
- Türkler/Yörük Türkçe
- Türkmenler Türkçe
- Tahtacılar Türkçe
- Abdallar Türkçe, Kürtçe
- Azeri Türkleri, Karapapak Karapapakça
- Uygurlar Uygurca
- Kırgızlar Kırgızca
- Kazaklar Kazakça
- Özbekler Özbekçe
- Özbek Tatarları Batı Sibirya Tatarcası
- Kırım Tatarları Kırım Tatarcası
- Nogay Tatarları Nogayca
- Balkarlar ve Karaçaylar Karaçay Lehçesi
- Kumuklar Kumuk Dili
- Bulgaristan Göçmenleri Türkçe
- Balkan Göçmenleri Sırpça
- Dağıstanlı Göçmenleri Avarca
- Sudanlılar Türkçe
- Estonlar Estonca
- Kürtler Kurmanci
- Zazalar Zazaca
- Ossetler Osetce
- Ermeniler Ermenice
- Hemşinliler Ermenice
- Arnavutlar Arnavutça
- Kurban Kazakları Arkaik Rusça
- Ruslar Rusça
- Polenezler Lehçe
- Çingeneler Çingenece
- Rumlar Yunanca
- Almanlar Almanca
- Araplar Arapça
- Yahudiler İbranice
35. Suryaniler Türöyo
- Keldaniler Surit
- Çerkezler Abrazca
- Çeçen ve İnguşlar Çeçence
- Gürcüler Gürcüce
- Lazlar Lazca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder