11 Eylül 2014 Perşembe


Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings,  “TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ DENGELENME ZORLAŞTI”

Türkiye ekonomisindeki yeniden dengelenmenin zorlaştığını ve 2. çeyrek büyüme verilerinin TCMB üzerindeki baskıyı artırabileceğini söyledi.

 “Enflasyon yüksekken yapılan faiz indirimleri göz önünde bulundurulduğunda, para politikası kafa karıştırıcı oldu”

 Türkiye’de bankacılık sistemi ve etkili regülatörlerin, kredi notu için destekleyici olduğunu, ancak son dönemlerdeki hızlı kredi artışının bankalar için önemli bir risk oluşturduğunu ifade etti.

 Yılın ilk yarısındaki başarılı politika düzenlemelerine rağmen Türkiye ekonomisindeki yeniden dengelenmenin zorlaşabileceğini söyledi. Para politikası Mayıs’tan bu yana daha esnek hâle getirilse de, Euro Bölgesi’ndeki zayıf toparlanma ve artan jeopolitik riskler, cari açık dengelenmesini yavaşlatabilir. Son veriler, yeniden dengelenmeye ilişkin karışık sinyaller veriyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 13 haftalık hareketli göstergeleri, yıllık kredi büyümesinin 2013’e kıyasla yarı yarıya azalarak yüzde 20’ye gerilediğine işaret ediyor. Bu düşüşün hızı yavaşlamış olsa da, daha fazla faiz indirimi, bu yavaşlama trendini değiştirebilir. TCMB araştırması, cari açığın özellikle kredi büyümesine duyarlı olduğunu gösteriyor.

Diğer yandan çekirdek enflasyon yılbaşından bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrederek, TCMB’nin yılsonu tahmini ve orta vadeli hedefinin çok üzerinde kaldı. Hızlanan enflasyona rağmen, para politikasında gevşemeye gidildi. TCMB son toplantısında 1 haftalık repo faizini yüzde 8.25’te bırakırken, gecelik borç verme faizlerini indirdi. TCMB üzerindeki faiz indirimi baskısının azaldığına yönelik hiçbir işaret yok. Bu baskının, bu hafta açıklanan ve bir önceki çeyrekteki yüzde 4.3 oranından yüzde 2.1’e gerileyen 2. çeyrek GSYH rakamlarından sonra daha da artabileceğini,

Ekonomik popülizm önümüzdeki yılki seçimlerin öncesinde risk oluşturabilir. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması sonrasında bakanlar kurulunda yapılan atamalar, cumhurbaşkanının, kredibilitesi yüksek ve deneyimli ekonomi takımını değerli gördüğüne işaret ediyor. Ayrıca 2014’ün ilk yarısındaki bütçe gerçekleşmeleri de mali disiplinin korunduğunu gösteriyor.

Yüksek enflasyon ve yüksek cari açık uzun vadeli yapısal reformlar yapılmadan daha yüksek büyüme elde edilmek istendiğini gösteriyor. Yapılmayan uzun vadeli yapısal reformlar tasarruf oranını artırmayarak ya da iş güvenini iyileştirmeyerek doğrudan yabancı yatırıma yardım etmemek olarak örneklendirilebilir. 2014’te cari açığın GSYH’ya oranı tahminimiz yüzde 6.2’yken bunun yavaş bir iyileşmeyle 2015’te yüzde 5.7 olacağını öngörüyoruz. Dış finansman kalitesi zayıf olmaya devam ediyor. 2014’ün ilk çeyreğinde dış finansmanın yaklaşık yüzde 70’i hala portföy ve belirlenemeyen sermaye girişleriyle fonlanıyor.

Yüksek cari açık ve brüt dış finansman ihtiyacı köklü kredi zayıflıkları arasında bulunuyor. Türkiye Fitch’in son "şok senaryosunda" sermaye girişlerindeki düşüşe karşı en zayıf gelişen piyasalar arasında bulunuyor. Bu senaryoda ABD faiz oranlarının daha hızlıca ve daha yüksek bir seviyeye artırıldığında volatilite ve risk primlerinin artacağı öngörülüyor. Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın son parasal genişleme hamleleri böyle bir şoku hafifletebilir.

Türkiye, dış piyasalara erişimi sürdürebildiği için ve banka ve kurumların yüksek borç çevirme oranından faydalanabildiği için dış şoklara karşı dayanıklılığını korudu. Piyasalara erişim devam edeceğini öngörüyoruz ancak kısa vadede büyük ölçüde banka borçlanmalarından dolayı brüt dış finansman oranı 2007’den beri iki katına çıkarak yüzde 32’ye ulaştı. Bu yüzden bankaların daha kötü bir senaryoya karşı zayıflıkları arttı.

Ayrıca bankaların dış kaynakları rezerv opsiyon mekanizması dahilinde biriktirmesi brüt uluslararası rezervlerin tamamının TCMB kontrolü altında olmayabileceği anlamına geliyor. Böylece eğer büyük çapta bir dış likidite krizi yaşanırsa yetkililerin manevra yapma alanı daralmış oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder