AVRUPA’NIN GEZİ RAPORU
“ÜLKE YÖNETİMLERİNİN ORANTISIZ GÜÇ
KULLANILMASINA SESSİZ KALMASI POLİSİN GÜÇ GÖSTERİSİNİ CESARETLENDİRDİ”
Avrupa
Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, Gezi olaylarıyla ilgili
hazırladığı raporunda;
Güvenlik
güçlerinin davranışının insan haklarına yönelik bir tehdit oluşturduğuna dikkat
çekerek, “Artık Türk polisinin insan haklarına saygı gösterme zamanı gelmiştir”
dedi.
Komiser Muiznieks
ayrıca, “Ülke yönetimlerinin orantısız güç kullanmasına sessiz kalması polisin
güç gösterisini cesaretlendirdi” ifadesini kullandı.
Raporda,
polisin toplantı ve gösterilere müdahale sırasında neden olduğu insan hakkı
ihlallerinin yapısal bir sorun haline geldiğine vurgu yapan Muiznieks
Ankara’nın defalarca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bu nedenle mahkûm
olduğunu da dikkat çekti.
Raporda,
“Toplantı ve gösterilerde polisin göz yaşartıcı bomba ve biber gazı
kullanımında, gösteri sırası ve sonrasındaki göz altılarda Avrupa İşkence ve
Kötü Muameleyi Önleme Komitesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
belirlenmiş standartlarla uyumlu değil.
Gezi
olaylarına katılan sağlık personeli, medya mensupları, üniversite ve dernek
mensupları cezalandırıldı yâda işten çıkarıldı.
Bu türlü
cezalandırmalar toplanma özgürlüğü ve basın özgürlüğünü tehdit etti. Türkiye’de izinsiz de olsa
barışçıl toplantı ve gösterilere karşı Avrupa standartlarında hoşgörünün
bulunmadı. Temel sorun ise bu tür olaylarda insan hakkı ihlaline neden olan
polis memurlarının cezalandırılmaması oldu” denildi.
Polisin
‘orantısız güç kullanımı’ karşısında ülke yönetimlerinin sessiz kaldığı, bu
türlü davranışlara hoşgörülü olunamayacağına yönelik hiç bir mesaj vermediğinin
de kaydedildiği raporda, “Bu tutum
polisin güç gösterisini cesaretlendirdi. Polislerin yargılanabilmeleri için
gerekli idari izin mekanizması kaldırılmalı ve etkin bir polis şikâyet
mekanizması oluşturulmalı” ifadeleri yer aldı.
Muiznieks raporunda ayrıca şu değerlendirmelere yer verdi:
·
“1980 askeri darbesi polis teşkilatı
içinde bazı izler bıraktı.
·
Polis içindeki baskın kültür
milliyetçi muhafazakâr, militarist ve devlet-merkezci
oldu.
·
Polisin etkin biçimde çalışabilmesi için
yaşadığı toplumun çeşitliliğini yansıtması
gerekmektedir.
·
Farklı etnik ve din temelinde
çeşitliliğin, emniyet teşkilatına yansıması gerçekçi
olacaktır.
·
Aksi takdirde polis toplumla nasıl
iletişim kuracağını, yerel olayları nasıl
anlayacağını bilemez.
·
Bu çeşitliliği yansıtmazsa aynı
diyalog kanallarına sahip olamayacaktır.
·
Avrupa Konseyi Irkçılık ve
Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu bu konuyu daha önce
ele almıştır.
·
Türkiye’de toplum çeşitlendiği ve bu
çeşitlilik tanındığı için polis de bu çeşitliliği
avantaj bilip içine
aldığında toplumla daha iyi iletişim kuracaktır.
·
Ayrıca, polis memurlarının neden
olduğu insan hakları sorunlarının üstesinden
gelmek için polisin
sosyal haklarının iyileştirilmesi ve çalışma koşullarının düzeltilmesi
gerekir”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder