Mesut Değer, 1959’da Diyarbakır’da doğdu. Avukat; 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 2002 yılında 22. Dönem Diyarbakır Milletvekili seçildi TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekilliği, “Şemdinli mi?”, “Kürt Sorunu mu?” kitaplarını yazdı.
31 Ağustos 2014 Pazar
25 Ağustos 2014 Pazartesi
ISİD’İN GÜNLÜK KAZANCI
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)
karaborsada piyasadan yüzde 50 oranında daha ucuza petrol satıyor. Örgüt uluslararası piyasada cuma günü 102
dolara satılan işlenmemiş ham brent petrolün varilini 25 dolar ile 60 dolar
arasında bir fiyata satıyor. Bu da petrolü neredeyse piyasadan yüzde 50 daha
ucuza sattığı anlamına geliyor
(Brent, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu'da
petrol için bir ölçüt)
IŞİD 'in günlük olarak 30.000 varil civarında
bir petrol satışı yaptığını, Suudi Arabistan'ın sadece bir günlük petrol üretiminin
ise 9 milyon varildir. Miktar küçük ama önemlidir. Bu durumda IŞİD 'in petrol
satışı yoluyla günlük yaklaşık olarak 2 milyon dolar gelir elde ettiğini ve bu
yolla faaliyetlerini finanse etmektedir.
IŞİD 'in kendi kontrolü altındaki bölgeyi
petrol satmak için ideal bir karaborsa haline getirdiğini ve tankerlerle İran
ve Kürdistan üzerinden Ürdün'ün Anbar bölgesi ve Türkiye'den Musul'a ve yerel
olarak işlenebilmesi için Suriye'nin yerli pazarlarına taşındığını,
Suriye'nin doğu bölgelerinde bulunan 7 petrol
sahasının ve Irak'taki iki rafinede bulunan petrol yataklarının yüzde 60'ının
IŞİD'in kontrolünde, petrolün önemli bir kısmının ise Türkiye'nin güneyine
kaçırıldığını iddia edilmektedir.
IŞİD DURDURULAMIYOR
Suriye'nin Rakka vilayetinde, Irak
Şam İslam Devleti (IŞİD) militanları günlerdir devam eden çatışmaların ardından
Tabka hava üssünü ele geçirdi. Üs, vilayette ordunun elindeki son yerdi.
Birleşmiş Milletlere göre, Suriye'de
Nisan ayına kadar 191 binden fazla kişi öldü.
BBC Türkçe ‘ye göre, yeni adıyla
İslam Devleti olan IŞİD, son aylarda Suriye'nin doğusunda ve Irak'ın kuzeyinde
çok büyük bir alanı ele geçirdi.
Amerika Birleşik Devletleri Kuzey
Irak'ta Peşmerge güçlerine yardım için IŞİD 'e hava saldırısı düzenledi.
ABD, Suriye'de örgüte karşı Suriye'de
böyle bir operasyona girişmedi.
Suriye devlet televizyonunun
haberinde de ordunun üssün denetimini kaybettiği doğrulandı ve "Tabka'yı
savunan güçler, şiddetli çarpışmalardan sonra üssü boşaltarak yeniden
toparlanma operasyonu gerçekleştirdi" denildi.
IŞİD'in kalesi sayılan Rakka kentine
45 km mesafedeki üste çok sayıda savaş uçağı, helikopter, tank ve topun olduğu
belirtiliyor.
Gözlemciler, üssün düşmesinin Beşar
Esad yönetimi için ağır bir darbe olduğuna ve Suriye hava kuvvetlerinin ülkenin
kuzeyinde hava saldırısı düzenlemesi kapasitesini etkileyeceğine dikkat çekilmekte.
IŞİD
militanları daha önce iki üssü ele geçirdikten sonra, Suriye askerlerinin kesik
başlarıyla kutlama yapmıştı.
23 Ağustos 2014 Cumartesi
KÜRT SORUNU – İŞİD - AB
Kürt sorunun çözümü konusu da Batı'nın ajandasında olmalı.
AB'nin Kürt sorununun çözümüne destek vermesi zorunluluktur. İŞİD ile mücadele
veren, Kürtlerin tek bir sorunu olmadığını, Batınında bu konuda bölgede
Kürtleri desteklemesi gerekmektedir. Ayrıca Türkiye’de Kürt sorununun çözümünde
Hükümet, PKK ve Öcalan çok önemli bir rol oynuyor, bu süreci Avrupa da
desteklemesinin zamanı gelmiştir.
AB; Bölgeye insani yardım etmeli, Desteklemelidir. Bilinmeli
ki; Suriye’de iç savaş devam ettiği ve Esad gitmediği sürece İŞİD varlığını
sürdürecektir.
Kürt bölgesi İŞİD’ e karşı korunmalı,
Suriye krizi çözülmeli,
İŞİD ‘in arka bahçesi temizlenmeli,
22 Ağustos 2014 Cuma
Ahmet Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanı
ve Başbakan adaylığı dış basında yankılandı.
FINANCIAL TIMES: “DAVUTOĞLU KARARINI
KİMİN ALDIĞI ŞÜPHE GÖTÜRMÜYOR
BBC: “DAVUTOĞLU, HÜKÜMETİ KONTROL
ALTINDA TUTACAĞINDAN EMİN OLUNMASI YOLUNDA BİR ADIM”
REUTERS: “DAVUTOĞLU, ERDOĞAN’IN EN
YAKIN MÜTTEFİKİ OLARAK GÖRÜLÜYOR”
GUARDIAN: “ERDOĞAN’IN TERCİHİ OLDUĞU
UZUN ZAMANDIR BİLİNİYORDU”
ASSOCIATED PRESSE: “ERDOĞAN, HÜKÜMETİ
KONTROL ETMEYİ SÜRDÜREBİLMEK İÇİN DOSTANE BİR BAŞBAKANI YERLEŞTİRDİ”
WALL STREET JOURNAL: “ERDOĞAN, AKP
ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ SÜRDÜRÜRKEN CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİLERİNİ DE GÜÇLENDİRECEK”
SDA: “KABİNE REVİZYONUNDA HAKAN FİDAN
VE YALÇIN AKDOĞAN’IN BAKAN OLMASI BEKLENİYOR”
RIA NOVOSTI: “UZMANLAR ADAY KONUSUNDA
FARKLI DÜŞÜNÜYOR”
BILD: “DAVUTOĞLU, BÖLGESEL VE KÜRESEL
ROL ÖNGÖREN VİZYONA SAHİP”
FRANKFURTER ALLGEMEINE: “ERDOĞAN’IN
VEFALI TAKİPÇİSİ”
DIE WELT: “ERDOĞAN, AKILLICA BİR
TERCİH YAPTI”
LA REPUBLICA: “PARALEL YAPIYLA
MÜCADELE SÖZÜ VERDİ”
DE TELEGRAAF: “TÜRKİYE’NİN YENİ BİR
YOLA GİRMESİ BEKLENMİYOR”
AFP: “ERDOĞAN, KOLTUĞUNU EN GÜVENDİĞİ
İSİMLERDEN BİRİNE DEVRETTİ”
ORF: “ERDOĞAN’IN EN SADIK TAKİPÇİSİ”
KATHIMERINI: “BAŞBAKANLIK İÇİN İCAZET
DAVUTOĞLU’NDA”
YENİ MÜSAVAT: “DAVUTOĞLU’NUN
ÖNCELİKLERİ GÜLEN, BARIŞ SÜRECİ VE YENİ ANAYASA OLACAK”
21 Ağustos 2014 Perşembe
BBC 4 SORUDA IŞİD’İ
İRDELEDİ
Örgüt nasıl kuruldu?
Örgüt, ilk adıyla Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak
kuruldu. Ancak geçen ay adını "İslam Devleti" (İD) olarak
değiştirdiğini açıkladı.
Irak ve Suriye’de geniş bölgeleri kontrolü altına alan örgüt
Hilafeti, örgütün lideri Ebu bekir el Bağdadi de kendisini halife ilan etti ve
dünyadaki tüm Müslümanları kendilerine katılmaya davet etti.
Aslında IŞİD ’in kökleri El Kaide’nin Irak’ta Ebu Mussab el
Zerkavi’nin liderliğinde yürüttüğü faaliyetlere uzanıyor.
Eski bir El Kaide militanı olan Ürdünlü Zerkavi’nin
2000’lerin başında lideri olduğu Tevhid ve Cihat örgütü, Irak’ta Batılı işgal
güçlerine karşı mücadele eden en güçlü Sünni grup olarak öne çıkmıştı.
Zerkavi, uyguladığı vahşi şiddet nedeniyle El Kaide
tarafından dışlanmış, Haziran 2006’da da ABD güçleri tarafından öldürülmüştü.
Tevhid ve Cihat örgütü, faaliyetlerine Ebu Ömer el Bağdadi
liderliğinde devam etti ve adını Irak İslam Devleti olarak değiştirdi.
El Kaide ile
ilişkileri nasıl koptu?
Tevhid ve Cihat örgütü, 2007 yılında ABD’nin El Kaide’ye
karşı operasyonlarını yoğunlaştırması ve Sünni aşiretlerin diğer milislere
kaynak sağlamasının ardından zayıfladı.
2010’da Ebu Ömer el Bağdadi öldü. Ardından liderliği Ebu
Bekir el Bağdadi üstlendi.
2011’de Suriye’de rejime karşı başlayan isyan dalgasıyla,
Bağdadi liderliğindeki "ırak İslam Devleti, El Nusra Cephesi’ni kurdu.
Örgüt nakit, para ve militan yollayarak Suriyeli muhaliflere
destek çıktı.
Ancak Irak İslam Devleti’nin vahşi uygulamaları, Suriyeli
muhaliflerin tepkisini çekti ve El Kaide dahi örgütle bağlarını kopardı.
Irak İslam Devleti bunun üzerine adını "Irak Şam İslam
Devleti" (IŞİD) olarak değiştirdi. ABD ordusunun Irak’tan çekilmesiyle de
IŞİD şiddeti tırmandırdı.
Nasıl güçlendi?
2014’te IŞİD, Irak’ın kuzeyi ve doğusunda ilerlemeye
başladı.
Örgütün Haziran
ayında Musul’u ele geçirmesi de dünyayı alarma geçirdi. Irak ve Suriye’de
hilafet ilan eden IŞİD, bu sefer adını İslam Devleti olarak değiştirdi.
Örgüt, ‘kâfir’ olarak gördüğü Hıristiyan gruplar, Ezidiler
ve Şiiler üzerinde baskı kurup ‘Ya dine dönün, ya bölgeyi terk edin’
diyor. Bu şartları kabul etmeyenlerin ise öldürüleceğini söylüyor.
IŞİD ’in ilerlemesi sırasında yüzbinlerce azınlık mensubu
göç etmek zorunda kaldı, yüzlerce kişinin öldürüldüğü ya da rehin alındığı,
kadınların ise köle olarak satıldığı bildiriliyor.
Birleşmiş Milletler yaklaşık 1,5 milyon kişinin yerinden
edildiğini belirtiyor.
ABD, Ağustos ayında örgüte yönelik hava operasyonlarına
başladı.
Ekonomik gücü ne
kadar?
IŞİD, Irak ve Suriye’de 10 bine yakın savaşçısı olduğunu
iddia ediyor.
Bütçesinin 2 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Örgüt, gelirinin büyük bölümünü ele geçirdiği bölgelerde
elde ettiği ganimetlerden, haraç ve kaçırdığı kişiler için aldığı fidyeden
sağlıyor. Kontrolü altındaki bölgelerdeki kaçak petrol ticareti de örgütün
önemli gelir kaynaklarından biri.
IŞİD, Musul baskını sırasında Türk Konsolosluğu’nu basmış ve
konsoloslukta çalışanlar ve aileleriyle birlikte 49 Türk vatandaşını
kaçırmıştı. Rehineler, hala örgütün elinde.
Amerikan, WALL STREET JOURNAL: “TÜRKİYE’DE YASAKLI SİTE SAYISI
50 BİNİ GEÇTİ”
“Ağustos ayı
itibariyle Türkiye’de erişime engellenen internet sitelerinin sayısı 50 bini
geçti. Engelli Web’in verilerine göre erişime engellenen sitelerin çoğunluğunu
müstehcen siteler oluşturuyor. Engelli Web yetkilisi yapılan engellemelerin
yüzde 91.4’ünün TİB tarafından yapıldığını, diğer engellemelerin ise
mahkemeler, savcılıklar ve YSK tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor”
“Öte yandan başka bir dikkat çekici konun ise
TİB ’in 2008’de engellediği site sayısı 835’ken,
Bu sayı 2011’de
6,506’yı,
2013’te 15,418’i buldu
Bu yıl için erişime engellenen internet site sayısını 50,918
olarak açıklandı.
Gezi Hareketi’nde
halkın internet üzerinden örgütlenmesi de etkili oldu. Ayrıca bildiğiniz gibi
yakın zamanda torba yasa tasarısı ile TİB ’in yetkileri de genişletildi’ diye
açıkladı. TİB’ in 2012’den beri artık her web sitesine tek tek girip içerik
kontrolü yapmadığını ve erişime engellenecek web sitelerini otomatik olarak
bulduğunu açıklayan yetkili bunun son dönemlerde hatalı erişim engellemelerine
sebep olduğunu da iddia etti. Engelli Web’de yer alan bilgilere göre TİB,
hatalı bir erişime kapatma kararı aldığında, itirazlar sonucu bunu fark edince
siteyi yeniden erişime açıyor
Bu siteler hakkında şimdiye kadar 51,043 erişime engelleme
kararı verildiği belirtiliyor
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,
SÜREÇ OLUMLU YÖNLERİ
Bir zamanlar çoğunluğu Müslüman ülkeler arasında Türkiye’yi
örnek bir demokrasiye dönüştürmeye, Bir NATO üyesi olarak verdiği sözleri
yerine getirmeye
Avrupa Birliği’ne
üyeliği için reformları savunmak gibi eylemleri olan ilham verici biriydi
İktidarında, ekonomik büyüme yılda ortalama yüzde 5 oranında
seyretmiş,
Enflasyon düşmüş ve
Ordu sivil kontrol altına
alınmıştı.
Türkiye’nin Kürtlerine de, kendisinden öncekilerden daha
fazla hak tanıdı ve Kürt militanlarla 2013′ten bu yana devam eden bir ateşkes
sağladı.
SÜREÇ OLUMSUZ YÖNLERİ
Sayın Erdoğan, demokratik çizgiden uzun süre önce uzaklaştı.
Geçen yaz gerçekleşen hükümet karşıtı protestoları
acımasızca bastırdı.
İfade özgürlüğü, basın ve interneti ciddi biçimde kısıtladı.
Haber kuruluşları
Erdoğan’ın dostları tarafından alınarak, bağımsız fikriyata sahip gazeteciler
işten çıkarıldı.
Eski bir müttefikiyle
iktidar mücadelesinin, Erdoğan’ın ailesini de içine çeken bir yolsuzluk
skandalına yol açması, kendisini muhalefeti ezmekte daha da kararlı hale
getirdi
19 Ağustos 2014 Salı
ALMANYA
TÜRKİYE'Yİ DİNLEMESİ
Sorulması gereken
sorular:
Alman
İstihbaratı BND yolsuzluk skandalı konusunda neler biliyor?
Alman
İstihbaratı BND, IŞİD militanlarıyla resmi mercilerin olası bağlantısı
konusunda ne tür bilgiler edindi?
Bu tür iç
işlerine dair bilgiler dışarıya sızarsa, iç ve dış siyasette bir depreme yol açar
bilgiler mi” ?
İddia
ettiğin; İnsan kaçırma ticareti ile uyuşturucu ticaretindeki bulgular nedir?
Irak'ta Kürt
devletine karşı olan Almanya'nın Türkiye'de Halkların Demokrasi Partisini de
(HDP) dinlemesinin izahatı nedir?
Almanya
Başbakanı Angela Merkel'in, '' Alman istihbaratının çalışmalarıyla ilgili
bilgiyi kamuoyu paylaşmam'' açıklamasına karşılık bilgiye geçmeden önce Türkiye'yi
neden dinledin? Neden izledin? Gerekçesini
paylaşmalısın!
18 Ağustos 2014 Pazartesi
HAFIZAMIZDA BİR KÖŞEDE DURANLARI DÜRTELİM
‘’Türkiye,
Avrupa ve Ortadoğu’da önemli rol oynama fırsatını kaçırmamalıdır.’’
‘’Gezi Parkı
protestolarında hükümet tüm konuşma ve bir araya gelme özgürlüğü gibi değerleri
paramparça eden önlemler aldı’’
Twitter ve
Youtube’un kapatıldığında, ‘Yeni
Türkiye’ bu mu?
“Cumhurbaşkanına
daha fazla yetki verilecek herhangi bir anayasal değişiklik öncesinde, temel
demokratik prensiplere saygı duyduğunu gösterilmesi gerekiyor. ‘’
‘’Bölgenin
başka yerlerindeki bazı radikallerden uzak duran laik Müslüman ülke olarak
Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’da önemli rol oynayabilir ve oynamalıdır.’’
‘’Hükümetin
aldığı önlemler herhangi bir demokrasiye dayanan tüm konuşma ve bir araya gelme
özgürlüğü gibi değerleri paramparça ediyor’’
‘’ İstanbul
Taksim Meydanı’nda geçtiğimiz yıl patlak veren protestolara hükümet haddinden
fazla sertlikle müdahale etti. Birkaç insan öldü ve binlercesi yaralandı, Bu,
protestoları ifade özgürlüğünden ziyade, kendisine yönelik bir hakaret olarak
gören bir liderin tepkisiydi
“Türkiye ayrıca
gazetecilerin hapse atılması ve
sindirilmesi konusundaki sıralamada, dünyanın en kötü siciline sahip.’’
‘’Geçtiğimiz Aralık’ta patlak veren büyük
yolsuzluk skandalında, Sayın Erdoğan’ın oğlunu yüksek miktardaki parayı
sıfırlaması konusunda uyardığı ses kayıtları ortaya çıktı. Sayın Erdoğan ses
kayıtlarının sahte olduğunu söyledi;
‘’Türkiye’deki
sosyal medya çok hareketli bir gün geçiriyordu. Sayın Erdoğan ve hükümet
hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin eleştiriler Twitter’da özgürce
yazılıyordu. Ses kayıtları ise Youtube’ta yayınlanmıştı. Sayın Erdoğan’ın
tepkisi ikisini de kapatmak oldu.’’
MITTELDEUTSCHE:
“BERLİN, TÜRKİYE’NİN DİNLENMESİNİN ANLAMLI OLDUĞU KANAATİNDE”
Mitteldeutsche
gazetesi, Almanya’nın dış istihbarat servisi BND ’nin ABD Dışişleri Bakanlarını
ve Türkiye’yi dinlediği iddiasını ele aldığı haberinde, “Berlin, Türkiye’yi dinlemenin anlamlı olduğu
kanaatinde. Her ne kadar Türkiye bir NATO müttefiki olsa da Berlin’e göre orada
insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapılıyor, tam olarak güvenilemeyen
bir hükümet ve terör şüphelisi Kürt partisi PKK var” diye yazdı.
15 Ağustos 2014 Cuma
İŞİD
İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMEM
·
2013 Yılında Türkiye’den Suriye’ye El
Nüsra örgütüne katılım oldumu?
Bir baba Diyarbakır’dan El Nüsra örgütüne katılan
oğlunun peşine verdiğini ve Suriye’ye geçen oğlunun geri alabilmesi için Kilis
‘teki çırpınışlarını gündeme getirmiştim ve hatta 10.000 dolar ücretle gençler
aldatılarak Diyarbakır’dan 1 hafta da 8 gencimiz örgüte katılım için Suriye’ye
gittiklerini gündeme getirdim.
·
El Nüsra örgütü geçen yıl etkili ve
isminden söz eden bir örgüttü.
·
El
Nüsra örgütü, sınırımızda her türlü tedavi, yardım alması o dönemde gündeme
geldi.
·
2014 te El Nüsra ismi anılmıyorsa
karşımızda İŞİD
·
El Nüsra örgütüne katılanlar İŞİD ’e mi
geçtiler?
·
Irak- Şam İslam Devleti örgütünün (İŞİD)
gücünü artırmasında Türkiye sınırlarını kullanmasının büyük rol oynaşımı?
Yaşadık mı?
·
Türkiye’nin Suriye sınırından silah
geçişlerine uzun bir süre göz yumdu mu?
·
“IŞİD ve El Nusra Cephesi’nin üyeleri,
Türkiye hastanelerinde tedavi gördü. Daha da önemlisi, Reyhanlı ve diğer
kasabalar yabancı savaşçılarla silahların sınırdan geçiş istasyonu haline geldi
mi? Reyhanlı’yı adeta bir ‘alışveriş merkezi’ olarak kullandı mı?
·
Türkiye’nin kime bağlı olduklarının
kestirilmesinin zorluğundan dolayı sınırdan silah ve savaşçıların ayrım yapmaksızın
geçişlerine izin verdimi?
·
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın her
tür düşmanına yardım etmeye hevesli Türkiye mi?
·
Türkiye İŞİD’ de kırmızı halı serdi mi?
·
Dün; Ortadoğu’da yeni-Osmanlı etki
alanı inşa etme hevesiyle yanıp tutuşan karizmatik otokrat Sayın Erdoğan
açısından, Suriye muhalefetinin geniş bir kesiminin taktiksel olarak desteklenmesi
girişimi geri tepti mi?
·
Reyhanlı’da üst düzey bir IŞİD
yöneticisinin basın mülakatına bakarsak; ‘’şu anki başarılarının bir kısmı için
Türkiye’ye teşekkür etmeleri gerektiğini ima ettiğini ‘’ ve “Türkiye’ye gelmek
eskisi kadar kolay değil. Benim de kaçakçılarla bağlantı kurmam gerekti ama
gördüğünüz gibi bunun hala yöntemleri var. IŞİD artık çok güçlendi ve Türkiye
sınırına ihtiyacı kalmadı. Şu an Irak’tan yeterli miktarda silah geliyor ve
Suriye’de bile yeterince silah satın alabiliyoruz. Artık silahları dışarıdan
almaya pek ihtiyaç kalmadı” şeklindeki sözleri..
·
AKP hükümeti bu gelişmelere sessiz
kaldı mı?
·
İŞID ’in artan gücü ise Türkiye’ye sınır
güvenliğinin artırmaya itti mi?
·
Türkiye’nin u-dönüşü çok geç ve yetersiz
olabilir. Giderek genişleyen bir ihtilafın girdabı içindeki bölgede, Türkiye
kendi ektiğini biçiyor. Bir zamanlar taktiksel olarak yardım ettiği
isyancılarla sınırda çatışmaya giriyor. Önlemlere rağmen IŞİD hala Türkiye’deki
şebekeler vasıtasıyla sınırdan sızmaya devam etmekte midir?
TÜRKİYE BAŞKANLIK SİSTEMİNE HAZIR MI? DEĞİL
Mİ?
Kuvvetler ayrılığı önemli, “Türkiye, başkanlık
sistemine hazır değil. Kuvvetli bir güçler ayrımı ilkesinin oluşturulduğu ve
bunun içselleştirildiği toplumlarda mümkün. Yürütmenin, yasamanın ve yargının
birbirinden kesinlikle ayrı olduğu sistemlerde başkanlık sistemi mümkün
Türkiye’de başkanlık sisteminin oluşması için
meclisin ve başbakanın ayrı ayrı seçimlerde başa geldiği gibi ayrı ayrı
bağımsız olması gerekiyor.
İkinci bir nokta ise yargının tümüyle bağımsız olması gerektiği
koşulu.
Şu andaki
sistemde bu görülmüyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin büyük çoğunluğu
Cumhurbaşkanı tarafından atandığı gibi, bu atamalar meclis tarafından
denetlenmiyor. Demek ki bu sistemin Türkiye’de oluşturulması için öncelikle
yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayrımların kesinleştirilmesi ve hatta
bunların arasına setlerin çekilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin gelişiminde kuvvetler ayrılığının ne
kadar önemli olduğunun farkına varılmasını gerekir. Eğer sağlam bir denge ve
kontrol mekanizması olmaz ise, o zaman demokrasi değil otokrasiye doğru
ilerliyorsunuz demektir.
Yargı
konusunda atılan adımlar endişe verici.
Türkiye Amerikan tarzı bir başkanlık yönetimine de
hazır değil. Ülkenin yüzde 52’si civarında destek alıyorsanız bile Türkiye’nin
Demokrasi için böyle temel değişiklik sağlıklı değildir
KÜRT GERİLLALARA KARŞI SAVAŞAN NATO
ÜYESİ TÜRKİYE ÇATIŞMALARA DÂHİL OLURSA NE OLACAK
Özellikle de
Irak’ta İslam Devleti örgütünün ilerlediği bir dönemde enine boyuna düşünme
zamanı. Bölge hiç olmadığı kadar barut fıçısına dönmüş durumda. Son on yılların
en kanlı çatışmalarından olan Suriye’deki savaş, komşu Irak’a sıçradı.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Irak’taki Kürtler
gerçi özerkliğe sahip. Ama Türkiye, Suriye ve İran’da da Kürtler yaşıyor.
Onları
destekleyen şunu aklından çıkarmamalı: Bölgedeki tüm Kürtler için bir Kürdistan
devleti çağrıları şimdiden yükselmeye başladı. Peki, on yıllardır Kürt
gerillalara karşı savaşan NATO üyesi Türkiye çatışmaya dâhil olursa ne olacak?”
“AMERİKAN
DOSTU KÜRDİSTANI İRAN’IN KABUL ETMESİ KOLAY DEĞİL”
Handelsblatt gazetesi de;
“Kürtler
bağımsızlığı hak etmiştir. Kürtlerin bölgesi Irak’taki çılgınlığın ortasında
istikrar ve aklın hüküm sürdüğü bir vaha olarak kalmıştır. Yaklaşık 6,5 milyon
nüfuslu Irak Kürdistanı’ndaki siyasetçiler, bağımsız bir Kürt devletinin
ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabileceğini düşünüyor. Ekonomik
açıdan bağımsız bir Kürt devleti ilan edilmesi Kürtler açısından mantıklı
olabilir. Ama buna rağmen yeni sorunlar doğacaktır. Kahire Kürtlerin
bağımsızlığını pek engelleyebilecek durumda değil artık. Ama İran’ın böyle bir imkânı
var. Ayetullahlar için kapılarının önünde yüzü Batı’ya dönük, Amerikan dostu
bir Kürdistan, bölgesel güç dengelerinin değişmesi anlamına gelir. İran’ın bu
değişikliği kabul etmesi kolay değil.”
14 Ağustos 2014 Perşembe
13 Ağustos 2014 Çarşamba
Kürt davasının; mücadelesinin önünde her tür risk ve belirsizlik mevcut.
İŞİD; örgütü sanıldığından çok daha
güçlü olduğunu gösterebilir,
Irak ve Suriye’nin enkazından günün
birinde Kürtlerin hoşlanmadığı yeni, güçlü hükümetler çıkabilir.
İlk Körfez Savaşının sonrasında olduğu gibi
Batı sırtını çevirebilir,
Saddam’ın Kürtleri katlettiğinde
olduğu gibi yaşananlara seyirci kalabilir.
Ancak Kürtlerin kendi içlerindeki
dayanışma hiç bu kadar büyük, siyasî şartlar hiç bu kadar müsait olmamıştı.
Kürtler ilk kez gerçek bir fırsatla karşı
karşıyadır.
“TÜSİAD, BÜYÜME TAHMİNİNİ %3.4 OLARAK SABİT TUTTU”
FED ’in yakın dönemde faiz artırımına
gitmesi veya ABD ve diğer gelişmiş ekonomilerde devam eden soluksuz hisse
senedi piyasası yükselişlerinin ivme kaybetmesi gibi nedenlerle, gelişmekte
olan ekonomilere yönelik risk iştahında
bozulma ihtimali vurgulandı. Raporda, bu ihtimalin, Türkiye açısından ciddi
risklerin başında geldiği belirtilirken, küresel finansal varlık fiyatlarında
ani ve sert düzeltme anlamına gelecek bu riske karşılık, para politikasını
gevşetmeyen, bütçe disiplinini koruyan bir politika anlayışının önemine dikkat
çekildi. Temel senaryoda, 2014 yılında ve 2015 ilk çeyrekte gelişmiş
ekonomilerde toparlanma eğilimlerinin devam edeceği, dünyada yeni jeo-politik
riskler oluşmayacağı, Türkiye’de siyasi belirsizliklerin 2014 Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sonrasında önemli ölçüde kısıtlanacağı ve bu süreçte önemli iktisadi
politika hataları yapılmayacağı değerlendirmesi yapan TÜSİAD tahminlere esas
olarak bu temel senaryoyu aldı”
“Euro Bölgesi’nin, IMF tahminleri de
dikkate alınarak, 2014Ç2-2015Ç1 döneminde giderek artan bir eğilimle toparlanma
göstereceği varsayıldı. Önemli bir diğer senaryo varsayımı ise, kamu yatırım ve
tüketim harcamalarının, gelecek dört çeyrekte seçim döngüsüyle uyumlu ve mevcut
hızlarına yakın oranlarda artacağı yönünde oldu. Raporda 2014 yılının ikinci ve
üçüncü çeyreğinde, özel tüketimdeki zayıf artışlar ve özel yatırımlardaki
düşüşler nedeniyle, yüzde 3 altında kalacağı tahmin edilen GSYH büyümesinin,
2014 son çeyrekte yüzde 4.3, 2015 ilk çeyrekte ise yüzde 4.2 oranında olacağı
tahmin edildi
TÜSİAD, Riskler ve Fırsatları madde
madde şöyle sıraladı:
Riskler
* Küresel ekonomi açısından risklerin
en başında, küresel likidite bolluğunun neden olduğu “risklerden habersiz,
halinden memnun olma” durumu gelmektedir. 2013 yılının ikinci yarısında
kırılgan ülke sıralamaları, 2014 yılında yeniden büyüme sıralamalarına
dönüşmüştür. Hemen her türlü riskli, standart altı varlık piyasalarda alıcı
bulabilmekte, birbirinden tamamen farklı değerlemelere sahip olması gereken
ülkeler, şirketler ve diğer finansal varlıklar; benzer fiyatlamalara konu
olmaktadır. Bu “kendinden hoşnut” hali bozabilecek, Fed’in çıkış stratejisi
değişikliği, gelişmiş ekonomilerin hisse senedi piyasalarında büyük ölçekli
düzeltmeler gibi riskten kaçış sinyalleri, başta Türkiye ve gelişmekte olan
ekonomiler olmak üzere dünya ekonomisi için büyük bir risk yaratmaktadır.
*
Ekonomik anlamda önemli diğer bir küresel risk “uzun dönemli durgunluk”
riskidir. Larry Summers tarafından ortaya atılan bu kavram, Richard Koo’nun
“bilanço resesyonu” ve Robert J. Gordon’un “inovasyonun sonu” kavramları ile
örtüşen unsurlara sahiptir. Başta Avro Bölgesi, İngiltere ve Japonya olmak
üzere toparlanmanın sağlanamaması ve düşük büyüme-düşük enflasyon açmazının
devam etmesi halinde, Avrupa Birliği’nin dağılması, bu ekonomilerde ekonomik
sorunların siyasi sorunlara dönüşmesi dünya ekonomisi için büyük bir tehdit
oluşturmaktadır.
* Gelişmiş ekonomilerde toparlanmanın
sağlanamaması durumunda, gelişmekte olan ekonomilerde de baş gösteren düşük
büyüme eğiliminin, bu ekonomilerin kırılganlıklarını belirginleştirmesi, dünya
ekonomisi için önemli bir başka risk unsuru olacaktır.
* Diğer önemli bir küresel risk alanı
jeo-politik gelişmelerdir. Rusya’nın Ukrayna müdahalesi sonrası, ABD, AB, Rusya
arasında oluşan politik sorunlar, enerji sektörü başta olmak üzere küresel
ekonomi için önemli riskler oluşturmaktadır. Diğer yandan, Orta Doğu’da her
geçen gün artan gerilim ve derinleşen savaş ortamı, komşu ülke olma ve bağları
nedeniyle başta Türkiye olmak üzere, dünya ekonomisini tehdit eder hale
gelmiştir.
*Türkiye ekonomisi için yerel
risklerin başında, olasılığı düşük olmakla birlikte, 2014-2015 seçim döngüsünün
iç siyasi belirsizlikleri artırması gelmektedir.
* Diğer yandan, para ve kamu maliyesi
alanlarında, “doğru politika”nın siyasi önceliklerle göz ardı edilmesi
olasılığı önemini korumaya devam etmektedir. Özellikle siyaset ve seçim
döngülerinin, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan enflasyonla
mücadeleyi zorlaştırması ihtimali, Türkiye ekonomisi açısından politika
itibarını zayıflatacak ve ekonominin kırılganlıklarını artıracaktır.
* İç siyasi belirsizliklerin
Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonrasında azalmasına bağlı olarak, Türkiye ekonomisine
güçlü sermaye girişleri olması ve bunun sonucunda reel kur değerlenirken, özel
tüketim ve yatırım kaynaklı güçlü talep genişlemeleri oluşması, talebin kontrolü
ve dengelenmesi için yeni politika arayışları gerektirecektir. Kaldıraçlı talep
genişlemesinin kontrol edilemediği durumlarda, kaldıraç azaltma amaçlı
gecikmeli ancak kısa sürede sonuç vermesi beklenen güçlü politikaların, belirli
ölçüde “dur-kalk döngüsü” yaratma riski mevcuttur.
Fırsatlar
* Fed Federal Açık Piyasa Komitesi
(FOMC)’nin Temmuz ayı toplantısında, tapering sürecinde ve faiz artırımına
ilişkin takvimde beklenenden farklı bir değişikliğe gitmemiştir. Sürdürülebilir
borçlanma dinamikleri gereği, reel faizlerin, büyüme oranının altında
seyretmesi ihtiyacı, mevcut ABD enflasyon ve büyüme oranları karşısında, kısa
sürede faiz artırımlarını güçleştirmektedir. Küresel risk iştahı ve likidite
için bir “sinyal” niteliği taşıyan faizlerin, bir süre daha artmayacak olması,
gelişmekte olan ekonomiler için kısa süreli de olsa önemli bir fırsat teşkil
etmektedir.
* Gelişmekte olan ekonomiler başta
olmak üzere dünya genelinde riskli varlıklara yönelik risk iştahındaki artış,
GOE’lere ve Türkiye’ye dış kaynak temini ve yapısal reformlar için zaman ve
alan yaratma anlamında fırsat sunmaktadır.
* 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı
Seçimleri sonrası siyasi belirsizliklerin azalması, Türkiye’nin riskli
varlıklara olan küresel yönelimden daha fazla pay almasını sağlayacaktır.
Özellikle, “büyümeye yatırım” şeklindeki hisse senedi portföy hareketlerinin
Türkiye’nin büyüme hikayesini benimsemesi, Borsa İstanbul’un ve İstanbul Finans
Merkezi’nin gelişimi için önemli bir fırsat oluşturacaktır.
* Son dört çeyrek boyunca istikrarlı
bir patikaya oturan büyüme, küresel sorunlara, iç siyasi belirsizliklere, dış
denge ve fiyat istikrarı sorunlarına karşın direncini korumaktadır. Büyüme
yüzde 4 etrafındaki direnci korunurken, enflasyon ve cari açık sorunlarında
iyileşme sağlanması, Türkiye’nin makro politika itibarını artıracak ve
kırılganlıklarını azaltacaktır.
HUMAN RIGHTS WATCH: “TÜRKİYE’DE İNSAN
HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ EROZYANA UĞRADI”
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW),
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk
cumhurbaşkanı olduğunu belirttikten sonra, “Üç dönem başbakanlık yapmış ve
AKP’nin de lideri olan Erdoğan’ın, Türkiye’nin modern tarihinde yerini alacağı
garanti. Anlaşılması zor bir şekilde son iki yılda Erdoğan gücünü pekiştirdikçe
ülkede insan hakları ve hukukun üstünlüğünün erozyona uğradığı bir gerçek”
HRW’ın Türkiye uzmanı Emma
Sinclair-Webb ; Türkiye’de askeri vesayetin kalkmasının önemli olduğu ancak
bunun’’ hükümetin hesap verebilirlik ‘’ve ‘’bağımsız bir adalet sisteminin herkese eşit
şekilde işlediği ‘’anlamına gelmediği ifade edildi.
Bakan ve bakan çocuklarının isminin
karıştığı 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının patlak vermesinin ardından
Erdoğan hükümetinin birçok kanunu kendi ajandasına göre değiştirdiğini kaydeden
Sinclair-Webb, sosyal medyanın da ağzına bağ vurulmaya çalışıldığını vurguladı.
Yolsuzluk soruşturmasına hükümetin
defalarca müdahale ettiği, yargı sistemini suçlayıcı açıklamalar ile toplumda
kutuplaşma yapan söylemler kullanarak eleştirdiği ifade edilen açıklamada,
Erdoğan’ın balkon konuşmasında 77 milyonunun cumhurbaşkanı olacağı yolundaki
sözleriyle ilgili HRW’ın Türkiye uzmanı Sinclair-Webb, “Eğer Türkiye demokratik
bir ülke olma amacında ise, herkesin insan haklarının bir hak olduğu
idrakine vararak yeni cumhurbaşkanı da dahil her politikacının bu konuda
acil adımlar atması gerek” dedi.
İnsan haklarındaki eksiklikler ile
adaletteki bu açığın Kürt sorununun da tam kalbinde yatan problem olduğuna
işaret eden HRW açıklamasında, “Gazeteciler, Erdoğan gücünü nasıl koruyacağı ve
AKP’yi kontrol edip edemeyeceğini tartışıyor. Uzun vadede Türk halkı hesap
veren bir hükümet ve insan haklarına pür dikkat eden bir politik lider istiyor
mu? İşte bu sorunun cevabı Türkiye’nin de demokratik geleceğinde kilit rol
oynayacak” şeklinde kaydedildi.
12 Ağustos 2014 Salı
PKK– PEŞMERGE
IŞİD, Güney
Kürdistan’ın birkaç ilçesini ele geçirdikten sonra, peşmergeyle aralarında
şiddetli çatışmalar yaşandı. Çatışmalar üzerine birçok kişi başta Mahmur ilçesi
olmak üzere, çatışma bölgelerine akın etti.
Mahmur ilçesindeki mülteci kampında Kuzey
Kürdistanlı insanlar yaşıyor ve onlar böylesi bir zamanda Kürt güçleri arasında
bir ittifak olmasını umuyorlar.
Mahmur ilçesi ve kampında PKK, IŞİD
mensuplarına karşı savaşıyor. Onlar da bu bölgeyi korumanın her Kürt’ün görevi
olduğunu söylüyor. Bu saldırıların, Kürt birliğini pekiştireceğini
düşünüyorlar.
İlçe dışında da Peşmerge Güçleri IŞİD
mevzilerini yoğun top ve roket atışlarına tutuyor ve Kürdistan’ın bir karış
toprağından vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar.
İlk defa farklı görüşteki silahlı Kürt
güçleri aynı cephede omuz omuza savaşıyor. Çoğu çevreden “IŞİD, Kürtleri
birleştirdi” yorumunu yapıyor.
BÖLGEDEN HABER
ABD savaş
uçakları Musul'un Şengal (Sincar) ve Başik, Irak savaş uçakları da Diyala’nın
celavla kasabasında bugün IŞİD’e bomba
yağdırdı.
ABD uçakları, Şengal kazasında bulunan Irak -
Şam İslam Devleti (IŞİD) hedeflerine hava saldırısı düzenledi.
Olaya ilişkin ABD ve Irak makamlarından resmi
bir açıklama yapılmadı
Amerikan şirketi petrol alımından
vazgeçti
Kürdistan petrolünden vazgeçildi
Teksas
merkezli petrol şirketi Axeon’un Kürt petrolünü almaktan vazgeçtiğini duyurdu.
Dünya piyasalarına ulaştırmaya çalıştığı
petrolü taşıyan son gemi de Erbil ve Bağdat arasındaki anlaşmazlık nedeniyle
ABD'li alıcının vazgeçmesi nedeniyle yükünü teslim edemedi.
Habere göre, Teksas'ın 60 mil açıklarında
bekleyen United Kalavrvta'dan sonra Kürdistan Bölgesi’nden karayoluyla
Türkiye'ye taşınan petrolün yüklendiği 5’inci gemi de, ABD açıklarında demir
atmak zorunda kaldı.
Şengal bölgesindeki Şeyhan'dan çıkarılarak
kamyonlarla Hatay'ın Dörtyol Limanı’ndan 23 Temmuz'da yola çıkan 300 bin varil
petrol yüklü geminin, 11 Ağustos'ta Paulsboro Limanı’na gelmesi bekleniyordu
ancak, Atlantik'te demir attı.
New Jersey'deki rafineride işlenmek üzere
petrolü alan Teksas merkezli petrol ürünleri şirketi Axeon, dün web sitesinde
yaptığı açıklamayla "tartışmalı olması" gerekçesiyle almaktan
vazgeçtiğini duyurdu.
ABD'nin bu tavrının, Kürtlerin kendi petrolünü
satmasıyla Bağdat'tan bağımsızlık ilan etme ihtimali olduğunu, Irak'ta Maliki
sonrası yeni dönemde, Kürtlerin mecliste petrol ve doğalgaz yasa tasarısının
geçmesi için uğraşacağını ve ABD'nin tavrının da bu yasadan sonra net olarak
şekilleneceğini kaydetti.
BILD: “ERDOĞAN’IN MODERN DEVLET KURMA
YASA DESPOTLAŞMA GİBİ İKİ SEÇENEĞİ VAR”
Türkiye’yi
daha fazla Avrupa’ya yaklaştırıp medeni hakları ve demokrasiyi güçlendirir ve
Avrupa ile Asya’nın kesiştiği noktada İslami çehreli modern bir devlet
doğmasını sağlayabilir. Akıllı devlet adamının seçeceği ve geleceğe götüren yol
bu olabilir.
Erdoğan bu
gücü kendinde bulabilir mi? Bulamazsa, bir otokrat olup zamanla
despotlaşabilir. Yüzünü doğuya dönüp Türkiye’yi Doğu Akdeniz’in güç merkezi
haline getirmeye çalışır. Şimdi ona geçmişle gelecek arasında tercih yapmak düşüyor.
11 Ağustos 2014 Pazartesi
MESUT DEĞER’İN FİTRATINDAN
YAZIM
BAZILARINA İTFAF OLUNUR
31.Mayıs.2014 tarihinde Mesut DEĞER
’in FİTRATINDAN başlıklı yazımı twitter ve facebook sayfamdan paylaşmıştım.
Yazımı mail olarak ta 5000 kişiye
göndermiştim. (basın, Siyasetçi, Yazar)
O tarihlerde Cumhurbaşkanı adayların
kimler olduğu açıklanmamıştı.
Gelen Tepkiler ise;
Erdoğan adaylığını açıklanmamış onu Cumhurbaşkanı
seçtin.
Başbakan seni baş danışmanı yapsın
Vs. akla gelmeyen eleştiri,
hakaretler aldım. Ve özelikle de aydın gazeteci yazar geçinen bir kaçından.
CHP’nin eleştiri yağmurun ’uda anlamak
mümkün değildi.
3 ay önce ortaya koyduğum Sayın
Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanı seçilecek bu görünen tablo çünkü CHP, MHP ve diğer
siyasi partilerin atacakları adımlarını da görüyordum. Ama asıl önemli olan seçim değil yazımda
çerçevesini belirttiğim konuların üzerinde dikkatle hassasiyetle Sayın
Erdoğan’ının durmasıdır. Bunlar nelerdir. Yazımda belirtmişim.
10. Ağustos Cumhurbaşkanlık seçimi
sonuçlandı.
Beklenen sonuç…
Benim beklediğim sonuç ise buyurun
aşağıda belirttiğim konulardır.
Bu arada, Eleştiri yapanlara; geleceği görmeyenler bugün oturdukları yerden
ahkam kesmesinler. Halkla kopuk olanlar, halkın nefesini bilmeyenler, gölge
etmesinler başka ihsan istemem.
YAZIMSAYIN BAŞBAKAN RECEP TAYİP ERDOĞAN'A
MESUT DEĞER’İN FITRATINDAN
Sayın Başbakanım;
Kamplaşmış, kutuplaşmış bir Türkiye'nin
Cumhuriyet tarihinde ilk kez seçilecek Cumhurbaşkanı olacaksınız.
Özelikle; Son iki yıldaki siyasi söylemleriniz
ve tavrınızla, bu arada üçe bölünmüş basının sizi halka yansıtış şekliyle bugün
ülkede bir kamplaşma, bir kutuplaşma ortaya çıkmıştır.
30 Mart 2014 yerel seçimleri bir seçim
olmasının ötesinde Recep Tayip ERDOĞAN ‘nın var olup-olmama seçimiydi.
Yani bir yanda Recep Tayip ERDOĞAN
destekleyicileri, diğer tarafta siyasi görüşü ve partisi ne olursa olsun Recep
Tayip ERDOĞAN gitmesi yönünde oluşan iki blok’un mücadelesiydi.
Halkımız yolsuzluğa duyarlı bir halk
olmasına ve geçmişte yolsuzluğa bulaşan siyasi partileri siyasi tarihten
silmelerine rağmen 30 Mart’ta % 45 civarında halk sizi destekledi.
Artık gelinen süreç önemlidir.
Önümüzdeki süreçte, bu kutuplaşma ve
kamplaşmanın Kırılgan bir noktaya taşınmaması ve tehlikeli bir çatışmaya
dönüşmemesi için size büyük bir sorumluluk düşmektedir. (Yani 4 K ;
Kamplaşma-Kutuplaşma-Kırılganlık-Kavga)
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ve daha
sonraki görev sürenizde benim Fıtratıma göre dikkatte almanız gereken hususları
lütfen okur musunuz?
• Halk ile kavga yerine kucaklaşınız
• Siyasi tavır ve söylemlerinizi 77 milyonun
tümüne göre ayarlayınız
• Kendi kendinizi yönetebilmeli ve kontrol
edebilmelisiniz.
• Dünyadan Türkiye’ye bakıldığında bölünmüş
bir Türkiye'nin değil bütünleşmiş bir Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmalısınız.
• Halkın öfke patlamalarını seçim öncesi bir
tehdit algılamayınız. Öfke dalgalanmalarını ise öfkeyi doğuran sorunun
kaynağına giderek çözümleyiniz..
• Karşıt görüşlere, fikirlere ve gelişen
olaylara birlik-bütünlük mantığıyla yaklaşınız.
• Yakınınızdaki kamu görevlileri
duygusal değil, sorumluluk içerisinde hareket etmelidir. Duygusal davranışlarda
bulunanlar hakkında ki soruşturmayı siz başlatmalısınız.
• Muhalefettin verdiği önergeleri
kamuoyunun çıkarlarına ise mutlaka değerlendiriniz.
• Kurumlarda, açılışlarda size karşı yapılan
eleştirilere haksız, yersiz, kasıtlı olsalar bile tahammülünüzü zorlayarak
hoşgörü ile yanıt veriniz.
• Benim Türkiye’m diyerek halkımızın tümünü
kucaklayınız.
• 2002’den beri yapılan seçimlerde 8 seçim
kazandınız. Sadece Anadolu'nun Muhafazakar ve mütedeyyin kesimine seslenme niz
bir kutuplaşma yaratmaktadır.. Kutuplaşmalarla seçim sonuçlarını başarıyla
göğüslediğiniz aşikardır. Bu tavrınızı, düşüncenizi gelecek 10 yıl daha
sürdürmek niyetinde olabilirsiniz. Ama unutmayın ki Cumhurbaşkanlığı görevinde
iken kutuplaşmak ciddi bir kırılganlığa ve o da tehlikeli bir çatışmaya
dönüşebilir.
Aşağıdaki hususları lütfen yeniden
değerlendirir misiniz?
• Twitter, You Tube, Google, Facebook ve sanal
âlemler ( Türk Hukuk kurallarına uymak koşuluyla ) kapatmak, engellemek
düşüncenizi sorgular mısınız?
• Başbakan olarak bugüne kadar
kurumlarla olan kavganızı bir nebze olarak ta olsa anlarız da Cumhurbaşkanı
olarak kurumlarla kavganızı halka anlatmakta zorlanırsınız.
• Tüm farklı görüşleri, saygısızlık,
edepsizlik ve milli iradeye komplo olarak görme alışkanlığınızdan
vazgeçmelisiniz.
• Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önünüzde zor
bir engel yok. Var olan tek zor engel Recep Tayyip ERDOĞAN’DIR.
• Hukukun üstünlüğü ilkesini sahiplenmeli ve
korumalısınız.
• Yolsuzlukla mücadele de ezberleri boz
malısınız.
• 77 milyon için demokrasiyi, düşünce
özgürlüğünü, insan haklarını ve hak ve özgürlükleri içine sindire bilmelisiniz.
• Hepimiz Elhamdülillah Müslümanız ve
kardeşiz. Bu nedenle din, mezhep, kardeş ve etnik köken kavgasını yaratacak
yaklaşımları sergilen memelisiniz.
• AB’ne girmemiz için öncülük yapmalı ve
yavaşlayan müzakere sürecini hızlandır malısınız.
• NATO üyeliğimizin, Avrupa, ABD ve
komşularımızla bozulan ilişkilerimizin dostluk ve barış içinde sürdürülebilmesi
için dış siyaset politikanızda U dönüşü yapabilmelisiniz.
• Facialarda ve son olarak Soma faciasında
Madencilerin yanında resminiz olmalıdır. Maden işletmeleri Patronlarının
yanında resminizin ‘’ R ‘’ si bile olmamalıdır.
• Başbakanla Cumhurbaşkanı görev
değiştirebilir cümlesini söyleye bilmelisiniz.
• Cumhurbaşkanlığı yetki ve görevleri
sınırlıdır. Cumhurbaşkanlığının görev ve yetkilerini artırmak, değiştirmek için
kendi düşüncenizden ziyade rejimin kural ve denklemlerini dikkate alınız.
• Cumhurbaşkanlığını ve ülkeyi kendi
görüşünüze uygun bir şekilde idare etmek için kararlarınızın olumlu ve olumsuz
yanlarını tekrar değerlendirir misiniz?
• Kürt sorunun çözümüne yönelik adımların
korunması için yasal dayanaklara ihtiyaç vardır. Başlattığınız çalışmanın
hukuki çerçevesini de belirlemek ve yapacağınız çalışmaları şimdiden
belirleyiniz.
Bu duygu ve düşüncülerle saygılarımı
arz ederim.
31.5.2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)