24 Mart 2017 Cuma



ADALET DİVANI: “İŞ YERİ BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYABİLİR”

Avrupa Adalet Divanı, işverenin işyerinde başörtüsünü yasaklayabileceğine hükmetti. Kararda işyeri yönetmeliklerinde belirtilen kriterlere işaret edildi.

Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı  aldığı kararda, eğer işyerinde dünya görüşüne ilişkin semboller yasaklanmışsa ve bunun da gerekçeleri belirtiliyorsa başörtüsü takılmasına izin verilmeyebileceğine hükmetti.

Karara konu olan şikayet Belçika’da yaşayan Müslüman bir kadın tarafından yapıldı. Belçika’da bir güvenlik firmasında üç yıl resepsiyonist olarak çalışan Samira A. adlı bir kadın, işyerinde başörtüsü takmak istediğini söylediğinde işten çıkarılmıştı. İşyeri kararına siyasi, felsefi ve dini görüşleri görünür şekilde sembolize eden işaretlerin işyeri yönetmeliğine uygun olmadığını gerekçe göstermişti.

İşyerinin sunduğu gerekçeyi yerinde bulan Avrupa Adalet Divanı da bu koşullarda başörtü yasağının ayrımcılık olarak değerlendirilemeyeceğine işaret etti. Belirli dini ve dünya görüşüne sahip kişilerin haksızlığa uğramasına yol açabilecek bir yönetmelikte dolaylı olarak ayrımcılıktan söz edilebileceğini, ancak böyle bir yönetmeliğin müşterilere karşı siyasi, dini ve felsefi tarafsızlığın korunması ile savunulabileceği kaydedildi. Kararda böyle bir kuralın, özellikle müşterilerle doğrudan temasta olan kişiler için önemli olduğu vurgulandı.

Adalet Divanı’nın değerlendirdiği bir diğer şikayet de Fransa’dan gelen bir başvuru ile ilgili. Ancak mahkeme bu şikayetle ilgili kesin bir karara varmadı. Bilgisayar yazılım tasarımcısı olarak çalışan Asma B. adlı bir kadının, başörtüsü taktığı için şirket müşterilerinden birinin şikayeti ile karşılaştığı ve 2009 yılında işten çıkarıldığı belirtildi.

Ancak Adalet Divanı yargıçları, işverenin müşterinin talebine uygun davranmasının Avrupa yasaları çerçevesinde başlıca ve belirleyici bir talep olarak görülemeyebileceğine işaret etti. Yargıçlar, Fransa’dan gelen şikayetle ilgili olarak işten çıkarılmanın haklı gerekçelere dayanmayabileceğini belirtti. Bu nedenle de Adalet Divanı Fransa’daki olayla ilgili açık bir görüş belirtmedi.

Belçika’daki olayla ilgili alınan karar Avrupa ülkeleri için emsal teşkil ediyor. Avrupa Birliği ülkelerindeki mahkemelerin alacakları kararda Avrupa Adalet Divanı’nın bu hükmüne uygun hareket etmesi gerekiyor.

 


MÜNCHNER MERKUR: “ANKARA’NIN DİNİ EĞİLİMLERİNİ AB’NE İHRACINA YARGIÇLAR SET ÇEKTİ”

Münchner Merkur gazetesi; Avrupa Adalet Divanı, işverenin işyerinde başörtüsünü yasaklayabileceğine hükmetmesine dikkat çektiği haberinde, “Ankara’daki yönetim ülkeyi milliyetçi dinci bir diktatörlüğe dönüştürmekte ne kadar ısrar ediyorsa, o ölçüde dinî eğilimlerini AB’ne ihraç ediyor. İşte Avrupalı yargıçlar bu gelişmeye şimdi set çektiler” dedi.

Alman gazetesi, “Bu karar Avrupa’nın laik yapısına net bir biçimde yapılan vurgudur. Avrupa Adalet Divanı evet dini özgürlükleri üst seviyede görüyor ama Müslüman din devletlerinde olduğundan farklı olarak dinleri tüm değerler bütününün üzerinde de görmüyor. Karar doğru ve yön gösterici. Çünkü Erdoğan’ın gittikçe daha küstahlaşan girişimleri ile Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türkiye kökenliyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istediği bir dönemde başörtüsü takan başka kadınların da şikayette bulunması muhtemeldir. Ankara’daki yönetim ülkeyi milliyetçi dinci bir diktatörlüğe dönüştürmekte ne kadar ısrar ediyorsa, o ölçüde dinî eğilimlerini AB’ne ihraç ediyor. İşte Avrupalı yargıçlar bu gelişmeye şimdi set çektiler”

 


FRANKFURTER ALLGEMEINE ZEITUNG: “KARAR PEKALA ÖZGÜRLÜK ANLAMINA GELEBİLİR”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi; Avrupa Adalet Divanı’nın kararına ilişkin, “Bir yasaklama kararı da pekâlâ özgürlük anlamına gelebilir. Bir işveren çalışanlarının siyasi görüşlerine ve dinî inançlarına göre giyinip kuşanmasına izin verebilir, ya da genel geçerli olacak bir tarzda buna izin vermeyebilir”

Alman gazetesi şöyle devam etti:

“Bir yasaklama kararı da pekâlâ özgürlük anlamına gelebilir. Bir işveren çalışanlarının siyasi görüşlerine ve dinî inançlarına göre giyinip kuşanmasına izin verebilir, ya da genel geçerli olacak bir tarzda buna izin vermeyebilir. Avrupa Adalet Divanı haklı olarak bu noktada doğrudan bir ayrımcılık görmüyor. Zira işyerindeki tüm çalışanlara eşit muamele yapılmaktadır. Adalet Divanı yargıçları biraz geriye çekilerek, münferit olaylarda ulusal mahkemelerin belli bir görüşün ayrımcılığa uğrayıp uğramadığına kendilerinin karar vermesinden yana görüş bildirdiler. Bazen eşit olmayan muamele de belirli nedenlerle meşru olabilir. İşverenin müşterisinin karşısına ‘tarafsız’ bir görünümde çıkmak istemesi de anlaşılır bir şeydir. Bu da ticarî şirketlerin özgürlüğüdür ve şirketin dış ilişkilerinde çalışanlar bundan etkilenecektir”.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder