12 EYLÜL 1980 DARBE DÖNEMİNDE İŞKENCE VE CEZA EVİ YAŞANTISI
RAHMETLİ BABAM H.HASAN DEĞER İLE İLGİLİ BASINDA ÇIKAN BİR
ANIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM.
TÜRKİYE GAZETESİ
Ünal Bolat
İşte onlardan bir tanesini Türkiye okurlarıyla paylaşıyorum:
“İşkence yerinde bir telaş ve koşuşturmacanın olduğunu fark
etmiştik. Ancak neler olup bittiğini bilmiyorduk. Gözler bağlı olduğundan
sadece ya hissediyor, ya da konuşmalarından olup biteni anlamaya çalışıyorduk.
İşkencecilerin kendi aralarındaki diyaloglarından eski CHP milletvekili
rahmetli Hasan Değer’in de sorguya alındığını anlamamız uzun sürmemişti. Bir
müddet sonra da yanımıza getirdiler. İşkencecilerin kendisi ile yakından
ilgilendiğini duyuyorduk. Onu tanımayan bazıları arkadaşlarına diyordu ki:
-Yeni getirdiğiniz bu adam kim?
Başka biri:
-Beş-altı dönem Diyarbakır’dan CHP Milletvekilliği yapmış Hasan Değer’dir.
-Neden getirdiler? Ne suçu var?
-Oğlum adam siyasetçi ya, ondan getirmişler.
-Ohoo.. Her siyasetçiyi getirirsek burada yer kalmaz valla!
-Daha iyi ya, en azından ileride milletvekili dövdüm ve bağırttım diyeceksin kötü mü? Gülüştüler. Bu sırada onların kendi aralarındaki konuşmalarını dinleyen Hasan Değer:
-Ulan Tırrolar her gün kapımda geziyordunuz. Size az mı yemek ve sigara parası verdim! Ayrıca kafamı da ezseniz bağırmayacağım hiç sevinmeyin, dediğinde bizler gülmeye başlamıştık.
İşkencecilerden biri:
-Bak Hasan Dayı biraz sonra seni sorguya alacağız o zaman bağırıyor musun bağırmıyor musun göreceğiz. Burada ne babayiğitleri bağırttık.
Hasan Değer:
-Tırro-Fıssolar bağırır, ben bağırmam! Ben Zazayım!
İşkenceciler gitmişti. Kısa bir süre sonra işkenceciler telaşla içeri girip:
-Ya Hasan Dayı sen gözlerini neden açtın? Bak bir daha açarsan valla ellerini de bağlarız, ona göre!
Hasan Değer:
-Gözlerim bağlı olunca nefesim kesiliyor.
İşkenceci:
-Ya Allah aşkına sen gözlerinle mi nefes alıyorsun?
-Sana ne? Belki ben gözlerimle nefes alıyorum sen ne karışıyorsun?
Hasan Değer birkaç kez daha gözlerini açınca mecburen ifadesini alıp gözaltına götürmek üzere kısa bir süreliğine tekrar yanımıza getirdiler.
Etrafı ile sohbeti de ihmal etmiyordu. Kendisi ile gözü kapalı bir şekilde konuşmaya başladım. Kendimi tanıttım. Babamla çok iyi iki dosttular. Beni tanımış ve sohbet etmeye başlamıştı.
-Yeğenim merak etme ben buradan çıkınca seni kurtaracağım. Babanı kardeşim gibi severim.
Hasan Amcanın bu iyi niyetli yaklaşımına karşılık hiçbir şey demedim. Çünkü hâlâ kendisini milletvekili sanıyordu açıkçası işin vahametini anlayamamıştı. Kendisine sadece:
“Sağ ol Amca, yalnız ben burada biraz daha kalırım” dediğimde, bana:
-Yok yok... Sen de benim gibi gözlerini ikide bir aç seni de fazla tutmazlar! Bunlar korkaktır ha!
İşkenceciler gelip onu gözaltına götürmek üzere ayağa kaldırdılar. Tam gideceği sırada bana:
-Yeğenim bir-iki gün içinde seni bıraktıracağım merak etme, dedi. Ardından işkencecilere dönüp:
-Bak bu çocuk benim yeğenimdir. Onu dövmeyesiniz ha! Size emanet!
Bu son sözleri üzerine herkes gülmüştü. Tabii ya “Kuzuyu kurda emanet etmişti” Hasan Amca hem de “emin ellere...”
-Beş-altı dönem Diyarbakır’dan CHP Milletvekilliği yapmış Hasan Değer’dir.
-Neden getirdiler? Ne suçu var?
-Oğlum adam siyasetçi ya, ondan getirmişler.
-Ohoo.. Her siyasetçiyi getirirsek burada yer kalmaz valla!
-Daha iyi ya, en azından ileride milletvekili dövdüm ve bağırttım diyeceksin kötü mü? Gülüştüler. Bu sırada onların kendi aralarındaki konuşmalarını dinleyen Hasan Değer:
-Ulan Tırrolar her gün kapımda geziyordunuz. Size az mı yemek ve sigara parası verdim! Ayrıca kafamı da ezseniz bağırmayacağım hiç sevinmeyin, dediğinde bizler gülmeye başlamıştık.
İşkencecilerden biri:
-Bak Hasan Dayı biraz sonra seni sorguya alacağız o zaman bağırıyor musun bağırmıyor musun göreceğiz. Burada ne babayiğitleri bağırttık.
Hasan Değer:
-Tırro-Fıssolar bağırır, ben bağırmam! Ben Zazayım!
İşkenceciler gitmişti. Kısa bir süre sonra işkenceciler telaşla içeri girip:
-Ya Hasan Dayı sen gözlerini neden açtın? Bak bir daha açarsan valla ellerini de bağlarız, ona göre!
Hasan Değer:
-Gözlerim bağlı olunca nefesim kesiliyor.
İşkenceci:
-Ya Allah aşkına sen gözlerinle mi nefes alıyorsun?
-Sana ne? Belki ben gözlerimle nefes alıyorum sen ne karışıyorsun?
Hasan Değer birkaç kez daha gözlerini açınca mecburen ifadesini alıp gözaltına götürmek üzere kısa bir süreliğine tekrar yanımıza getirdiler.
Etrafı ile sohbeti de ihmal etmiyordu. Kendisi ile gözü kapalı bir şekilde konuşmaya başladım. Kendimi tanıttım. Babamla çok iyi iki dosttular. Beni tanımış ve sohbet etmeye başlamıştı.
-Yeğenim merak etme ben buradan çıkınca seni kurtaracağım. Babanı kardeşim gibi severim.
Hasan Amcanın bu iyi niyetli yaklaşımına karşılık hiçbir şey demedim. Çünkü hâlâ kendisini milletvekili sanıyordu açıkçası işin vahametini anlayamamıştı. Kendisine sadece:
“Sağ ol Amca, yalnız ben burada biraz daha kalırım” dediğimde, bana:
-Yok yok... Sen de benim gibi gözlerini ikide bir aç seni de fazla tutmazlar! Bunlar korkaktır ha!
İşkenceciler gelip onu gözaltına götürmek üzere ayağa kaldırdılar. Tam gideceği sırada bana:
-Yeğenim bir-iki gün içinde seni bıraktıracağım merak etme, dedi. Ardından işkencecilere dönüp:
-Bak bu çocuk benim yeğenimdir. Onu dövmeyesiniz ha! Size emanet!
Bu son sözleri üzerine herkes gülmüştü. Tabii ya “Kuzuyu kurda emanet etmişti” Hasan Amca hem de “emin ellere...”
NOT = Gözaltında iken gözleri siyah bant ile kapatılan
rahmetli babam gözlerini ikide bir açmasının nedenini ise bize şöyle
açıklamıştı.
‘’ Gözlerimi açıyordum ve odada ki kişilere bak seni tanıdım
bak senide tanıdım bak sen bu kişisin bak senin ismin bu bak seni tanımıyorum
ama yüzün kafamda bana bir şey yaparsanız ya öldürün ya da dışarı çıkarsam…
sizi ben tanıdım ‘’ derdi.