Av.
TAHİR ELÇİ
Diyarbakır
Baro Başkanımız
28 KASIM 2015 Tarihinde
Diyarbakır Sur ilçesindeki tarihi 4 ayaklı minare önünde yapmış olduğu basın
açıklaması sonrası öldürülme olayını irdeleyelim.
Olay yerini hukuki
olarak değerlendirelim.
1.
OLAY: Balıkçılar Başı
Bir ihbar veya bir
polis anonsu üzerine gelen bölgede görevli polisler, Balıkçılar başına doğru
gelen bir araca doğru koşarak yönelmişlerdir. Bu varsayımımızın dayanağı
caddeden geçen her araca polisin koşarak gitmeyeceğidir.
Araç durmuş ve polisler
son derece basiretsiz, sorumsuz ve tedbirsiz bir şekilde açık hedef halinde
aracın kapılarına yönelmişlerdir.
Burada 2 polisimiz
şehit olmuştur.
2.OLAY:
İki örgüt üyesinin araçtan inerek 4 ayaklı minarenin bulunduğu sokağa girmesi;
Burada bazı akla
gelebilecek soruları yüksek sesle düşünelim.
1.) Sokağa
kaçan 2 örgüt üyesinin 150 metre sonra diğer arkadaşlarının yanında olacağını muhtemelen
düşünürsek, kaçtıkları sokak yönünde polislerin olduğunu bilmiş olsalardı
sokağa doğru yönelirler miydi?
2.) Bu
2 örgüt üyesinin sokakta hızla koşarken karşılarında bulunan polislere doğru ateş
ettiklerine dair ortada herhangi bir görüntü çıkmadı.
Veya
ateş etmiş olsalardı, mutlaka arada sivil insanlarında yaralanması veya ölümü muhakkak
gerçekleşirdi ancak böyle bir durum da olmadı.
Olay
yerinde bulunan sivil insanların yaralanma ve ölümü olmadığına göre bu iki
örgüt üyesinin iddia edilenin aksine ateş etmedikleri ve dolayısıyla da ortada
herhangi bir çatışmanın olmadığı aşikardır.
3.) Polis
ve Salahiyetler Kanununa göre polis memurunun üzerinde 2 silah taşıma yetkisi yoktur.
Ancak görüntülerde izleneceği üzere, bir polisin üzerinde 2 silah olduğu ve
silah değiştirdiği açıkça görünmektedir. İlgili polis memuru Kanuna aykırı olduğu
sabit iken neden üzerinde 2 silah taşımaktadır?
4.) Görüntülerde,
Tahir ELÇİ’nin bulunduğu yerde, 4 polis memuru gözükmektedir.
Her
bir polisin silahı 14 Mermi almaktadır. Kaçan iki örgüt üyesi üzerine ateş
etmeleri durumunda en az 50 mermi ateşe ettikleri ve hatta mermileri bittiğinde
de şarjör değişikliği yaptıkları görüntülerle sabittir.
Fakat
polis memurları ile kaçan iki örgüt üyesinin aralarındaki mesafeye
bakıldığında, elle dahi yakalanabilecekleri, çelme veya tekme atarak da,
dengesi bozularak da yakalanabileceği görülmektedir. İlgili Polis memurlarınca
neden bu davranış sergilenmemiştir?
5.) Akla
gelebilecek diğer bir soru da, olay yerindeki verilere göre ilgili Polisler, bu
kaçan iki örgüt üyesine KURU SIKI TABANCA İLE Mİ ATEŞ ETMİŞLERDİR?
Bu
kaçan 2 örgüt üyesine ateş edilmesi durumunda bu iki kişi kuvvetle muhtemel yaralı
veya ölü de olabilir. Eğer bu 2 kişi ölü ve/veya yaralı da olsa örgütün elinde olduklarından,
olayın bu yönünü ancak polislerin ateş etme durumunu aydınlatır.
6.) Olayın
akışına baktığımızda;
Kaçan
2 örgüt üyesinin 4 ayaklı minarenin arka ayağı önünde ayakta duran Tahir
ELÇİ’nin yanından veya yakın olabilecek bir mesafeden hızla geçerek kaçtıkları,
caminin
arkasındaki diğer örgüt üyelerinin bulunduğu sokağa yöneldikleri,
Tahir
ELÇİ olayın ilk anında balıkçılar başında meydana gelen ateş edilen yöne eğilerek
baktığı,
ve
kendilerine doğru yaklaşanlara, yanından geçip giderken, gidiş yönlerine doğru
başını çevirdiği ve kaçanları gözleriyle izlerken başının arkasının polislere
dönük olduğu olayın akışından görülmektedir.
Zira
arkadan gelen (ense kısmından) kurşunun kafatasının arkasından girerek, sol gözünden
yani önden çıktığı ve Tahir ELÇİ’nin yerde yattığı yöne, başından akan kanın
akışına göre değerlendirdiğimizde, arkasından yani polislerin bulunduğu yerden
gelen kurşun ile vurulduğu tahmin edilmektedir.
Merminin
Rahmetlinin kafatasında izlediği yön şekli, merminin giriş ve çıkış yönü, ölüm
saati zaman dilimi bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
7.) Otopsi
raporlarına göre, Tahir ELÇİ’nin, uzak mesafeden atış ve büyük silah ile
vurulduğu söylenmektedir.
Uzak
atış; 1.30 metre uzaklıktan yapılan atış sayılır.
Büyük
silah; Glock tabancada büyük silah sayılmaktadır.
Otopsi
raporunda yer alan “uzak mesafeden atış ve büyük silah” ibareleri bu bilgi
ışığında değerlendirilmelidir.
8.) Biraz
geriye dönersek;
Sokağa
hızla koşarak giren iki kişiden öndeki silah elinde hızla geçerken, arkadan
gelen kişinin elindeki silahın kabzasından değil de silahın namlusundan
tutuğunu ve polise doğru hızla koşarak yaklaşırken elindeki silahı polise doğru
fırlattığını hepimiz görüntülerde izledik.
Burada
mantığıma ters geleni paylaşmak isterim.
Olay
yerinden koşarak geçen örgüt üyesinin sağ tarafında, duvara yakın duran aracın
yanında konumlanan polise doğru elindeki silahını fırlattığı görüntülerden
sabittir. Bu şekilde atılan silahın, görevli polis memurunun bulunduğu noktaya
düşmesi gerekirken neden örgüt üyesinin bahsettiğimiz hamlesi ile fırlatılan
silah, o mesafeden uzakta bulunan Tahir Elçi’nin olduğu noktada görünmektedir?
Polisin
durduğu nokta ile silahın göründüğü yer açı ve uzaklık bakımından (en az 10
adım) farklılık arz etmektedir. Zira
silah sağ tarafa doğru fırlatılmıştır ancak Tahir ise sol tarafta
bulunmaktadır.
Bu
silahın düştüğü yer değil de, Tahir Elçi’nin bulunduğu konumda olması, somut
olarak fizik kuralları ile açıklanamadığından, iki olasılık akla getirmektedir.
Ya
silaha tekme atılarak ya da o kargaşadan faydalanarak elle silahın yeri
değiştirilmiştir.
Silah
üzerinde parmak izinin alınma işlemi mutlaka yapılmıştır ancak iki örgüt
üyesinin dışında başka parmak izi var mıdır ve şayet varsa bu hususlar da araştırılmalı ve aydınlatılmalıdır.
9.) Ayrıca
ve muhakkak Sayın Tahir Elçi’nin, 4 ayaklı minarenin ön ayak kısmında durmadığı
arka ayak hizasında durmasının… (Burada önemli olan Tahir’in durma şekli ve
silahın ateş edildiği yön itibariyle belirlenmesi açısından).
Olay
yerinde birçok kamera bulunmaktadır, bu
kameraların olaya ilişkin almış oldukları kayıtların incelenmesinden edinilen
bilgiler açıklanmamıştır.
Sokak
içerisindeki Kilisenin kamera kaydı incelenmiş midir? İncelendi ise yine verilerden
edinilen bilgiler nelerdir?
Tahir
ELÇİ nin yanında bulunan silah kullanılmış mıdır ve kullanılmışsa ne tür
olaylarda kullanılmıştır?
Bu
hususların hukuki olarak, kamu yararı gözetilerek dikkatlice değerlendirilmesi,
somut delil niteliğine haiz verilerin korunması ve ilgili Savcılık Soruşturma
dosyasında yer almasının sağlanması son derece önemlidir.
3.
OLAY: Basın açıklaması yapılan yer
Baro Başkanımız Sayın
Tahir ELÇİ ve birlikte 20 veya 25 Avukat arkadaş ile tarihi 4 ayaklı minarenin
ayaklarına verilen zarar ve tarihi eserlerin korunması yönünde yaptığı basın
açıklaması bitmiş ve bu arada 15 civarında avukat arkadaşlarımız caddenin
başına doğru yürüyerek olay yerinden ilerlemişlerdir.
Ve bu arada bir ana
Kürtçe bir dakikalık konuşma yaparken Sayın Elçi ve 5 meslektaşımız 4 ayaklı
minare önünde bu Kürt kadınının konuşması için beklemede..
Akabinde de çok zaman
geçmeden Tahir ELÇİ’nin öldürülmesine sebep olay maalesef vuku bulmuştur.
Bağlı Bulunduğum
Diyarbakır Barosu Sayın Başkanım, arkadaşım, dostum ve birçok dosyalarında da
avukatlığını yapmış olduğum Tahir ELÇİ’ye Allahtan rahmet ve tüm ailesine
başsağlığı ve sabırlar dilerim.
Diyarbakır Barosu ve
tüm meslektaşlarımızla birlikte halkımızın da başı sağ olsun. 01.12.2015
Av. Mesut DEĞER
22. Dönem Diyarbakır Milletvekili