ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ (AMNESTY INTERNATIONAL ): “2014,
İNSAN HAKLARININ KARA YILIYDI”
Dünyanın en büyük insan hakları örgütlerinden olan
Uluslararası Af Örgütü’nün sunduğu 2014 raporu uluslararası toplumun, insan
haklarını savunma konusunda ne denli başarısız olduğunu gösteren bir karne
niteliği taşıyor.
Raporda uluslararası toplumun insan hakları konusunda sadece
son derece başarısız olmakla kalmayıp, günümüzde yaşanan en acil sorunları
çözebilecek durumda dahi olmadığı ifade edildi. Raporun devamında Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi’nin kurum olarak başarısız olduğu, Avrupa Birliği’nin
de Akdeniz’de yaşanan kaçak mülteci dramı karşısında başını kuma gömdüğü
belirtiliyor.
“Raporlarımızda her
sene ağır insan hakları ihlallerini belgeliyoruz ancak 2014 özellikle korkunç
bir yıl oldu. Aynı anda çok fazla şey oluyor. Nijerya’dan Suriye’ye, Gazze’den
Ukrayna’ya kadar, hem hükümetler hem de devlet dışı silahlı örgütlerin sorumlu
oldukları feci şiddet olaylarına tanık olduk.
Dünya çapında silahlı
örgütler tarafından ortaya konan dehşetin her zamankinden daha fazla olduğunu, özellikle
Suriye ve Irak’ta durumun gelecek adına hiç de umut verici olmadığını,
Uluslararası toplumun yerkürenin herhangi bir yerinde
yaşanan bir sorun karşısında tepki göstermekte çok geç kaldığını savunan Uluslararası
Af Örgütü olarak, kitlesel şiddet olaylarının ve ağır insan hakları
ihlallerinin yaşandığı durumlarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
üyelerinin veto hakkının kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü Almanya temsilciliğinin genel
Sekreteri Selmin Çalışkan da uluslararası toplumun giderek artan şiddet ve
mülteci sefaleti karşısında sergilediği tavrın utanç verici olduğunu vurguladı.
Çalışkan, uluslararası siyasetin merkezine sivillerin
korunmasına yönelik hamlelerin yerine, ulusal, jeopolitik ve ekonomik
çıkarların konduğunu ve bunun ortak bir mücadeleyi engellediğini dile getirdi.
Uluslararası Af Örgütü açısından Almanya’nın nasıl değerlendirildiği
ile ilgili soruya ise;
“Sığınma talebinde bulunanlara ve azınlıklara karşı
saldırılara şahit olduk. Bu saldırılar siyasilerce kınandı ancak işlenen suçlar
gerektiği gibi araştırılıp takibatı yapılmıyor. Bir başka konu da Alman polisine yönelik kötü muamele
suçlamaları. İnsan hakları ihlallerini ele alacak olan bağımsız bir şikayet
komisyonunun eksikliğini duyuyoruz. 16 eyaletten yalnızca dördünde polislerin
kalkanlarında isim ve sicil numarası taşıma zorunluluğu bulunuyor. Diğer
eyaletlerde eksik olan bu kimlik
bilgileri polisin şiddete daha çabuk başvurmasına neden olmakta.”
Türkiye’deki insan hakları durumunun da değerlendirildiği
raporda, 2013 yılındaki Gezi protestoları ve hükümetin Gülen cemaatinden
kopmasından ardından ülkede daha otoriter bir anlayışın egemen olduğuna dikkat
çekildi. İnternetteki özgürlüklere karşı kısıtlamaların arttığı kaydedilen
raporda, barışçıl gösterilerde polisin aşırı güç kullandığı, terörle mücadele yasaları
kapsamında haksız soruşturmalar yapıldığı ifade edildi. Uzun tutukluluk
sürelerini de eleştiren örgüt, vicdani retçilerin, biseksüellerin ve
eşcinsellerin haklarının ise göz ardı edildiğine dikkat çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder