7 HAZİRAN 2015 SEÇİM ANALİZİ
“Türk ve Kürt seçmenler Pazar günkü seçimde
demokrasiye olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi. Seçmenlerin yüzde
86’sından fazlası oy kullandı.
Seçime yüksek katılım, Türklerin
kaybedilecek neler olduğunun gayet bilincinde olduklarını da ortaya koyuyor.
Kürtlerde silah değil siyaset bilincinde.
Türkler, Sayın Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın daha fazla güç toplamasına izin vermeyeceğini açıkça
belirtmiş oldu. Bunu da Ak Partinin mecliste çoğunluk sağlamasına engel olarak
ve Kürtleri temsil eden partiye ciddi oranda oy vererek yaptı.
Sayın Cumhurbaşkanı Seçimleri kendi
hakkındaki bir referanduma çevirdi.
Düne bakacak olursak; 2013’teki barışçıl gösterilere aşırı güç ile
tepki verildi ve yolsuzluk skandalıyla karşılaştı. Bölgesel konular kötü yönetildi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı
devirmek ve Türkiye üzerinden bu ülkeye geçerek IŞİD’e katılmasına izin
vermesine yol açtığı konuşuldu.
ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı
koalisyona askeri üslerini açmaması ve entegre savunma sistemlerini
konuşlandırmayı reddetmesi Türkiye’nin NATO’ya olan bağlılığı konusunda da
şüpheler doğurdu
Medyaya gözdağı verilmesi tartışıldı.
Uzun süredir güçsüz siyasi muhalefet
Ak Partiye ye katkı sundu.
Bu kez HDP, Meclis’te temsil edilmek
için gerekenin fazlasını, oyların yüzde 13’üyle 80 sandalye alarak ciddi bir
muhalefet ortaya koydu.
HDP, yalnızca laikler, kadınlar ve Sayın
Erdoğan’dan mutsuz olan diğerleri için bir çıkış olmadı, aynı zamanda 30 yıldır
devlete karşı kanlı bir isyan sürdüren Kürtlerin siyasal arenada öne çıkıp yeni
ve önemli bir rol almasına olanak sağladı.
Kürtler, ulaştıkları seçim zaferiyle
Türkiye’nin tarihî bir eşiği atlamasına yardımcı oldular. Ve Kürtler
Türkiye’nin Türkmenistan benzeri bir Orta Asya otokrasisine dönüşmesini
engellediler. Şimdi ise Kürtlerin mecliste nasıl bir rol üstleneceklerine karar
vermesi gerekiyor.
HDP’nin bir noktada değişim yarattığı
aşikar: HDP’nin meclise girmesiyle AK Partiye, koalisyon hükümetleri oluşturma
zorunda bırakılmış oldu. Bu, Türkiye’deki çürümüş siyasi atmosfere şifa etkisi
yapabilir. Sayın Başbakan Davutoğlu hükümeti oluştururken uzlaşma aramak
zorunda kalacaktır.
Farklı etnik kökenli seçmene sahip HDP’nin
meclise girmesinin Türk demokrasisi için bir kilometre taşı olup olmayacağını
zaman gösterecek. HDP, Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin bir Türkiye versiyonu
olma özelliklerini taşıyor gibimi, İlk
işaretler, HDP’nin sadece Kürtlere yönelik bir yandaş politikasına takılıp
kalmayacağı yönünde. Bu partinin bir noktada değişim yarattığı aşikar:
Kürt milliyetçiliğinin yükselişi Sayın
Erdoğan’ın başkanlık hayalini bozdu. Seçimler ülkenin politikasında bir dönüm
noktası oluşturdu..
Anayasanın yeniden yazılması
düşüncesi rafa kaldırdı.
HDP, Sayın Cumhurbaşkanın mutlak
iktidar düşüncesini bozdu.
Son 13 yılın en kötü yenilgisini Ak
parti aldı. Sonuçlar seçmenlerin, iktidar partisinin yeni bir anayasa hazırlama
Sayın Cumhurbaşkanına daha fazla yetki verme girişimini reddettiğini gösteriyor.
Kazanan halkın gücü oldu.
Demokratik kazanımların korunması
için Sayın Cumhurbaşkanın siyasi partileri ‘sorumlu davranmaya’ ve
‘hassasiyete’ davet etmesi önemlidir. Sağduyunun devamı için gereklidir. Aksi
halde siyasi gerginlik artar.
Sayın Cumhurbaşkanı açısından Seçim
sonucu bir yenilgi, Ancak;
Partiler üstü bir cumhurbaşkanı
rolünü üstlenmesi gibi bir fırsat da önündedir. Bu anlamda Sayın Erdoğan’ın
yıldızı parlayabilir.
Önümüzdeki haftalar, muhtemelen istikrarsız ve
belirsiz geçecek ve koalisyon hükümeti kurulamazsa yeni seçimler gerekli
olabilir.
Bir koalisyon hükümeti kurulsa dahi
büyük sorunlar yerinde duruyor:
Durağan ekonomi,
Türkiye sınırları içinde yaşayan 2
milyon Suriyeli mülteci,
Hemen ufuk ötesinde Suriye ve
Irak’taki IŞİD
Ve onarılmaya ihtiyaç duyan ÇÖZÜM SÜRECİ.
Ülke uzun süreli bir kararsızlığı göze
alamayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder