Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch
Ratings, “TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ
DENGELENME ZORLAŞTI”
Türkiye ekonomisindeki yeniden
dengelenmenin zorlaştığını ve 2. çeyrek büyüme verilerinin TCMB üzerindeki
baskıyı artırabileceğini söyledi.
“Enflasyon yüksekken yapılan faiz indirimleri
göz önünde bulundurulduğunda, para politikası kafa karıştırıcı oldu”
Türkiye’de bankacılık sistemi ve etkili regülatörlerin,
kredi notu için destekleyici olduğunu, ancak son dönemlerdeki hızlı kredi
artışının bankalar için önemli bir risk oluşturduğunu ifade etti.
Yılın ilk yarısındaki başarılı politika
düzenlemelerine rağmen Türkiye ekonomisindeki yeniden dengelenmenin
zorlaşabileceğini söyledi. Para politikası Mayıs’tan bu yana daha esnek hâle
getirilse de, Euro Bölgesi’ndeki zayıf toparlanma ve artan jeopolitik riskler,
cari açık dengelenmesini yavaşlatabilir. Son veriler, yeniden dengelenmeye
ilişkin karışık sinyaller veriyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB)
13 haftalık hareketli göstergeleri, yıllık kredi büyümesinin 2013’e kıyasla
yarı yarıya azalarak yüzde 20’ye gerilediğine işaret ediyor. Bu düşüşün hızı
yavaşlamış olsa da, daha fazla faiz indirimi, bu yavaşlama trendini
değiştirebilir. TCMB araştırması, cari açığın özellikle kredi büyümesine
duyarlı olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan çekirdek enflasyon yılbaşından
bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrederek, TCMB’nin yılsonu tahmini ve orta vadeli
hedefinin çok üzerinde kaldı. Hızlanan enflasyona rağmen, para politikasında
gevşemeye gidildi. TCMB son toplantısında 1 haftalık repo faizini yüzde 8.25’te
bırakırken, gecelik borç verme faizlerini indirdi. TCMB üzerindeki faiz
indirimi baskısının azaldığına yönelik hiçbir işaret yok. Bu baskının, bu hafta
açıklanan ve bir önceki çeyrekteki yüzde 4.3 oranından yüzde 2.1’e gerileyen 2.
çeyrek GSYH rakamlarından sonra daha da artabileceğini,
Ekonomik popülizm önümüzdeki yılki
seçimlerin öncesinde risk oluşturabilir. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın
cumhurbaşkanı olması sonrasında bakanlar kurulunda yapılan atamalar,
cumhurbaşkanının, kredibilitesi yüksek ve deneyimli ekonomi takımını değerli
gördüğüne işaret ediyor. Ayrıca 2014’ün ilk yarısındaki bütçe gerçekleşmeleri
de mali disiplinin korunduğunu gösteriyor.
Yüksek enflasyon ve yüksek cari açık
uzun vadeli yapısal reformlar yapılmadan daha yüksek büyüme elde edilmek
istendiğini gösteriyor. Yapılmayan uzun vadeli yapısal reformlar tasarruf
oranını artırmayarak ya da iş güvenini iyileştirmeyerek doğrudan yabancı
yatırıma yardım etmemek olarak örneklendirilebilir. 2014’te cari açığın GSYH’ya
oranı tahminimiz yüzde 6.2’yken bunun yavaş bir iyileşmeyle 2015’te yüzde 5.7
olacağını öngörüyoruz. Dış finansman kalitesi zayıf olmaya devam ediyor.
2014’ün ilk çeyreğinde dış finansmanın yaklaşık yüzde 70’i hala portföy ve
belirlenemeyen sermaye girişleriyle fonlanıyor.
Yüksek cari açık ve brüt dış
finansman ihtiyacı köklü kredi zayıflıkları arasında bulunuyor. Türkiye
Fitch’in son "şok senaryosunda" sermaye girişlerindeki düşüşe karşı
en zayıf gelişen piyasalar arasında bulunuyor. Bu senaryoda ABD faiz
oranlarının daha hızlıca ve daha yüksek bir seviyeye artırıldığında volatilite
ve risk primlerinin artacağı öngörülüyor. Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın son
parasal genişleme hamleleri böyle bir şoku hafifletebilir.
Türkiye, dış piyasalara erişimi
sürdürebildiği için ve banka ve kurumların yüksek borç çevirme oranından
faydalanabildiği için dış şoklara karşı dayanıklılığını korudu. Piyasalara
erişim devam edeceğini öngörüyoruz ancak kısa vadede büyük ölçüde banka
borçlanmalarından dolayı brüt dış finansman oranı 2007’den beri iki katına
çıkarak yüzde 32’ye ulaştı. Bu yüzden bankaların daha kötü bir senaryoya karşı
zayıflıkları arttı.
Ayrıca bankaların dış kaynakları
rezerv opsiyon mekanizması dahilinde biriktirmesi brüt uluslararası rezervlerin
tamamının TCMB kontrolü altında olmayabileceği anlamına geliyor. Böylece eğer
büyük çapta bir dış likidite krizi yaşanırsa yetkililerin manevra yapma alanı
daralmış oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder