5 Şubat 2014 Çarşamba


Herkes, Türkiye’nin sorunlarının dünyanın gelişmekte olan ekonomilerine bulaşmasından endişeli

“Temel görüntü bir miktar güven veriyor: Özellikle de Türkiye’de hükümetin borçlanma oranları düşük, özel sektörün dış borcuysa yüksek. Mali durum çok kötü görünmüyor. Fakat geçmişteki her kriz iyimser beklentilere karşı geldi. Ve Türkiye’ye sermaye akıtan güçler, dünya ekonomisini de genel olarak kırılganlaştırıyor”

“Büyük resimde, asıl sorunu yaratan ülke Türkiye değil. Tıpkı Güney Afrika, Rusya, Macaristan, Hindistan ve şu an yara alan diğer ülkeler örneğinde olduğu gibi… Asıl sorun, varlıklı ekonomilerin, yani ABD, avro bölgesi ve diğer küçük oyuncuların, kendi ekonomilerindeki temel zayıflıkları ele almakta başarısız olması. Şu ortada: Aşırı derecede tasarruf edip çok az yatırım yapmak isteyen bir özel sektör karşısında, ekonomik durgunluğu derinleştiren kemer sıkma tedbirleri uyguladık. Daha kötüsü, bütün gösteriler şuna işaret ediyor: İşsizliğin kök salmasında izin vererek, hem kısa vadeli ham de uzun vadeli büyüme ihtimallerini azaltıyoruz; bu da, özel sektör yatırımını daha da zora sokuyor. Ve tabii ki, Avrupa’nın büyük kısmı şimdiden Japonya tarzı bir deflasyon tuzağına düşme riski altında. Gelişmekte olan piyasalarda yaşanacak bir kriz, bu riski gerçeğe dönüştürebilir”.

Küresel tahvil yatırımcıları Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerden çekilmeye başladı. IIF’nin özel sermaye girişlerinde düşüşün 2013 yılında yüzde 1, 2014 yılında ise yüzde 3 düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) son güncelleştirilmiş verilerine dayandırdığı haberinde, “ Küresel tahvil yatırımcıları Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerden çekilmeye başladı

Hiçbir ülkede Türkiye’deki kadar fazla gazetecinin hapiste olmadığına dikkat çeken Alman gazetesi haberine şöyle devam etti:

“Türkiye 2013 yılında AİHM’de insan hakları ihlalleri nedeniyle 118 davada hüküm giydi… Başına buyruk hükümet etme tarzıyla ‘Sultan’ yakıştırması yapılan Erdoğan’a yönelik öfke geçen yaz sokaklara taştı.

Erdoğan bir despot gibi tepki gösterdi ve gösterileri polis gücüyle zalimce bastırmaya çalıştı. Göstericilere ‘çapulcu’, ‘kemirgen’ diye hakaret etti.

 Ama Erdoğan’ın  sistemi sallantıda. Şu an kendi ailesine kadar uzanan yolsuzluk suçlamaları söz konusu.

Başbakan aynı zamanda Türk Lirası’nın büyük değer kaybı nedeniyle şimdiye kadarki görev döneminin en büyük zorluklarından biriyle karşı karşıya.

Kur krizinin ekonomik krize dönüşmesi tehlikesi,

Sadece para politikası araçlarıyla bu kriz atlatılamayacaktır.

 Türkiye her şeyden önce güveni geri kazanmalıdır.

 Bu, Erdoğan iktidardayken mümkün olabilir mi?

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder