ADALET DİVANI: “İŞ
YERİ BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYABİLİR”
Avrupa Adalet Divanı,
işverenin işyerinde başörtüsünü yasaklayabileceğine hükmetti. Kararda işyeri
yönetmeliklerinde belirtilen kriterlere işaret edildi.
Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı aldığı kararda, eğer işyerinde dünya görüşüne
ilişkin semboller yasaklanmışsa ve bunun da gerekçeleri belirtiliyorsa
başörtüsü takılmasına izin verilmeyebileceğine hükmetti.
Karara konu olan şikayet Belçika’da yaşayan Müslüman bir
kadın tarafından yapıldı. Belçika’da bir güvenlik firmasında üç yıl
resepsiyonist olarak çalışan Samira A. adlı bir kadın, işyerinde başörtüsü
takmak istediğini söylediğinde işten çıkarılmıştı. İşyeri kararına siyasi,
felsefi ve dini görüşleri görünür şekilde sembolize eden işaretlerin işyeri
yönetmeliğine uygun olmadığını gerekçe göstermişti.
İşyerinin sunduğu gerekçeyi yerinde bulan Avrupa Adalet
Divanı da bu koşullarda başörtü yasağının ayrımcılık olarak
değerlendirilemeyeceğine işaret etti. Belirli dini ve dünya görüşüne sahip
kişilerin haksızlığa uğramasına yol açabilecek bir yönetmelikte dolaylı olarak
ayrımcılıktan söz edilebileceğini, ancak böyle bir yönetmeliğin müşterilere
karşı siyasi, dini ve felsefi tarafsızlığın korunması ile savunulabileceği
kaydedildi. Kararda böyle bir kuralın, özellikle müşterilerle doğrudan temasta
olan kişiler için önemli olduğu vurgulandı.
Adalet Divanı’nın değerlendirdiği bir diğer şikayet de
Fransa’dan gelen bir başvuru ile ilgili. Ancak mahkeme bu şikayetle ilgili
kesin bir karara varmadı. Bilgisayar yazılım tasarımcısı olarak çalışan Asma B.
adlı bir kadının, başörtüsü taktığı için şirket müşterilerinden birinin
şikayeti ile karşılaştığı ve 2009 yılında işten çıkarıldığı belirtildi.
Ancak Adalet Divanı yargıçları, işverenin müşterinin
talebine uygun davranmasının Avrupa yasaları çerçevesinde başlıca ve
belirleyici bir talep olarak görülemeyebileceğine işaret etti. Yargıçlar,
Fransa’dan gelen şikayetle ilgili olarak işten çıkarılmanın haklı gerekçelere
dayanmayabileceğini belirtti. Bu nedenle de Adalet Divanı Fransa’daki olayla
ilgili açık bir görüş belirtmedi.
Belçika’daki olayla ilgili alınan karar Avrupa ülkeleri için
emsal teşkil ediyor. Avrupa Birliği ülkelerindeki mahkemelerin alacakları
kararda Avrupa Adalet Divanı’nın bu hükmüne uygun hareket etmesi gerekiyor.
MÜNCHNER MERKUR:
“ANKARA’NIN DİNİ EĞİLİMLERİNİ AB’NE İHRACINA YARGIÇLAR SET ÇEKTİ”
Münchner Merkur
gazetesi; Avrupa Adalet Divanı, işverenin işyerinde başörtüsünü
yasaklayabileceğine hükmetmesine dikkat çektiği haberinde, “Ankara’daki yönetim
ülkeyi milliyetçi dinci bir diktatörlüğe dönüştürmekte ne kadar ısrar ediyorsa,
o ölçüde dinî eğilimlerini AB’ne ihraç ediyor. İşte Avrupalı yargıçlar bu
gelişmeye şimdi set çektiler” dedi.
Alman gazetesi, “Bu
karar Avrupa’nın laik yapısına net bir biçimde yapılan vurgudur. Avrupa Adalet
Divanı evet dini özgürlükleri üst seviyede görüyor ama Müslüman din
devletlerinde olduğundan farklı olarak dinleri tüm değerler bütününün üzerinde
de görmüyor. Karar doğru ve yön gösterici. Çünkü Erdoğan’ın gittikçe daha
küstahlaşan girişimleri ile Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türkiye kökenliyi
kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istediği bir dönemde başörtüsü takan
başka kadınların da şikayette bulunması muhtemeldir. Ankara’daki yönetim ülkeyi
milliyetçi dinci bir diktatörlüğe dönüştürmekte ne kadar ısrar ediyorsa, o
ölçüde dinî eğilimlerini AB’ne ihraç ediyor. İşte Avrupalı yargıçlar bu
gelişmeye şimdi set çektiler”
FRANKFURTER
ALLGEMEINE ZEITUNG: “KARAR PEKALA ÖZGÜRLÜK ANLAMINA GELEBİLİR”
Frankfurter Allgemeine
Zeitung gazetesi; Avrupa Adalet Divanı’nın kararına ilişkin, “Bir yasaklama
kararı da pekâlâ özgürlük anlamına gelebilir. Bir işveren çalışanlarının siyasi
görüşlerine ve dinî inançlarına göre giyinip kuşanmasına izin verebilir, ya da
genel geçerli olacak bir tarzda buna izin vermeyebilir”
Alman gazetesi şöyle
devam etti:
“Bir yasaklama kararı da pekâlâ özgürlük anlamına gelebilir.
Bir işveren çalışanlarının siyasi görüşlerine ve dinî inançlarına göre giyinip
kuşanmasına izin verebilir, ya da genel geçerli olacak bir tarzda buna izin
vermeyebilir. Avrupa Adalet Divanı haklı olarak bu noktada doğrudan bir
ayrımcılık görmüyor. Zira işyerindeki tüm çalışanlara eşit muamele
yapılmaktadır. Adalet Divanı yargıçları biraz geriye çekilerek, münferit olaylarda
ulusal mahkemelerin belli bir görüşün ayrımcılığa uğrayıp uğramadığına
kendilerinin karar vermesinden yana görüş bildirdiler. Bazen eşit olmayan
muamele de belirli nedenlerle meşru olabilir. İşverenin müşterisinin karşısına
‘tarafsız’ bir görünümde çıkmak istemesi de anlaşılır bir şeydir. Bu da ticarî
şirketlerin özgürlüğüdür ve şirketin dış ilişkilerinde çalışanlar bundan
etkilenecektir”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder