27 Nisan 2014 Pazar


 

 

14.02.2006 TARİHLİ TUTANAK

 

 

GÖKHAN AYDINER ( EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ )- Hizbullah hareketi 3 grup halinde götürülmeye başlanıyor. 3 bölünme vardır; bir vahdet grubu vardır/ bir menzil grubu vardır, bir de şeydeki grubu vardır Hizbullah'ın.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Bilim..:

 

GÖKHAN AYDINER (Emniyet Genel Müdürü) - İşte bilim grubu  dediğimiz

 

BAŞKAN - O zaman, PKK'nın ortaya çıkışı sadece Eruh ve Şemdinli'deki, 1984'teki olayla değil.

 

GÖKHAN AYDINER (Emniyet Genel Müdürü) - Hatırlamıyor değilim... Mesela, ilk öne, Fis'te 1978'dedir... Lice'de... Kongre... Hem olayı onlar işlenilen eylemleri... Eylem başkadır,"kuruluş aşamasındaki...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - 1978'de Lice Fis'te kuruldu. 15 temmuzda...

 

GÖKHAN AYDINER (Emniyet Genel Müdürü) - Evet, ciddî kongre yapmak suretiyle :'ben kuruldum" dediği tarihtir. 1999’da, yarın 15 Şubat şimdiden de deklarasyonları var, planları var.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Apo’nun Türkiye’ye getirilişi...

 

GÖKHAN AYDINER (Emniyet Genel Müdürü) – Evet, 15 Şubat, Apo’nun Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirildiği tarihtir.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Veya o ülkeler terör örgütü listesine almasın.

 

GÖKHAN AYDINER- Almasın düşüncesi.

 

BAŞKAN- Hakkari Merkez’de ?

 

GÖKHAN AYDINER- Evet, evet... Yani, mesela, bu bir boyuttur. Şemdinli’de...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 1 Kasım olayını söylüyor.

 

GÖKHAN AYDINER- 1 Kasım.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Hakkâri Emniyet Müdürlüğü talep etti mi hiç Çevik Kuvvet bulunması için?

 

GÖKHAN AYDINER - Etti, etti; ama, zaten, bizde bütün... Bakın, İç Anadolu'da, en asayişi iyi yerler bile bizden bazen talepte bulunurlar. İşte, bir üniversite kuruluyor, olay olur, bana Çevik Kuvvet gönder; ama, bu güç meselesi, vereceğiniz polis gücü meselesidir. Bir de, dediğim gibi, yani, Çevik Kuvveti diğer görevlerde de kullanamaz halde olursunuz. Elimizde çok fazla güç olması lazım onu götürebilmek için. Biz de o sayıyı süratle artırmaya çalışıyoruz. Sayı arttıkça kuruluşlarda artacaktır.

 

BAŞKAN- Başka soru ?...

Mesut Bey buyurun.

 

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Sayın Genel Müdürüm hoşgeldiniz.

Şimdi, Hakkari iline gönderilen komisyon üyelerinin vermiş olduğu bir rapor var mı sizin?

 

GÖKHAN AYDINER – Var.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –  Bu raporu üst makama, bakana iletirken siz kendiniz mi düzenlediniz, yoksa o raporu mu söylüyorsunuz?

 

GÖKHAN AYDINER – Şöyle: O rapor arkadaşlarımız tarafından hazırlanmıştır, üst makama sunulmuştur, ondan sonra da, biz, tabii, o rapora istinaden hemen tedbirleri önce şifahi verdik, bilahara yazılı olarak verdik. Yalnız, onların hepsini, ben, arkadaşlarımızın size sunduğunu şey yapıyorum

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın Genel Müdür, Hakkâri Şemdinli'ye giden heyetin, sizin bakanlığa sunacağınız raporu, mesela Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Necati Altıntaş, Terörle Mücadele Daire Başkanı Selim Akyıldız tarafından bilinen raporun kendinizin kaleme aldığınız...

 

GÖKHAN AYDINER - Benim mi?!

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Evet, böyle bir şey var.

 

GÖKHAN AYDINER - Oturup da, bu raporu, zaten halim de yoktu. Geldiklerinde zaten, ne yaptınız diye bir görüşülür, onlar şifahen bir anlatırlar, sonra yazıya dökülür.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Hakkâri İl Emniyet Müdürü, Hakkâri'de yaşanan olaylar nedeniyle çevik kuvvet kurulmasını sizden talep etti. Siz de evet dediniz. Peki olaylar bu kadar tırmanma aşamasına gelmeden önce bu talebi niye reddetiniz?

 

GÖKHAN AYDINER - ...yok elinizde ve de her ilden geliyor size. Her ilden...

 

BAŞKAN --.Bunu izah etti ama galiba...

 

GÖKHAN AYDINER - ...ve benim elimde bir ambar malzemesi değil personel, yetişmesi lazım. Toplumsal olaylar olduğu vakit... Mesela Siirt'te de kurduk. Çünkü, Siirt'te de vardı.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın Genel Müdürüm, 9 Kasımda Şemdinli'de en son olay olduktan sonra çevik kuvvet kurulmasına karar verildi, ama, o aşamaya kadar niye?..

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır gönderdiğimiz yer farklı... Onlar gelen raporda dediler ki, burada çevik kuvveti kuralım. Bazı şeyleri çok önceden elinizde imkân yoksa, saptasanız bile kurmanız mümkün değil. Yani, nitekim, 15 Aralıktaki...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - 9 Kasım 2005, en son Şemdinli'deki olay, ondan öncesi, Hakkâri İline hiç gittiniz mi veya 9 Kasımdan sonraki süreçte?

 

GÖKHAN AYDINER- Hayır gitmedim. Daha önce bölge valiliğim döneminde...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Orada yaşayan personelin sorunları  nedir; tam anlamıyla   biliyor  musunuz?   Yani,   oradaki   bir  polisin,   hangi  şartlarda   görev  yaptığını, kaldıkları yeri...

 

GÖKHAN AYDINER - Çok iyi bildiğimi zannediyorum. Çünkü, dediğim gibi, ben o bölgelere defaatle daha önceden gitmiştim.

 

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Yurt dışına kaç sefer çıktınız 2005 yılında?

 

 

GÖKHAN  AYDINER  - Geçenlerde soru  olmuş.  Üç seneyi doldurdum.   Üç sene içerisinde sanıyorum, 17 veya 18 defa, en az gidenlerden biriyim. Zaruret olmadıktan sonra gitmem.  Ama,   görevim  gereği  gitmem  gerekirse,  giderim,  çünkü,  güvenlik ve  işbirliği anlaşmalarında eğer siz gitmezseniz, mukabilinde öbür tarafla da ilişkiniz kopar.

Bu şüphelere niçin kapılındığını bilmiyorum, çünkü, çok seçiciyimdir o konularda. \
Zaruret yoksa gitmem. Ben genelde izin bile kullanmam.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın Genel Müdürüm, Hakkâri'ye bir heyet gönderdik, 6 kişilik, terörle mücadele daire başkanının başkanlığında. Bu heyetin oraya gidişinin, orada yaşanan patlamalarla mı ilgili yoksa, oradaki personelin sadece ihtiyaçlarıyla mı ilgiliydi? Neyi araştırmaya gittiler, neyi incelediler?

 

GÖKHAN AYDINER - Konuşmamın başında da ifade etmiştim. Biz burada her şeyi j araştırmak üzere, bakın burada bakarsanız, ama, ilk şeyde gördüğümüz şuydu: Olaylar oluyor, meydana çıkarılması veya önlenmesinde eskiye nazaran bir yavaşlama var. Bu nedenle acaba bizim orada yönetsel bir sıkıntımız var mı; bu önemli maddelerden biriydi. Öte yandan da diğer türlü araç, gereç, personel ihtiyaçlarımız yeterli mi, yerinde kullanılıyor mu; bunların saptanmasıdır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Peki, olay oldu 9 Kasımda, heyeti oradan geri çekilmesi için neden talimat verdiniz?

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır, heyeti oradan geri çekmedim, biraz önce söyledim onu: cevabını verdim. Heyet işini bitirmiş, Hakkâri'ye geçmiştir, 12'sinde dönmüştür.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Helikopter gelmiştir diye... Sabah gelmişler... 12.00 civarında geliyorlar Sayın Genel Müdür, yani, yarım saat daha, gerek buradaki Şemdinli ilçe emniyet amirinin beyanı gerekse Selim Beyin düşünceleri, 11.00-11.30 gibi vardıklarında olayların olduğu, daha ilçede emniyet müdürüyle konuşmaya başladıklarında patlama sesinin geldiğini ve Tacettin Bey, ilçe emniyet amirinin olay yerine gittiğini, ondan sonra zaten olay... Ama, daha bir şey yapılmamış yani?..

 

GÖKHAN AYDINER - Şimdi, telefonda bana söylenen bu değil. Bana efendim, böyle böyle olay olmuş, şudur geliyor, vali beyle de görüştük, çünkü, biz hep gittiğimizde valilerle, emniyet müdürleriyle o heyetin mutlaka görüşmesini sağlarız. Benim sorduğum o olmuştur, görevinizi bitirdiniz mi, oradaki işleri? Bitirdiyseniz, geçebilirsiniz dedim. Yalnız, öyle yarım saat falan kalma değildir, sabahtan olay 12.00'yi geçe meydana gelmiştir, olaydan sonra yine bizdeki raporlara göre ilçe emniyet müdürü orada bizim yine görevlendirdiğimiz özel harekâttan yanında gönderdiğimiz kişiyle birlikte olayları... Onun şeyi vardı, yani, oradan ayrılış saatine baktığımız zaman, görev yapılmamış değil, nitekim raporlarda da o konuyla ilgili fikirler beyan edildiğine göre, görevini yapmıştır. Hakkâri'den ayrılma bahis konusu değil zaten, her bir ilçeyi dolaşın demiştik onlara. Bakın, bazı yerlerde sadece il merkezine gidin orada bakın deriz, burada gidin ilçeleri de dolaşın demiştik. Her ilçeye gitmişlerdir arkadaşlar. Görevini bitirip, 12'sinde dönmüşlerdir

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şemdinli olaylarının aydınlatılması konusunda Emniyet Genel Müdürü olarak ne gibi çalışmalarınız mevcuttur?

 

GÖKHAN AYDINER - Bizim karargâh olarak, ana görevimiz, gerekli araç-gereç ve malzeme ikmalinin yapılmasıdır. Varsa, o konuda teknik imkânları harekete geçirilmesidir. Biliyorsunuz, adli görev başladıktan sonra, hiçbir makamın herhangi bir suretle müdahalesi asla bahis mevzu olamaz. Yalnız, savcılık bizden ne talep etmişse, ki, mesela bazı kriminal raporları, balistik inceleme vesaire en seri şekilde ilgili laboratuarları görevlendirip, temin edilmiş, savcının isteklerini bir an önce yerine getirilmiştir, onlar yapılmıştır. Bizim aldığımız tedbirlerin hepsi, olayların tevarisini engellemeye matuftur.

 

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Ama, emniyetin de, güvenlik güçlerinin de bir önemli hususu, çalışmalarında bir olay olduğu zaman, suç delillerini, olayla ilgili fail, şüpheli, sanık veya suçüstü yakalanan varsa ve olay yerindeki bütün delilleri, bilgi ve bulguları sağlıklı bir şekilde savcılığa intikal ettirmektir.

 

GÖKHAN AYDINER - Doğrudur ama, bu, yapılmıştır. Yani, bu, savcının emrinde yapılır. Bunu oradaki ilçe emniyet teşkilatı yapacaktır, yoksa, biz buradan eleman gönderip de gidin bunu yapın değil. Ama, o İşte bir eleman takviyesi varsa, kriminalde, bunların hepsi yapılmıştır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Peki, Sayın Genel Müdürüm, Şemdinli olayı olduğu anda, ilk olarak size kim bu olayı haber verdi?

 

GÖKHAN AYDINER - Telefona sanırım, telefon ettiğinde, acaba Yaşar mıydı; şimdi bir tereddüdüm var, çünkü yanlış konuşmayı sevmem.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Yaşar Büyükanıt mı? (Gülüşmeler)


GÖKHAN AYDINER - Hayır, emniyet müdürü, Yaşar Ağdere.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Düzeltilmesi açısından.

 

GÖKHAN AYDINER - Süratle takviye ediyor musun dedim, gönderdim, çıkardım efendim, başında müdür yardımcısı filan dedi, öyle bir konuşmamız olmuştu.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Olay aktarıldıktan sonra, siz, askeri bir yetkiliyle görüşme yaptınız mı?

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Askeri bir yetkili sizden herhangi bir talepte bulundu mu?

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Mesela, Veysel Ateş, gözaltındayken, Veysel Ateş'in askeriye teslim edilmesi gibi bir talep geldi mi?

 

GÖKHAN .AYDINER - Hayır, o konularda hiçbir talep gelmemiştir. Birisinin yakalandığı, linç edilmek üzereydi, ilçe emniyet müdürü...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Terör Daire Başkanımız Selim Akyıldız buradayken, Şemdinli'de emniyet görüşmesinde Veysel Ateş'in cep telefonuyla Ali Kaya ile de bir görüştüm sözleri oldu. Sizin Veysel Ateş emniyete getirilirken Ali Kaya ile Selim AKyıldız'ın telefonla görüşmesi için sizin bir talimatınız, bir telkininiz oldu mu?

 

GÖKHAN AYDINER - Haberim bile olmadı ki, telkinim, talimatım olsun.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Son dönemde bölgede birsürü olay oldu, bombalama olayları oldu ve tırmanmalar oldu. Burada konuşmanızın   başında terör konusunda uzun bir bilgi verdiniz. O terör şeyinde Hizbullah terör örgütünün, sizin anlatış şeklinde, yaptığı eylemleri genelde gizleme, saklama yönünde olduğu...

 

 

 

 

 

 

 

GÖKHAN AYDINER - Üstlenmeme, gizleme değil. Yaptığı eylem şekliyle, taraftarlarına adeta deklare etme, ama, kendi itibariyle de üstlenmeyerek, polisin araştırmasını, hani, şikâyetçi yok, üstlenen yok, o yönde zora koşmaktır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - PKK terör örgütü ise eylemleri propagandayla daha çok duyurmaya yöneliktir.

 

GÖKHAN AYDINER - Evet, ikisinin arasında böyle bir fark vardı.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şimdi, bu bombalama olayları yönünde Emniyet Genel Müdürlüğü, komisyonumuza ne gibi çalışmalar yapıldı da, bu ayrıntılı bir bilgi sunabilir mi? Yani, anlattığınız konunun dışında, orada 18 bombalama olayı yaşandı, bize sağlıklı olarak o olayları kimler yaptı, ne oldu?..

 

GÖKHAN AYDINER - Ben size o zaman bu çalışmaların ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu,   başarılı olduğunu söyleyeyim: Ele geçen plastik patlayıcıların rakamlarını vereceğim. 2002'de 5 kilo 800 gram, toplam, RDX, C4, A4 vesaire, 2003'te 55 kilo 900 gram, 60 kilo; 2004'te 231 kilo, gramı da var; 2005'te 346 kilo. Bir plastik patlayıcının şu miktarın! bir düşünün ve bunlar tabii, yeri geliyor 1 kilo, 250 gramlı paketler, bilmem işte, vesaire... Bu sanıyorum, sorunuza iyi bir cevap oldu. Bunlar kendiliğinden ele geçirilmiyor. Son derece ciddi çalışmalar sonucunda ele geçiriliyor. Bunların bir yerlerde patladığı ama, her şeyi yakalamak da kolay değil. Çünkü, onların kendine has yöntemleri vardır, o yöntemlerle tespit edip, ondan sonra da yasal tekniğine uygun olarak yakalananlardır. Şu rakamlar, alınan tedbirlerin ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Raporda ama, Şemdinli olayı yok, yazılmamış, bahsedilmemiş.

 

GÖKHAN AYDINER - Bakın, Sayın Vekilim, biz Şemdinli olaylarını incelemek üzere, heyet göndermedik.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şemdinli olayı olacak diye bilinmez önceden.

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır, anladım da, bu diye göndermedik.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Bombalar patlıyor, az önce siz de söylediniz, bu olayları da araştırmak üzere de bakılsın diye...

 

GÖKHAN AYDINER - Hayır, heyet oradayken, spontane olarak bu olay çıkıyor. Tesadüfen o olay çıkıyor. O olay...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Keşke önceden bilinse de engellense.

 

 GÖKHAN AYDINER - Bakın, son zamanlarda PKK terör örgütünün silahlı eylemlerini tırmandırması, Kuzey Irak'ta bulunan kamplarda Türkiye'ye silahlı gruplar gönderdiğine ilişkin, örgütün finans kaynağı olarak kullandığı kaçakçılık olaylarında hassas noktada bulunan Hakkâri İlimiz merkez ve Yüksekova başta olmak üzere, tüm ilçelerinde alınan tedbirleri yerinde görülmesi, araç-gereç personel ihtiyacının yerinde tespiti amacıyla şunları görevlendiriyoruz, uçakla da gitmesine izin veriyoruz. Tabii ki, rapor bu kapsamda olacaktır.

 

 

 

 

            21.2.2006 TARİHLİ OTURUM

 

 

 

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, çoğunluğumuz vardır; toplantıyı açıyorum.

Bugün dört kişi dinleyeceğiz.

Mesut Beyin komisyonumuza, herhalde, bir talebi var; Mesut Beyden başlıyoruz.

Buyurun.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım, komisyona başladığımız günden itibaren; yani, buradaki almış olduğumuz tutanakları inleyip evde değerlendirmem sonucu -en son Ali İhsan Kaya’ya kadar- yani, o komisyona gelerek ifade vermeler, bu ifadelerin içerisindeki beyanlar, çelişkiler, bu çelişkilerin kendimce yapmış olduğum tespit ve bu süreç içerisindeki; yani, 26 Ocak sürecine kadarki olan bölüme kadar, hem çelişkiler hem de önemli gördüğüm hususları, kendimce tespit ettiğim hususları bir özet rapor halinde komisyona veriyorum. Bunların yeniden bir tetkik edilmesi…

Yine, komisyonca bu tetkik sonucunda önemli gördüğüm bazı isimlerin komisyonca dinlenilmesi yönünde müracaatım var.

Bir önemli husus daha var. Yine, bizim komisyonumuzu yakından ilgilendiren konuyla ilgili; ama, Hakkâri, Şemdinli değil, fakat, Şırnak, Silopi ile ilgili. Yine, komisyonun amacına, muhtevasına önemli gördüğüm bir husus var. Bununla ilgili de Komisyon Başkanlığından ilgili yerlerden resmî olarak yazılar yazılıp bazı belge, bilgilerin istenilmesi. Bunların sonucu geldiği zaman da komisyonca bu Şemdinli komisyonu çerçevesinde değerlendirilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.

Bunları inceleriz, bakarız; ama, siz, şimdi komisyon üyesi olduğunuz için bunları şifahî olarak söylemediniz mi? Mesela, o birinin ifadesi geçtiğinde, şunların şunların da dinlenilmesi veyahut da şu belgelerin celp edilmesi diye.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bunların, yani bu süreç içerisinde incelenmesi sonucu…

BAŞKAN – Yani, ben böyle bir çalışma yaptım; şunlar şunlar da tamamlanırsa…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Eksik kalan, çelişkili gördüğüm hususların araştırılmasıyla ilgili bunların yapılması.

Şu da, dediğim gibi, bütün ayrıntılarıyla belirlediğim şekilde yazılarla komisyonca ilgili yerden istenildiği takdirde…

BAŞKAN – Ama, yalnız, ben size şunu söyleyeyim. Bu tip talep, bilmiyorum; yani, siz, komisyonun üyesisiniz…

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Komisyon üyesi olarak ben talepte bulunuyorum; yani, komisyonun sağlıklı bir şekilde yürümesi açısından.

BAŞKAN - …dışarıdan birisi de değilsiniz; yani, komisyondan şu talep edildi, şu edilmedi, şu yerine geldi, bu yerine gelmedi gibi böyle bir durumun söz konusu olmaması lazım.

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Hayır, yanlış anlaşılmasın, ben, komisyon üyesi olarak 26 Ocağa kadar yapmış olduğum çalışmada; yani, bizim tutanakları incelememde kendimce görmüş olduğum hususları komisyon üyesi olarak Komisyon Başkanlığına arz ettim; yoksa, burada bir komisyonu suçlama şekli değerlendirmeyin.

BAŞKAN -  Bakın, bizim komisyonumuzun üç açlık bir süresi var İçtüzük gereği, onun ardından bir aylık daha bir süre isteyeceğiz…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 6 Nisana kadar.

BAŞKAN - …6 veya 7 Nisanda süremiz bitecek. Bu dört aylık süre içerisinde biz işin özüyle ilgileniyoruz. Onun dışında, sizin, bizim raporumuza esas olmayacak, raporumuzdaki serdedeceğimiz görüşlerin dışında birtakım şeyler var ise, bilemiyorum; yani, neler yazdınız, neler talep ediyorsunuz, tabiî ki…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım,  komisyon üyesi olarak 26 Ocağa kadar incelediğim tutanakları…

BAŞKAN – İzin verin.

Şöyle Yaparız:  Ben, komisyon olarak tek başıma burada karar verme durumunda değilim. Kararı kim verir; heyet halinde verilir. O zaman, belki de bugün otururuz, belki de yarın sizin bu şeylerinizi inceleriz, bakarız, burada ben komisyonun huzuruna getiririm, komisyon huzurunda oylarız.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Tabiî.

ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) – Bunlardan birer suret bastırılıp dağıtılırsa biz de okuyalım.

BAŞKAN – Tamam.

İbrahim Bey, bunlardan birer tane suret çektiriyoruz, uzmanlar da dahil olmak üzere burada görevli olanlara dağıtıyoruz, inceliyoruz, esasa müessir olan bir şeyler varsa evet, onun dışında bir şeyler varsa komisyonda yarın görüşmek üzere onu şey yapıyoruz, yarın veyahut da yakın bir zamanda.

               MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Tamam Başkanım, teşekkür ederim

 

                        

 

 

                                                                    ......./.............

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HARUN AYIK (Şemdinli Cumhuriyet Başsavcısı)

 

 

BAŞKAN- O zaman şöyle: 2 el bombası, 2 kaleşnikof silah…

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Kaleşnikof 2 mi, 3 mü?

HARUN AYIK- 3. 11 şarjör, krokiler, işte bazı önemsiz evrak; yani, onları açıklamaya gerek yok. Askerî araçlarda olabilecek önemsiz evraklar. Yani, burada açıklamaya gerek yok. Önemli diyebileceğimiz sadece kroki vardı, başka da bir şey yoktu.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- El bombalarının vasfıyla ilgili, Alman yapısı mı, Makine Kimya mı?..

              HARUN AYIK- Valla onu ben bilemeyeceğim. Tabiî, sonuçlar Van Savcılığına geldi. Ben incelemeye gönderdim; ama, sonuçlar gelinceye kadar dosyayı da göndermiştim. O konuyla ilgili bir şey bilmiyorum. Yani, bana yazılı olarak bir rapor gelmedi

HARUN AYIK- Biz silahtan korkmadık. Tabiî, bizi korkutan, olay yerinin karanlık olması, oranın bayağı kalabalıklaşması. Orada ileride bekleyen kalabalık aracın olduğu yere geldi. Daha önce ileride beklerken…

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Tanju Çavuş’un bu kadar korkmasını gerektiren bir ortam var mıydı orada?

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Peki, şimdi Tanju Çavuş hakkında bir dava açıldı ve çok kısa bir sürede de tahliye edildi. Biz yargının verdiği bir karara müdahale falan etmeyiz; ama, Türkiye’de taksirli suçlarda bile 3-4 ay yatırıyorlar. 8’de 2 kusurlu şoför bile 3 aydan önce çıkmıyor. 1 ölü, 4 yaralı. Arkasından orada slogan atanlardan -duyduk, yine gazete haberlerinden söylüyorum- 8-10 kişi tutuklanıyor, Tanju Çavuş serbest bırakılıyor. Bu nasıl bir psikoloji, nasıl bir şey?..

BAŞKAN- Ona ne desin?!

HARUN AYIK- Buna bir şey diyemem tabiî. Serbest bırakan ben değilim. Her ikisini de ben tutukladım. Tanju Çavuş’u da tutuklamak isteyen benim, bu şahısların da tutuklanmasını ben istedim. Belki bu şahıslar da serbest bırakılacak. Bilemeyiz yani. Yani, bizim tutukladığımız en son şahıslar da belki serbest bırakılacak bir iki ay sonra.

BAŞKAN- Bu Tanju Çavuş -bizim dosyalarımıza yansıyan- başka yerden geliyormuş, o sırada Şemdinli’de değilmiş. Oradaki halk da bu Tanju Çavuş’u tanıdığı için onun arabasına da saldırı olmuş. “Bu nedenle ateş ettik” diye bir savunma var.

HARUN AYIK- Biz de onu o şekilde değerlendirdik doğrusu. Tanju Çavuş’un savunmasını doğru kabul ettik.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Kendisine yönelik bir saldırı yok ki Savcı Bey.

               HARUN AYIK- Gerçekten hep yalan söyledi halk. Sanki hiçbir saldırı yapmamışlar, hiçbir şey yapmamışlar…

BAŞKAN- Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Tanıklardan Mehmet Reşit Kaya, Necmettin Korkmaz, Hatip Özceler, Azat Fırat, Nazmi Akın, Nazır Demir, İsmail Elmas… Bu konuda olay hakkında bilgin, görgün, şahit olduğun konuları bize anlatır mısın?

BAŞKAN- Bu kaynakları siz nereden aldınız Mesut Bey?

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Savcılık kayıtlarından.

HARUN AYIK- Bu şahıslar bize ifadelerini verdiler.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Bununla ilgili konuyu bize, Komisyona anlatır mısın, açıklar mısın?

 

 

 

HARUN AYIK- Açıklayabileceğimiz şeyler… Yani, Veysel Ateş’i bomba atarken gören yok. Sadece pasaja girerken ve çıkarken gören kişiler var.

BAŞKAN- Mesut Bey, bu dosya Van’daki dosya mı? Şu tanıklar dediğiniz?.. Bizim dinlemediğimiz tanıklar onlar.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Dinlemediniz.

Savcı Bey, olay günü 9.11.2005 tarihinde Şemdinli İlçe Merkezinde bulunan, olayla ilgili adları aktaran ulusal TV, radyo, gazete muhabirlerinin, DHA, Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, CHA gibi… Bunlar, kurumlardan isimleri istenerek çağrılıp olayla ilgili hangi saatte yayına başladılar? İlk çekimler saat kaçta başladı ve ne zaman televizyon haber merkezlerine haber geçti? O konuda bilgin, görgün nedir?

               HARUN AYIK- O konuyla ilgili herhangi bir bilgim yok. Yani, herkes televizyonda bir açıklama yapıyordu; fakat, nedense savcılığa gelmiyordu halk. Zorla getirdik halkı ifade vermek için. Her yerde bir açıklama yapıyor; fakat, savcılığa ifade vermek için gelmiyorlardı

AHMET ERSİN (İzmir)- Bu Roj TV hemen olay sonrasında oradaymış filan diye böyle bir tespitiniz var mı?

HARUN AYIK- Yani, öyle bir şey yok. Sadece cep telefonuyla bir kişi kayıt yapmış.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Yine, siz keşif yaparken, Şemdinli İlçe Emniyet Amirliğindeyken, keşfe gitmek istediğinizi, keşif yapmak istediğinizi araç üzerinde, sizin keşif yapmanızı istemeyen; yani, emniyetten üst düzeyde bir yetkilinin size “gitmeyin” diye bir telkini oldu mu veya böyle bir sohbetiniz oldu mu, aranızda konuşuldu mu Şemdinli İlçe Emniyet Amirliği binasında?

HARUN AYIK- Yok, hayır, öyle bir şey olmadı.

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Umut Kitabevi sahibi

MESUT DEĞER (Diyarbakır) -  Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz’la ilgili bilgin nedir Savcı Bey?

HARUN AYIK – O adamı ben tanımıyordum, olay olduktan sonra tanıdık. Eski bir PKK’lı, 15 yıl cezaevinde yatmış, PKK işte ilk eylemi yapanlardan birisiymiş işte Seferi Yılmaz. 15 yıl cezaevinde yatmış, başka da bir bilgimiz yok Seferi Yılmaz’la ilgili. Zaten olaydan sonra bu şahsı tanıdım, öncesinde tanımıyordum. Herhangi bir bilgimiz yok yani.

BAŞKAN – Evet, zaten “asıl söylemek istediklerim de dosyada” diyorsunuz “tüm deliller toplanıldı, hepsi de vardır” diyorsunuz.

HARUN AYIK – Evet.

BAŞKAN – Peki, çok sağ olun, teşekkür ediyoruz.

Toplantıya 5 dakika ara veriyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                              .........../..............

 

 

 

 

 

                                                      

 

YAŞAR AĞDERE (Hakkâri Emniyet Müdürü)

 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Yetkinizi kullanmazsanız ondan sonra gelir başkası sizin yetkinizi kullanır, böyle de olaylar çıkar ondan sonra.

YAŞAR AĞDEDE – Jandarmanın zaten efendim sivil araçları şehir içerisinde dolaşıyor. Hakkâri merkezde de dolaşır, ilçelerde de dolaşır. Biz her aracına soramayız ki görevli misiniz, değil misiniz; niye dolaşıyorsunuz diye.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın vekilimin sorduğu o değil. Elbette ki dolaşacak, sivil de gezecek, resmî kıyafetle de gezecek; ama, istihbarî bir çalışma yapmak açısından, bu çalışmada sizinle bilgi paylaşımı yapıyor mu? Siz yapıyor diyorsunuz. Nedir bu bilgi paylaşımı, örneğin 9 Kasımdaki Umut Kitabevine böyle bir paket geleceği bilgisi var, istihbarî çalışma var. Bu paylaşıldı mı sizinle?

               YAŞAR AĞDEDE – Bununla ilgili bizim böyle bir paylaşımımız olmadı. Yani olaydan önce olmadı. Olaydan sonra bize jandarmadan bir bilgi geldi “buraya bir paket gelecekti” falan şeklinde.

BAŞKAN – Onların takdiri. Ona ne desin şimdi?

Evet, Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın müdürüm, şimdi, 9 Kasım 2005 tarihli Şemdinli ilçe merkezinde sahibi olduğu Umut kitabevi bombalanıyor Seferi Yılmaz’ın. İşyerine atılan el bombalarıyla Ali Kaya ve Özcan İldeniz tarafından olay günü kullanılan Hakkâri İl Jandarma Komutanlığına ait 30 AK 933 plakalı taşıt içerisinde Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğünde ele geçirilen ve adli makamlara intikal ettirilen bombaların marka, model ve seri numaraları nelerdir?

BAŞKAN – Kayıtlarımızda var mıydı sayın müdürüm?

YAŞAR AĞDEDE – Onunla ilgili araçta çıkan ve savcının bize göndermiş olduğu yazılarda kaleşinkof silah 3 tane, 11 tane jarjörü, mermileri, kapalı poşet içerisinde 2 adet el bombası.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – El bombaları Makine Kimya mı, Alman yapısı mı, başka bir… Nedir cinsi, vasfı?..

YAŞAR AĞDEDE – Orasını ben bilmiyorum.

Olayla ilgili olarak cumhuriyet başsavcısı bizzat olaya el koyduğu için, olayla ilgili elde ettikleri delilleri kendileri bizzat ilgilendi, gönderdiler laboratuara. Bir de soruşturmayla ilgili gizlilik kararı aldılar. Tahkikatı bizzat cumhuriyet savcısı yapıyor.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sayın müdürüm, bir de Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğüne olay sırasında emniyete götürülen 30 AK 933 plakalı taşıt içerisinden çıkan el bombalarıyla olayda kullanılan el bombaları arasında bir benzerlik var mı?

YAŞAR AĞDEDE – Onunla ilgili laboratuar sonuçlarını bilmiyorum ben. Savcılıktadır ama, eğer çıktıysa. Dosyayı çünkü savcılık bizzat kendisi yürütüyor.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 1 Ocak 2005-10 Kasım 2005 tarihleri arasında iliniz, polis sorumluluk sahasında yani, ilçeler de dahil, Hakkâri’nin, meydana gelen bombalama eylemlerinde kullanılan patlayıcı maddeler ile PKK terör örgütüne yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlarda örgüt mensuplarından ele geçirilen patlayıcılar arasında bir benzerlik var mıdır?

YAŞAR AĞDEDE – Plastik patlayıcılardır bazılarında.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Örgütün patlayıcılarını kastediyorum, ne tür benzerlikler var.

 

 

 

YAŞAR AĞDEDE – Çoğunda mesela patlayıcılarla ilgili, patlayıcı türü belli olamamıştır. Laboratuara gönderilmiş, elde edilen bulgular, nasıl bir patlayıcı olduğu belli değildir. Bazılarında plastik patlayıcı olduğu konusunda bilgi gelmiştir. Biz de örgüt mensuplarının yapmış olduğumuz operasyonlar plastik patlayıcı ele geçirmişiz evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 1 Eylüldeki Dünya Barış Günündeki Şemdinli’deki…

               YAŞAR AĞDEDE – O plastik bir patlayıcı, TNT olarak

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Peki, 1 Kasım 2005 tarihinde iliniz Şemdinli İlçe merkezinde bulunan jandarma gazinosunun yanındaki büfenin önünde meydana gelen patlamada bir otonun kullanıldığı yayın organlarınca belirtildi. Bu olayın çözülmesi bakımından çok önemli bir karine teşkil edecek söz konusu oto sahibi veya sahipleriyle ilgili … bu zamana kadar ne gibi bir işlem yapmıştır?

YAŞAR AĞDEDE – Bu olayla ilgili olarak, zaten otonun plakasını tespit ettikten sonra biz Van plakalı bir araçtı 65 EU 335, aracın sahibini çıkardık. Sahibini bulduktan sonra bu aracın dört beş el değiştirdiklerini gördük. Ben bizzat Van Emniyet Müdürüyle görüştüm.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Yedi sekiz el değiştirdiği söylenmişti.

              YAŞAR AĞDEDE – Olabilir, tam sayısını bilmiyorum, epey bir el değiştirmiştir. En son Abdulcebbar Salar isimli şahısta… Bu şahıs dedi ki: Aracı ben iki kişiye sattım. Ama bu şahısların ben telefonlarını almadım, isimlerini de bilmiyorum, dedi. Savcılığa bu şekilde  çıkardık, savcılık serbest bıraktı. Sonra bu şahsı tekrar çağırdılar, tutukladılar. Tutuklandıktan sonra, beş gün falan içeride kaldıktan sonra bir daha orada ifade vereceğini söylüyor ve aracı sattığı kişiyi orada söylüyor savcılığa. O şahsı da biz arıyoruz şu anda

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Kuzey Irak’a mı kaçtı?

YAŞAR AĞDEDE – Muhtemelen öyle gözüküyor. Evet.

YAŞAR AĞDEDE – O araca nerede yüklendi bu bomba; bunu henüz çözemedik. Belki bombalar parça parça getirilip konabilir, nereden getirildi; şehrin bir sürü girişi var. Kırsal alandan da..

MESUT DEĞER (Diyarbakır) –Parça parça getirildiği zaman bombaları orada monte etmek, bağlantı kurmak şehir merkezinde epey zaman alacak. Görülmez mi yani?

YAŞAR AĞDEDE – Görülmeyebilir. Orası 14 000 kişinin yaşadığı bir ilçe merkezi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bombanın montesi, 150 kilonun bağlantısı, yani epey zaman alır gibi, birkaç saat zaman alması gerekir.

               YAŞAR AĞDEDE – Bilemiyorum onu. Onunla ilgili şu anda

YAŞAR AĞDEDE – Soruşturmuşlar orada evet. Niçin buradasın şeklinde.

AHMET ERSİN (İzmir) – İfadesini almışlar mı onu soruyorum ben?

YAŞAR AĞDEDE – İlçe emniyet müdürlüğü ifadeyi almıştır.

AHMET ERSİN (İzmir) – Sonra o ifade nerede şimdi? Var mı dosyasında?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sizde var mı Veysel Ateş’in?

YAŞAR AĞDEDE – Bizdeki ifadenin vardır.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Komisyona verebilir misin ifadesini?

               YAŞAR AĞDEDE – Onu sormam lazım. Şu anda yanımda yok. Ama…

YAŞAR AĞDEDE – Emniyette bir ifade alındığını tahmin ediyorum.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Alınan ifadenin bir suretini komisyona gönderdiniz mi?

               YAŞAR AĞDEDE – Göndermişizdir.

BAŞKAN – Açık ve net söyleyelim. Sizin söylediğinizle burada oluşan kanaat uyuşmadı. Mesut Bey de diyor ki, Ankara’dan giden heyet içindeki terörle mücadele dairesi başkanının bir ifade aldığı söyleniyor. O ifade sizde var mı?

 

 

YAŞAR AĞDEDE – Hayır efendim. Almaya da yetkisi yok zaten. Nasıl alacak?

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Az önce aldığını biliyorum dediniz.

YAŞAR AĞDEDE – İlçe emniyet müdürlüğü almıştır eğer ifade almışsa. Terörle mücadele daire başkanı ifade alamaz zaten, böyle bir yetkisi yok.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Alamaz. O da orada bulunduğu için yani biz aldı diye demiyoruz. Şimdi, Veysel Ateş Şemdinli ilçe Emniyet Müdürlüğüne getirildiği anda ifadesi alındığını biliyor musunuz?

YAŞAR AĞDEDE – Burada vardır.

YAŞAR AĞDERE – Van Erciş Otobüs Firması da, o zamanlar şöyle bir şey söylediler: Bu otobüs firmasının sahibiyle görüşmüşler, DEHAP’ın o zaman yöneticileri. Bu otobüsle Gemlik’e gitmek istemişler, onlar da bunu kabul etmeyince, buna karşı yapıldı şeklinde öyle bir istihbari bilgimiz var.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Ama, ücreti ödenmiş, anlaşılmış deniliyor diye bir şekilde…

YAŞAR AĞDERE – Bilemiyorum onu.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Otobüsün ücreti ödenmiş, sabah hareket edilecek, gece…

YAŞAR AĞDERE – Bizdeki bilgiler bu şekilde Sayın Vekilim. Bizim edindiğimiz istihbarat bu şekilde.

 

 

 

 

                                                             ............/...........

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ (Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Vekili) –

 

 

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Şimdi soru-cevap şeklinde…

BAŞKAN – Soru da soracağız tabiî. Biz soru da soracağız, siz bildiklerinizi, yani, o görev süresinde olduğunuz sürede…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 18 patlama olayı…

              BAŞKAN – Evet, 18 patlama, kayıtlarınıza geçen, bizzat tatbikatını yaptığınız, istihbarî faaliyetlerde bulunduğunuz hangi olaylar ise

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 2 Eylül 2005 tarihinde, 34 AV 2059 Van Erciş Firmasına ait otobüsün altına bomba konuldu, onunla ilgili bilgi?..

              HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Onunla ilgili sayın vekilim, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yatması nedeniyle örgüt mensupları otobüs kiralamak istiyorlardı. Bu Van Erciş Firması otobüsü tahsis etmedi ve  daha sonrasında –bölgemizde  bu tür olaylar çok oluyor- bu otobüs firması bunu tahsis etmeyince, yani Van’a gidecek olan… Zaten bu şeye de izin verilmedi, Bilecik’ten tüm otobüsler döndürüldü biliyorsunuz. Daha sonra örgüt oradaki unsurlar tarafından, örgüte müzahir şahıslar tarafından konulduğunu değerlendiriyoruz biz bu

Van Erciş Firmasının otobüsüne konulan bombayla ilgili. Ses bombası şeklinde, otobüste zarar meydana geldi.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Müdürüm, şimdi, 5937 sayılı Kanuna göre jandarmanın istihbaratı önleyici olarak çalışma yetkisi, kanunun verdiği yetki budur; doğru. Bu kanun çerçevesinde jandarma istihbaratının 9 Kasımda Seferi Yılmaz’la ilgili istihbarî çalışma ve olay, Umut Kitabevi olayının meydana gelmesi, burada o kişilerin kanuna aykırı davranışı söz konusu olmuyor mu?

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Bizimle bilgi paylaşılsaydı biz olayı devralırdık ve çalışmasını sürdürürdük biz. Mesela buraya gelmeden önce ben kırsala gidecek bir örgüt mensubunu yakaladım. Yine bunu söylemedim. 2006 yılında oldu. Mardin’den gelen iki tane kurye, bir tane 16 yaşında bir kızı getirdiler Yüksekova’ya, orada barındırdılar ve daha sonradan Şemdinli kırsalına götüreceklerdi. Bu bilgi bize jandarmadan da geldi. Aynı bilgi jandarmadan da geldi bize. Jandarma bize söyledi. Zaten biz de konuyu biliyoruz dedik. Bize verdiler, biz takip ettik şahsı. Bir gün Yüksekova’da kaldılar. Hava çok kötü, böyle bayağı bir kış vardı, gidemediler, iki gün kaldılar. Sonra Şemdinli çıkış noktasında uygulama yaptık, şahısları yakaladık, kız da tutuklandı. O yardım ve yataklık yapan kuryeler de tutuklandı. 16 yaşındaki bir kız kırsala savaşçı olarak gidecekti. O yaptığımız istihbarî çalışmada da onu operasyona dönüştürerek kırsala gidecek bir mensubu, örgüt mensubunu, yani örgüt mensupluğuna aday bir şahsı yakaladık. Yani o tür bilgiler bize geldiği takdirde biz bunları hemen operasyona dönüştürüyoruz. Ama gelmezse, bizle paylaşılmazsa biz onu bilemeyiz. Sadece bilgi bizde olursa biz onu bilebiliriz; yani, istihbarat şubesi kaynaklı olursa bilebiliriz.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – 9 Kasım günü araçta yakalanan 3 kaleşinkof, iki el bombası; bunların vasıflarını, mahiyetlerini biliyor musun? Makine Kimya yapımımı, Alman mı, Fransa mı?..

BAŞKAN – Siz o tarihte orada mıydınız?

 

 

 

 

 

 

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Sayın Başkanım, şöyle bir konu oldu: Ben 1 Kasımdaki patlamada Ankara’daydım; doğum izni ve toplantı için gelmiştim. İstihbarat daire başkanlığında tüm istihbarat şube müdürlerinin, Türkiye’deki tüm istihbarat şube müdürlerinin katılımıyla ilgili bir toplantı için gelmiştim. Sonrasında ben şube müdürü olarak yine irtibatı kesmiyordum Hakkâri ile 2 arkadaşımızı, ya ayın 3 ünde ya da 4 ünde Şemdinli’ye gönderdim ben. Yani, 1 Kasım patlamasıyla ilgili çalışma yapmak üzere gönderdim. Merkezden 2 polis memuru gönderdim ben. Bir ekip oluşturup onlar çalışma yapmak üzere gittiler. Ya ayın 5’i ya da 6’sı. Kasım ayı olması lazım. Sonrasında İstihbarat Daire Başkanımız Sayın Sabri Uzun, 9 Kasım patlaması olunca, zaten Ankara’da beraberdik; bana bir an önce Hakkâri’ye gitmemi istedi. Ben toplantıyı yarıda kesip ilk uçakla Hakkâri’ye gittim.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Daire başkan yardımcısı da bu arada Hakkâri’de.

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Evet. Onlar da 1 Kasım patlamaları ve diğer emniyetten oluşturulan heyetle birlikte terörle mücadele daire başkanımızın başkanlığında 5 kişilik bir heyetle onlar da Şemdinli’ye gittiler. Ben de daha sonra zannedersem 10 Kasım olması lazım, patlamadan bir gün sonra 10 Kasımda ilk uçakla Hakkâri’ye gittim. Sayın başkanımız bana direkt Yüksekova’ya geçmemi emretti. Ben Yüksekova’ya geçtim. Olayların Yüksekova’ya sıçrama ihtimaline binaen. İki gün Yüksekova’da kaldım. Orada zaten bizim istihbarat grubumuz var. Yüksekova İstihbarat Grup Amirliği var, merkezdeki istihbarat şubesine bağlı olarak. Oraya gittik, orada çalışma yaptık arkadaşlarımızla beraber. Zaten diğer, Ankara’dan gelen heyetin bir kısmı gitmişti, İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ayhan Falakalı Başkanımız, Sabri Başkanımızın talimatıyla kendisi –onay da alınmış Genel Müdürlükten- bir müddet daha Hakkâri merkezde kaldı. İki gün sonra ben tekrar Hakkâri’ye döndüm, çalışmalarımıza o şekilde devam ettik.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Araçtaki yakalanan mühimmatın vasıfları?..

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Onlarla ilgili şeyler zaten kriminal laboratuarına gitti. Ama, bu, şu a HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Gelen astsubayları tanıyorum. İsimleri var bende Başkanım. Bu konuyla ilgili bir tutanak tutmuştum, bende var.

Konu şöyle: Bu iki başçavuş, benim makamımda bana, bir tutanak defteri bulunduğunu, 1 Kasım itibariyle tutulmuş bir tutanağı bana imzalattırmak istediler. Ben de baktım, şimdiye kadar onlarla bir defa toplantıya katılmıştık biz ve o zaman bize herhangi bir şey imzalatmadılar, imzalatılmadı da, yani öyle bir şey tutulmuyordu. Baktım, toplantı tutanağı 1 Kasım 2005. Kararlar var altında ve katılımcılar var. MİT temsilcisi, emniyet temsilcisi. Baktım, jandarmadan görevli sorumlular imzalamışlar tutanağı, MİT temsilcisi imzalamamış. Ben baktım, dedim ki: 1 Kasımda Ankara’da görevliydim. Ben bu toplantıya katılmadım. Belki yardımcım katılmıştır diye düşündüm. Yardımcımda bir komiser yardımcısıydı. Kendisini daha sonra bir çalışma için dışarıda görevlendirmiştim. Kendisi şubeye 3,5 civarında geldi. Böyle bir toplantıya katılmadığını söyledi bana. 1 Kasımda bir toplantı yapılmış, bu toplantının tutanağı bize imzalattırılmak istendi. Ben katılmadığım bir toplantıya… Zaten ben o tarihte izinliyim ve başkanlıkta toplantıdayım. Zaten böyle bir toplantıya katılmadım. Katılmadığım bir toplantıya da imza atamam mantıken, doğrusu da budur zaten. Öyle olduğunu düşünüyorum. Yardımcım da böyle bir toplantıya katılmadığını söyleyince, o da kendisi dedi ki: “Ben katılmadığım bir toplantıya imza atamam.” Toplantıda da, kararlara da şöyle bir baktığımda; işte,

 

 

 

 

 

 

 

Hakkâri il merkez ve ilçelerinde işte bu yapılan patlamalara ilişkin değerlendirmeler ve örgütün son dönemde gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin, kurumların birbiriyle istihbarî çalışma yapmasına ilişkin birtakım kararları içeren bir toplantı tutanağı. Ama, bu toplantı tutanağı defterinin edindiğim kanaate göre yeni tutulduğuna karar verdim ben. Yani yeni tutulmaya başlandığına karar verdim ve bana imzalattırılmak istenen toplantı tutanağının bir önceki sayfasında yine iki tane jandarma görevlisi, bizim de katıldığımız toplantıya imza atmışlar, başka kimseye imzalattırmamışlar. Bu defterin yeni tutulmaya başlandığına kanaat getirdim ve katılmadığım bir toplantıya da imza atmayacağımı söyledim ve sonrasında da zaten gelen başçavuşlara dedim ki ben: Eğer yardımcım katılmışsa getirin o imzalasın dedim. Yardımcım da katılmadığını söyleyince, zaten ondan sonra jandarma görevlileri gelmediler zaten. Gelmediler. Ben de bu konunun hassasiyet gerektirdiğine inanarak işte…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Jandarma bu ara “emniyetçiler bu tutanağa imtina etmiştir” yazısını yazdılar mı imzalamadığınız için?

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Vallahi onu kendileri bilirler. Defteri alıp gittikten sonra yazmışlarsa bilemem ben onu. Çünkü, bir tutanağa imza atılmıyorsa ondan imtina etmiştir diye yazılır.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Böyle bir tutanağı siz imzalamadığınız için emniyet olarak, siz kendi iç bünyenizde böyle bir tutanak düzenlediniz mi, böyle bir tutanak geldi, imzalamadım diye?

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Ben size anlattığım konulara ilişkin, olayın gelişimiyle ilgili bir tutanak tuttum. Yani, işte, komiser yardımcısı yardımcı ben ve …

 

 

 

 

 

                                                        ............/...........

 

 

 

HALİL BAĞCI (Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü)

                       MESUT DEĞER ( DİYARBAKIR ) ...sorum yok

  

 

 

 

 

 

 

 

                                                              ............../............

 

 

 

 

 

 

 

              BAŞKAN  Var mı konuşacağımız bir şey?

 

  MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, Seyfettin Şener’le ilgili de benim de size vermiş olduğum dilekçe de benim de dinlenmesi talebim var.

 BAŞKAN – Var, tamam, evet.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Şimdi, bir bildiri daha var  “beş şehidin kanı yerde kalmayacak” diye ayrıca bir bildiri de dağıtılmış. Bir de … ilgili vardı, onu ben daha önce ibraz etmiştim.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bunu kim dağıtmış, bunun hakkında bilginiz var mı?

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – Bununla ilgili çalışma yaptık; ama, kimlerin dağıttığına ilişkin herhangi bir tespitimiz olmadı sayın vekilim.

ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) – Peki, o zaman şunu söyle: Bu bildiri ile o dağıtılan başka bir bildiri var, 5KYK falan…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Mantık aynı, her iki bildirideki mantık…

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ – İkisi de şiddet ve tehdit içeren bildiriler…

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Toplantı günlerini birazcık sıklaştıralım, çarşamba ve perşembe de toplantı yapalım. Artık, siz de fedakârlık edin birazcık; çünkü, sıkışıyoruz, zaman yetmeyecek.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Perşembe, cuma günü koyalım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Sizin 11.00’de başlıyor Başkan.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce)  -Sıkıntı var bizde de, yemekti, şuydu buydu derken…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Başbakan yarım saat konuşuyor…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Kapalı grup toplantısı var bizim, 14.00’te bitiyor.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Salı, çarşamba ve perşembe, üç gün…

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Mehmet Eymür’ü dinleyelim.

BAŞKAN – Şimdi, teorik bilgiler mi bize lazım, somut birtakım şeyler mi lazım? Eğer Komisyonumuz Mehmet Eymür dinlenmelidir, bize ışık tutacaktır diyecekseniz ne âlâ; ama ışık tutmayacaksa, yani, teori içinde de boğulmayalım bana kalırsa.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Benim dinlenmesini talep ettiğim isimler vardı.

BAŞKAN – Onları ben okuyacağım.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) – Bir de özeti özellikle okursan Başkan…

BAŞKAN – Evet arkadaşlar, özetleyecek olursak: Tutanakları imza karşılığında alıyoruz, Murat Yetkin’i yarın çağırıyoruz. Ahmet Bey, siz de talebinizi yarın gündeme getirin, ben tek başıma bir şey söylemeyeyim.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum, bugünkü toplantımız bitmiştir

 

 

 

 

                                                              ............/............

 

 

 

22.02.2006 TARİHLİ  TUTANAK

 

 

 

 

ERHAN KUBAT- (Hakkari il Jandarma Komutanı,Kurmay Albay)

 

BAŞKAN- mesele, orada emniyet ile sanki jandarma arasında bir sıkıntı varmış gibi.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- MİT’le ilgili bir şikayet içinde olunması.

 

ERHAN KUBAT-Evet, bir silah daha var.  Oda bir uzman çavuşa ait.O uzaman  çavuş da,o arabanın benzinini doldurmuş,benzinliğe gittiği zaman o silahını almış arkaya koymuş vatandaşlar görmesin diye.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Uğur Yıldırım mı?

 

ERHAN KUBAT- Herhalde

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Ama, başka bir tutanakta da,o uzman çavuş Uğur Özdemir’e ait gözüküyor;aynı silah

 

ERHAN KUBAT-Uğur Özdemir diye bir eski uzman çavuş var,birde Uğur Yıldırım var.Bu, cumhuriyet savcılığına da yansıdı.biz bunu arz ettik, yani bu isim sehven yazılan bir yanlış isim.o çocuğun senedini verdik sonradan.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Siz Diyarbakır’da görev yaparken, Ali Kaya da görev yaptığı, birlikte çalışma yaptığınız?...

 

ERHAN KUBAT-Aynı dönemde görev yapmışız.aynı biçimde değildik, başka birimlerdeydik.ben jandarma bölge komutanlığındaydım, o da, il jandarma komutanlığındaydı.Ama, ben Ali Kaya’yı orada çok fazla tanımıyordum.Yani,başka bir birimdi, orada görev yapmış.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Veya Ali Kaya,sizi kaç kez aradı?

 

 

ERHAN KUBAT-Şimdi, bilemiyorum,tabii, konuşmalarımız nereye yansıyacak ama, bu olay adli  bir olay,daha cumhuriyet savcısı şey yapmamış.Ancak, bu olay öğrendiğim zaman Vali Beyle beraberdim.

 

BAŞKAN-Mesut bey...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Evet komutanım,bölgedeki bu olayların nasıl önlenebileceğini düşünüyorsunuz? Mevcut yasalar yeterlimidir?

 

ERHAN KUBAT- Bununla ilgili Mevcut tabii Avrupa Birliğine uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan yeni CMK’ya göre güvenlik kuvvetlerinin gerçekten işi zorlaştı.örgüt bunu çok güzel kullanıyor Mesut Bey. Yani, vatandaşları, çocuklar çok güzel kullanıyor.Bununla ilgili bir ifade okuyayım isterseniz...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Evet ,delilden sanığa gitme de...

Tabii,şimdi komutanım, Avrupa Birliği sürecinde işte kanunların suç işleyen bir kişiyi yargıya intikal ettirdiğimizde yargı serbest bırakıyor, işte,halk bu suçun suç olmadığını düşünüyor gibi  en son cümlemiz öyleydi.Bu durumda bölgedeki terör olaylarını da çözmeniz için bize öneriniz var?Yani, kanun dışına mı çıkılması veya kanunların değiştirilmesi mi?...

 

ERHAN KUBAT-Kanunların dışına kesinlikle çıkılmaz.Devlet düzeninde kanun dışına çıkılır mı Mesut Bey, yani, bir şey değil ama,bakın, şöyle bir kanaat, bir kere araya gönderdiğimiz bütün ilin idarecileri, batıdan tecrübeli olarak gelecek.Herkes orada gönlünü verecek, çalışacak ve halka hizmet edecek. En önemlisi bence okul.Hele hele yatılı bölge okulları.Öyle vatansever, öyle devlete, bayrağına bağlı çocuklar... Çünkü, çocuk ne verirsen onu alacak. Yani, o çocukta hiçbir şey yok ki. Onu vatana bağlı, eğitimine, oradan çocuğun batıya gelme şansını kendisinde  hissedecek, yani, öyle bir ortam yaratılacak. Ekonomik olarak orada projeler yapılacak.Hayvancılıksa hayvancılık yapılacak,meraysa mera yapılacak. Arıcılıksa arı yapılacak, bununla ilgili teşvikler olacak.İş, istihdam sağlanacak. Vatandaş bakacak... Yani, güvenlik belli bir yere getiriyor,orada kalıyor. Artık ondan sonrası yani  sonrası yani biraz...

 

BAŞKAN- Kanaat bildirici şeyler olunca tabii...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Peki...

Veysel Ateş,PPK terör örgütü içerisinde,eylemler süresi içinde faaliyetlerini sürdürürken, Veysel Ateş’in bomba konusunda özel bir eğitim aldığını biliyor musunuz?

 

ERHAN KUBAT-Bilmiyorum

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Ali Kaya veya Özcan İldeniz’in bomba konusunda eğitim düzeyi nedir?

 

ERHAN KUBAT-Bomba konusu derken,yani, el bombası atma gibi mi?

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-El bombası değil,yani bomba konusundaki eğitimi var mıdır, yok mudur?

 

ERHAN KUBAT-Bomba dediğimiz zaman, sivil tabirle,biz askeri tabir kullandığımız zaman el bombası. Bunu rütbeli şahıs el bombası atma eğitimi görür. Bu da demek değildir ki bizim astsubayımız el bombasını aldı,orada attı,yanlış anlaşılmasın.Ama, bir tahrip maddesini tahrip için,tahrip uzmanlarımız vardır.Bunların eğitimi...

 

BAŞKAN- Her askerliğini alan o eğitimi alıyor galiba. Biz mesela aldık o eğitimi.

 


ERHAN KUBAT-Bomba eğitimi alınır. Ama tahrip uzmanı çok ayrıdır. öyle bir eğitimleri yok.


 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Peki, komutanım 9.11.2005 günü Şemdinli İlçesinde çıkan olaylarda tahrip edilen jandarmaya ait araçta bulunan iki adet el bombasının MKE yapımı olduğu ve muhafaza edilmesi için Şemdinli  İlçe jandarma Komutanlığına teslim edildiği, Şemdinli Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan 9.11.2005 tarihli olay yeri inceleme tutanağında belirtildi. Ayrıca, Ali Kaya,Özcan İldeniz tarafından tutulan tutanakta  da araçtan çıkan iki adet el bombasının MKE yapımı olduğu belirtilmiştir. Ancak Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığının 14.11.2005 tarihinde düzenlenen teslim-tesellüm tutanağında MKE yapımı olmadığı,alman yapımı olduğu,HGRDM41SİPLETERCOM-BLOSFMP-134 seri nolu el bombaları olduğu belirtilmiştir.bununla birlikte Jandarma Genel Komutanlığının envarterlerinde MKE yapımı haricinde herhangi bir el bombasının bulunmadığı belirtilmiştir. Söz konusu Alman yapımı DM41 Tipi el bombasının 30 ak 903 plakalı  jandarmaya ait araçta bulunmasını nasıl açıklarsınız?

 

ERHAN KUBAT- Şimdi, bunu nereden okuyorsunuz Mesut Bey?

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Tutanaklardan okuyorum.

 

 

ERHAN KUBAT- Yani, iki el bombası jandarmaya teslim edilmiş mi?

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Edildiğini tarih ve şey olarak söylüyorum, teslim –tesellüm tutanaklarından ifadeleri okuyorum.

 

ERHAN KUBAT-Böyle bir bilgi bizde yok. Bize teslim edilen bomba yok.araba tamamen halkın kontrolünde kaldı, Cumhuriyet Savcımız, ilk gittiğimiz...

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Savcılık ve jandarmanın teslim tesellüm tutanaklarındaki seri numaralarına göre okudum komutanım.

 

ERHAN KUBAT- Şimdi, bakın ben tam bir arz edeyim, taşları yerine oturtalım. Biz gittiğimiz zaman helikopterle gittiğimizde savcımız olay yeri tespitini yapıyormuş. O sırada silah atılmış ve bizim yanımıza geldi.Savcımız geldiğinde, bembeyaz suratlı, işte biz de şey yaptık.Evet,ne olmuş... Hayır, bunların yapılması çok tetik istiyor. Derhal, hemen dedik. İl Valimiz,Cumhuriyet savcımız, her şey yapılacak. Toplumu geri çekin. Topluluk sakinleşsin. Hiç teslim-tesellüm yok.Gidildi tekrar, bütün bagajda ne varsa, hepsi tespit edildi ve bunlar Cumhuriyet savcılığı tarafından alındı. Kriminal laboratuarlara gönderildi. Başka hiç kimseye teslim-tesellüm şeyleri falan yok.

 

BAŞKAN- Şimdi, Mesut Bey, siz orada tarih de okudunuz herhalde de iki ayrı tutanak var. Arabada yakalananlarla emanete alınanlar farklı mı diyorsunuz, tutanağa göre

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Başka soruya geçeyim komutanım.

 

ERHAN KUBAT- Yani,biz bunları bilmiyoruz Sayın Başkanım.Biz böyle bir belgeler görmedik.Bize daha böyle intikal eden bir şey yok;çünkü, davada gizlilik var,tutulan tutanakları biz bilmiyoruz.Bize mesela, savcılık sorduğu zaman,biz burada, bagajda ne çıktığını bilmiyoruz,bizim silahlarımız,personel silahları senetleri bunlardır, işte senetleri de bunlardır,numaraları da bunlardır diye gönderdik.Daha, şimdi,oradan ne çıkacak,kriminal laboratuvardan ne gelmiş, bunların hepsi şu anda gizli.

 

BAŞKAN- Son tutanak kimin tuttuğu tutanaktı?Alman yapımı dediğiniz tutanak.

 

 

 

 

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Ezbere okumayayım da tarihlerde bir yanlışlık olmasın.

En son, şemdinli ilçe jandarma Komutanlığının 14.11.2005 tarihinde düzenlenen teslim tesellüm tutanağında, Alman yapımı ve işte,seri numaralarını belirttiğim... Daha önce de, 9.11.2005 tarihli, olay yeri inceleme tespit tutanağı , cumhuriyet savcısı...

 

BAŞKAN-   Savcılığın tuttuğu ile 14’ünde tutulan  tutanağa çelişkili diyorsunuz.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Evet.Yani komutanıma, bilgi açısından,almak için sordum da.

Şimdi ,yine ,başka bir soru:komutanım,9.11.2005 günü Şemdinli  ilçe Merkezinde yaşanan patlama sonrası-ben notlar halinde aldım da, kelimelerde bir yanlışlık olmasın;çünkü,tarihi bir tutanak, komisyonumuz da-meydana gelen olaylar esnasında göstericiler tarafından tahrip edilen jandarmaya ait sivil araçları gasp edilen astsubaylara ait ajandadaki ... olarak adı geçen Orhan Tekin isimli şahsın örgüt güdümünde yurt içinde yayın yapan Ülkede Özgür Gündem Gazetesinin 19.11.2005 tarihli yayınında, ajandadaki muhbirler başlığıyla verilen haberde, jandarmanın Şemdinli’de en aktif haber elemanları olduğu yönünde haberlerin yer aldığı görülmüştür. Adı geçen Orhan Tekin isimli şahıs, jandarmada kayıtlı haber elemanı mıdır?

 

ERHAN KUBAT- Ona bir bakmam lazım, haberim ondan yok;  ezbere söylenecek pozisyonda değilim. Bunu, geldiğinizde de cevaplandırabilirim veya istihbarat Şube Müdürüm gelecek,  ona bu soruyu sorun.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)-Şimdi komutanım, Seferi Yılmaz’a ait polis sorumluluk sahasında ikamet eden ve faaliyetlerini Şemdinli İlçe Merkezinde yürüten bir kişi olmasına rağmen Seferi Yılmaz, jandarma sorumluluk sahanızda bulunmayan bir kişi hakkında telefonla dinleme faaliyetinde bulundunuz. 5397 sayılı kanun size bu yetkiyi veriyor. 5397 sayılı Kanun ile jandarma, istihbarat üretme amacıyla değil de, suçları önleme noktasında, sadece kendi sorumluluk sahasıyla sınırlı olmak kaydıyla, önleyici dinleme yapma yetkisi vermiştir. Bu durumda, yapmış oyduğunuz kanunsuz uygulamayla, suç işlemiş gözükmüyor musunuz?

 

ERHAN KUBAT-Görüşümü söyledim; böyle kanunsuz uygulamamız yok Mesut Bey.

 

MESUT DEĞER (Diyarbakır)- Ama, Şemdinli İlçesine geldiğinizde, daha doğrusu, Ali Kaya, Özcan İldeniz, bu konuda, Seferi Yılmaz’a, işte, bir paket gelecek, onunla ilgili bir çalışma ve bir eylem, yani, terör örgütünden gelecek bir paketin istihbari bilgi dinleme sonucu Şemdinli Cumhuriyet Savcılığına bu konuda bilgi verdiniz mi? Bu bilgiyi niye emniyetle paylaşmadınız? yani, sorun, sanki emniyet ile jandarma arasındaki bir sorun, bir ihtilaf gibi gözüküyor. Biz öyle algılamak istemiyoruz da...

 

ERHAN KUBAT- Ben bunların hepsini cevaplandırdım, biliyorsunuz.Yani, istihbarat çizgisi nerede, operasyon çizgisi nerede olduğunu  çok açık olarak konuştuk.

 

SEFER RESULOĞLU-(Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü)-

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Bu istihbari çalışmanın gerekçesi nedir, onu sormak lazım.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Burada, şimdi, Seferi Yılmaz aranıyor ve Seferi Yılmaz polis noktasında, polisin görev sahası içerisinde. Ali Kaya, Özcan İldeniz, Veysel Ateş oraya gidiyor. Orada istihbari çalışma sonucu, bir paket gelecek . Oraya gidildiği zaman emniyetin niye haberi olmuyor? Emniyetin bilgisi olmadan, yani özellikle bir talimat mı verildi emniyete haber verilmesin diye?

 

SEFER RESULOĞLU-Hayır, asla öyle bir talimat verilemez.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Peki niye,emniyetle bu istihbari bilgi paylaşılmadı? bir paket gelecek diye gidiliyor.

 

SEFER RESULOĞLU-O güne kadar toplanan bilgiler, elde edilen bilgiler, daha önce gidip hazırladıkları krokiler,yanlarında diğer şahıslarla ilgili olan bilgilerle beraber,o gün gitme maksatları zaten, toplamış oldukları bilgileri ilçe Cumhuriyet savcısına arz edip, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda hareket etmek.Bizim istihbarat şube olarak,kesinlikle operasyon görevimiz yoktur efendim. Biz sadece bilgi toplarız,ilgili yerlere iletiriz. Bu bilgileri değerlendirecek olan makamlar kararı verir, ona göre uygularlar. O gün gitme maksatları o zaten.

 

 

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- 5397 size istihbarat üretme amacıyla yetki vermiyor. Sadece ne veriliyor size, kendi sahanızla sorumlu olmak kaydıyla,önleyici dinleme yapma yetkisi verilmiştir. Yani,siz, orada 53977yi yorumlarken farklı yorumluyorsunuz.

 

SEFER RESULOĞLU- İstihbarat yetkimiz zaten sadece 5397 değil efendim.2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, 2800 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ve müteakiben çıkarılan Bakanlar Kurulu Onayıyla çıkan yönetmeli, Kaçakçılık Kanunu; bunların tamamından bilgi toplama yetkimiz ve istihbarat yetkimiz doğmaktadır.

 

SEFER RESULOĞLU- O telefonla ilgili hayır efendim. Ama, başka telefonlar için, gerekiyorsa eğer, o şekilde bilgi verip uzatma talebinde bulunuyoruz. Üç aylık süre geçmediği için ikinci bir talebimiz olmadı.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-22 Kasımda bitiyor o üç aylık süre.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-9.11.2005 tarihinde, Şemdinli ilçe merkezinde seferi Yılmaz7a ait olan Umut Kitapevi isimli işyerine el bombası atılması eylemi sonrasında, komutanlığınıza ait 30 AK993 plaka sayılı araç içerisinde gasp edildiği söylenen ajanda da, kurum içi toplantılarda alınan kararlarda MİT’le iyi ilişkiler içinde olunması ve dürüst davranılması, Emniyetle ilişkilere dikkat edilmesi hatta emniyet mensuplarıyla maç dahi yapılmaması gibi hususlar not alındığı görülmekte. Bu hususlarda bildikleriniz nelerdir? Bu ajanda bir de kime aittir? Yani, varsa, yoksa işte iddia edilen bir ajanda...

 

SEFER RESULOĞLU-Bu ajanda,Özcan İldeniz astsubaya ait olan bir ajandadır. Bu bahsedilen konuların geçtiği bir toplantıya ben katılmadım.  Fakat şunu söylemek istiyorum: Bizim şu anda Hakkari’de ne emniyetle, ne MİT’le  hiçbir problemimiz yoktur. Haftalık istihbarat değerlendirme toplantılarımızı yapıyoruz. Kendileriyle her türlü bilgiyi paylaşıyoruz.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-9.11.2005 tarihinde Şemdinli İlçe merkezinde sahibi olduğu Umut Kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz hakkında birimlerinizin istihbari çalışma yürütmüş müdür? Yürüttüyse bu çalışma hangi tarihler arasında gerçekleştirilmiştir.

 

SEFER RESULOĞLU-Biraz önce arz ettim.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Herhangi bir somut bilgi elde ettiniz mi? Adı geçen şahısla ilgili elde edilen bilgileri yine emniyet müdürlüğüyle paylaştınız mı?

 

SEFER RESULOĞLU- Efendim,biraz önce arz ettim konuyu,öyle düşünüyorum.

 

 

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Peki

Ali kaya,Özcan İldeniz, ifadelerinde Seferi Yılmaz’la ilgili bir çalışma yapmak üzere, Şemdinliye gittiklerini belirtiyorlar. Veysel Ateş ise bazı eki itirafçılarla görüşme yapmak üzere ilçeye gittiğini belirtiyor.Eğer iddia edildiği gibi Seferi Yılmaz’a ait örgüt tarafından içerisinde bomba bulunan bir paket gönderilecek idiyse, ilçedeki emniyet birimleriyle niye koordine  etmediniz?

 

SEFER RESULOĞLU-Efendim,gitme maksatları o zaten, koordine. İlgili Cumhuriyet Savcısı ve yerel birimlerle koordine maksadıyla gidiyorlar.

 

SEFER RESULOĞLU- Şimdi, Hakkari’         den Şemdinli’ye gitmek, aşağı yukarı 2,5-3 saat sürüyor.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-8’de çıksalar, 11’de orada.

 

SEFER RESULOĞLU-Yani, 11-12.00 gibi oradalar.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Şimdi, Ali Kaya, Özcan İldeniz, Veysel Ateş bomba konusunda eğitimli kişiler midir?

 

SEFER RESULOĞLU- Veysel Ateş’in eğitimi konusunda bir şey söyleyemem. Ali Kaya ve Özcan ildeniz jandarma astsubay olmaları nedeniyle bu eğitimi almışlardır efendim.Özel bir eğitim değil, bütün jandarma  astsubaylarını almış olduğu eğitimi almışlardır.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Bombanın genel hatlarıyla ilgili bir eğitim açısından söylüyorum.

 

SEFER RESULOĞLU- Hayır, öyle bir özel eğitim almaları mümkün değil. Bütün jandarma personelin almış olduğu el bombası konusundaki eğitim almışlardır,atışını yapmışlardır efendim.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Veysel Ateş, 9.11.2005 tarihine kadar güvenlik kuvvetlerimize ne gibi katkıları olmuştur. Veysel Ateş, daha önceki dönemlerde  Kuzey ıraktan bir örgüt mensubunun getirilerek teslim edilmesi olayında katkı sağlamış, Birkaç defa sığınak, depo yeri göstermek suretiyle malzemelerin ele geçirilmesini sağlamıştır.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Astsubaylardan Ali Kaya ve Özcan İldeniz iki kişi 9.11.2005 günü saat 8’den itibaren Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde görevlendirildiklerinden bahsettiniz.Mesaj formunda da bahsettiniz, belirtilmiş. Şildi ancak araçta 3 adet kaleşnikof silah bulundu, üçüncü kademe uzman çavuş Uğur Yıldırım adına kayıtlı,zimmetli olduğu tutanaklardan anlaşılan,olay günü araçta neden iki jandarma görevlisinin bulunduğu ve neden 3 kaleşnikof tüfeğin olduğu konusunda bize bildiğinizi açıklar mısınız?

 

SEFER RESULOĞLU- O konuda adı geçen uzman çavuşumuz, cumhuriyet savcısı tarafından da dinlendi. Akşam yakıt almak için araçla dışarıya çıktığında silahını yanında götürüyor. Geldiğinde arabada unutuyor. Sabah da erken bunlar çıkarken arabada gidiyor silah.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Ama aynı numaralı silahın Uğur Özdemir adlı bir şahsa zimmetli olduğu kayıtlarda görülmektedir.bir silah iki kişiye nasıl?...

 

SEFER RESULOĞLU-Orada Soy ismi, senet yapılırken yanlış yazılmış.Uğur Yıldırım diye bir personelimiz yok.Fakat, daha önce orada görev yapmış bir uzaman çavuş, o yüzden senedi hazırlayan arkadaşımız yanlış hazırlamış.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- 9.11.2005 Günü Şemdinli ilçesinde çıkan olaylarda tahrip edilen jandarmaya ait araçta bulunan iki adet el bombasının MKE yapımı olduğu ve muhafaza edilmesi için Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığına teslim edildiği, Şemdinli Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan 9.11.2005 tarihli olay yeri inceleme tutanağında belirtilmiştir. Ayrıca, Ali Kaya, Özcan İldeniz  tarafından tutulan tutanakta da araçtan çıkan iki adet el bombasının MKE yapımı olduğu belirtilmiştir. Ancak Şemdinli İlçe Jandarma komutanlığına teslim edilen iki adet el bombasının  Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığının 14.11.2005 tarihinde düzenlenen teslim-tesellüm tutanağında MKE yapımı olmadığı, Alman yapımı olduğu belirtilmiştir.  Bununla birlikte Jandarma Genel Komutanlığının envarterlerinde MKE yapımı haricinde herhangi bir el bombasının bulunmadığı belirtilmiştir.Söz konusu Alman yapımı DM-41 tipi el bombasının 30 AK903 plakalı jandarmaya ait araçta bulunmasını nasıl açıklarsınız?

 

SEFER RESULOĞLU- O tutanakları düzenleyenlere sormak lazım. Bilgim yok o konuda. Ben, sadece personelimde MKE yapımı el bombası bulunduğunu biliyorum.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Ali Kaya, Özcan İldeniz’in 9.11.2005 tarihinde sizinle görüşmesi oldu mu, telefonla veya yüz yüze. Görüştüyseniz kaç kez görüştünüz veya konuşmanın içeriği neydi?

 

SEFER RESULOĞLU- 9.11.2005, olay günü, ben izinli olarak memleketimde bulunuyordum.  Saat 4 civarında aradılar. Böyle bir olay olduğundan bahsettiler.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-Bir  de komutanım, 30 AK 903 plakalı araçta gasp edildiği iddia edilen ajanda da muhbir olarak Orhan Tekin isimli şahıs jandarma kayıtlı haber elemanı mıdır?

 

SEFER RESULOĞLU-Evet

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Kayıtlı ise, özellikle 1 Kasım 2005,

 9 Kasım 2005 tarihinde Şemdinli’de meydana gelen olaylar hakkında ne gibi bilgi vermiştir?

 

SEFER RESULOĞLU- Orhan Tekin, o olaylarla ilgili bir bilgi vermiştir.

 

BAŞKAN- Peki, Veysel Ateş’in daha önce haber elemanı olarak ilişkisi kesildi mi hiç?

 

SEFER RESULOĞLU- Hayır. Zaten 2004-2005 bir yıllık kayıtlı bir eleman.

 

BAŞKAN- Ağustos 2005’te Veysel Ateş’in haber elemanı olarak ilişiğinin kesildiği...

 

SEFER RESULOĞLU-En son o tarihte bilgi verdiği için, öyle yazılmıştır. Zaten bu olaylarda arkadaşlarımız kullandığına göre bizim elemanımızdır.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Bu 18 bombalı patlamalarının tamamının PKK terör örgütü tarafından yapıldığına somut bilgilerle ulaşılmış mıdır?, yoksa, faili meçhul bombalama eylemi kalmış mıdır?

 

SEFER RESULOĞLU- Bütün patlamalar, bütün eylemler örgüt tarafından meydana gelmiştir, onlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Bu 18’in tamamında...

 

SEFER RESULOĞLU- Ben  18 olarak rakam söylemiyorum, bölgede meydana gelen olayların tamamı.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Bu son 18 patlama olayı var ya...

 

 

SEFER RESULOĞLU- Bizim sorumluluk bölgemizde 37 olay var. Biraz önce belki komutanım bahsetmiştir.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Şehir içerisinde emniyetin sorumluluk alanındaki bombalı patlamalar. Yani diyelim ki, 1 eylül Dünya Barış Gününde, işte bir otobüsü, Zağros’taki bir iş merkezinin, 9 Kasımdaki Şemdinli merkezindeki Umut kitapevindeki patlamalar...Bunların hepsi, yani toplam bize emniyetin intikal ettirdiği dosyadaki 18 patlamanın tamamının PKK terör örgütü tarafından mı yapılmış tır?

 

SEFER RESULOĞLU- Tamamı PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiştir efendim.

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)- Bu konuda somut bilgi ve belgelere ulaştınız mı? Failleri yakalandı mı veya failleri belirlendi mi?

 

SEFER RESULOĞLU- Somut olarak bilgi, belge elde ettiğimiz hususlar vardır, bunları savcılıklara intikal ettirdik efendim.

 

 

 

 

MURAT YETKİN-(Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi)-

 

MESUT DEĞER- (Diyarbakır)-   sorum yok

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder