10 Haziran 2015 Çarşamba


7 HAZİRAN 2015 SEÇİM ANALİZİ

 “Türk ve Kürt seçmenler Pazar günkü seçimde demokrasiye olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi. Seçmenlerin yüzde 86’sından fazlası oy kullandı.

Seçime yüksek katılım, Türklerin kaybedilecek neler olduğunun gayet bilincinde olduklarını da ortaya koyuyor. Kürtlerde silah değil siyaset bilincinde.

Türkler, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha fazla güç toplamasına izin vermeyeceğini açıkça belirtmiş oldu. Bunu da Ak Partinin mecliste çoğunluk sağlamasına engel olarak ve Kürtleri temsil eden partiye ciddi oranda oy vererek yaptı.

Sayın Cumhurbaşkanı Seçimleri kendi hakkındaki bir referanduma çevirdi.

Düne bakacak olursak;  2013’teki barışçıl gösterilere aşırı güç ile tepki verildi ve yolsuzluk skandalıyla karşılaştı. Bölgesel konular kötü yönetildi.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmek ve Türkiye üzerinden bu ülkeye geçerek IŞİD’e katılmasına izin vermesine yol açtığı konuşuldu.

ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyona askeri üslerini açmaması ve entegre savunma sistemlerini konuşlandırmayı reddetmesi Türkiye’nin NATO’ya olan bağlılığı konusunda da şüpheler doğurdu

Medyaya gözdağı verilmesi tartışıldı.

Uzun süredir güçsüz siyasi muhalefet Ak Partiye ye katkı sundu.

Bu kez HDP, Meclis’te temsil edilmek için gerekenin fazlasını, oyların yüzde 13’üyle 80 sandalye alarak ciddi bir muhalefet ortaya koydu.

HDP, yalnızca laikler, kadınlar ve Sayın Erdoğan’dan mutsuz olan diğerleri için bir çıkış olmadı, aynı zamanda 30 yıldır devlete karşı kanlı bir isyan sürdüren Kürtlerin siyasal arenada öne çıkıp yeni ve önemli bir rol almasına olanak sağladı.

Kürtler, ulaştıkları seçim zaferiyle Türkiye’nin tarihî bir eşiği atlamasına yardımcı oldular. Ve Kürtler Türkiye’nin Türkmenistan benzeri bir Orta Asya otokrasisine dönüşmesini engellediler. Şimdi ise Kürtlerin mecliste nasıl bir rol üstleneceklerine karar vermesi gerekiyor.

HDP’nin bir noktada değişim yarattığı aşikar: HDP’nin meclise girmesiyle AK Partiye, koalisyon hükümetleri oluşturma zorunda bırakılmış oldu. Bu, Türkiye’deki çürümüş siyasi atmosfere şifa etkisi yapabilir. Sayın Başbakan Davutoğlu hükümeti oluştururken uzlaşma aramak zorunda kalacaktır.

 Farklı etnik kökenli seçmene sahip HDP’nin meclise girmesinin Türk demokrasisi için bir kilometre taşı olup olmayacağını zaman gösterecek. HDP, Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin bir Türkiye versiyonu olma özelliklerini taşıyor gibimi,  İlk işaretler, HDP’nin sadece Kürtlere yönelik bir yandaş politikasına takılıp kalmayacağı yönünde. Bu partinin bir noktada değişim yarattığı aşikar:

Kürt milliyetçiliğinin yükselişi Sayın Erdoğan’ın başkanlık hayalini bozdu. Seçimler ülkenin politikasında bir dönüm noktası oluşturdu..

Anayasanın yeniden yazılması düşüncesi rafa kaldırdı.

HDP, Sayın Cumhurbaşkanın mutlak iktidar düşüncesini bozdu.

Son 13 yılın en kötü yenilgisini Ak parti aldı. Sonuçlar seçmenlerin, iktidar partisinin yeni bir anayasa hazırlama Sayın Cumhurbaşkanına daha fazla yetki verme girişimini reddettiğini gösteriyor.

Kazanan halkın gücü oldu.

Demokratik kazanımların korunması için Sayın Cumhurbaşkanın siyasi partileri ‘sorumlu davranmaya’ ve ‘hassasiyete’ davet etmesi önemlidir. Sağduyunun devamı için gereklidir. Aksi halde siyasi gerginlik artar.

Sayın Cumhurbaşkanı açısından Seçim sonucu bir yenilgi, Ancak;

Partiler üstü bir cumhurbaşkanı rolünü üstlenmesi gibi bir fırsat da önündedir. Bu anlamda Sayın Erdoğan’ın yıldızı parlayabilir.

 Önümüzdeki haftalar, muhtemelen istikrarsız ve belirsiz geçecek ve koalisyon hükümeti kurulamazsa yeni seçimler gerekli olabilir.

Bir koalisyon hükümeti kurulsa dahi büyük sorunlar yerinde duruyor:

 Durağan ekonomi,

Türkiye sınırları içinde yaşayan 2 milyon Suriyeli mülteci,

Hemen ufuk ötesinde Suriye ve Irak’taki IŞİD

 Ve onarılmaya ihtiyaç duyan ÇÖZÜM SÜRECİ.

 Ülke uzun süreli bir kararsızlığı göze alamayabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder