27 Nisan 2014 Pazar


 

 

   28.12.2005 TARİHLİ OTURUM

 

 

 

ERDOĞAN  GÜRBÜZ (Tokat Valisi)

 

 

ERDOĞAN GÜRBÜZ  çevik kuvvet  eskiden çevik kuvvet her il kuruluşunda vardı; sonra, bu Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırıldı ve çevik kuvvetin kurulması gündemdeydi, yani, Hükümetin gündemidir. Yani, bizim talebimizle olacak iş değil bunlar. Yani, hükümet kararnamesiyle

 

ERDOĞAN GÜRBÜZ - Evet, o yazıların olması lazım dosyada. Genel Müdürlüğe sorarsanız, var.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 9 Kasımdan önce, yaklaşık kaç ay önce?..

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Valla resmî yazı var; ama, şu anda… Emniyet yazdı galiba onu.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Çevik kuvvetle ilgili arkadaşım sordu. Ben, diğer bir konu…

Sayın Valimiz, önce hoş geldiniz. Hakkâri’den Tokat’a alındınız. Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda bir rapor… Dedi ki, işte, 9 Kasımdan sonraki olaylarda, raporunda, işte, zırhlı araçların çalışmadığını, araç ve gereçlerin yetersizliği, Sayın Valinin de beceriksizliği yüzünden bu olaylar olmuştur.

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Kim dedi?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Emniyet Genel Müdürlüğünde böyle bir rapor açıklandı daha sonra.

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Ben hiç duymadım. Gelsin, mahkemeye veririm. Bana da verirseniz memnun olurum, hukukçu vali olarak. Yani, valinin ne beceriksizliği olabilir… Yani, aracı bozuksa…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Tokat’a alınma sebebiniz….

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Kim diyor? Böyle bir rapor olamaz. Basındır belki… Böyle bir Emniyet Genel Müdürlüğünün… Siz bana gönderin…

BAŞKAN – O zaman, Tokat’a değil de, merkeze alınması lazım.

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Kim diyor, bu raporu kim veriyor?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, kaynak olarak söylemek…

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Hayır, kaynak gizlidir de…. Böyle bir şeyin olması… Şu gerekçe… Araç gereç ne dediniz…

BAŞKAN – Sayın Valim, böyle bir şey yok diyorsunuz siz.

ERDOĞAN GÜRBÜZ - Yani, böyle bir şeyi kabul edemem; yani, bir vali olarak. Şu yönden, özür dilerim…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yalnız, Esat Canan da bizim milletvekilimiz. Olay olduğu zaman, Yüksekova’dan olay mahalline daha erken, sizden önce gidiyor.

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Niye gidiyor; ama, şöyle…

BAŞKAN – Mesut Bey, kısa…

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Valim, dediniz ki, bir cümlenizden bir şey çıkarmak istiyorum da. PKK terör örgütü, bölgede büyük ailelere, aşiretlere saldırmıyor, doğru mu?

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Doğru… Saldırsın da istemiyoruz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hiç kimseye saldırmasın. Ayrı şey, terör örgütüyle mücadele edilmesi ayrı… Benim sormak istediğim, bizim Hakkâri Milletvekilimiz Fehmi Öztünç, Hakkâri’de, bölgede büyük aile, aşiret..

Peki, Sayın Vekilimiz burada, kendi ağabeyine, amcasının araçlarına bomba konulduğunu ve bombaların patladığını ifade etti. Şimdi, sizin bu söylediğiniz şeyle de bir çelişki…

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Çelişki değil, Hasan Öztünç korucudur, korucubaşıdır. Yani, arada bir fark var. Koruculara bir düşmanlığı vardır ya PKK’nın, o da gönüllü korucubaşısıdır. Koruculuktan dolayı arabası patlamıştır.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Diğer kardeşi ama…

ERDOĞAN GÜRBÜZ – Hangi kardeşi?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bir ağabeyine, bir amca çocuğuna…

ERDOĞAN GÜRBÜZ – İsim olarak…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – İsim olarak kayıtlara yazılı da…

ERDOĞAN GÜRBÜZ – İkisi de… Hasan Öztünç’e oldu, bir de akrabasına oldu.

BAŞKAN – Akrabasına, bir de kendi aracına…

              ERDOĞAN GÜRBÜZ – Hacı Özdemir’e diyorsun. O da şu; cevap vereyim; Hacı Özdemir de şaşırdı kaldı. Benim kimseyle ilişkim yok…

 

                                                    ........../...........

 

 

 

 

BAŞKAN – Değerli komisyon üyeleri, olayımızın ikinci tanığı o tarihte Şemdinli İlçesinde görevli kaymakam arkadaşımız, komisyonumuza hoş geldiniz.

 

MUSTAFA CİHAN FESLİHAN (Karabük-Ovacık Kaymakamı)

 

 

                 MESUT DEĞER ( Diyarbakır)  Sorum yok...

 

 

 

 

                                                                    ........../........

 

 

 

 

.

 

 

 

 

 

SELİM AKYILDIZ      (EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TERÖRLE MÜCADELE DAİRE BAŞKANI)

 

İlçe Emniyet Müdürü girişte bizi karşıladı ve makamına götürdü. Orada İlçe Emniyet Müdürümüz brifingini verdi, brifing dosyasını verdi, durumları anlattılar. Araç durumunu belirtti, personel durumunu söyledi ve olay sayılarını, bir ara alabileceğimiz bilgileri aldık, notunu aldık, son bir çay içip de kalkma düşüncesindeydik. Belki bir kaymakamlığa ya uğrardık, ya uğramazdık; ama, öyle bir düşüncemiz yoktu, oradan Yüksekova’ya geçecektik. Tam kalkmadan önce, saat 12, belki biraz 12’yi geçe patlama sesi geldi. Bir ses geldi, biz onun patlama olup olmadığını da yorumlayamadık Sayın Başkanım.

İlçe Emniyet Müdürü, hepimiz duraladık; yani, niye olduğunu anlamaya çalıştık. İlçe Emniyet Müdürü “efendim, galiba, bir patlama oldu, ben gidip bakayım izninizle” dedi. Tamam dedik,  buyur sen git bak gel ve arkadaşımız ayrıldı, gitti. Bir müddet sonra geldi. Geldiğinde bize söylediği, bir pasajın içerisinde patlama olduğunu, bir şahsın eks olduğunu, yaralıların olduğunu, eks olan şahsın da hastanede olduğunu söyledi. Ayrıca, halk tarafından, olayı yaptı, bomba attı olarak değerlendirilen bir şahsı halk linç etmek isterken bunu kurtardıkları, kurtarırken, İlçe Emniyet Müdürü olay yerine giderken -bizim ondan haberimiz yok- Genel Müdürlükten oradan bulunmakta olan 7 kişilik bir özel harekât timi vardı; onu da yanında götürmüş. O özel tim, o kitlenin, halkın, linç etmek istediği kişiyi o grubun içerisinden, halkın içerisinden, kendileri de hırpalanarak biraz alıp onu müdüriyete getirmişler. Bunu bize anlattılar.

 

SELİM AKYILDIZ – Polis, polis… Özel harekât timleri. Genel Müdürlükten, oradan takviye olarak gönderilen, Şemdinli’de görevlendirilen personel.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Veysel Ateş’i mi karakola götürüyorlar?

              SELİM AKYILDIZ – Şahsı, yani, halkı bomba attı diyerek linç etmek istedikleri şahsı ellerinden kurtarıp Emniyet Müdürlüğüne getirdiklerini söyledi

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu kişi Veysel Ateş değil mi? İsim olarak…

SELİM AKYILDIZ – Şu anda biz, tabiî, Veysel Ateş olarak biliyoruz, ama, onu da ben izah edeceğim Sayın Milletvekilim.

Bu şekilde konuşmalar olduktan sonra, başlangıçta 50-100 kişi, ondan sonra giderek artan, 500 kişiydi. Biraz da mütecaviz bir halk grubu, halk kitlesi Emniyet Müdürlüğüne geldi ve muazzam bir şekilde, zorlayarak, Emniyet Müdürlüğünün içerisine girmeye çalıştı. Biz de anlayamadık. Yani, birden bu gelişen olay nedir?

BAŞKAN -  Buyurun Mesut Bey.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım, hoş geldiniz.

Birkaç sorum var. Şimdi, bir kere emniyete ilk getirilen kişi işte halkın linç etmek istediği kişi  Veysel Ateş içeriye geldiğinizde bir kişinin oturduğunu görüyorsunuz. Bu kişiyle siz görüşmeniz oldu mu önce?

 

 

 

 

 

 

SELİM AKYILDIZ -  Hayır efendim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Peki, Veysel Ateş’in görüştüğü telefonu elinden aldığınızı ve bu telefondaki kişiyi, bu telefonu aramaya kapatın dediğinizi ifade ettiniz. Görüştüğü kişi kimdi? Karşıdaki telefonun diğer ucundaki şahıs?

SELİM AKYILDIZ -  Benim aklımda kaldığı kadar astsubay olduğunu arkadaşının durumunu merak ettiğini söyleyen bir şahıstı. Ama bu şahsın astsubay olup olmadığını doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor, onu bilmem mümkün değil. Bizim düşüncemiz, yani bu şahıs olabilir. Kim olursa olsun. Şahsın tam kimliğini de bilmiyoruz. Başka suç ortakları varsa bunun engellenmesidir, oradaki amacımız oydu.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Cumhuriyet savcılığı bu konuda bir çalışma var. Yani, Veysel Ateş’in o andaki telefonuyla zamanı, saati, saniyesiyle hangi numarayla ve kiminle görüştüğüne dair telefon kayıtlara geçiyor. Ve bu kişinin Ali Kaya olduğu çıkıyor ortaya. Ali Kaya da diyor ki: Sen Veysel Ateş ile, yani alınan ifadesinde, ne görüştün, niçin aradınız, ne konuştunuz? Ali Kaya’nın beyanı da, “ben Veysel Ateş ile görüşmedim, Terör Daire Başkanı Selim Akyıldız ile görüştüm” Öyle bir beyanı var.

SELİM AKYILDIZ -  Ben de söyledim efendim.

AHMET ERSİN (İzmir) – Nerede görüşmüş?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Karakolda, telefonda.

SELİM AKYILDIZ -  Benim söylediğim de bu.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Evet, yani bu çelişkiler yarın yargı safahatında çok daha değişik çıkar, Sayın Başkan, olayın aydınlanması açısından. Şimdi, yine sorum Veysel Ateş. Veysel Ateş emniyette iken, yani Şemdinli Karakoluna getirilirken siz kendiniz bu şahsın emniyet bilgisayarında ifadesini aldınız mı?

SELİM AKYILDIZ -  Almadım efendim.

              MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Herhangi bir ifadesini, ilk andaki, ilk etaptaki

SELİM AKYILDIZ -  Almadım efendim. Basında da benzer çıkıyor ve ben de hayretle izliyorum. Bunları da tabiî not alıyorum, yargısal açıdan hakkım olan şeyleri de saklı tutuyorum.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Tamam. Bir iddia da şu: Bilgisayar üzerinde kayıtları inceleme yapıldığında cumhuriyet savcılığında, böyle bir ifadenin alındığı ortaya çıkıyor. Ve bu ifade Şemdinli Cumhuriyet Savcılığına verilmiyor. Daha sonra da Veysel Ateş’in ifadeleri, yani ilk etaptaki verdiği aydınlatıcı bilgiler daha sonraki vermiş olduğu ifadeler çok  farklı bir boyutta.

 

 

 

SELİM AKYILDIZ -  Sayın Milletvekilim, ben şahsın ifadesini almadım. Ben açıkça söylüyorum, ben bilgisayar yazmasını da bilen bir insan da değilim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Personel yazabilir.

SELİM AKYILDIZ -  Olabilir. Ama benim şahsım tarafından alınan  bir ifade yok. O alınmayan bir ifadenin belgesi de olmaz. Bulunduğumuz yer belli. Kim aldı diyorsa, çıksın ortaya, söylesin efendim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu paralelde yine arkadaşımız…

SELİM AKYILDIZ -  Bilgisayar bunu Selim Akyıldız diyorsa, tamam diyeyim. Ama ben almadım. Ama bu bana basın yoluyla mümkün olduğu kadar forse edilmeye çalışılıyor. Ben, şahit olduğum bir şeyi söylerim, onun dışında yalan bir şey kim ne söylerse, zorlarsa zorlasın, söylemem mümkün değil. Ha, gördüğümüz kadarıyla bize bir forse var. Yani biz diyeceğiz ki, bunun ifadesini aldık, işte bu bombaları attı… Keşke o kadar basit olsa da bu işe bu kadar uğraşmaya gerek yok Sayın Milletvekilim. Tarafımdan kesinlikle alınmış bir ifade yok. Şahsımca alınmadığı gibi, yanımda bulunan hiçbir arkadaşım tarafından da alınmamıştır.

            

              MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi bu aynı paralelde Vekil arkadaşımın söylediği gibi, hem Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Gümüş’e bir zarf içerisinde “Bu sizin sigortanız, bunu Tacettin’e verin –yani İlçe Emniyet Müdürüne-“ diyerek, yani karakolu terk ederken, zarfın içerisinde söz konusu ifade. “Bu sizin sigortanız, bunu Tacettin’e verin” bir cümle sarf ettiğiniz söyleniyor

SELİM AKYILDIZ -  Hayır efendim, hayır, kesinlikle böyle bir ifade varsa yalandır. Hayır, ben ifade almış olsam aldım derim, bunda çekinecek bir şey de yok. Şu var efendim: Türkiye'de yapılan bütün operasyonların bilgileri bizim dairemize zaten gelir. Benim orada bir ifade almama, dosya talep etmeme, bilgi talep etmeme gerek yok. Türkiye'de bugün ne kadar operasyon varsa, bana akar gelir o. Ben onu analiz yaparım, ben onu değerlendiririm, istatistiklerini çıkarırım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Az önce de Sayın Başkan, gazetedeki haberler, televizyondaki haberlere göre yorum yapmaya girdiniz de, yani siz Türkiye'nin en önemli bir noktasında, Terörle Daire Başkanı olarak sıfatınız var. Bütün Türkiye'deki yaşanan olaylardan terör örgütü, yani daha ileride yaşanabilecek olaylardan da bilginiz olacağı için, sizin bize bu şekilde, yani bir Terör Daire Başkanı olarak konuşmakta daha fayda var. Çünkü, gazete kupürlerine, haberlerine girerse olayın sağlık boyutuna… Şimdi, yine sizin savcı geliyor, Şemdinli savcısı, araç üzerinde tespit yapacak, görüştüğünüzü de söylediniz helikoptere binmeden önce. Bizim milletvekilimiz Esat Canan da var. Cumhuriyet Savcısı: “Ben olay yerine keşfe ve tespite gidersem halk beni linç eder” diye kendi düşüncesini ortaya koyuyor. Hatırladınız mı?

 

 

SELİM AKYILDIZ – Evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Siz de helikoptere binmeden önce de: “Savcı Bey, olay yerine gitmeyin, halk sizi öldürür” gibi bir cümle kullandığınız söyleniliyor.

SELİM AKYILDIZ – Hayır efendim, kesinlikle.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yani keşfin yapılması…

              SELİM AKYILDIZ – Ha, öyle bir şey olsa, bizim söyleyeceğimiz ilçe müdürü var, “İlçe Müdürü, git orada güvenlik tedbirini al, gerekli keşfi yapın” deriz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, önemli olan şurada bir husus var: Nedir? Bir araç üzerinde tespit. Biz teröre karşıyız, terör örgütünün eylemlerine karşı. Şimdi, cumhuriyet savcısı orada tespit yapması gerekirken, halk artık yapamadığından olayların oluşu şeyine göre, 500 kişi karakola da geldiğini beyan ettiniz taşkın halde. Tam bu ortam terör örgütünün kendisi için yaratılmış bir ortam gözükür, öyle değil mi?

SELİM AKYILDIZ – Evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, terör örgütü burada faaliyete girer. Ama, siz oradasınız, devletin zirvesinde önemli kişiler orada, sayın vekilimin de söylediğim gibi, yani orayı araştırmak… Yani, olayın oluş şekli değil, olayı kim yaptı, Ahmet Mehmet yaptı veya Ali, Veli yaptı değil. Olayın arkasındaki sebep nedir? Araştırmanızdaki amaçlardan biri bu gözükür. Yani, bu olaylar niye oldu, hangi sebeple oldu. Tam da orada iken ilçeyi terk etmenizi ve ilçeden de helikopterle bir başka yöne gitmenizi verdiğiniz cevap pek tatmin edici gibi gözükmüyor.

               SELİM AKYILDIZ – Sayın Milletvekilim, tekrar izah edeyim: Yani, benim orada oraya gönderiliş amacım belli. Ve gerekli tespitlerimizi yaptık. Sayın Valimiz, orada mahsur kalacağımız nedeniyle helikopterle dönmemizi söylüyor. Bunu da Genel Müdürümüze de ortaklaşa… Dönün dedikten sonra, ben orada Sayın büyüklerime

Valime, Genel Müdürüme karşı “Hayır efendim, benim burada kalmam gerekir, olayı tetkik etmem gerekir” demem mümkün değil.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Tam bir ortam doğmuş, orayı yatıştırmak halkı…

SELİM AKYILDIZ – Ama benim görevim değil Sayın Milletvekilim, ilçenin kaymakamı var, ilçenin müdürü var.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Görev açısından değil, gerekli talimatlar verilerek yani oradaki…

SELİM AKYILDIZ – Veremem efendim, veremem, adlî bir olay efendim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, bir de mesela siz gittiniz 12’sinde döndünüz, 15’inde raporunuzu yazdınız, 16’sında verdik dediniz.

SELİM AKYILDIZ – 15-16’sında verdim sanıyorum.

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hah, aldığım nota göre. Şimdi, Şemdinli ve bölgede yaşanan bu 16 bombalama, daha sonraki o 18 bombalama olayı, bunlarla ilgili, yani sizden, yani Terör Daire Başkanlığından, şahsınız için demiyorum, Terör Daire Başkanı olarak görmedim, duymadım, bilgiye sahip değilim, konuşmuyorum gibi bir ima çıkıyor. Niye bu konuda önemli bir…

SELİM AKYILDIZ – Hangi konuda efendim görmedim, duymadım dedim?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yani, bu olayların oluşu, sebebi, araştırılması çalışmalarınızla ilgili.

SELİM AKYILDIZ – Sayın Milletvekilim, orada ben şahit olduğum olayı aklımda tutma durumunda değilim, ikinci elden bana intikal eden…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ama az önce bana verdiğimiz raporda işte teknik şu, şu, işte personel eksik, araç eksik, güvenlik kuvvetleri gitmesi gibi, bunlar yani önemli gerekçeler değil yani raporda. Şemdinli’deki yaşanan olayların arkasındaki sebep nedir mesela, o bölgede yaşa… Çünkü, 16 tane bombalama olayı olmuş, siz oraya gidiyorsunuz. Bu bombalama olaylarının arkasındaki sebep nedir, bunu araştırmaya gidiyorsunuz. Belki yani iki olay oluyor, ayrı, ama mesela personel eksikliği olur, araç gereç eksikliği olur, silahın eksikliği olur, memurların diğer sıkıntıları olur, onlar ayrı. Onlar üzerinde yani ciddî anlamda kamuoyunu aydınlatacak bir bilgi gelmedi sizden. Bana da, işte sanki Terör Daire Başkanı, görmedim, duymadım, konuşmuyorum, bilgi sahibi değilim gibi bir şeye girdi…

            SELİM AKYILDIZ – Sayın Milletvekilim, yani biz verilen görev çerçevesinde kalmaya çalıştık. Orada bulunduğumuz süreyi ben arz ediyorum. Saat 11.30 gibi gittik, 12.00 gibi ayrılma durumunda iken patlama oldu ve o olaydan sonraki bulunma sürecimiz 2,5-3 saat. Bu zaman diliminde ne gördüysem ben şahit olduğum bu zaman

dilimi içerisinde o zamanın şartlarıyla arz etmeye çalıştım. Şimdi, siz Veysel Ateş diyorsunuz, orada bu şahsın isminin Veysel Ateş olduğunu ne ben biliyorum, ne ilçe emniyet müdürü biliyor, ne kaymakam biliyor, ne de diğer şahıslar.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Biz orada yokuz, onun için bilmeyiz ama, daha sonraki…

              SELİM AKYILDIZ – Ha, bu zaman dilimi içerisinde orada şahit olduğum ne olay varsa onu arz etmeye çalıştım. Ama bunun dışında yorum yapmak…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım, şimdi yine Ankara’ya dönelim, Ankara’da görev içerisinde, yani Şemdinli’deki 9 Kasımda yaşanan olayları bir kenara bırakalım. Hakkari’deki komisyon olarak, heyet olarak oradasınız, ilçe emniyet amirleriyle, il emniyet amiriyle.

BAŞKAN – İlk gittiğiniz 8’indeki, tarihi mi diyorsunuz?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 8’i, 9’u, 10’u, 11’i… Yani, o yaptıkları sürecin, bulundukları…

 

 

BAŞKAN – Hayır, Hakkari’de siz kaç gün kaldınız?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 8’inde gittiler, 12’sinde döndüler.

SELİM AKYILDIZ – 8, 9, 10, 11, 12’sinde döndük.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 12’sinde dediniz de… Bu süre içerisinde…

BAŞKAN – Mesut Bey, bir dakika şunu da öğrenelim: Bu süre içerisinde hangi ilçelere gittiniz? Hakkari merkez?

SELİM AKYILDIZ – Birinci gün Şemdinli’ye gittik efendim, ikinci gün Çukurca’ya gittik, sonra Yüksekova’ya gittik.

BAŞKAN – O zaman 3 ilçe 1 merkez?

SELİM AKYILDIZ – Evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ve ilk gece de gittikleri zaman… beraber yemekte iken bir sohbet ettiklerini de söyledi. Şimdi, Hakkari il merkezindeki, ilçedeki emniyet amirleri, ilçelerinde olaylar oluyor, bombalar patlıyor, faillerini yakalamıyor, olayları çözemiyor. Yani, bu amirler size ne anlattılar? İlçede bir olay oluyor, olayı çözemiyor, faillerini bulamıyor, olayı çözemedikleri gibi de faili de çok… Size yani ne anlattılar, bu olaylar nedir?

              SELİM AKYILDIZ – Değerlendirme yapmamı emrederseniz, ben şöyle bir değerlendirme yapayım: Bir defa, öncelikle fizikî emniyet tedbirlerini alacaksınız. Yani, binalarınızı çok iyi koruyacaksınız. Şehirdeki ilçedeki vatandaşın can güvenliğini sağlayacaksınız. Sağlamak için de yaya devriye, motorize devriye çıkaracaksınız. Operasyon yapacaksınız, operasyon yapmanız için de size istihbari bilgiler gelmesi lazım. İşin o boyutu da istihbarat birimlerinin görevidir. Onlar getirecekler, ortak operasyon yapacaksınız. Terörle mücadele birimleri adlî tahkikatı yürüten birimlerdir. Eğer bir silahlı çatışma çıkma imkânı varsa, özel harekat birimleri bu operasyona girerler, direkt terör birimleri de yapmaz, üçlü sacayağı vardır bizde. Çatışma çıkması halinde operasyon birimi, istihbarat birimlerinin bilgisi ve adlî tahkikatı da yapan terörle mücadele birimleri, şubeleri… Bunların çok faal bir şekilde çalışması gerekiyor. Bilgi olmadan operasyon yapamazsınız. Bunu yaparken yalnız bir şeye dikkat etmeniz gerekiyor: Halkı kaybetmemeniz gerekiyor. Halkı sıkıntıya sokmamanız gerekiyor. Halkla örgütü özdeşleştirmemeniz gerekiyor. Bunlara dikkat etmeniz lazım. Zırhlı aracınız olması lazım, oralarda en önemli sizi rahatlatacak olan zırhlı araçlardır. Özel harekat birimleridir; ama, özel harekat birimlerini de şehir içerisinde dolaştıramazsınız, dolaştırdığınız an antipati toplarsınız. Özel harekat biriminin olaya bakış açısı çok farklıdır, orada dost ve düşman. Yetişme tarzı itibariyle öyle. Siz bunu çevik kuvvet olarak kullanırsanız, çevik kuvvetin vereceği tepki ile özel harekatın tepkisi çok farklı olur. Bunun haricinde operasyon yapılmıyor mu? Yapılıyor. Hakkari’de de yapılan

operasyonlar var, onu da arz ederim, ben bunu kitapçıkta da arz edeceğim. Ama şu var: Örgüt eskisi gibi değil, eskiden 1992’den 1998’lere kadarki trendin yükseldiği dönemde, dağda 50 kişi, 100 kişiyle karşı karşıya gelebiliyordunuz arazi arama taramalarında. Şu andaki örgütün stratejisi bu değil. Örgüt, parçalanmış vaziyette, en fazla 4, bilemediniz 5 kişi küçük gruplar halinde alana yayılmış vaziyette

 

 ve hepsi de VDX ana maddeli patlayıcı maddeler üzerinde bol miktarda var. Siz, operasyon yapıyorsunuz yakalıyorsunuz. Bunlar, bir etap yetiştirildi, kırsala

,götürüldü, Kuzey Irak’ta 60 kişi yetiştirildi. Arkasından bir grup daha gitti. Bunlara karşı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı istihbarat birimleri yapılan operasyonlar var. Bugüne kadar 5’i ölü olmak üzere, 60 tane bu özel kuvvet dediğimiz, sırf patlayıcı yapabilme ve patlatma yeteneğine sahip kişi yakaladık. Operasyon yapılmış vaziyette. Ama, siz bir kişiyi yakalıyorsunuz, iki kişiyi yakalıyorsunuz, tekrardan yetiştirip tekrardan gönderme şeyi var. Buradan şuna varmak istiyorum: Siz ne kadar başarılı olursanız olun, örgütü ne kadar marjinal seviyelere çekerseniz çekin, dışarıdaki mevcudiyetini yok etmediğiniz sürece tehdit olma unsurunu devam ettiriyor. 3 bin, 5 bin…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Benim sorum bu değildi, benim sorum Şemdinli’de veya Yüksekova’daki ilçe emniyet amiri o ilçesinde olay oluyor, bombalar patlıyor, failleri bulunamıyor, olayı çözemiyor. Yani, ne gibi sıkıntıları var onların sizlere kendi sorunlarıyla, olaylarla ilgili anlatılan?

BAŞKAN – Bununla bağlantılı ben şeyi sorayım…

SELİM AKYILDIZ – Efendim, işin açıkçası operasyon yapılması lazım. Ama, operasyon için de bilgi lazım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Peki Başkanım, buna paralel ben sizin şahsınıza sorayım: Şimdi, PKK bir eylem yaptığı zaman, terör örgütü, eylemlerini yaptığı eylemlerini bölgede kendisi üstleniyor. Bir de Roj TV kanalıyla da açıklıyorlar. Hizbullah, terör örgütü eylemini yaptığı zaman, Hizbullah örgütü genelde eylemlerini saklıyor. Şimdi, size üç örnek vereyim bombalama olayında. 1 Eylül Dünya Barış Gününde Şemdinli’de DEHAP’lılar büyük bir eylem ve Dünya Barış Gününü kutluyor, büyük bir kalabalık. Bu kalabalığın içine bomba atılıyor.

İkincisi, Yüksekova’da Huzur Et Lokantasının sahibinin oğlu PKK’da iki tane oğlu var terör örgütünün içinde. Bu lokanta da bombalanıyor.

Üçüncü olay, Zaos’ta bir işyerinin sahibi uyuşturucu ticaretiyle uğraşıyor ve PKK terör örgütüne de büyük miktarda para veriyor ve bu adamın işyerine iki bombalı bir roket saldırı oluyor. Ve halkta oluşan bir kanaat, diyor ki: PKK bu topluluğa, bu yerlere bombalı

saldırıda bulunmaz. Şimdi, ben sizin şahsınızdaki bilginize soruyorum: Nedir bu olay? Yani, bu olayın arkasındaki sebep nedir?

SELİM AKYILDIZ – Sayın Milletvekilim, şöyle: PKK’nın eylemleri ve üstlenmesini iki gruba ayırmamız gerekiyor. Birinci grup, batı bölgesindeki eylemler, doğu bölgesindeki eylemler. Batı bölgesinde genellikle hedef turistik tesisler ve devletin ekonomik tesisleri. Buraya yapılan eylemleri örgüt direkt olarak üstlenmiyor.

 

 

 

 

Yapılan eylemleri örgüt direkt olarak üstlenmiyor, takma adla, Özgürlük Şahinleri adı altında bir oluşum, paravan bir şey olarak. Bunu da yapması, Avrupa Birliği ülkeleri tarafından kendilerine bir sıkıştırma olarak, bir tehdit olarak kabul edilemezlikten karşı geldiği için,. Kendi adına kullanmıyor, takma ad kullanıyor. Batı bölgesine geldiğimiz zaman örgüt adını kullanmıyor, çok nadirdir. Şurada yapılan 20’ye yakın eylem vardır, bunların içerisinde --ben takdim edeceğim- üstlendikleri 2 ya da 3’tür. Siz bunu nasıl şey yapabilirsiniz, Kriminal Daire Başkanlığında, bu patlamalarda kullanılan malzemeler, örgütün kullandığı malzeme mi değil mi, ancak oradan analiz ederek neticeye varabiliyorsunuz. Yoksa, örgüt üstlenmiyor efendim, yani sizin söylediğiniz gibi, her yaptığı eylemi ben yaptım demiyor.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Benim söylediğim gibi değil; yani, genelde, PKK terör örgütü eylemlerini üstlendi ve Roj TV’de de bunu, Hizbullah’ın eylemlerinde sakladığını…

SELİM AKYILDIZ – Efendim, 2 tane, 3 tane var; ama, 20 eylemden 2 tane.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu üç örnek verdiğimde, halkta oluşan kanaati, yani o bölgede yaşayan halk, işte DEHAP’tır, 1 Eylül Dünya Barış Günü topluluğu yapmıştır, halk coşku içinde, yüzlerce insan, bunların içerisine bomba atıyor. Oradaki insanlar diyor ki, bunu PKK yapmaz; yani, oradaki düşünceyi ben size soru olarak soruyorum, benim şahsıma yönelik olarak, öyle yorumluyor diye düşünmeyin lütfen.

               SELİM AKYILDIZ – Ben de şunu söylüyorum, ben bu devletin temsilcisi olarak, buna ad koyabilmem için, ya bir elemanını yakalayacağım, bu olay daha önceden yapılmıştır, onu itiraf edecektir, bu örgüt yapmıştır diyeceğim ya kullanılan malzeme tutacaktır, bunu örgüt yapmıştır diyeceğim. Olmayan bir tespit yapmadan da bunu şu yapmıştır ya da bu yapmıştır ya da imalı bir şekilde devletin üzerine bırakmak kabul edilebilecek bir şey değil.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Çok güzel, devlet burada zan altında kalıyor. Zan altında kalmamak için olayların failleriyle, sebepleriyle ortaya çıkarmak, faili meçhul olarak kaldığı zaman, bu kanaati ortadan kaldırmak için ne yapmak lazım, olayın çözülmesi lazım.

SELİM AKYILDIZ – Olayın çözülmesi lazım; ama, her olay da çözülemiyor.

BAŞKAN – Çözülmediği zaman, şuna veya buna kalıyor.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, 9 Kasıma dönelim, Şemdinli’deki araca. Araçta üç tane silah yakalanıyor. Orada silahlardan, Ali Kaya ve Uğur Özdemir’e ait iki silah ruhsatı çıkıyor.

AHMET ERSİN (İzmir) – Uğur Özdemir değil, Özcan İldeniz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Araçta, Özcan İldeniz ile Veysel Ateş…

BAŞKAN – Silahlarla ilgili bilginiz var mı diyelim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yok; ama, önemli bir şey söyleyeceğim.

Araçta üç silah var, ruhsatların biri Ali Kaya, biri Uğur Özdemir’e ait çıkıyor.

AHMET ERSİN (İzmir) – Özdemir dediğin, Özcan İldeniz mi?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hayır, hayır, bir saniye.

Özcan İldeniz ile Veysel Ateş adına ruhsatlı silahlar çıkmıyor, o kişiler yakalanıyor. Şimdi, üç tane ruhsatlı silah. Türk Milletinde bir örf adet, gelenek var. Ben ruhsatlı silahımı bir başkasına vermem, çünkü, namustur. Diyelim ki Ahmet Ersin’e ruhsatlı silahımı verdiğim zaman, Ahmet Ersin’e güvensizlik açısından değil, gidip başka bir olayda kullanabilir, tespiti çıkar, başım yanabilir; ama, ortada üç silah var. Üç kişi araçta var. Burada, dördüncü kişinin varlığı ortaya çıkıyor. Bu yönde bir çalışmanız oldu mu? Yani, bu silah oraya nasıl gelmiş, araca nasıl gelmiş, bu kişi de mi oradaydı kayboldu?

 

 

 

 

BAŞKAN – Biz hiç tahkikat yapmadık diyor zaten.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hayır, Terör Daire Başkanı… Sayın Başkan, karşımızdaki önemli bir kişi.

BAŞKAN – Hayır, vakit kazanmak için diyorum ben. Şeyin başında savcısı var, emniyeti var, biz oradan zaten ayrıldık gittik, tahkikat yapmadık diyor, onun için diyorum.

Yani, başka bir şey amaçlıyorsanız

AHMET ERSİN (İzmir) – Savcı var da, delil toplama işi emniyetin işi, emniyet delil toplayacak, savcı delil toplamaz.

SELİM AKYILDIZ – doğaldır sayın milletvekilim, benim görevimdir delil toplama, oradaki birimlerin, savcıların da onu…

BAŞKAN – Hayır, ben bir şey mi kaçırdım yoksa? Biz zaten oradan ayrıldık dedi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ayrıldı da, sen haklısın Başkan. Yalnız, diyelim ki bir kaymakam veya başka birisi veya bir vatandaş olsa, bu ayrı; ama, Terörle Mücadele Daire Başkanının bütün konularda bilgi sahibi olması lazım. İsterse Ankara’da olsun, bütün konularla ilgili, dosyalarla ilgili…

BAŞKAN – Onu baştan söyledi. Bakın, Mesut Bey, dedim ki, siz madem bu amaç için oraya gittiğinize göre önünüzde somut bir olay olmuş, öyleyse bunun üzerine gitmeliydiniz, oradan niye ayrıldınız şeklinde bir sorumuz vardı.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, yine, 9 Kasımda olaylar oluyor Sayın Başkan. Emniyet Genel Müdürlüğünde İstihbarat Daire Başkanınız bir gün sonra ivedi olarak Amerika’ya gidiyor, uzun süre Amerika’da kalıyor. Yani, devletin zirvesindeki bir istihbarat biriminin başkanının, bu kadar önemli olaylar olunca, birden bire yurt dışına çıkmasını nasıl değerlendirirsiniz?

SELİM AKYILDIZ – Değerlendirmeyeceğim efendim, o benim görevim değil.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Çünkü, önemli bir konu.

Son bir sorum: Bu olayda, Veysel Ateş kilit isimlerden biri. Bu kişinin cezaevinde can güvenliği var mıdır? Yarın, kendisini asıp öldürebilir, intihar edebilir.

BAŞKAN – Mesut Bey, biz de hâkimlik, savcılık yaptık, bunları biliyoruz. Cezaevindeki güvenliği sağlama… Hayır; eğer sorularda bir amacın varsa, biz de onları bilelim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu soru, Veysel Ateş yönünde, önümüzdeki süreçte, Sayın Başkan, böyle bir olay yaşanabilir.

BAŞKAN – Hayır; aramızda paylaşalım onu da, orada dış güvenlik jandarmaya aittir, iç güvenlik ceza infaz koruma memurlarına aittir.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Teşekkür ederim efendim; daha sorularım vardı ama…

ENVER YILMAZ (Ordu) – Şeye cevap gelmedi yalnız, ben de merak ediyorum onu. Silahlar, Mesut Bey söyledi, Özdemir soy isimli birisi adına kayıtlı, oraya yönelik bir bilginiz var mı Başkan?

SELİM AKYILDIZ – Hiçbir bilgim yok.

               BAŞKAN – Onu Mesut Beye soracağız, Uğur Özdemir’le ilgili, biz aramızda konuşalım onu.

                                     

 

 

                                                    .............../.............

 

 

 

 

     13.12.2005 TARİHLİ OTURUM

 

 

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa  AKP Milletvekili )

 

 

BAŞKAN – Buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Soru soracağım; çünkü, sayın vekilimiz ilde incelemeler yapmıştır, bu olayların Şemdinli’de, Yüksekova’da, Hakkâri’de olayların olmasında, yani, niye Hakkâri’de bu olaylar oldu, neden? Özellikle Hakkâri’nin seçilmesinin bir nedeni var mı, ona baktınız mı?

İki, örgüt bağı, rant bağı var denildi ifadenizde, onunla ilgili de bir açıklama getirirseniz sevinirim.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Tabiî, Şemdinli’de bu olaylara kadar, yani, o ilk 1 Eylül olaylarına kadar hiçbir şekilde terör olayları olmamış. Yani, Şemdinli çok sakin bir ilçemizmiş. Zaman zaman Yüksekova’da patlamalar olmuş; ama, burada olmamış. Yani, Şemdinli’nin niye seçildiği noktasında, işte, bu Umut Kitapevinin sahibine bağlı sanki bir olay var orada. O da, Umut Kitapevi sahibi, bu Seferi Yılmaz’ın…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Dinlemediniz onu da?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Biz onu dinlemedik, o yoktu biz oradayken.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Konuşmanızdan dinlemediğiniz anlaşıldı da, onun için sordum.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Yoktu biz oradayken, onun için dinleyemedik onu.

Yani, ona bağlı ve onun daha önceki bağlantıları, yaptığı işlere sanki paralel bir iş ve onunla ilgili kamuoyunda bu örgütün maddî imkânlarını sağlayan hem o tarafa hem bu tarafa diye söylüyorlar; ama, o tarafı anlıyoruz, örgüt, bu taraf kimdir, onu bilemiyoruz, onu kamuoyu bilmiyor. Her iki tarafla ekonomik bir alışveriş olduğunu halk söylüyor, huylanıyor, ondan kaynaklandığını onlar bize ifade ediyorlar. Yani, ekonomik rant dediğim konu da ona dayalı bir şeydir. Yoksa, bizim bildiğimiz bir şey yok. Ancak, şu yönü var, bu “İtirafçı” kitabını okuduğumuz zaman -doğrudur, yanlıştır- Mutkili Ali’nin, yani, Ali Kaya’nın, bu olayda ismi olan ve şu anda tutuklanan Jandarma Uzman Çavuş Ali Kaya’nın da buna benzer işlerde değerlendirildiği söyleniyor. Dolayısıyla, bu ikisi arasında ince bir çizgi var. Aslında kalın da, bilmediğimiz için, görmediğimiz için ince bir çizgi diyorum. Kalın bir çizgi

var aslında; yani, bariz bir şekilde her şey ortada; ama, bunu bizzat, işte, resmî, gizli, özel evrakları ancak bilgileri, belgeleri görebilirsek, sorup öğrenebilirsek ortaya koyabiliriz. Yoksa, biz sadece bir gözlemleme olarak gittik gördük. Resmî bir araştırma sizin gibi hüviyetimiz olmadığı için, çok detay, gizli bilgileri de doğrusu biz alamadık. Kaymakam bey bize söylenebileceği söyledi.

 

 

 

 Bizim dışımızda diğer partilerimizin heyetleri de gitti, onlara da aynı şekilde söylenebilecekler söylenmiştir; ama, bu komisyonun, bu noktada önemli bir görevi var, rolü var, bu hüviyetle çok özel, derin, detay bilgileri alabiliriz.

BAŞKAN – Çok sağ olun, teşekkür ederiz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Son sorum daha var Sayın Başkanım.

Şimdi, Şemdinli’de jandarma komutanlığının karargahına konulan bomba, 5 askerimizin şehit edilmesi, o olayın ayrıntısıyla ilgili bir şey var mı?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Yok.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Nasıl oldu, oluş şekli… Atıldı mı, bırakıldı mı, uzaktan kumandayla mı, nasıl oldu?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Bize ifade edilen, orası askerî bir gazino. Bilmiyorum orayı gördünüz mü?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Biliyorum ben.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Askerî gazino, önünde o gazinonun zaten o bulunduğu bina. Bu sokakta. Sokakta çöp varili gibi bir şey var, oraya koyduklarını ve zaten kapıda nöbetçi askerler var, orada poşeti görünce nedir, ne değildir diye araştırma yaparken patladığı söyleniyor.

Bunun dışında kimse de bize bir şey söylemedi. O askerler şey yapınca orada çöreklenince, patlamış, 5 kişi orada şehit olmuş. Zaten askeriyenin kapısının da önü, sokakta dar yani. Böyle bir patlama olduğunu söylediler ve 5 kişinin öldüğü. Onun önün de askerî gazino için kiralanmış o kat. Yani, onunla ilgili de değişik yorumlar yapıyorlar. Tabiî, halkın yorumundan ziyade, gerçekten birbiriyle bağlantılı, ilintili bir olay olarak ben şahsen görüyorum. Bu ilintiyi iyi kurup, perdenin arkasında ne var görmek lazım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hüseyin Bey, bu konuşmanızdan, yani, askerî garnizon önünde çöpün oraya konulan bomba fark ediliyor, işte, askerler bu bombayla ilgili araştırma yaparken bombanın patladığı, bu bir ihmal mi?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Askerlerin tabiî bu noktada biraz daha tedbirli olmaları sanki gerekiyordu; yani, olay öyleyse.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Teşekkür ederim. Bağlantılıdır…

BAŞKAN – Mesut Bey, biz kendi…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, lütfen… Biz kendi kafamızdaki sorularımızı soralım, siz de ondan sonra Başkan olarak şey yapın.

BAŞKAN – Şunun için diyorum, aklımıza gelenlerin hepsini soracağız; ama…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ama bağlantılıdır Sayın Başkanım.

 

BAŞKAN – Maksadınızı…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Maksat yok burada. Maksat çalışmak.

İzin verin, ben de kendime ait bazı sorularımı sormam gerekir. Sormayacaksak…

BAŞKAN – Sormayalım demiyorum, elbette soracağız.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sürekli müdahale, sürekli müdahale…

Teşekkür ederim Hüseyin Bey. Bakın, çok güzel, önemli bir konuya açıklık getirildi.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Tabiî, biz burada gözlemlerimizi ve duyumlarımızı iletiyoruz.

 

 

                                                     ............./..............

 

 

 

 


MEHMET CEVDET SELVİ (Eskişehir CHP  Milletvekili ]


 

                    MESUT DEĞER..(DİYARBAKIR ).. Sorum yok

 

 

                                                        ............/.............

 

 

 

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya ANAP milletvekili]


 

Şimdi, ben diyorum ki, bunu yaparken, devlet yetkililerinin de bu olayı kışkırtmalarına fırsat vermeyin. Şimdi, o olaydan sonra başladı Türkiye bir alt kimlik-üst kimlik tartışması. Niye başlasın, ne fayda sağlayacak bu? Bunu da yazın raporunuza, deyin ki, bu tartışmanın bu ülkeye sağlayacak bir fayda yok.

 

 

                  MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Süleyman Bey, biz de soru soracaktık

                  SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) – Peki, ben teşekkür ediyorum. Siz artık kendi aranızda konuşun, ben öyle herkesi dinlemek gibi bir mecburiyetim yok

 

 

 

                                                ........./........

 

 

 

 

FEHMİ ÖZTUNÇ (Hakkâri AKP Milletvekili )

 

 

BAŞKAN – Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ben olayın özü itibariyle değil de başka bir anlamda soru sormak istiyorum; çünkü, milletvekillerimizi zor durumda bırakmak istemem olayın vahameti açısından.

Hakkari’de halkın büyük çoğunluğunun gerek Irak’ta gerek Suriye’de Kürtler diyelim akrabalık bağı, akrabalık ilişkileri halen vardır değil mi?

               FEHMİ ÖZTUNÇ (Hakkâri) – Tabiî…

 

                                                         .................

BAŞKAN - Şimdi, önümüzdeki toplantı tarihimiz bir.

Onun dışında ben ilk toplantımızda söylediğim gibi basına açıklamayı yapmıyoruz, kesinlikle yapmıyoruz.

               MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hayır, hayır… Metinciğim. Sayın Başkan

 

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, ben bir şey söylemek istiyorum. Burada hepimizin ketum davranması doğrudur. Yalnız, burada bir arkadaşımız gelip, bir beyanı yarın basında yer alırsa ondan sonra gelecek bir tanık veya bir kişi burada ifade vermez, burada hiçbir şey söylemez. İş sağlıklı yürüyemiyor. Lütfen, yani, hepimiz bu konuda hiçbir şey söylemeyelim, sağlıklı bir sonuca  üç ay sonra zaten dördüncü ayda rapor hazırlanacak, kamuoyuna açıklanacak, o zaman…

               BAŞKAN – Tamam, ondan sonra televizyonlara çıkın, gazetelere tefrika halinde yazılarınızı verin. Komisyon raporu açıklandıktan sonra ne yaparsanız yapın; ama, şu komisyon süresince ne olur ağzımıza bir fermuar çekelim, burayla ilgili şeyleri dışarıya ifşa etmeyelim

Adalet hem de İçişleri Bakanlığından bu 18 tane ayrı ayrı bombalamayla… Bunun dışında da küçük çaplı da olabilir hazırlık evrakı vardır veya emniyetin birtakım araştırmaları vardır, onların hepsini biz komisyon olarak istiyoruz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – İstedik, resmi yazı olarak gitti yani.

BAŞKAN – Kimleri dinleyelim, bunu son kısımda görüşelim.

Buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu görüntüleri DHA’dan mı isteyeceğiz?

BAŞKAN – Evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Roj TV’den istetme olmasın da, o açıdan.

İkincisi, bu İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık bu konuda bölgeye müfettiş göndermişlerdi, tarafsız, onlar da bu konuda bir araştırma yapılması siyasî partilerle ilgili, onların hazırlamış olduğu bir rapor var mıdır, yok mudur?

BAŞKAN – İçişleri Bakanlığından istedik onu.

Buyurun.

ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) – Ben Metin Beyin söylediğine iştirak ediyorum; yani, belgeler, bilgiler gelsin, hepsini okuyalım. Yani, buraya çağırdığımız şahıslara ne sorabileceğimizi en azından not alırız. Örneğin, vali geldi, dinledik; ama, ne soracağız?

BAŞKAN – Onu ben telefonla takip ediyorum, en azından bir an önce gelsin diyoruz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Son cümlem…

Burada Şemdinli İnsan Hakları Komisyonu raporu bizim önümüzde, internetten çıkartılan bir şey…

BAŞKAN – Henüz hazırlanmamışlar da ondan…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hazırlanmamışlar da… Yaklaşık 20-30 sayfa civarındadır. O rapor var bende; yani, komisyona biz verebiliriz. Taslaktır.

BAŞKAN – O zaman hayır şu ricada bulunalım.

BAŞKAN – O zaman hayır şu ricada bulunalım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yani Başkanvekilim orada…

BAŞKAN – O zaman Başkanvekili… O zaman bir an önce yazdırın onu biz şey haline getirelim. Tamam, o görev size ait.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkan yurt dışına çıkacak, dönüşünü bekliyoruz, ondan sonra…

                                                              ............/..............

13.12.2005 TARİHLİ TUTANAK

 

Hüseyin TANRIVERDİ(AKP Manisa Milletvekili)

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Soru soracağım; çünkü, sayın vekilimiz ilde incelemeler yapmıştır. Bu olayların Şemdinli’de Yüksekova’da Hakkari’de olayların olmasında yani, niye Hakkari’de bu olaylar oldu, neden? Özellikle Hakkari’nin seçilmesinin bir nedeni var mı? Ona baktınız mı? İki örgüt bağı, rant bağı var denildi ifadenizde onunla ilgili de bir açıklama getirirseniz sevinirim.

 

Hüseyin Tanrıverdi Manisa)- Tabii, Şemdinli’de bu olaylara kadar yani, o ilk 1 Eylül olaylarına kadar hiçbir şekilde terör olayları olmamış. Yani, Şemdinli çok sakin bir ilçemizmiş. Zaman zaman Yüksekova’da patlamalar olmuş; ama burada olmamış. Yani, Şemdinli’nin niye seçildiği noktasında, işte, bu Umut Kitapevinin sahibine bağlı sanki bir olay var orada. O da, Umut Kitapevi sahibi, bu Sefer Yılmaz’ın....

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Dinlemediniz onu da ?

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Biz onu dinlemedik, o yoktu biz oradayken.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Konuşmanızdan dinlemediğiniz anlaşıldı da onun için sordum.

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Yoktu biz oradayken onun için dinleyemedik onu. Yani ona bağlı ve onun daha önceki bağlantıları, yaptığı işlere sanki paralel bir iş ve onunla ilgili kamuoyunda bu örgütün maddi imkanlarını sağlayan, hem o tarafa hem bu tarafa diye söylüyorlar; ama, o tarafı anlıyoruz, örgüt, bu taraf kimdir, onu bilemiyoruz, onu kamuoyu bilmiyor. Her iki tarafla ekonomik bir alışveriş olduğunu halk söylüyor, huylanıyor, ondan kaynaklandığını onlar bize ifade ediyorlar. Yani, ekonomik rant dediğim konu da ona bağlı bir şeydir. Yoksa bizim bildiğimiz bir şey yok. Ancak, şu yönü var, bu “İtirafçı” kitabını okuduğumuz zaman-doğrudur- yanlıştır-Mutki Ali’nin yani, Ali Kaya’nın bu olayda ismi olan ve şu anda tutuklanan Jandarma Uzman Çavuş Ali Kaya’nın da buna benzer işlerde değerlendirildiği söyleniyor. Dolayısıyla, bu ikisi arasında ince bir çizgi var. Aslında kalın da, bilmediğimiz için, görmediğimiz için ince bir çizgi diyorum. Kalın bir çizgi var aslında; yani, bariz bir şekilde her şey ortada; ama, bunu bizzat,işte, resmi, gizli, özel evrakları ancak bilgileri, belgeleri görebilirsek, sorup öğrenebilirsek, sorup öğrenebilirsek ortaya koyabiliriz. Yoksa, biz sadece bir gözlemleme olarak gittik, gördük. Resmi bir araştırma sizin gibi hüviyetimiz olmadığı için, çok detay gizli bilgileri de doğrusu biz alamadık. Kaymakam bey, bize söylenebileceği söyledi. Bizim dışımızda diğer partilerimizin heyetleri de gitti, onlara da aynı şekilde söylenebilecekler söylenmiştir; ama, bu komisyonun, bu noktada önemli bir görevi var, rolü var, bu hüviyetle çok özel derin, detay bilgileri alabiliriz.

 

BAŞKAN- Çok sağ olun, teşekkür ederiz.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Son sorum daha var Sayın Başkanım. Şimdi, Şemdinli’de jandarma komutanlığının karargahına konulan bomba, 5 askerimizin şehit edilmesi, o olayın ayrıntısıyla ilgili bir şey var mı?

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Yok.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Nasıl oldu, oluş şekli... Atıldı mı, bırakıldı mı, uzaktan kumandayla mı, nasıl oldu?

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Bize ifade edilen, orası askeri bir gazino. Bilmiyorum orayı gördünüz mü?

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Biliyorum ben.

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Askeri gazino, önünde o gazinonun zaten o bulunduğu bina. Bu sokakta. Sokakta çöp varili gibi bir şey var, oraya koyduklarını ve zaten kapıda nöbetçi askerler var, orada poşeti görünce nedir, ne değildir diye araştırma yaparken patladığı söyleniyor. Bunun dışında kimsede bize bir şey söylemedi. O askerler şey yapınca, orada çöreklenince, patlamış, 5 kişi orada şehit olmuş. Zaten askeriyenin de kapısının önü, sokakta dar yani. Böyle bir patlama olduğunu söylediler ve 5 kişinin öldüğü. Onun önünde askeri gazino için kiralanmış o kat. Yani onunla ilgili de değişik yorumlar yapıyorlar. Tabii, halkın yorumunda ziyade, gerçekten birbiriyle bağlantılı, ilintili bir olay olarak ben şahsen görüyorum. Bu ilintiyi iyi kurup, perdenin arkasında ne var görmek lazım.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Hüseyin Bey, bu konuşmanızdan, yani, askeri garnizon önünde çöpün oraya konulan bomba fark ediliyor, askerler bu bombayla ilgili araştırma yaparken  bombanın patladığı bir ihmal mi?

 

Hüseyin TANRIVERDİ (Manisa)- Askerlerin, tabii bu noktada biraz daha tedbirli olmaları sanki gerekiyordu; yani olay öyleyse.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Teşekkür ederim. Bağlantılıdır...

 

BAŞKAN- Mesut Bey, biz kendi....

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Sayın Başkan, lütfen... Biz kendi kafamızdaki sorularımızı soralım, sizde ondan sonra Başkan olarak şey yapın.

 

Başkan- Şunun içi diyorum, aklımıza gelenlerin hepsini soracağız ama; ama...

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Ama bağlantılıdır Sayın Başkanım.

 

BAŞKAN- Maksadınız!...

 

Mesut DEĞER(Diyarbakır)- Maksat yok burada. Maksat çalışmak. İzin verin, ben kendime ait bazı sorularımı sormam gerekir. Sormayacaksak....

 

BAŞKAN- Sormayalım demiyorum elbette soracağız.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Sürekli müdahale, sürekli müdahale...Teşekkür ederim Hüseyin Bey. Bakın, çok güzel önemli bir konuya açıklık getirildi.

 

 

Hüseyin SARIBAŞ (ANAP Malatya Milletvekili)- Peki ben teşekkür ediyorum. Siz artı kendi aranızda konuşun, ben öyle herkesi dinlemek gibi bir mecburiyetim yok..

 

BAŞKAN- Hayır, hayır.....

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Tamam, tamam başkan müsaade et gitsin.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Süleyman Bey bizde soru soracaktık.

 

Fehmi ÖZTUNÇ (AKP Hakkari Milletvekili)

 

BAŞKAN- Mesut Bey buyurun..

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Ben olayın özü itibariyle değil de başka bir anlamda soru sormak istiyorum; çünkü milletvekillerimizi zor durumda bırakmak istemem olayın vahameti açısından.

Hakkari’de halkın büyük çoğunluğunun gerek Irak’ta gerek Suriye2de Kürtler diyelim akrabalık bağı, akrabalık ilişkileri halen vardır değil mi?

 

Fehmi ÖZTUNÇ (Hakkari)- Tabii...

 

KENDİ ARAMIZDA TOPLANTI KONUŞMALARI


 

Metin KAŞIKOĞLU (Düzce)- Tamam Sayın Başkanım. Şimdi, o zaman bir komisyon kararı alalım da, bugün yaptığımız çalışmanın neresi sır, neresi sır değil; yani, kimleri dinlediniz sorusunun cevabı sır mı?

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Hayır, hayır... Metinciğim. Sayın Başkan.

 

Metin KAŞIKOĞLU (Düzce)- Buraya zaten geliyor basın, görüyor, onu soruyor adam...

 

Başkan- Geliyor, takip ediyor, çıkanlar geliyor, kendi bildiğini yazsın. Özellikle, şunu dedi, bunu dedi şeklindeki açıklamayı kesinkes hiçbir açıklama yapmayalım.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Sayın Başkan, ben bir şey söylemek istiyorum. Burada hepimizin ketum davranması doğrudur. Yalnız, burada bir arkadaşımız gelip, bir beyanı yarın basında yer alırsa ondan sonra gelecek bir tanık, veya bir kişi burada ifade vermez, burada hiçbir şey söylemez. İş sağlıklı yürüyemiyor. Lütfen, yani, hepimiz bu konuda hiçbir şey söylemeyelim, sağlıklı bir sonuca üç ay sonra zaten dördüncü ayda rapor hazırlanacak, kamuoyuna açıklanacak, o zaman...

 

BAŞKAN- Tamam, ondan sonra televizyonlara çıkın, gazetelere tefrika halinde yazılarınızı verin. Komisyon raporu açıklandıktan sonra ne yaparsanız yapın; ama, şu komisyon süresince ne olur ağzımıza bir fermuar çekelim, burayla ilgili şeyleri dışarıya ifşa etmeyelim.

 

BAŞKAN- 18 tane ayrı ayrı bombalamayla... Hazırlık evrakı vardır veya emniyetin birtakım araştırmaları var dır, onların hepsini biz komisyon olarak istiyoruz.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- İstedik, resmi yazı olarak gitti yani.

 

BAŞKAN- Yok. Diğerlerini istedik de, bu 18’le ilgili olanları istiyoruz.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Bu görüntüleri DHA’dan mı isteyeceğiz?

 

BAŞKAN- Evet.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Roj Tv’den istetme olmasın da, o açıdan. İkincisi, bu İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık bu konuda bölgeye müfettiş göndermişlerdi, tarafsız, onlar da bu konuda bir araştırma yapılması siyasi partilerle ilgili, onların hazırlamış olduğu bir rapor var mıdır, yok mudur?

 

BAŞKAN- İçişleri Bakanlığından istedik onu.

Buyurun.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Son Cümlem... Burada Şemdinli İnsan Hakları Komisyonu raporu bizim önümüzde, internetten çıkartılan bir şey...

 

BAŞKAN- Henüz hazırlanmamışlar da ondan...

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Hazırlanmamışlar da... Yaklaşık 20-30 sayfa civarındadır. O rapor var bende; yani, komisyona biz verebiliriz. Taslaktır.

 

BAŞKAN- O zaman hayır şu ricada bulunalım.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Yani Başkanvekilim orada...

 

BAŞKAN- O zaman Başkanvekili... O zaman bir an önce yazdırın onu biz şey haline getirelim. Tamam, o görev size ait.

 

Mesut DEĞER (Diyarbakır)- Sayın başkan yurt dışına çıkacak, dönüşünü bekliyoruz ondan sonra...

 

 

 

     

  21.12.2005  TARİHLİ OTURUM

 

 

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri AKP  Milletvekili)

 

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – 2005’in kasım ayının sanıyorum ki 28’inde gönderdi ve heyet gittikten iki gün sonra, yani, iki gün Hakkâri’de kaldıktan sonra Şemdinli’ye intikal etti. Şemdinli’de iken Şemdinli olayı meydana geldi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 8’i o zaman, 8 Kasım. 28 Kasım dedin de, o açıdan.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Öyle mi?!

BAŞKAN – 9’unda olduğu için olay, doğru.

 

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Evet, Yılmaz Korkmaz olacak herhalde, şu anda hatırlayamıyorum, yani, dükkân sahibi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Umut Kitapevini söylüyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır, hayır, Umut değil.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) –  Kitapevi sahibi.

BAŞKAN – Sefer Yılmaz’ı mı diyorsunuz?

             MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Sefer Yılmaz, evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, Sayın Vekilim, bölgede yaşanan olaylar, bizim de Diyarbakır’da yaşadığımız olaylar aynı seyir halinde.

Şimdi, benim size birinci sorum; 8 Kasımda İçişleri Bakanlığının üç müfettişi tesadüfü olarak orada. Daha önceki olayları inceleme, araştırmak için. 9 Kasımda bu olay Şemdinli’de oldu. Bu üç müfettiş, o an ne gibi işlemler yaptı, ne gibi çalışmalar yaptı ve bu kişiler ne gibi bir bilgiyi kamuoyuna açıkladı?

BAŞKAN – Veya onların ne yaptığından sizin haberiniz var mı?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Zaten Vekilim de olay olduktan sonra Şemdinli’ye gittiği için, ister istemez oradaki bilgileri soruyoruz.

İkincisi, buraları bir hırsızlık olaylarıyla yadsımak, önemsemek doğru değildir. Bizim Diyarbakır’da da bir hırsız yakalanır, 50 tane faili meçhul hırsız olayı varsa, o 50 faili meçhul hırsızlık da ona yüklenebilir. Bu olay çok farklı.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Şimdi, efendim, oraya iki heyet gitmiş. Biraz evvel yine ifade ettim, daha Şemdinli olayları olmadan, yani, 9’undaki olay olmadan, ben burada İçişleri Bakanımızı sıkıştırdım, faili meçhul olaylar var Hakkâri’de dedim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ve geldi üç müfettiş.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Evet ve İçişleri Bakanlığından bu konuyla ilgili üç müfettiş gönderildi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 9’unda mı bunlar geldi, olay olduktan sonra?

             MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Hayır. Şimdi, bakın, bunlar oradayken bu olay oldu. Şimdi, bu olay olduktan sonra üç müfettiş daha gitti. Bunlar artık görevlerini bıraktılar. Faili meçhul için giden üç müfettişimiz, ikinci olay olduktan sonra olay mahallini terk ederek Ankara’ya döndüler, Ankara da yeniden üç müfettişi görevlendire

mahalline gönderdi. Son giden müfettişler, Şemdinli’de ayın 9’unda olan bu patlamayla ilgili vatandaşların, herkesin ifadelerini almış getirmiş, ne demişse vatandaş.

Şimdi, bu hırsız meselesi… Ona girmeye gerek yok tabiî…

 

 

BAŞKAN – Mesut Bey, oraya iki yeni müfettiş gitmiş herhalde, biz, İçişleri Bakanlığına zaten yazdık, onların raporlarını falan da istedik. O raporlarda zaten vardır. Şimdi, Mustafa Beyinki daha çok görgüye değil de duyumlara dayalı şeyler olunca…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Doğru, görgüye dayalı açısın yok yani, konu bizde, biliyorum da.

Şimdi, 8 Kasımda üç müfettiş gidiyor. Niçin gidiyor; bölgede 18 tane bombalı olay olmuştur, bunlarla ilgili genel bir araştırma, tahkikat yapmak. Amaç bu, öyle değil mi. Senin de talebin İçişleri Bakanlığından.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Tabiî.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, 9 Kasımda bu olay oluyor. İlgimi çeken, bu üç müfettiş bu olay için gidiyor, hemen el çektirilip -Sayın Vekilim de onu söylüyor- geri çağrılıyor, sonra üç müfettiş daha gidiyor. Bu üç müfettiş niçin gitmişti 8 Kasımda, bu olayları araştırmak için.

BAŞKAN – Mustafa Bey bu konuda ne desen ki…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bu bilgiye dayalı tabiî ki, yoksa ben bu olayın ayrıntısını Sayın Zeydan biliyor diye değil.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Yalnız, şunu ekleyebilirim, Terör Dairesi Başkanı, orada kalmıştır. Oradaydı zaten, ikinci olayda da oradaydı.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Efendim, Burası ayrı. Ben mahkemeyi söylüyorum.

Ben de kendisine söyledim, Esat Bey, siz görgü şahidisiniz. Hem siz savcı beyle birlikteyken size ateş edilmiş hem bu aracı tetkik ederken bütün listeleri vesaire vesaire şeyleri görmüşsünüz. Sağa sola demeçle bırakma. Bırak demeçleri, sana bir şey sağlamaz. Git, mahkemeye ifade ver.

Biraz evvel söyledim, ben yapı itibariyle o Veysel Ateş’in her şeyi yapacağına inanıyorum. Yani, Veysel Ateş gibi insanlar, bizim yörelerde 1 milyon para verdin mi, Aliyi de öldürür Veliyi de öldürür.

             MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Aylık taksitle de üstelik.

             MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Evet. Kaldı ki, tasdikli bir adam.

                    

                                                  

 

 

 

 

 

                                     .........../...........

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ESAT CANAN (Hakkâri CHP Milletvekili)

 

 

BAŞKAN – Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Birinci sorum, olayın görgü tanığı Sayın Vekilim. Gerek Şemdinli Adliyesinde gerek Hakkâri gerekse Van Adliyesinde bir ifadesi, görgü bilgi açısından ifadesi alındı mı?

ESAT CANAN (Hakkâri) – Hayır, ben vermedim. Tabiî, savcıya gidip ifade vermedim; çünkü, benim savcıyla beraber fiilen yaşadığım olay. Savcı da vardı, emniyet müdürümüz vardı, biraz önce de söyledim, avukat arkadaşlarımız vardı ve onu reysen de savcı şey yapabilir. Yani, panzerden ateş açıldı, onu yaşayan savcıdır, kendisidir ve ben de oradaydım. Onunla ilgili benim savcıdan farklı veya oradaki emniyet müdürümüzden farklı, orada bulunanlardan farklı bir beyanda bulunma imkânım yok, aynı şey. Bana talep gelseydi, gider verirdim; ama, doğrusu, gidip söylemedim ben.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – İkinci sorum, şimdi, Terör Daire Başkanı 8 Kasımda orada, Emniyet Genel Müdürlüğünden üç müfettiş, biri de Terör Daire Başkanı. Yani, devletin zirvesinde terörle ilgili başında bulunan bir insan, bu tür olayların olabileceği yönünde istihbari bilgileri genelde daha çok olur. Sizin konuşmalarınızdan da anladığım kadarıyla, pek bilgileri olmadığı, burada emniyetin ile jandarma arasında bir çelişki bir itilaf, bu ranta dayalı değil yani, aralarındaki bir tartışma, aralarındaki bir çekişme midir nedir yani, bu? Onlar buradayken, Terör Daire Başkanı buradayken 9 Kasımda olaylar oluyor, onlara karşı bir şey mi?

ESAT CANAN (Hakkâri) – Biraz önce de ifade ettim, belki, bir anlayış farkından kaynaklanıyor. Emniyet ile jandarmanın olayı bakış açıları farklıdır, o nedenle ondan kaynaklanmış olabilir. Belki de, Terörle Mücadele Daire Başkanımızın orada olması da bir şey olmuş olabilir. Yani, o buradayken bile biz eylem yapalım gibi düşünen bir ekip de olabilir. Bilemiyorum.

             MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Üçüncü sorum: Araçta, işte 200 sayfalık Ali Kaya’ya ait günlük tutulan bir ajanda söyleniyor ve yine Şemdinli’de herkesi ilgilendiren, ailesini ilgilendiren bölüm de, diyelim ki, Mesut Değer’i ilgilendiren bölüm, o bölümde yazılan bir yazının bir suretinin o kişilerde olduğu söyleniyor. Nedir bu ajanda, yani,

mümkünse nedir bu ajanda? Cumhuriyet savcılığı emanete almış mı böyle bir şey. Sizin dediğiniz o iki küçük not defterinden bahsetmiyorum.

ESAT CANAN (Hakkâri) – Yani, bizim gördüğümüz, araçta çıkan ne varsa; orada aracın bagajında çıkan malzemeler ne ise hepsini savcı bey emanete aldı. Onların içinde 2 tane de küçük cep defteri, biri ajanda da kabul edilebilir, onlar var.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Onlar var, onu kastetmiyorum efendim.

ESAT CANAN (Hakkâri) – Onun dışında bir bilgim yok benim.

ESAT CANAN (Hakkâri) – Şimdi, bunlar Hakkâri’den görevlendirmeyle gitmişler. Yani, bu görevlendirme şeylerinde, Hakkâri il alay komutanlığı bünyesinde görevlendirildiklerine ilişkin o dosyanın içinde belge vardı. Yani, bu Şemdinli’ye de, Yüksekova’ya da farklı yerlere görevlendirme alıyor gidiyor. Sürekli Şemdinli’de kalmıyorlar bunlar.

BAŞKAN – Şimdi, oradaki kitapçıda, basına yansıdığı kadarıyla üç kişi var, biri kitapçı sahibi, ikisi de diğer esnaf komşularından. Yemek de yapıyorlar. Kitapçı kaçabiliyor. Biz diğer şeylerde bakarız bunlara.

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Kitapçı önceden dışarıya çıkmış.

BAŞKAN – Önceden nasıl çıkmış. Onun ifadesi “yemek yapıyoruz.” Onun ifadesini ben bir yerde gördüm. O yemek yapıyor. Yemeği kim yapıyor; mantıken dükkan sahibinin hazırlamış olması lazım. Niye; çünkü, diğerleri ona misafir olarak gelmişler. Olayda o kaçıyor, başka birisi orada ölüyor, diğeri de yaralı mı, onu bilemiyorum.

Şimdi, o nasıl kaçıyor? Tabiî, biz daha sonra o dosyalardan, o emniyetten filan onlara bakarız da…

             ESAT CANAN (Hakkâri) – Onun kendi beyanı, diyor ki, ben bomba atıldığını fark ettim, kendimi camdan dışarı attım, tahmin ettim çünkü. Demek ki, adam böyle bir kendisinin de önceye dayalı şey korkusu var, böyle bir…

              ESAT CANAN (Hakkâri) Yüksekova Tabur Komutanı, özel hareketten bir kişi, bir de yüzbaşı, bir de korucu DGM’ye sevk edildi. On yıldır onların davası devam ediyor. Gerçi, o Yüksekova çetesinin değişik kolları vardı.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Tam Şemdinli olayı patladığında, Yüksekova çetesi beraat etti.

ESAT CANAN (Hakkâri) – O Yüksekova çetesi daha güçlü bağlantıları olan bir şebeke şeklinde ortaya çıktı. Bir yandan silah kaçakçılığı bir yandan eroinle bağlantıları olan bir yönü, adam kaçırma…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 5 dava dosyası…

             ESAT CANAN (Hakkâri) – Bu tür şeyler hep devlet adı altında yapıldı ve oradaki halk onun için devlete olan şeyi sürekli, böyle bir olay olduğu zaman “aman diyor, devletin içindeki adamlar yaptı.” İntiba bu, yani, algılama bu. Bu algılamayı bir kere ortadan kaldırmak lazım

 

 

 

 

 

 

 

                                               ........./........

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder