9 Mart 2013
Av. Mesut DEĞER
Av. Mesut DEĞER
CHP Eski Diyarbakır Milletvekili
E. Genel Başkan Yardımcısı
Kürt Sorunun çözümüne yönelik adımlar atılacağı ve çözümü yönünde kararlılıkla gidileceğinden bu sorunun kardeşlik havasında bitmesi için bu sürece katkı ve herkesin konuşmaması yönünde telkinler vardır.
Bu doğru bir yaklaşım ancak. Sorunun çözümüne yönelik katkı mahiyette elbette görüş bildirilmeli ve yapılabilecek hataların üzerinde de durulması gerekir ki çözüme varalım.
Bu süreç önemlidir.
İmralı görüşmelerinde 2 tutanak açıklandı bunların açıklanması doğru mu? Hayır değildi. Ortalık toz duman oldu ve sorunun çözümüne katkı yerine zihin bulanıklığı yaratıldı.
İlk önce İmralı görüşmesinin hemen arkasından Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Sayın Alper Tan, BDP heyeti ile Abdullah Öcalan arasında neler konuşulduğunu açıkladı.
Bunun arkasından Diyarbakır’da uzun süre basında görev yapan ve sonra TBMM muhabiri olan Namık DURUKAN ‘nın Milliyet gazetesinde çıkan ‘’İmralı Görüşme notları’’ Haberi yapan Namık DURUKAN olunca BDP Milletvekili Altan TAN tarafından tutanakların verildiği çünkü Alper TAN nın açıklamasında sayın Altan TAN’A İmralı da ağır ithamlar açıklanmıştı bu nedenle verildiği düşünülmektedir.
Tutanakları ister Altan TAN versin ister MİT versin ister kim verirse versin görülüyor ki Hedefleri bu sürecin çözümünün Raylarından çıkmasına yöneliktir.
Sayın Başbakan Tutanaklar için il il gezip toplumsal ayrışmanın önüne geçmesi ile birlikte AKP’yi korumak için enerjisin tüketmekten ziyade bu enerjisini konunun çözümüne harcamalıdır.
Bu tartışmalar bir yana sürece doğru adımlarla gidilmelidir. Her iki açıklanan İmralı notlarında ortaya çıkan "Devlet Abdullah ÖCALAN ‘la anlaşmış durumda.’’ Bu Anlaşmanın hangi konularda olduğuna bakalım…
*PKK’nın çekilmesi ve silahsızlandırılması
*Avrupa’da ve Kandil’de PKK’nın mali. Askeri ve sayısal verilerin belirlenmesi
*Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi
*Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesi
*Özgürlüğün önündeki engellerin kaldırılması
*Komisyonların kurulması
Hassas olan bu Sürece engel olmamak için bazı konularda ve açıklanan İmralı notlarına eleştiri ve yorum yapmayacağım. Sorunun çözümüne katkı mahiyette Ancak bir iki nokta üzerinde durmadan geçemeyeceğim.
KÜRT SORUNU ile PKK günümüzde iç içe girmiş ve kenetlenmiş olarak görülmektedir.
Kürt Sorunu ile birlikte PKK sorununda aynı anda çözülmesi gerekir. Ve her iki sorununda çözülmesi gerekir Kürt Sorunu çözülmesi PKK’nın sorunun çözülmemesi veya PKK’nın çözülmesi Kürt Sorunun çözülmemesi doğru bir yaklaşım değildir.
PKK için atılacak adımlarda
*örgütün silah bırakması ve geri çekilmesi Kandilin boşaltılması Türkiye’ye dönüş ve topluma kazandırma ve birlikte toplumların yaşamak evrelerini ayrı ayrı hesaplaması gerekir.
*PKK’nın Türkiye’den geri çekilme safhasında örgütü izlemek ve herhangi bir provokasyon olmaması için TBMM den oluşacak heyetin oluşumunda sıkıntılar yaşanmaması için Komisyonun Tartışmadan uzak rahat çalışabilmesi için Sayın Cumhurbaşkanımızın devrede olması gerekir.
*PKK’nın silahsızlandırılmasını Terör örgütünün Siyasallaşması şeklinde yorum ve değerlendirilme yapılmamalıdır.
*Mahmur kampının boşaltılması sonrası Kürtlerin Türkiye’de yerleşimi için ve sosyal ihtiyaçların tamamının karşılanması için ayrı özel bir bütçe hazırlanmalıdır. Bu Bütçede 2013 Bütçe Kanunumuza ek madde olarak TBMM de kabul edilmelidir.
*TBMM de Komisyon kurulması zor görülmektedir. Bu nedenle özel bir kanun çıkartılarak ve yetkilendirilerek yeni bir isim altında oluşacak görevlilerin sürecin her aşamasını yürütebilmelidir. Gerek izleme ve gerek müdahale etme kanunen hakkı olması gereklidir.
*Her şey önümüzdeki süreçte konuşulması tartışılması çeşitli spekülasyonlara gebe olacağından Kanun ile kurulmuş ve görevlendirilmiş kurumunda Sayın Başbakan ve Hükümetin altında görev yapmaları gerekir. Söz konusu kurumun TBMM deki siyasi partilerin temsilcilerinden olmalıdır Kurum sivil olmalıdır.Hukuken, İdari yönden yetkilendirilmeli.
*TBMM günlük çalışmasını sürdürmelidir. Ve gerekecek önemli adımlarda TBMM devreye girmelidir.
*PKK’nın silah bırakması nasıl ve ne şekilde yapılacak. Ve taleplerin karşılanması ve Türkiye’ye ikna edecek konuların ayrıntısına kadar hesaplanmalıdır.
Zira ilerde İnşallah bir anlaşmazsızlık olmazda çözüme gidilsin zira bir anlaşmazsızlık tüm çabaların boşa çıkmasıdır. Emeğin heba olmasıdır ve bedelinin de siyaseten ağır olduğunu bilmek gerekir. Biz % 50 oy aldık ben bilirim dememek gerekir.
KÜRT SORUNU
Öncelikle Kürt sorunu yoktur Kürt Vatandaşın sorunu vardır söyleminden vazgeçilmeli. Bugün geçici olarak çözüm sağlandı görülse de Kürt Sorun yumağı önümüzde durmaktadır.
*Kürt Vatandaşın Sorunu: Bireyseldir. Biyesel olarak Kürt vatandaşın bireysel olarak sorunu ise Her vatandaşın hakkı gibi İnsan Hakları Evrensel Değerlerdir. Seyahat etme. eğitim. İş basın sosyal vs hakların tamamıdır.
Bu sorun neyle çözülür Kanun ile çözülür.
Örnek olarak Kürt baba veya anne çocuğunun Kürtçe eğitim talebi bireysel taleptir. Ve bu talep seçmeli ders olarak değerlendirilir.
*Kürt Sorunu : bireysel değildir. Kürtlerin tamamını kapsar Demokratikleşmede ana şemsiye olarak ele alınır. Ve her hak Kürtlerin tamamını kapsar.
Kürt Sorunu kanun ile çözülmez. Anayasa ile çözülür.
Örnek eğitim demiştik. Burada eğitim seçmeli ders olarak değil de Anayasada yer aldığında Kürtlerin tamamına uygulanmasıdır.
*Diğer en önemli kavram ise KİMLİKTİR.
Kimlik bir insanın adıdır. Şerefidir ve namusudur.
Kimlik insan hakları evrensel beyannamesinin de esaslı unsurudur.
İKNA PROGRAMI
*En önemli konulardan biride Türkiye’de yaşayan 75 milyon yurttaşımıza atılacak adımlar öncesi ve sonrası toplumu yeniden ikna edecek bir program hazırlanmalıdır.
*Her şeyden önce bu mesele, ne kadar siyasi ve siyasal talepler adına olursa olsun insani bir bakış açısını genişletmemiz lazım.
*Burada hükümete ciddi roller düşmektedir. Meseleyi siyasal karşıtlıklar üstünden tek başına değerlendirirse sorun çıkmaza girer. Hükümet bu soruna siyaset dışı bir yaklaşımında içinde olması gerekir.
*Türklerinde Kürtlerinde ve herkesin bu çatı altında birlikte yaşamanın koşulları anlatılmalı ve ikna edilmelidir.
*Türkiye’nin kaynakları heba edilmemelidir.
*Milyarlarca dolar kaybımız olmamalıdır.
*Tek vatandaşımız ölmemelidir.
*Herkes Türkiye’nin asli unsurudur.
*Türkiye’nin tapusu 75 milyon vatandaşımıza aittir. Ve Türkiye’nin tapusu da 75 milyon insanın cebindedir güveni sağlanmalıdır.
*Ölümlerin önünün kesilmesi için ve toplumda ciddi yaralar açılmaması için HİÇ BİR İNSANIN HAYATI BİZİM HAYATIMIZDAN DAHA AZ DEĞERLİ OLAMAZ sloganımız olmalıdır.
*Türkiye’de bu sorundan dolayı insanların ölmemesi için yapılması gerekenleri yapmalıyız.
*Bugünlerde zayıflamış olan toplumların bir arada yaşama istemlerini yeniden güçlendirmemiz gerekir.
*Sorunları ülke bütünlüğü içinde çözüm bulabilmek için öncelikle insanların umutsuzluklarını ve çözüm bulunabileceğine olan inançsızlıkların ortadan kaldırılması gerektiğini,
*AKP-BDP dışında Toplumun geniş kesimlerini temsil eden çözüm üretecek ve sunacak yaklaşımların gerektiğini,
*Sorunu ortaya atmak değil. Sorunu ortaya koymak ve özgürce tartışılması gerektiğini,
*Toplumun içinde farklı seslere tahammülün azaldığını farklı seslere sahip olanları yıldırmaya yönelik politikaların egemen olduğunu ve bu baskıların kaldırılması gerektiğini,
*Toplumun birlikte yaşamalarını güçlendirecek Barış ve Kardeşliği güçlendirecek projeler ve söylemler ortaya konulmalı, Geçmişin yaraları hızla sarılmalı ve 75 milyon insanımız kaynaşmalıdır.
KÜRTLER
Kürtler Irak. Suriye ve Irandaki Kürtler arasında benzerlik olduğu kadar farklılıkta vardır.
Biz bu farklılıklar üzerinde duralım.
Bu bölgedeki yaşayan Kürtlere baktığımızda Iran da Kürtler bir bölgede Suriye ve Irak’ta ise kuzeyde belirli bölgede bir arada yaşamaktadırlar.
Bir arada aynı yer ve aynı topraklarda yaşayan Kürtler iç içe yaşadıkları gibi Iran: Suriye ve Iraktaki Kürtler diğer bölgede yaşayan halklar yani Şiiler Araplar vs halk Kürtlerin yaşadığı yerlerde yaşamamaktadır. Ne iş ne görev ne ticaret ve herhangi bir konuda diyelim Araplar Diyelim Şiiler Kürtlerin yaşadıkları yerlerde birlikte ve bir arada yaşamamaktadırlar.
Zorunluluklar dışında ilişkilerlide yoktur. Kürtlerde diğer bölgelerde gerek seyahat ve gerek se ikametgah olarak bağlantıları var denilecek yoktur. Ticari ve zorunluluk konular dışında dostluklar ve görüşmeler pek nadirdir. En basiti kız alıp vermek dahi nadirdir.
Kürtler kendi iç bünyesinde ve bir arada geçmiş yılların getirdiği şartlar ve koşullarla yaşamak zorunluluğundan olmuştur.
Türkiye’de durum çok farklıdır.
Kürtler doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşamaktadır ancak büyük çoğunluğu Kürtler özelikle İstanbul . İzmir. Adana ve Mersin’de yaşamaktadırlar.
Ve özelikle 81 ilin tamamında az veya çok Kürt nüfusu yaşamaktadır.
Kürtler her alanda ve her konuda 81 ilimizle diyalog halindedirler.
Kız alma kız verme gerçekleşmiş ve kısaca Kürtler 75 milyon vatandaşımızla et ile kemik olmuştur.
Kürtler aynı bölgede ve bir arda yaşam şekilleri İran. Suriye ve Irak’taki Kürtler gibi olmadığı göz önüne alınmalıdır.
Kürtler Türkiye’ye sahip çıkmaktadır. Kürtler 81 ili kendi illeri gibi görmektedir. Ve etnik kökene göre ayırım yapmamaktadır.
Türkiye’nin asli unsuru olarak sahiplenmektedir.
Orta doğudaki kan gölüne Türkiye’nin gelmemesi için çaba sarf etmektedir.
Ülkemizi ayakta tutan Kardeşliktir. Örf ve adetlerimizdir. Kan bağımızdır. Toprağımıza Sahiplenmedir. Ve İslamiyet’tir.
AKP
İktidara düşen unsurlar ise.
*Toplumsal barış için dil önemlidir. Ve Dil ayrıştırmaya sebebiyet vermemelidir.
*AKP bu süreçte ve her alanda Açıklık. Katılımcılık. Şeffaflık. Tutarlılık.Hesap verebilirlik durumunda olmalıdır.
*Yargı. Basın ve Sivil Toplum Kurumlarına yönelik söylemlere dikkat edilmelidir.
*Demokratikleşmeye ve Demokrasiye ve Hukukun üstünlüğüne inanarak adımlar atılmalıdır.
*AKP şuna inanmalıdır. ‘’ HİÇ BİR İKTİDAR MUTLAK DEĞİLDİR. HER İKTİDAR DENETİME SAHİPTİR VE DENETİM VERECEKTİR.
*Bu nedenle MİT müsteşarın tutuklanması ile Sayın Başbakan’ında tutuklanma konusu gündeme geleceği düşüncesinden hareketle şunu söyleyelim konunun çözümü için cesur adımların atılmasından korkulmamalıdır.
*Bu kural çerçevesinde Unutmayalım ki denetimciler ise 75 milyon halkımızdır.
*Ayrıca Suriye politikasında Başbakanın ilk çıkışı ‘’ ben bilirimdi ‘’ şimdi ise Başbakan politikasını geriye çekişi ve düzeltmesi var. Bu da önemlidir. Sorunun çözümünde.
YENİ ANAYASA
Yeni Anayasa yazılım süreci 31 Mart veya 23 Nisan 2013 tür. TBMM de mutabakat sağlanmadığı takdirde yeni Anayasa AKP‘nin hazırladığı taslak TBMM'ye gelecek.
Bu süreçte CHP milletvekilleri büyük bir direniş göstereceklerdir. Direniş gösterirken Ama toplumun hassasiyet gösterdiği konularda direnişlerinin çizgisine dikkat etmelidir. Toplumsal gerginlikten ve toplumsal ayrıştırmaktan uzak durmalıdır. Bu tür söylem ve davranışlar önemlidir.
Yeni Anayasada’’ Laiklik Din’’ ‘’ Vatandaşlık Tanımı’’ ‘’ Resmi Dil.’’ ‘’İnsan Haklarında’’ en çok tartışmanın yaşanacağı konulardır.
AKP ise MHP’nin desteğini alır mı belli değil ancak AKP – BDP ile süreç birlikte olunacağı gibi gözükmekte ve TBMM de milletvekili transferleri de gündeme gelebilir.
AKP yeni Anayasa da hangi maddeler üzerinde durabilir.
Başkanlık sistemi Yarı başkanlık sistemi mi?
Başka bir yetkili Cumhurbaşkanı modeli mi?
Sayın Başbakanın sık sık dillendirdiği ‘’Partili cumhurbaşkanı olmalıdır’’
Partili cumhurbaşkanı olmak demek aynı zamanda partinin de Genel Başkanıdır.
AKP kurumsallaşan bir parti değildir. Erdoğan-AKP özdeşleşmiştir. Erdoğan olmazsa AKP’nin başına kim gelecek ve AKP dağılma süreci yaşar mı? AKP’yi bekleyen tehlikelerden bertaraf etmek için yeni Anayasada yapılacak değişiklikler.
Yeni seçilecek Cumhurbaşkanını Hazineyi yönetmek, Atamaları yapmak, partisinin Milletvekili listesini yapmak vs gibi hükümler yeni Anayasa da yer alması gibi.
CHP
*CHP bu sürece yapıcı müdahil olması ve gerekirse sorunun mecliste çözümü için ortak akıl içinde destekleyici bir tavır almalıdır.
*CHP Kürtlerle kucaklaşmalı.
*Yoksa ‘’kredi verdim’’ ‘’destekliyorum’’ ‘’İmralı ve diğer ortak AKP de görüşlerini kamuoyuna açıklasın’’ ‘’İmralı tutanakları açıklansın’’ gibi söylemlerle değil sürecin ÇÖZÜM MÜ? ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ?
ÇÖZÜM GİBİ GÖRÜNÜP, YENİ ANAYASA, REFERANDUM VE BAŞKANLIK SİSTEMİ BU SÜRECİ RAHAT AŞILMASI MIDIR ?
Ya da Çıkmaz sokak’a doğru giden stratejisi mi?
Ya da Kardeşlik ve Barış altında Sorunun çözümüne yönelik gerçekten adımların atılması mıdır?
*Kürt Sorununa ilişkin politikalarını yeni sürece göre bir değişim olmalı. Ve bu Yeni süreci doğru analiz etmek ve doğru adımlar atılmalıdır.
BDP
Bu süreci doğru götüren ve kararlı yürüyen partidir. Ancak kendi iç bünyesindeki tartışmaları bir yana bırakarak sürece endekslenmeli.
BDP Türkiye partisi olmalıdır.
Demokratik Türklerle Demokratik Kürtler bir araya gelmelidir.
BDP tarihi adımını atmalıdır. Önemli olan barış sürecidir. Çözüm sürecidir.
Bu süreç başarısız olunursa Kürt Hareketi bölünür.
ERGENEKON
*Telefon dinlenme eskidende vardı yeni dinlenme değildir. Ama HEDEF yeni oldu. Yöntem olarak CHP, Asker, Yargı, Basın, Siyasetçiler, İş adamları ve yazarların dinlenmesi bu süreçte yeni oldu.
*Ekonomi hakkında herkes endişeli. Ekonomi yönünde bir tepki yok Muhalefet partilerde ekonomiye vurgu yapmıyor. Bu çerçevede AKP oy kaybetmiyor. Bunun diğer nedeni AÇILIMDAN kaynaklanıyor. Herkes Demokrat açılıma vurgu yapıyor. Ama bu konuda bilinmediği gibi Somut şeyler konuşulmuyor Somut olmayan şeyler konuşuluyor.
*Ergenekon tutukluları Terörist suçu gibi muamele görmekte
*Ergenekon Terör mü? Organizeli suç örgütü mü? Ne olduğu yönünde karar verilmedi. Ergenekon Terörist mi? Terörist değimli?
*Ergenekon davasını anlamak için terörist örgüt mü? Sorgulanması gerekir. Bunun hayati önemi vardır.
*Bazı insanlar kötü şeyler yapmış olabilir. Silahların yakalanması ile bunu askerlere kadar yayılması Bazı basınında çıkan haberler üzerine diğer gazeteler de o gazetenin yaklaşımını izlemektedir ve ona göre başlıklar atılmakta. Adalet bakanlığı da gazetenin haberlerinden kaynaklanarak yaymaktadır.
*Mahkemeler de bunun ne olduğuna karar veremediğinden kaynaklanıyor. Mahkeme karar vermezse dava büyür, yaygınlaşır, tehlikeli boyuta gider. Hiçbir kanıt bulunmadan devam edecektir.
*Tıpkı : Avrupa Birliği süreci gibi fasıllar açılıyor. Açılan fasıllardan hiç biri kapanmıyor.
CHP Eski Diyarbakır Milletvekili
E. Genel Başkan Yardımcısı
Kürt Sorunun çözümüne yönelik adımlar atılacağı ve çözümü yönünde kararlılıkla gidileceğinden bu sorunun kardeşlik havasında bitmesi için bu sürece katkı ve herkesin konuşmaması yönünde telkinler vardır.
Bu doğru bir yaklaşım ancak. Sorunun çözümüne yönelik katkı mahiyette elbette görüş bildirilmeli ve yapılabilecek hataların üzerinde de durulması gerekir ki çözüme varalım.
Bu süreç önemlidir.
İmralı görüşmelerinde 2 tutanak açıklandı bunların açıklanması doğru mu? Hayır değildi. Ortalık toz duman oldu ve sorunun çözümüne katkı yerine zihin bulanıklığı yaratıldı.
İlk önce İmralı görüşmesinin hemen arkasından Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Sayın Alper Tan, BDP heyeti ile Abdullah Öcalan arasında neler konuşulduğunu açıkladı.
Bunun arkasından Diyarbakır’da uzun süre basında görev yapan ve sonra TBMM muhabiri olan Namık DURUKAN ‘nın Milliyet gazetesinde çıkan ‘’İmralı Görüşme notları’’ Haberi yapan Namık DURUKAN olunca BDP Milletvekili Altan TAN tarafından tutanakların verildiği çünkü Alper TAN nın açıklamasında sayın Altan TAN’A İmralı da ağır ithamlar açıklanmıştı bu nedenle verildiği düşünülmektedir.
Tutanakları ister Altan TAN versin ister MİT versin ister kim verirse versin görülüyor ki Hedefleri bu sürecin çözümünün Raylarından çıkmasına yöneliktir.
Sayın Başbakan Tutanaklar için il il gezip toplumsal ayrışmanın önüne geçmesi ile birlikte AKP’yi korumak için enerjisin tüketmekten ziyade bu enerjisini konunun çözümüne harcamalıdır.
Bu tartışmalar bir yana sürece doğru adımlarla gidilmelidir. Her iki açıklanan İmralı notlarında ortaya çıkan "Devlet Abdullah ÖCALAN ‘la anlaşmış durumda.’’ Bu Anlaşmanın hangi konularda olduğuna bakalım…
*PKK’nın çekilmesi ve silahsızlandırılması
*Avrupa’da ve Kandil’de PKK’nın mali. Askeri ve sayısal verilerin belirlenmesi
*Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi
*Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesi
*Özgürlüğün önündeki engellerin kaldırılması
*Komisyonların kurulması
Hassas olan bu Sürece engel olmamak için bazı konularda ve açıklanan İmralı notlarına eleştiri ve yorum yapmayacağım. Sorunun çözümüne katkı mahiyette Ancak bir iki nokta üzerinde durmadan geçemeyeceğim.
KÜRT SORUNU ile PKK günümüzde iç içe girmiş ve kenetlenmiş olarak görülmektedir.
Kürt Sorunu ile birlikte PKK sorununda aynı anda çözülmesi gerekir. Ve her iki sorununda çözülmesi gerekir Kürt Sorunu çözülmesi PKK’nın sorunun çözülmemesi veya PKK’nın çözülmesi Kürt Sorunun çözülmemesi doğru bir yaklaşım değildir.
PKK için atılacak adımlarda
*örgütün silah bırakması ve geri çekilmesi Kandilin boşaltılması Türkiye’ye dönüş ve topluma kazandırma ve birlikte toplumların yaşamak evrelerini ayrı ayrı hesaplaması gerekir.
*PKK’nın Türkiye’den geri çekilme safhasında örgütü izlemek ve herhangi bir provokasyon olmaması için TBMM den oluşacak heyetin oluşumunda sıkıntılar yaşanmaması için Komisyonun Tartışmadan uzak rahat çalışabilmesi için Sayın Cumhurbaşkanımızın devrede olması gerekir.
*PKK’nın silahsızlandırılmasını Terör örgütünün Siyasallaşması şeklinde yorum ve değerlendirilme yapılmamalıdır.
*Mahmur kampının boşaltılması sonrası Kürtlerin Türkiye’de yerleşimi için ve sosyal ihtiyaçların tamamının karşılanması için ayrı özel bir bütçe hazırlanmalıdır. Bu Bütçede 2013 Bütçe Kanunumuza ek madde olarak TBMM de kabul edilmelidir.
*TBMM de Komisyon kurulması zor görülmektedir. Bu nedenle özel bir kanun çıkartılarak ve yetkilendirilerek yeni bir isim altında oluşacak görevlilerin sürecin her aşamasını yürütebilmelidir. Gerek izleme ve gerek müdahale etme kanunen hakkı olması gereklidir.
*Her şey önümüzdeki süreçte konuşulması tartışılması çeşitli spekülasyonlara gebe olacağından Kanun ile kurulmuş ve görevlendirilmiş kurumunda Sayın Başbakan ve Hükümetin altında görev yapmaları gerekir. Söz konusu kurumun TBMM deki siyasi partilerin temsilcilerinden olmalıdır Kurum sivil olmalıdır.Hukuken, İdari yönden yetkilendirilmeli.
*TBMM günlük çalışmasını sürdürmelidir. Ve gerekecek önemli adımlarda TBMM devreye girmelidir.
*PKK’nın silah bırakması nasıl ve ne şekilde yapılacak. Ve taleplerin karşılanması ve Türkiye’ye ikna edecek konuların ayrıntısına kadar hesaplanmalıdır.
Zira ilerde İnşallah bir anlaşmazsızlık olmazda çözüme gidilsin zira bir anlaşmazsızlık tüm çabaların boşa çıkmasıdır. Emeğin heba olmasıdır ve bedelinin de siyaseten ağır olduğunu bilmek gerekir. Biz % 50 oy aldık ben bilirim dememek gerekir.
KÜRT SORUNU
Öncelikle Kürt sorunu yoktur Kürt Vatandaşın sorunu vardır söyleminden vazgeçilmeli. Bugün geçici olarak çözüm sağlandı görülse de Kürt Sorun yumağı önümüzde durmaktadır.
*Kürt Vatandaşın Sorunu: Bireyseldir. Biyesel olarak Kürt vatandaşın bireysel olarak sorunu ise Her vatandaşın hakkı gibi İnsan Hakları Evrensel Değerlerdir. Seyahat etme. eğitim. İş basın sosyal vs hakların tamamıdır.
Bu sorun neyle çözülür Kanun ile çözülür.
Örnek olarak Kürt baba veya anne çocuğunun Kürtçe eğitim talebi bireysel taleptir. Ve bu talep seçmeli ders olarak değerlendirilir.
*Kürt Sorunu : bireysel değildir. Kürtlerin tamamını kapsar Demokratikleşmede ana şemsiye olarak ele alınır. Ve her hak Kürtlerin tamamını kapsar.
Kürt Sorunu kanun ile çözülmez. Anayasa ile çözülür.
Örnek eğitim demiştik. Burada eğitim seçmeli ders olarak değil de Anayasada yer aldığında Kürtlerin tamamına uygulanmasıdır.
*Diğer en önemli kavram ise KİMLİKTİR.
Kimlik bir insanın adıdır. Şerefidir ve namusudur.
Kimlik insan hakları evrensel beyannamesinin de esaslı unsurudur.
İKNA PROGRAMI
*En önemli konulardan biride Türkiye’de yaşayan 75 milyon yurttaşımıza atılacak adımlar öncesi ve sonrası toplumu yeniden ikna edecek bir program hazırlanmalıdır.
*Her şeyden önce bu mesele, ne kadar siyasi ve siyasal talepler adına olursa olsun insani bir bakış açısını genişletmemiz lazım.
*Burada hükümete ciddi roller düşmektedir. Meseleyi siyasal karşıtlıklar üstünden tek başına değerlendirirse sorun çıkmaza girer. Hükümet bu soruna siyaset dışı bir yaklaşımında içinde olması gerekir.
*Türklerinde Kürtlerinde ve herkesin bu çatı altında birlikte yaşamanın koşulları anlatılmalı ve ikna edilmelidir.
*Türkiye’nin kaynakları heba edilmemelidir.
*Milyarlarca dolar kaybımız olmamalıdır.
*Tek vatandaşımız ölmemelidir.
*Herkes Türkiye’nin asli unsurudur.
*Türkiye’nin tapusu 75 milyon vatandaşımıza aittir. Ve Türkiye’nin tapusu da 75 milyon insanın cebindedir güveni sağlanmalıdır.
*Ölümlerin önünün kesilmesi için ve toplumda ciddi yaralar açılmaması için HİÇ BİR İNSANIN HAYATI BİZİM HAYATIMIZDAN DAHA AZ DEĞERLİ OLAMAZ sloganımız olmalıdır.
*Türkiye’de bu sorundan dolayı insanların ölmemesi için yapılması gerekenleri yapmalıyız.
*Bugünlerde zayıflamış olan toplumların bir arada yaşama istemlerini yeniden güçlendirmemiz gerekir.
*Sorunları ülke bütünlüğü içinde çözüm bulabilmek için öncelikle insanların umutsuzluklarını ve çözüm bulunabileceğine olan inançsızlıkların ortadan kaldırılması gerektiğini,
*AKP-BDP dışında Toplumun geniş kesimlerini temsil eden çözüm üretecek ve sunacak yaklaşımların gerektiğini,
*Sorunu ortaya atmak değil. Sorunu ortaya koymak ve özgürce tartışılması gerektiğini,
*Toplumun içinde farklı seslere tahammülün azaldığını farklı seslere sahip olanları yıldırmaya yönelik politikaların egemen olduğunu ve bu baskıların kaldırılması gerektiğini,
*Toplumun birlikte yaşamalarını güçlendirecek Barış ve Kardeşliği güçlendirecek projeler ve söylemler ortaya konulmalı, Geçmişin yaraları hızla sarılmalı ve 75 milyon insanımız kaynaşmalıdır.
KÜRTLER
Kürtler Irak. Suriye ve Irandaki Kürtler arasında benzerlik olduğu kadar farklılıkta vardır.
Biz bu farklılıklar üzerinde duralım.
Bu bölgedeki yaşayan Kürtlere baktığımızda Iran da Kürtler bir bölgede Suriye ve Irak’ta ise kuzeyde belirli bölgede bir arada yaşamaktadırlar.
Bir arada aynı yer ve aynı topraklarda yaşayan Kürtler iç içe yaşadıkları gibi Iran: Suriye ve Iraktaki Kürtler diğer bölgede yaşayan halklar yani Şiiler Araplar vs halk Kürtlerin yaşadığı yerlerde yaşamamaktadır. Ne iş ne görev ne ticaret ve herhangi bir konuda diyelim Araplar Diyelim Şiiler Kürtlerin yaşadıkları yerlerde birlikte ve bir arada yaşamamaktadırlar.
Zorunluluklar dışında ilişkilerlide yoktur. Kürtlerde diğer bölgelerde gerek seyahat ve gerek se ikametgah olarak bağlantıları var denilecek yoktur. Ticari ve zorunluluk konular dışında dostluklar ve görüşmeler pek nadirdir. En basiti kız alıp vermek dahi nadirdir.
Kürtler kendi iç bünyesinde ve bir arada geçmiş yılların getirdiği şartlar ve koşullarla yaşamak zorunluluğundan olmuştur.
Türkiye’de durum çok farklıdır.
Kürtler doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşamaktadır ancak büyük çoğunluğu Kürtler özelikle İstanbul . İzmir. Adana ve Mersin’de yaşamaktadırlar.
Ve özelikle 81 ilin tamamında az veya çok Kürt nüfusu yaşamaktadır.
Kürtler her alanda ve her konuda 81 ilimizle diyalog halindedirler.
Kız alma kız verme gerçekleşmiş ve kısaca Kürtler 75 milyon vatandaşımızla et ile kemik olmuştur.
Kürtler aynı bölgede ve bir arda yaşam şekilleri İran. Suriye ve Irak’taki Kürtler gibi olmadığı göz önüne alınmalıdır.
Kürtler Türkiye’ye sahip çıkmaktadır. Kürtler 81 ili kendi illeri gibi görmektedir. Ve etnik kökene göre ayırım yapmamaktadır.
Türkiye’nin asli unsuru olarak sahiplenmektedir.
Orta doğudaki kan gölüne Türkiye’nin gelmemesi için çaba sarf etmektedir.
Ülkemizi ayakta tutan Kardeşliktir. Örf ve adetlerimizdir. Kan bağımızdır. Toprağımıza Sahiplenmedir. Ve İslamiyet’tir.
AKP
İktidara düşen unsurlar ise.
*Toplumsal barış için dil önemlidir. Ve Dil ayrıştırmaya sebebiyet vermemelidir.
*AKP bu süreçte ve her alanda Açıklık. Katılımcılık. Şeffaflık. Tutarlılık.Hesap verebilirlik durumunda olmalıdır.
*Yargı. Basın ve Sivil Toplum Kurumlarına yönelik söylemlere dikkat edilmelidir.
*Demokratikleşmeye ve Demokrasiye ve Hukukun üstünlüğüne inanarak adımlar atılmalıdır.
*AKP şuna inanmalıdır. ‘’ HİÇ BİR İKTİDAR MUTLAK DEĞİLDİR. HER İKTİDAR DENETİME SAHİPTİR VE DENETİM VERECEKTİR.
*Bu nedenle MİT müsteşarın tutuklanması ile Sayın Başbakan’ında tutuklanma konusu gündeme geleceği düşüncesinden hareketle şunu söyleyelim konunun çözümü için cesur adımların atılmasından korkulmamalıdır.
*Bu kural çerçevesinde Unutmayalım ki denetimciler ise 75 milyon halkımızdır.
*Ayrıca Suriye politikasında Başbakanın ilk çıkışı ‘’ ben bilirimdi ‘’ şimdi ise Başbakan politikasını geriye çekişi ve düzeltmesi var. Bu da önemlidir. Sorunun çözümünde.
YENİ ANAYASA
Yeni Anayasa yazılım süreci 31 Mart veya 23 Nisan 2013 tür. TBMM de mutabakat sağlanmadığı takdirde yeni Anayasa AKP‘nin hazırladığı taslak TBMM'ye gelecek.
Bu süreçte CHP milletvekilleri büyük bir direniş göstereceklerdir. Direniş gösterirken Ama toplumun hassasiyet gösterdiği konularda direnişlerinin çizgisine dikkat etmelidir. Toplumsal gerginlikten ve toplumsal ayrıştırmaktan uzak durmalıdır. Bu tür söylem ve davranışlar önemlidir.
Yeni Anayasada’’ Laiklik Din’’ ‘’ Vatandaşlık Tanımı’’ ‘’ Resmi Dil.’’ ‘’İnsan Haklarında’’ en çok tartışmanın yaşanacağı konulardır.
AKP ise MHP’nin desteğini alır mı belli değil ancak AKP – BDP ile süreç birlikte olunacağı gibi gözükmekte ve TBMM de milletvekili transferleri de gündeme gelebilir.
AKP yeni Anayasa da hangi maddeler üzerinde durabilir.
Başkanlık sistemi Yarı başkanlık sistemi mi?
Başka bir yetkili Cumhurbaşkanı modeli mi?
Sayın Başbakanın sık sık dillendirdiği ‘’Partili cumhurbaşkanı olmalıdır’’
Partili cumhurbaşkanı olmak demek aynı zamanda partinin de Genel Başkanıdır.
AKP kurumsallaşan bir parti değildir. Erdoğan-AKP özdeşleşmiştir. Erdoğan olmazsa AKP’nin başına kim gelecek ve AKP dağılma süreci yaşar mı? AKP’yi bekleyen tehlikelerden bertaraf etmek için yeni Anayasada yapılacak değişiklikler.
Yeni seçilecek Cumhurbaşkanını Hazineyi yönetmek, Atamaları yapmak, partisinin Milletvekili listesini yapmak vs gibi hükümler yeni Anayasa da yer alması gibi.
CHP
*CHP bu sürece yapıcı müdahil olması ve gerekirse sorunun mecliste çözümü için ortak akıl içinde destekleyici bir tavır almalıdır.
*CHP Kürtlerle kucaklaşmalı.
*Yoksa ‘’kredi verdim’’ ‘’destekliyorum’’ ‘’İmralı ve diğer ortak AKP de görüşlerini kamuoyuna açıklasın’’ ‘’İmralı tutanakları açıklansın’’ gibi söylemlerle değil sürecin ÇÖZÜM MÜ? ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ?
ÇÖZÜM GİBİ GÖRÜNÜP, YENİ ANAYASA, REFERANDUM VE BAŞKANLIK SİSTEMİ BU SÜRECİ RAHAT AŞILMASI MIDIR ?
Ya da Çıkmaz sokak’a doğru giden stratejisi mi?
Ya da Kardeşlik ve Barış altında Sorunun çözümüne yönelik gerçekten adımların atılması mıdır?
*Kürt Sorununa ilişkin politikalarını yeni sürece göre bir değişim olmalı. Ve bu Yeni süreci doğru analiz etmek ve doğru adımlar atılmalıdır.
BDP
Bu süreci doğru götüren ve kararlı yürüyen partidir. Ancak kendi iç bünyesindeki tartışmaları bir yana bırakarak sürece endekslenmeli.
BDP Türkiye partisi olmalıdır.
Demokratik Türklerle Demokratik Kürtler bir araya gelmelidir.
BDP tarihi adımını atmalıdır. Önemli olan barış sürecidir. Çözüm sürecidir.
Bu süreç başarısız olunursa Kürt Hareketi bölünür.
ERGENEKON
*Telefon dinlenme eskidende vardı yeni dinlenme değildir. Ama HEDEF yeni oldu. Yöntem olarak CHP, Asker, Yargı, Basın, Siyasetçiler, İş adamları ve yazarların dinlenmesi bu süreçte yeni oldu.
*Ekonomi hakkında herkes endişeli. Ekonomi yönünde bir tepki yok Muhalefet partilerde ekonomiye vurgu yapmıyor. Bu çerçevede AKP oy kaybetmiyor. Bunun diğer nedeni AÇILIMDAN kaynaklanıyor. Herkes Demokrat açılıma vurgu yapıyor. Ama bu konuda bilinmediği gibi Somut şeyler konuşulmuyor Somut olmayan şeyler konuşuluyor.
*Ergenekon tutukluları Terörist suçu gibi muamele görmekte
*Ergenekon Terör mü? Organizeli suç örgütü mü? Ne olduğu yönünde karar verilmedi. Ergenekon Terörist mi? Terörist değimli?
*Ergenekon davasını anlamak için terörist örgüt mü? Sorgulanması gerekir. Bunun hayati önemi vardır.
*Bazı insanlar kötü şeyler yapmış olabilir. Silahların yakalanması ile bunu askerlere kadar yayılması Bazı basınında çıkan haberler üzerine diğer gazeteler de o gazetenin yaklaşımını izlemektedir ve ona göre başlıklar atılmakta. Adalet bakanlığı da gazetenin haberlerinden kaynaklanarak yaymaktadır.
*Mahkemeler de bunun ne olduğuna karar veremediğinden kaynaklanıyor. Mahkeme karar vermezse dava büyür, yaygınlaşır, tehlikeli boyuta gider. Hiçbir kanıt bulunmadan devam edecektir.
*Tıpkı : Avrupa Birliği süreci gibi fasıllar açılıyor. Açılan fasıllardan hiç biri kapanmıyor.
PKK
*PKK bu süreçte tavrını şiddetten yana değil de barıştan yana kaymalıdır.
*Ateşkes ve çözüm sürecinde sorumluluk üstlenmelidir.
*Ateşkes çağrısıyla birlikte sürece katkı vermelidir.
SONUÇ
Sorunun Ortadoğu’dan bağımsız olmadığı gerçekliği ile KDP lideri Mesud BARZANİ ile Irak Cumhurbaşkanı Celal TALABANİ’ nin katılımcılığı yol almayı kolaylaştıracaktır.
Sorunun ortadan kaldırılması ve açılan yaraların ve tahribatın giderilmesi hiç de kolay olmayacaktır. Bu gün bu sorunun çözümüne adımlar atılmazsa bunun sonucunda belirsizlikler ve çözümsüzlük duygusu egemen olur. Ve toplumsal şiddetin artacağını göz ardı etmemeliyiz.
Çözümsüzlük devam ederse toplumsal destek azalır. Terör ve şiddet için zemin oluşur.
Kürt Sorunu Kürtleri ilgilendiren bir sorun olmanın çok ötesine geçmiştir.
Kürt Sorunu Türkiye’nin önünü tıkayan çağdaşlaşma ve kalkınma yolunda ve AB sürecinde atılımların yapılmasına engel olmakta ve toplumun yoksullaşmasına etkisi olduğunu vurgulamak isterim.
Türkiye’nin kaynaklarının heba olduğunu ve milyarlarca dolarımızı dağlarımıza kurşun sıkmayla heba ettik.
Yeni başlayan bu barış sürecinden başarılı çıkmamızın zorunlu olduğunu belirterek…
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder