TÜRKİYE – SURİYE
– IRAK – MUSUL - PKK – DAİŞ
Suriye’de
4 yıldır süren bir savaş ortamında halen
liderliğini sürdüren Esad, son dönemlerde dış dünyaya verdiği 4 önemli
röportajı ile vermek istediği mesajlarına bakacak olursak;
Esad; görevinde ve devrilmeyen lider ve
devrilmeyecek bir liderin yanında yumuşak görüntülü, Mağdur bir taraf
görüntüsünü vermektedir. Suriye silahlı kuvvetlerin ile istihbaratın yaptıkları
faili meçhul olaylar kendisinin bilgisi dışında olduğunu ve Suriye’nin açıkça
tek temsilcisi olduğunu, ABD’ nin de bunu kabul etmesini ve aynı şekilde
Türkiye’yi de ikna etmesinin altını çizmektedir.
DAİŞ tehlikesi ABD ve Avrupa için bir tehdit
oluşturmaktadır. Hedef DAİŞ (İŞİD) olmalıdır. Suriye’de DAİŞ ile mücadele edecek
tek gücün Suriye Hükümeti ve ordusu olduğunu, Suriye muhalifler ile diğer
grupların ne DAİŞ ile, El Kaide veya El Nüsra ile savaşacak güçlerinin
olmadığını, ABD ve Avrupa ile ortak düşmanın DAİŞ olduğunu belirtmektedir.
Esad, Suriye
ve Irakta’ ki İŞİD ‘e karşı duruşu nedeniyle bir anda Batı ve Esad’ı ortak
düşmana karşı aynı safta buluşturdu.
Yani Esad; ABD ve Avrupa ile ilişkilerini DAİŞ
üzerinden Suriye’de etkinliğini ve liderliğini sürdürmenin çabasındadır.
Esad; Rusya, Çin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi
tarafından korunmakta olduğunu da belirtelim.
Bugün Irak kâğıt üstünde bir devlettir. Saddam sonrası bölünme
başlamıştır. Irak yönetimi çaresiz ve yaşanan olaylardan bunalmıştır.
Irak ordusu Bir milyonun üzerinde ama askeri
disiplin ve manevi birlikten yoksundur. Ordunun kuruluşu dini ve etnik
temeldedir. Sünni askerlerin Sünni DAİŞ ‘le silahlı mücadeleye girmeyecekler
gibidirler.
Ve Irak ordusu DAİŞ ile mücadele edemez görünümünde.
DAİŞ ile Irak’ta bölünme engellenemez
görülmektedir.
DAİŞ’ in elinde bulunan Musul’un Kobani gibi geri
alınması önemlidir.
DAİŞ ile burada bir savaşın şartları çok zor
görünmektedir. Irak ordusu DAİŞ ile savaşa girmeyeceği koşulunu değerlendirirsek
DAİŞ’ in Musul’dan çıkartılması daha da zorlaşacaktır.
Suriye’de Esad’ın iktidarda kalması için Öncelikle
Irak’ta gelişmeler çok önemlidir.
Irak ordusu ve Peşmerge; İŞİD ‘e ağır kayıplar
verdirirse ve Musul’u geri alırsa İŞİD ve halifesi tarih sayfalarında yerini
alır.
Aksi halde ABD Suriye’de geri adım atabilir. Ve
ESAD ve rejimi ile iş birliğine girebilir mi?
AK Parti hükümeti ile HDP arasında açıklanan 10
maddelik çözüm süreci metninde önemli bir cümle açıklandı yani Abdullah
Öcalan’ın 21 Mart Newroz çağrısında;
‘’ olağan üstü kongreyi toplama ve Türkiye’ye karşı
silahlı mücadeleye son verme kararının alınması ‘’
Silahlı mücadeleye son vermek ayrı silah bırakmak
ayrıdır.
Elbette Suriye, Irak’taki gelişmeler önemlidir.
DAİŞ ve buna benzer örgütler Suriye ve Irakta
durmaktadır ve bu örgütler Kürtler için tehlike olduğu bilinmektedir.
DAİŞ ‘ten Musul ‘un geri alınması ABD ‘nin Irak ve
Suriye politikasında değişikliklere yol açacaktır ve bununla Kürtlerin daha
güçlü olarak bölgede söz sahibi olacaklarından Musul üzerinde PKK ve
Peşmergelerin yoğunlaştığı görülmektedir.
Irak’ta hükümet değişikliği ile yeni kurulacak
hükümete Saddam gibi bir diktatörün gelme ihtimali de vardır. Halepçe katliamı
hafızalardadır.
Suriye’deki
gelişmeler ve PYD’ nin konumu da dikkate alırsak;
Ortaya şu sonuç çıkmaktadır.
PKK ; Irak
ve Suriye’de bu tablo karşısında görevleri olduğunu bu nedenle silah bırakmak
yerine Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son vermek çağrısı üzerinde
durabilir.
Bu durumda Türkiye’de çözüm süreci elbette rayında
devam edecektir. Ama bu durumdaki gelişmeleri ve tartışmaları duyar gibiyim.
Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiği gibi Sayın
Başbakanın Musul’a Türk askerinin müdahalesi doğrudan olmayacağı gibi
müdahalede kayıtsız kalmayacağız şeklindeki açıklaması Türkiye’nin Musul
üzerindeki politikasının ipuçlarını vermektedir.
Elbette Musul’daki gelişmelere kayıtsız kalınmaz.
CHP ise bu durumda Musul’a yapılacak her türlü
desteğe ve hükümetin söylemlerine karşı çıkacak gibi.
Türkiye; çözüm sürecinde sadece Türkiye’deki
Kürtler değil de Suriye ve Iraktaki Kürtlerinde hep birlikte bu aşamada ele
alınmalıdır. Zira bölgedeki gelişmeler Türkiye’ye yansıyacaktır. Bunun
örneklerini geçmişte gördük. Kısaca;
Türkiye’nin bölgede etkinliği olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder