Mesut Değer, 1959’da Diyarbakır’da doğdu. Avukat; 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 2002 yılında 22. Dönem Diyarbakır Milletvekili seçildi TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekilliği, “Şemdinli mi?”, “Kürt Sorunu mu?” kitaplarını yazdı.
25 Ekim 2014 Cumartesi
23 Ekim 2014 Perşembe
ROJAVA’DA ÖZERKLİK PEKİŞİYOR
Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin ev
sahipliğinde Dohuk’ta 15 Ekim’den beri görüşmeler yapan Suriyeli Kürtler
güçlerini birleştirme yönünde adım attı.
Anlaşmanın 1 maddesi, Konseye KUK’a bağlı partilere
yüzde 40, TEV-DEM çatısı altındaki partilere yüzde 40 ve bu iki yapıdan
bağımsız hareket eden partilere de yüzde 20 temsiliyet hakkı tanınacak.
Anlaşmanın ikinci önemli maddesi KUK’a bağlı
Peşmerge gücünün Rojava’nın askeri gücü Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG)
katılımıyla ilgili.
Üçüncü kritik madde şu:
Rojava anayasası yerine geçen toplumsal sözleşmede bazı düzenlemeler yapılacak
FINANCIAL TIMES: “UCUZ PETROL,
TÜRKİYE’YE ÇARE DEĞİL”
Ekonomistlerin, petrol fiyatlarının düşmeye devam
etmesi halinde bunun Türkiye’nin cari açığının iyileştirilmesine katkıda bulunacağı
görüşü hakim
Ucuz petrol
Türkiye’ye merhem olur, çare değil’
Makalesinde, Türkiye’nin geçtiğimiz yılki enerji
faturasının 50 milyar dolar olduğu ve bunun da aşağı yukarı 12 aylık cari açığa
eşit olduğu belirtiliyor.
“Ancak
Türkiye’nin özellikle küresel likidite konusunda hassas olmasına neden olan
yabancı sermaye bağımlılığı bu avantajı ortadan kaldırabilir.
Bu
bağımlılık nedeniyle Morgan Stanley geçtiğimiz yıl Türkiye’yi ‘kırılgan beş’
arasına aldı.
O zamandan beri, sorunlar katmerli bir şekilde
arttı. Ülkeyi göreceli olarak kazanma şansı yüksek gören yatırımcılar, Suriye
ve Irak’a yakınlığı nedeniyle kaçınılmaz olarak paniğe kapıldılar. Durgun Euro
Bölgesi ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ihracata zarar verirken, yükselen
piyasa para birimlerinin elden çıkarılması liranın Temmuz sonlarından bu yana
dolar karşısında yüzde 7’nin üzerinde değer kaybetmesine neden oldu.
Ancak ABD Merkez Bankası yetkililerin geçtiğimiz
günlerde ABD faiz oranlarının artırılmasının gecikeceğine dair yorumları,
lirayı son günlerde dolar karşısında yukarı itti ve son altı ay içerisindeki en
büyük haftalık yükselişini gerçekleştirmesini sağladı”.
Ridge, ekonomistlerin petrol fiyatlarının düşük
seviyede kalmaya devam etmesi halinde gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5.8’i
civarında olan bütçe açığının yüzde 4.5 - 5 seviyelerini çekileceğini
beklediklerini de ekledi.
“Geçtiğimiz günlerde Nomura,
petrol fiyatlarındaki düşüşün sürmesi ve iki çeyrekten daha uzun bir süre
dengede kalarak şu andaki seviyelerinde devam etmesi halinde cari açık daha
önce beklendiği gibi gayri safi milli hasılanın yüzde 6 ya da 7’si değil de
‘yüzde 4 bölgesinin orta ya da üst kısımlarında’ gerçekleşmesini
sağlayabileceğini söyledi”
HUMAN RIGHTS WATCH: “YARGI PAKETİ
TASARISI SORUNLU”
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’nin
gündemine makul şüphe ifadesiyle gelen yeni yargı paketi tasarısıyla ilgili bir
açıklama yaptı.
HRW tasarının yürürlüğe girmesi durumunda Şubat
ayında kabul edilen reformların tersine çevrileceği uyarısında bulundu.
Örgütün Türkiye araştırmacısı Emma
Sinclair-Webb,“Hükümet, arama ve telefon dinleme yetkisinin kontrol etmek için
çok ihtiyaç duyduğu reformları tersine çevirmeye niyetli gibi görünüyor” dedi.
Örgütün internet sitesinde yayımlanan açıklamada,
bu yasanın komisyona özellikle Diyarbakır’da ve Kürtlerin ağırlıklı olarak
yaşadıkları diğer illerde meydana gelen olaylarda 40 kişinin hayatını
kaybetmesinden sonra geldiği belirtiliyor.
Açıklamada, yeni tasarı ile Ceza Muhakemeleri
Kanunu’na ve Türk Ceza Kanunu’na eklenen 5 maddenin özellikle problemli olduğu
söyleniyor.
Örgüt bunların başında, tasarıda yer alan ve
Türkiye’nin gündeminde en çok tartışılan konulardan biri “makul şüphe”
ifadesinin geldiğini belirtiyor.
‘İç güvenlik reformu’ tasarısında şüphelilerin ev
ve işyerlerine arama yapabilmek için ‘somut delile dayalı kuvvetli şüphe’
ifadesi ‘makul şüphe’ tanımlamasıyla değiştirilmişti.
Dile getirilen eleştirilerin arasında, ceza
soruşturması nedeniyle mal varlıklarına el koyma ihtimali de bulunuyor.
Örgüt, bu maddenin Fethullah Gülen ile bağlantılı
olduğu düşünülen şirketlere karşı kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
Açıklamada ayrıca Çarşı taraftar grubu ile ilgili
Aralık ayında görülecek davaya da dikkat çekiliyor ve mallara el koyma ile
ilgili maddenin bu grup üyeleri için de uygulanabileceği uyarısında bulunuyor.
22 Ekim 2014 Çarşamba
Türkiye, ancak Barack
Obama’nın bu koşulları kabul etmesi şartıyla IŞİD’e karşı mücadeleye etkin bir
biçimde katılacaktır.
Bu aradaki bedeli
Kobani ödeyecektir
Bu küçük şehre birkaç
yüz metrede sınıra yığılmış bulunan Türk tankları, IŞİD kuvvetlerine tek bir
atış yapmamıştır
— ilerleyişlerini kolaylaştırmanın bir yoludur bu”
TIMES: “KÜRTLER, YENİ BİR DEVLET KURMAK İÇİN UZLAŞTI”
İngiliz Times gazetesi, ‘Kürtler Yeni Bir Devlet Kurmak İçin
Uzlaşıyor’ başlıklı haberinde, “Suriyeli Kürt liderler bir araya gelerek, özerk
bir bölge ilan etme konusunda görüştüler. Liderler, Suriye’deki üç bölgede
kurulacak yeni bir siyasi varlık konusunda uzlaşmak üzere Irak’ın Duhok kentinde
bir araya geldi. Üç kantonu kapsayan yarı özerk Rojava’da daha sonra seçimlerin
yapılacağı belirtildi. Türkiye girişime karşı çıktı, Barzani temkinli baktı
RUMLAR TÜRKİYE’NİN AB MÜZAKERELERİNİ BLOKE EDECEK
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye’nin AB müzakerelerini
bloke etmek amacıyla yeni açılacak müzakere başlıklarını veto edeceğini
açıkladı.
Ulusal Konsey’in bu günkü toplantısından hemen sonra,
Hükümet sözcüsü Nicos Christodoulides
tarafından basına açıklandı.
Tedbirler şöyle:
1.Nicos Anastasiades, 23 ve 24 Ekim’de toplanacak olan
Avrupa Konseyi toplantısında Türkiye’nin davranışlarını ve Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesindeki egemenlik haklarını ihlal
etmesini kınamak maksadıyla şikâyet edecek.
2.Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği’ne üye bir devlet
statüsünü kullanarak çeşitli uluslararası platformlarda, Türkiye’ye davranışlarına bir bedel olacak tedbirler
kabul edecek.
3.Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik
müzakere sürecinde yeni fasıllar açılmasına rıza göstermeyecek.
4.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi için başvuru
olasılığı incelenecek.
5.Türkiye’nin faaliyetlerine herhangi bir şekilde dâhil
olanlara karşı belirli yasal tedbirlerin kabul edilmesi için Başsavcı ve
Uluslararası Kuruluşlar tarafından inceleme yapılması.
6.Diplomatik siyasi girişimler devam edecek ve belirli
devletlerle en iyi ilişkiler kullanılacak.
7.Türkiye Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku ve Okyanus İşleri
Bölümü nezdinde kınanacak.
8.Uluslararası Denizcilik Teşkilatı’na, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde yasadışı kaynak ve
yasadışı araştırma faaliyetlerinden dolayı Türkiye kınanacak.
Hükümet Sözcüsü Nicos Christodoulides, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye kıyasla avantajlarını kullanmak amacıyla elinden
geleni yapacağını, böylelikle Ankara’nın siyasi ve diplomatik bir bedel
ödemesini sağlayacağını, söz konusu bu girişimlerin açıklanmayacağını söyledi.
21 Ekim 2014 Salı
FINANCIAL TIMES: “ABD BASKISINA
DAYANAMAYAN TÜRKİYE, KOBANİ KONUSUNDA U DÖNÜŞÜ YAŞADI”
TIMES: “TÜRKİYE, KARLI ÇIKABİLİR”
INDEPENDENT: “WASHINGTON’IN
TÜRKİYE’NİN DİRENCİNE SABRI TÜKENDİĞİNDEN KÜRTLER’E HAVADAN SİLAH YARDIMI
YAPTI”
AMERİKA’NIN SESİ (VOA): “TÜRKİYE’DEN
PEŞMERGEYE İZİN ÇIKTI”
WALL STREET JOURNAL: “SİLAH YARDIMI,
TÜRKİYE’NİN İTİRAZLARINA RAĞMEN GERÇEKLEŞTİ”
NEW YORK TIMES: “TÜRK HÜKÜMETİNİN
TUTUMUNDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK OLDU”
LOS ANGELES TIMES: “HÜKÜMET,
BİRDENBİRE TUTUM DEĞİŞTİRDİ”
RUDAW: “AMERİKA’NIN TUTUMU
TÜRKİYE’NİN YAKLAŞIMI İLE TEZAT OLUŞTURUYOR”
JERUSALEM POST: “TÜRKİYE’NİN KARARI
SEMBOLİK BİR TAVİZ”
MANNHEIMER MORGEN: “ERDOĞAN,
KÜRTLERİN DE YARDIM ELİNİ UZATMAMASININ İNTİKAMINI ALMAYI İSTEYEBİLECEĞİNİ
UNUTUYOR”
BERLINER: “ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NUN
YAKLAŞIMLARI YÜZÜNDEN KÜRTLERLE BARIŞ ŞANSI HEBA EDİLMİŞ OLDU”
“Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan ile Başbakan Sayın Davutoğlu, Kobani’yi savunan Kürtlere el
uzatmadıklarından ve hatta onları IŞİD militanları ile aynı kefeye koymaları
yüzünden Kürtler ile yüz yılda bir gelmesi mümkün olan barışma şansı heba
edilmiş oldu”
“Türkiye,
ABD’nin baskısına direnemeyerek Kobani politikasında bir U dönüşü yaşadı”
Türkiye’nin itirazlarına rağmen ABD Kobani’ye
silah yardımı yaptı ve Iraklı peşmergelerin
Kobani’ye geçişine izin vermezse Kobani’deki savaşçıları silahlandırmaya
devam edeceğini söyledi
“Bunun üzerine Ankara’nın politikası değişti.
Ankara’nın açıklamasından saatler önce ABD ordusu bir açıklama yapmış ve
Kobani’de IŞİD’e karşı savaşan Kürt savaşçılara tonlarca silahı hava yoluyla
ulaştırdığını belirtmişti.
ABD,
gündemden düşmeyen Kobani savaşında IŞİD’in bir zafer kazanmasına engel olmak
için çırpınıyor ve bu nedenle de NATO müttefiki Türkiye’ye duruşunu
değiştirmesi yönünde baskı yapıyordu. Türkiye ise, bu politika değişikliğine
kadar, Kobani’deki Kürt savaşçılara, 30 yıldır savaştığı PKK ile ilişkili
olması nedeniyle mesafeli bir tavır içindeydi”.
ABD,
Kobani’ye silah yardımı ulaştırdı. Türkiye de beklenmedik bir şekilde Iraklı
Kürtlerin Kobani’ye geçişine izin vereceğini açıkladı.
Ve
Türkiye’nin açıklamasının ardından Irak’ın Süleymaniye kentinde eğitilen Kürt
savaşçı birimi harekete geçti. Iraklı peşmergelerin Türkiye’den Kobani’ye
geçişine izin verilmesi,
Hem Türkiye’nin sınırları ötesindeki etkisini
artırabilir
Hem de Iraklı ve Suriyeli Kürtler arasındaki
ayrışmadan çıkar sağlayabilir. Yani Türkiye, bu durumdan karlı çıkabilir”
Kobani’nin stratejik bir önemi olmadığına
kentin psikolojik ve sembolik bir önem taşımaktadır.
13 Ekim 2014 Pazartesi
İŞİD’E KARŞI KURULAN ULUSLARARASI
KOALİSYONUN TÜRKİYE İLE ORTAYA
ATILAN UZLAŞMA KONULARI
*Türkiye’nin
bazı üslerini IŞİD ’e karşı kurulan uluslararası koalisyona açmayı kabul
ettiğini,
*Türkiye’deki
havaalanlarından Irak ve Suriye’deki hedeflerin vurulmasının kabul edildiğini,
*Türkiye ile
varılan uzlaşmanın ılımlı Suriyeli muhaliflerin IŞİD’ e karşı eğitilmesini de
kapsadığını,
*Türk
hükümeti Suriye’ye askeri operasyon düzenlemeyi kabul etmediğini,
* Ankara,
Kobani için yardım koridoru açılması önerisine de ikna edilemediğini,
TÜRKİYE
İSE;
Türkiye,
IŞID ’e karşı muhtemel operasyonu Beşar Esad’ın iktidardan uzaklaştırılması
şartına bağlamakta,
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, ‘Eğer IŞİD ’den sonra sınırlarımızda güvenliğin
sağlanacağından emin olduğumuz net bir strateji olursa, burada her şeyi yapmaya
hazırız’ açıklamasında bulunmuştu.
9 Ekim 2014 Perşembe
AKP - KOBANİ – İŞİD VE SON GELİŞMELER
Tezkere TBMM ‘de kabul edildi.
*Hükümet, önceleri 49 rehinemiz için
çekincelerini ortaya koymaktaydı.
Tezkere sonrası; Esad rejimin
devrilmesini, Tampon bölge ve uçuşa engel Hava sahasını gündeme getirdi.
ABD ve Koalisyon güçlerinin Esad
rejimin devrilmesi, tampon bölge ve Hava sahasının engellenmesi gündemlerinde
yok.
Başbakan, özelikle Esad devrilsin
demektedir. Yani Esad’ın devrilmesini ABD gündeme getirirse anlaşılan o zaman
TSK’yi Suriye’ye gönderilecek.
Aksi halde Hükümet burnumuzun
ucundaki Kobani de katliam yapılmasına göz yummaktadır. Unutulmamalı ki Türkiye’deki
Kürtlerin Kobani’de veya Kobanı deki Kürtlerin Türkiye’deki Kürtlerle akrabalık
bağı vardır.
Çözüm sürecinde Türkiye buna olumlu
adım atması gerekirken veya insanlık katledilirken Türkiye duyarsız kalmaması gerekirken
Sayın Başbakan yaptığına ‘’DANS’’ etmek denir.
Türkiye’deki Kürtler için Türkiye’nin
Kobani’de olması gerekirdi.
*AKP Hükümeti, büyük bir bölgesel güç ve Suriye sınırı
boyunca Kobani kuşatması menziline onlarca tankı dizdi. Cumhurbaşkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan halen ne kenti rahatlatmak için bir şey yaptı ne de
genelde İŞİD’ e karşı durdu.
Uzunca bir süre Şam’daki Esad
rejimine karşı savaşan çeşitli militan grupları destekledikten sonra ABD
öncülüğündeki operasyona sözde destek verdi.
Anlaşılıyor ki; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan
Suriyeli Kürtlerden nefret ediyor. IŞİD’den bile daha kötü olduklarını
düşünüyor
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan,
bir zamanlar Müslüman dünyaya liderlik etmeye can atıyordu. Şu anda bölgesel
bir kriz yaşanırken, liderlik göremiyoruz.
Suriye’deki Kürt direnişinin sembolü
olan Kobani kentinin her an düşecek olması, Türkiye’de yaşayan 15 milyon Kürdün
öfkesini ateşledi. Yirmi yıldan uzun bir süre sonra yetkililer ilk defa altı
şehirde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Okullar kapatıldı, uçuşlar iptal edildi.
Kürt nüfusu patlama noktasına getiren şey ise iktidardaki AKP’nin, Esad
rejimine karşı savaşan İŞİD’ e açık veya kapalı bir şekilde tolerans
göstermesi.
Türkiye eski düşman tablosuyla yönünü
belirliyor, Kürt bağımsızlık hareketine alan yaratmak istemiyor ve Beşar Esad
karşıtlığından vazgeçmiyor
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, PKK ile
çözüm müzakerelerine aldırmadan Kürtlerle sorunlarını hiçbir şey yapmayarak
çözmek istiyor. Çünkü Kobani’nin düşmesi, onların özerklik çabalarını
bastıracaktır. Ancak Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan yanlış hesap yapmış olabilir.
Suriye’de ne kadar çok Kürt ölürse Türkiye’deki huzursuzluk o kadar artacak,
şiddetlenecektir. Sayın Erdoğan bir
barut fıçısının üzerinde oturuyor. Türkiye’nin istikrarsızlığı NATO için bir
felaket senaryosu olur
Türkiye’ye göre, Kürtlerin Suriye’de
kazanması büyük Kürdistan ümitlerini artıracak. Buna karşılık IŞİD Beşar Esad
rejimine karşı mücadele eden bir örgüt. O nedenle Türkiye koalisyon güçlerinin
Irak’ı kurtarıp Suriye’de Esad’ı hedeflemeyen bir strateji izlemesine şüpheyle
yaklaşıyor
Kızgın Kürtler sınırın karşı
tarafında büyük bir felaket yaşanırken Türkiye’yi İŞİD’ le birlikte hareket etmekle
suçluyor
*Kobani ’ye siyah bayrak çekilmesiyle
IŞİD, Türkiye-Suriye sınırı boyunca uzanan yolun büyük bir bölümünü kontrol
edecek
Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD)
karşı mücadele konusunda ciddiysek Kobani’ye yardım etmeliyiz. Sınırın
neredeyse tümünü IŞİD ’in kontrol etmesi Türkiye’yi de riske sokar
IŞİD’ in kentteki Kürt ve Arap mültecilere
yapacağı katliamlar yeni bir insani felakete neden olacak
*Türkiye aynı zamanda Kobani’yi
savunan Suriyeli Kürtlere, PKK ile bağlantılı oldukları için yardım etmekte
isteksiz davrandı. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın kelime oyunu yapmaya son
vermesi gerekir
Türkiye, Irak ve Suriye’de yaklaşık
30 milyon Kürdün yaşadığını ve “Birçok Kürt Kobani düşerse bundan Türkiye’nin
sorumlu olacağını düşünüyor. Türkiye’nin Kobani’ye mühimmat ve silah desteğini
engellediğini düşünüyorlar
*Hükümetin Kürtlerin en çok ihtiyaç
duyduğu anda yardıma gelmemesi ülke
genelinde Kürtlerin protesto gösterileri düzenlemesine ve polisle çatışmasına
neden oldu. Gösterilerde bir Atatürk heykeli tahrip edildi ve Türk bayrağı yakıldı.
Tüm bu yaşananlar Türkleri de kızdırdı. Giderek tırmanan tansiyonun Türkler ve
Kürtler arasında şiddet sarmalına dönüşmesinden endişe ediyorum.
*Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan
Türkiye’yi yükselen bir güç olarak, kendisini ise ABD ve Avrupa Birliği’nden
bağımsız bölgesel bir lider olarak görüyor.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye
ve Irak konusunda üçayaklı bir strateji benimsedi. Türkiye’nin güvenliğini
sağlamak, Suriye Kürtlerin ilerlemesini asgari düzeye indirmek ve Sünni
Müslümanların çıkarını gözetmek Obama ne derse desin, ya da IŞİD ne yaparsa
yapsın Erdoğan bu amaçlarından vazgeçmeye niyetli değil
Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi
ile güçlenen ilişkiler de en büyük dış politika başarılarından birisiydi. Ancak
Kobani’deki gelişmelerin tüm kazanımları gölgede bıraktı
*Türkiye, Suriye’deki Kürt
bölgelerinde tehlikeli bir oyun oynuyor. NATO’daki müttefiklerine karşı
dururken, iç barışını da tehlikeye atıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başbakanı
Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD ’e karşı savaşa katılmadan önce, sınırın iki
yanındaki Kürt bölgelerinde kontrolün sağlanması önceliğinden kesinlikle ödün
vermiyor.
*ABD hava saldırılarında Kobani’deki
Kürt militanlarla doğrudan temasa geçmek istemedi. Her ne kadar koordinasyon
ile daha etkili hava saldırılarının düzenlenmesi mümkün olsa da ABD doğrudan
bir bağ kurmama konusuna özen gösterdi. ABD bölgede IŞİD’e karşı savaşanlara
mesafeli durup, IŞİD’e karşı mücadeleye yanaşmayan Suudi Arabistan ve
Türkiye’yi kucakladı. Bunun sonucunda da koalisyon zayıfladı. Irak’ta da benzer
bir durum var. IŞİD’le çatışmaların büyük kısmını Şii milisler yürütüyor ve ABD
bu gruplarla temas kurmaya yanaşmıyor
ABD Dışişleri Bakanlığı tampon bölge
fikrinin ele alındığını ancak henüz bunu uygulamayı henüz düşünmediklerini
ifade etti.
IŞİD’ i geriletmek ve imha etmek
amacıyla başlatılan ABD hava saldırılarının ne kadar zayıf kaldığı ortadadır.
ABD ve müttefiklerinin karadan asker göndermemesi halinde başarı elde edilemez.
NATO ülkesi Türkiye’nin hemen
sınırında bulunan bölgenin kontrolünü ele geçirmek IŞİD milislerinin öncelikli
hedefi. ABD öncülüğündeki uluslararası askeri ittifakın öncelikli amacı da
şehrin savunulması, sivillerin korunması ve IŞİD’in zayıflatılması. Ancak
gerçekte bundan çok daha fazlası söz konusu. Kobani’de iki ayrı dünya
birbiriyle savaşıyor. Bu çatışmada hayatta kalan, kendi davasını daha da
güçlendirecek. Kaybedeni ise zor zamanlar bekliyor”.
Türkiye sınırına yakın olan Kobani
şehrini İŞİD’ in kuşatmasına karşı Ankara’nın eylemsizliği Türkiye ile Amerika
arasındaki ilişkilerde gerginliği arttı.
Türkiye’nin kendi sınırlarına bir
milden az bir mesafedeki topraklarda kan dökülmesini önlemek için tedbir almak
istemeyen Türkiye konusunda endişeler büyümektedir.
Suriye’de bir insani felaketin
yaşandığı şeklindeki tüm yüksek sesli açıklamalardan sonra yeni bir felaketi
önlemek için tedbir almamaya yönelik bahaneler ortaya atıyorlar.
NATO müttefikleri bu şekilde hareket
etmezler
Kobani krizi aynı zamanda ABD
öncülüğündeki koalisyonunun bir başka zaafını da ortaya çıkardı ve bu zaaf
Türkiye’nin kararsızlığıdır.
*Kobani için verilen savaş bir simge
haline geldi.
* Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kentinin
adı, yakın geçmişte tarihin yazıldığı yerler listesine geçti.
*Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerde
gerginlik arttığı yapılan açıklamalarla gündeme geldi.
*Bana saçmalık nedir diye sorsanız, eline
silahı alıp dağlara çıkmaya cesaret eden bir halka sokağa çıkma yasağı ilan etmektir
*Türkiye'nin Suriye politikasının
barış sürecine zarar vermektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)