23 Aralık 2013 Pazartesi


Türkiye’de gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dış basını meşgul

         Etmeye Devam ediyor.

 

·         Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Henri Barkey Türkiye’de gerçekleştirilen yolsuzluk

Ve operasyonuyla ilgili , “Amerika Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından rahatsız” dedi.

·         AK Parti Hükümeti ile Gülen Hareketi arasındaki gerginlik haberlerine değinerek,

“Taraflar arasında bir kırılma yaşanıyor, ancak bu kırılma geçici olacak ve partinin başına başka bir isim geçtiği takdirde sona erecek,  çünkü partinin tabanı ile Gülen Hareketi’nin tabanları aynı ideolojiye sahip”  

·         Henry Barkey, “Gezi olayları sonrası hükümetten gelen komplo teorileri Obama ile

Erdoğan ilişkisini bozdu.  Erdoğan, yolsuzluk operasyonu sonrası yine aynı söylemi kullandı. Amerika, Türkiye’de başbakan ve partisinden yükselen ‘işin içinde Amerika var’ söylemlerinden aşırı derecede rahatsız.

·         Yolsuzluk soruşturması sadece bakanlara değil belki de Başbakan Erdoğan’a yakın

Başka isimlere de sıçrayarak daha da büyüyebilir.

·         Bu nedenle adı yolsuzluğa karışmayan milletvekillerinin partiyi kurtarmak için

Dönebilecekleri tek isim Abdullah Gül’dür” değerlendirmeleriyle konuşmasını noktaladı.


·         Times gazetesi, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin, “Otoriter Başbakan 11 yıllık

İktidarına en büyük zararı veren krizle karşı karşıya” diye yazdı

·         Süddeutsche gazetesi Türkiye’deki yolsuzluk skandalını ele aldığı haberinde, “Bir

Zamanların reformcusu Erdoğan partisini giderek bataklığın dibine sürüklüyor” diye yazdı.

·         Erdoğan’ın tutumunu eleştiren Frankfurter Rundschau gazetesi, “Suçlanan bakanları

Kovmak ve zarar gören ahlâklı politikacı imajını cilalamak yerine dinci rakibi Fethullah Gülenin kendisine yönelttiği suçlamanın aynısını yapıyor. ‘Yakalayın hırsızı’ diye bağıran hırsız gibi davranıyor” dedi.


SAYIN BAŞBAKAN KONUŞMASI İSE

·         Erdoğan’ın ‘Herkes haddini bilecek’ dedi

·         Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki bir çatışmanın yansıması. Gülen, Cuma günü

Yayınladığı vaazda polis soruşturmasına engel olmaya çalışanları kastederek ‘Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın’ dedi. Başbakan ise yolsuzluk iddialarından ‘hükümetini devirmeyi amaçlayan yabancı güçleri’ sorumlu tuttu ve ‘provokatif eylemlerde bulunmakla suçlanan diplomatları’ sınır dışı etmekle tehdit etti. Tehdidin Amerika Birleşik Devletleri’nin büyükelçisi Francis Ricciardone’ye yöneltildiği tahmin ediliyor

HALK BANK

FINANCIAL TIMES HABERİNDE:

·         Başbakan Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin İran’a başlıca finansal kanalı’ olarak nitelediği

Halk bank’a arka çıktığı

·         “Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, bankanın Washington ile işbirliğinin, ABD

Yatırımlarına konu olan en az bir tane İranlı kurum ile yapılan işlemler konusunda uyarılmasının ardından arttığını söylüyorlar ancak bazı Hazine yetkilileri, bankanın faaliyetlerine ilişkin kaygılarını dile getirmeye devam etti. Halk bank’taki İran’a ait hesaplardaki paralar, milyarlarca dolar değerindeki altın almak için kullanılırken bu altın daha sonra da yaptırımlara konu olan bank transferleri üzerindeki kısıtlamaları by pas ederek İran’a ihraç edildi. Geçen ay İran ile nükleer müzakerelerinde geçici bir anlaşmaya varılmasının ardından Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Halk bank ve diğer Türk bankaların artık İran’a yönelik ödemeleri yürütebileceklerini söyledi. ABD’nin ise, kısmi bir gevşetse olsa da yaptırımların kalıcı bir anlaşmaya kadar yürürlükte kalacağını vurguladı”

·         Savcıların amirlerine yürüttükleri soruşturmalara ilişkin bilgilendirme

Zorunluluğunu getiren yeni yönetmenlik geldi ve ayrıca gazetecilerin emniyete girişleri yasaklandı

 

 

 

20 Aralık 2013 Cuma


GOOGLEDAN EN FAZLA SANSÜRÜ TÜRKİYE TALEP EDİYOR

Google’dan en çok sansür talep eden ülkenin Türkiye olduğu açıklandı. 
Google, bu hafta açıkladığı 2013 Şeffaflık Raporunda, hangi ülkelerin kendilerinden kaç sayıda siyasi içeriğin silinmesini istediklerini duyurdu.
BBC Türkçenin haberine göre, Google’ın Ocak 2013ten Haziran 2013e kadar dünya genelinden toplamda 3486 içerik silme talebi aldığı, bu taleplerin neredeyse yarısının Türkiye’den geldiği belirtilirken, rapora göre, yılın ilk altı ayında Türkiye’deki yetkililer Google’dan 1673 içerik silme talebinde bulundu.
 Bu ise bir önceki altı aya kıyasla 10 kat civarında bir artış gösteriyor.
Türkiye’nin içerik silme taleplerinin yaklaşık üçte ikisinin internet üzerinde ifadeyi sansürleyen 5651 sayılı internet yasasının ihlali iddiasıyla yapıldığı belirtildi.
Raporda yer alan kaldırılan ve kaldırılmayan içerikle ilgili ayrıntılardan bazıları şöyle:
Bir siyasi yetkili ve seks skandallarıyla ilgili arama sonuçlarını kaldırmamız için bir mahkeme kararı elimize ulaştı. Sonuçları kaldırmadık.
Bir hükümet kurumundan Kürt partisi ve Kürt aktivistler hakkında bir blog sayfasını ve Kürdistan haritasını profil resmi yapan bir Google+ sayfasını kaldırmamız için iki talep aldık. Hiçbirini kaldırmadık.
Bir savcının işinin kalitesini eleştirerek hakaret ettiği iddia edilen bir blog yazısının kaldırılmasını öngören üçüncü tarafa yönelik bir mahkeme kararı aldık. Blogu kaldırmadık.
Birçok hükümet yetkilisinin telefon numaraları, şahsi e-postaları, banka hesap bilgileri gibi detayları bulunduran blog yazılarının kaldırılması için üçüncü taraflara yönelik üç mahkeme kararı aldık. Ürün politikalarımızı ihlal ettikleri için bu yazıların çoğunluğunu kaldırdık.
Hükümet kurumlarından Atatürk’le ilgili eleştirel içerik barındıran 17 Youtube videosu ve 109 blog yazısının kaldırılması yönünde 37 talep aldık. Kendi ilkelerimizi ihlal eden 10 videoyu kaldırdık".
Rapora göre, 2013ün ilk altı ayında Google’dan en çok içerik silme talebinde bulunan ülkeler şöyle:
Türkiye (12 bin 162 madde için 1673 talep)

ABD (3887 madde için 545 talep)

Brezilya (1635 madde için 321 talep)

Rusya (277 madde için 257 talep)

Hindistan (714 madde için 163 talep)

 

TÜRKİYE'DEKİ YOLSUZLUK DÜNYA BASIN’INDA

·         İngiltere’nin yüksek tirajlı gazetelerinden Financial Times,

İmam Batıdaki Gönüllü Sürgününden Tahakküm Ediyor başlıklı haberinde, “Fethullah Gülen geçtiğimiz hafta sıra dışı bir vaaz verdi.Gülen bu video kaydında birkaç yıl önce bir hayat kadınıyla buluşmaya giden Türkiye’deki üst düzey bir isimden aldığı bir telefondan söz etti. Gülen video kaydında bu kişiyi bir arkadaşı aracılığıyla uyardığını ve bunun gibi belki 10 başka vaka olduğunu söyledi. Binlerce mil uzaktaki önemli insanlar hakkında bu tür hassas bilgilere erişimi olduğunu düşündüren bu tür yorumlar bir vaiz için şaşırtıcı görünebilir. Ama taraftarlarının hoca efendi diye adlandırdıkları Gülen öyle sıradan bir din adamı değildedi.

·         “İkisi de laik elite karşı savaşta güçlerini birleştirdiler ve Türkiye’de ılımlı, demokratik

Bir İslami hükümetinin başarılı bir örneğini tesis ettiler. Ancak şimdi bir yolsuzluk skandalı sadece Sayın Erdoğan’ın yönetimini tehdit etmekle kalmıyor aynı zamanda Başbakan ile bir zamanlar müttefikinin taraftarları arasında derinleşen ve hükümeti paramparça eden bir çatlağı gözler önüne sergiliyor

·           Financial Times gazetesi, Gülenin taraftarları ile Başbakan Erdoğan’ın artık ortak bir

Düşman olan ordudan duydukları korkuyla birbirlerine bağlanmadıklarını belirterek, “Erdoğan, 11 yıl önce iktidara gelmesinden bu yana en ciddi meydan okumayla karşı karşıya

·         Gülen hükümetin, başta Suriye’deki isyancılara desteği olmak üzere Ortadoğu’daki

aktivist politikasına karşı çıkıyordu. Uzmanlar, tırmanan siyasi krizin, Sayın Gülenin Türk devlet içinde elde ettiği güce vurgu yaptığını söylüyorlar. O güç ise bir dizi seçim öncesi Sayın Erdoğan’ın çekirdek dindar muhafazakâr seçmenlerini bölmekle tehdit ediyor. Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili, ülkenin en etkili şahsiyetlerinden ikisi bir güç mücadelesi içinde. Bu Başbakanın yönetimine ciddi bir tehlike oluşturabilir”.

·         BBC, Gezi Parkındaki örgütsüz muhalefetin aksine Erdoğan’ın bu kez daha örgütlü bir

Muhalefetle karşı karşıya olduğunu kaydetti.

19 Aralık 2013 Perşembe


 
              GAZETECİLERİ HAPSE ATMADA TÜRKİYE BİRİNCİLİĞİ YİNE KAPTI

 

New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2013 yılı için hapisteki gazeteciler raporunu yayınladı

CPJ’in raporunda Türkiye, gazetecileri hapse atan ülkeler sıralamasında,  listenin yukarısında yer alırken, Türkiye’yi, İran ve Çin izledi.

Raporda Türkiye’de 2012de parmaklıklar arkasında olan 49 gazeteci sayısı 40a düşmüş olsa da serbest bırakılan gazeteciler hakkında davaların sürdüğü,

 Bu gazetecilerin yeniden cezaevine atılmakla yüz yüze olduğu vurgulandı.

Raporda, “Değiştirilen bazı yasalar gazetecilerin aşırı tutukluluk süreleri göz önüne alınarak serbest kalmalarını sağladı.

Ama Türkiye’de hâlâ bazı Kürt gazeteciler terör suçlamaları, bazı gazeteciler de hükümete karşı darbe girişimi hazırladıkları gerekçeleri ile hapiste” denildi.

 

18 Aralık 2013 Çarşamba


              SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ 2013 RAPORUNU AÇIKLADI


Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, 2013 yılı bilançosunu açıkladı.
Rapora göre görev başında öldürülen gazetecilerin sayısında hafif düşüş kaydedilirken kaçırılanların sayısı iki kat arttı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2013 yılı raporunda

Türkiye’de şu an en az 27 gazeteci ve medya mensubunun yaptıkları iş nedeniyle hapiste bulundukları belirtiliyor. Toplamda 60 medya mensubunun hapiste olduğu, aralarından 29’unun aldığı hapis cezasıyla yaptığı iş arasında doğrudan bağlantı olduğu kaydediliyor.
Örgüt geri kalan vakalarla ilgili araştırmaların sürdüğünü, ancak genelde tutuklu yakınlarının da avukatların da suçlamalarla ilgili kesin bilgi edinememeleri ve belgelere erişim imkânı bulamamaları nedeniyle araştırma yürütmenin kolay olmadığını belirtti.

Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümünde

Türk yargısının aşırı güvenlik endişeleri nedeniyle haber alma özgürlüğü ve hukuk devleti ilkelerine gereken saygıyı göstermediği,
Katı yasaların da yardımıyla mahkemelerin eleştirel gazetecileri hemen ‚terörist’ diye damgalayabildiği kaydediliyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:

“Terörle mücadele yasalarındaki temkinli reformlar ve Kürtlerle yürütülen tarihî barış süreci, Türkiye’nin dünyada en fazla gazetecinin hapiste bulunduğu ülkelerden biri olmasında bir şey değiştirmemiştir.
Ülkedeki demokratik kurumlar ve canlı, çok çeşitli medya ortamı göz önüne alındığında bu paradoks olarak görünmektedir”.
Raporda ayrıca polisin Gezi olaylarında sistematik olarak medya mensuplarına karşı harekete geçtiği de belirtiliyor.
Dünyada en fazla gazetecinin hapiste bulunduğu ülkeler arasında Türkiye dışında Çin, Eritre, İran ve Suriye bulunuyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2013 yılı bilançosunda dünya genelinde iş başında öldürülen gazetecilerin sayısında hafif düşüş yaşandığına, buna karşın kaçırma vakalarının iki kat arttığına dikkat çekiliyor.
Rapora göre görev başında öldürülen gazeteci ve blogcu sayısı 2012 yılında 135 olarak kaydedilirken bu sayı 2013’te 110’a geriledi.
2012 yılında kaçırılan gazeteci sayısı 38 iken bu sayı 2013’te 87’ye yükseldi.
Dünyada gazeteciler için en tehlikeli ülke 2013’te Suriye oldu.
İç savaşın sürdüğü ülkede on profesyonel muhabir ve 35 vatandaş gazetecisi hayatını kaybetti.
Dünyanın gazeteciler için en tehlikeli ülkelerinde ilk beşe bu yıl Hindistan ve Filipinler de eklendi. Somali ve Pakistan ilk beşte yer almaya devam etti.

 

 

 

 

 

 İstanbul’da gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dünya basınında yankılandı.

WALL STREET JOURNAL: “ERDOĞAN’IN KARŞILIK VERMESİ BEKLENİYOR, SALDIRILARINI GÜLEN TOPLULUĞUYLA SINIRLI TUTMAYABİLİR”

NEW YORK TIMES: “ERDOĞAN VE GÜLEN KAVGASI, KÖKLERİ İSLAM’DA OLAN İKTİDAR PARTİSİ İÇİNDEKİ UYUMDA SORU İŞARETLERİNE YOL AÇIYOR”

TIMES: “BU ARTIK BİR İÇ SAVAŞ”

GUARDIAN: “GÖZALTILAR, ERDOĞAN YÖNETİMİNİN KALBİNE KADAR GİRDİ”

LE FİGARO: YOLSUZLUK SKANDALI, FAZİLET VE DÜRÜSTLÜKTEN BAHSEDEN İKTİDARDAKİ İSLAMİ MUHAFAZAKARLARA DOKUNDU”

FARS HABER AJANSI:“GÖRÜNDÜĞÜ KADARIYLA CEMAAT PARTİYİ BİTİRMEYE ANT İÇMİŞ”

EL PAIS: “OPERASYON İKTİDAR PARTİSİ İÇİNDEKİ BİR İHTİLAFTAN KAYNAKLANMIŞ OLABİLİR”

THE ECONOMIST (İngiltere)

Erdoğan’ın iktidarına karşı bir meydan okuma.

BBC (İngiltere)

Türk bakanların oğulları yolsuzluk soruşturmasında gözaltına alındı.

BLOOMBERG/BUSINESSWEEK (ABD)

Türkiye’de rüşvet soruşturması kapsamında Erdoğan’ın kabinesi ve devlet bankası var.

TAGESZEITUNG (Almanya)

İslamcılar arasında bir mücadele.

FINANCIAL TIMES (İngiltere)

Türkiye’de yolsuzluk soruşturmasında iş dünyasının önde gelenleri sorgulandı

CNN (ABD)

Onlarca kişi Türkiye’de rüşvet soruşturmasında gözaltına alındı.

LE MONDE (Fransa)

Türkiye’de Erdoğan’ın çevresine büyük darbe.

EL AHRAM (Mısır)

Türkiye rüşvet soruşturmasında bakanların oğullarını gözaltına aldı .

THE GLOBE AND MAIL (Kanada)

Türkiye’de yolsuzluk soruşturması bakanların oğlullarını ve iş adamlarını topladı.

EL CEZİRE (Katar)

Türkiye rüşvet gerekçesiyle bakanların oğullarını yakaladı.

GULF NEWS (BAE)

Türkiye rüşvet soruşturmasında bakanların oğullarını gözaltına aldı .

HANDELSBLATT (Hollanda)

Türkiye’de üç bakan oğlu yakalandı.

DER SPIEGEL (Almanya)

Erdoğan Gülen’e karşı: İki eski şampiyonun iktidar mücadelesi

EL ARABİYA (Suudi Arabistan-BAE)

Türkiye’de polis rüşvet soruşturmasında bakanların oğullarını gözaltına aldı.

CYPRUS MAIL (Kıbrıs Rum Yönetimi)

Türk polisi üç bakanın oğlunu yolsuzluk soruşturmasında gözaltına aldı.


TREND (Azerbaycan)

Türk bakanların oğullarıyla ilgili yakalama haberleri inceleniyor.

VOICE OF RUSSIA (Rusya)

Baskınlarda yakalanan 37 kişi arasında Türk bakanların oğulları da var.

THE DAILY STAR (Lübnan)

Türkiye rüşvet soruşturmasında bakanların oğullarını ve işadamlarını gözaltına aldı.

EURONEWS (Fransa)

Türkiye’de yolsuzluk skandalı: 3 bakanın oğulları polis tarafından gözaltına alındı.

 

 

 

 

 

11 Aralık 2013 Çarşamba


 

         “ABD KONGRESİ’NDEN TÜRKİYE’YE SINIRLI AMBARGO YASASI”

 

           ABD Kongresi Türkiye’nin Çin’den füze alması halinde, alınacak sistemlerin ABD ve NATO sistemleriyle uyumlu hale getirilmesini yasaklayan bir kanun geçirme hazırlığı yaptığını ifade edeyim.

          “Yasa Ulusal Savunma Yetki Yasası’nda (NDAA) yer alan birçok sert önlemden bir tanesi. Yasanın bu ay içerisinde Kongre gündemine gelmesi beklenmekte. Yasa kabul edilirse Türkiye’ye sınırlı bir ambargo uygulanmış olacak

           ABD’yle Türkiye arasındaki füze gerilimi,

ABD Kongresi’nin atmaya hazırlandığı yeni adımla resmiyet kazanıyor. Kongre’nin hafta başı görüşüleceğini açıkladığı bir yasa tasarısı, Çin yapımı füze sistemlerinin ABD veya NATO sistemleriyle uyumlu hale getirilmesine yönelik çalışmalarda ABD kaynaklarının kullanılmasını yasaklıyor. Başka bir ifadeyle Türkiye Çin’in CPMEI firmasından füze sistemleri almaya karar verirse, bu sistemleri ABD ve NATO sistemleriyle uyumlu hale getiremeyecek ve bir tür sınırlı ambargoyla karşı karşıya kalacak. Yasa açık bir biçimde Türkiye’nin planının önünü almayı amaçlamaktadır.

3 Aralık 2013 Salı

 
 
 
 
 


ŞEFFAFLIK ÖRGÜTÜ DÜNYA YOLSUZLUK ENDEKSİNDE TÜRKİYE 53.SIRADA

Şeffaflık Örgütü 2013 Dünya Yolsuzluk Endeksi’ni açıkladı. 177 ülkenin araştırıldığı listede Türkiye 50 puanla 53. sırada yer aldı.

Türkiye 2012 listesinde 49 puanla 54. sıradaydı.

Listenin zirvesinde bir kez daha İskandinav ülkeleri yer aldı. İlk 10 sırada şu ülkeler yer alıyor;

1) Danimarka (91 puan)

2) Yeni Zelanda (91 puan)

3) Finlandiya (89 puan)

4) İsveç (89 puan)

5) Norveç (86 puan)

6) Singapur (86 puan)

7) İsviçre (85 puan)

8) Hollanda (83 puan)

9) Avustralya (81 puan)

10)Kanada (81 puan)

Listenin dibinde ise 17 puanla iç savaşın devam ettiği Suriye, dünyanın en fakir ülkelerinden Somali (8 puan) ve Kuzey Kore gibi ülkeler yer alıyor. Son 10 sıradaki ülkeler şu şekilde;

168) Suriye (17 puan)

169) Türkmenistan (17 puan)

170) Özbekistan (17 puan)

171) Irak (16 puan)

172) Libya (15 puan)

173) Güney Sudan (14 puan)

174) Sudan (11 puan)

175) Kuzey Kore (8 puan)

176) Afganistan (8 puan)

177)Somali (8 puan)

 

2 Aralık 2013 Pazartesi


              2.ARALIK SRATEJİK GÜŞÜNCE ENSTİTÜSÜ (SDE)

               KONUŞMAMIN KISA BİR BÖLÜMÜ

 

·         Türkiye Kürtlerle ilişkilerinde sadece olayı siyasi ve güvenlik meselesine
İndirgenmemelidir.Kürtler bölgenin ekonomik dinamiği ve yıldızıdır.

Kürtler bölge de Petrol, Doğal Gaz, Enerji gibi kaynaklara sahiptir.
ARA ALTINDIR.

Kara altına sahiptir. Kürtlerle ekonomik ilişki kurulması demek Trakya’da Tekirdağ da Keşan da, Rize de ordu da, Manisa ve Isparta da, Sivas ve Yozgat’ta Türkiye’nin her ilinde ve ilçesinde köylerinde Her yerde, Her evde Ayşe ve Fatma veya Ahmet ve Mehmet’in evine yansıyacaktır.
Nasıl yansıyacaktır.?

Örneğin doğal gaz  500 TL’ den 300 TL’ ye inmesi, Benzinin litresi 5 TL’den 3 TL’ye inmesi halinde evi daha ucuza ısınacak ve aracını daha ucuz benzinle dolduracak ve aynı zamanda A ‘dan Z’ye giyeceklerde ve yiyeceklerde indirimler olacaktır.
Bundan Türk Vatandaşımız mutluluk duyacaktır.

Kürtlerle ticaret ise, Su, Ulaşım ve ihalelerde Türk iş adamlarımız bölgede büyük ticaret ve iş yapacaklarından büyük parala kazanacağı gibi doğal gazın ucuzluğu da ve doğal gaz ticaretinden yılda 11 milyar dolar hepimizin mutluluğu şekline yansıyacaktır.
Doğal Gazdan yıllık 11 milyar dolardan bahsediliyor bu rakam daha çok fazladır. Ve inanıyorum bölgeden bavul ile para da gelecektir.

Bugünkü düşünce ne?
VER KURTUL

Artık Vermek Kurtulmak değildir.
Vermeden kurtulmadan birlikte yaşamak ve ekonomik iş birliğiyle Avrupalaşmak ve dünyaya açılmak düşüncesi hâkim olmaya başlayacaktır.

Doğal Gaz ve petrolde % 40 ucuzladığında ve bu indirimin diğer ürünlerde yansıyacağından şimdi hayat pahalılığından ‘’AH VAH ‘’ ediyoruz yarın ‘’AH VAH ‘’ etmeyeceğiz.
Artık Demokratikleşme zamanı.

Ekonomik ilişkilerin daha çok artmasıdır.
Türk vatandaşının ve 76 milyon insanın Refah ve Ekonomik düzeyinin artmasıdır.

·         Kürtlerin gizli Ajandası yoktur.

Bölünmek, parçalanmak ve isyan gibi düşünceleri yoktur. Birlikte kardeşçe ve onurlu şekilde yaşamaktır Amaçları.

·         Türkiye’nin Ortadoğu ve Ortadoğu’da Kürtler ve Türkiye’nin içerde 76 milyona
politikasını Yani Türkiye’nin İçte ve Dışta Politikasını

YENİDEN ÇERÇEVELEMEK GEREKİR.

YENİ DÖNEM

YENİ TÜRKİYE

·         KİMLİK bir insanın şerefidir. Onurudur ve Namusudur.

·         ANA DİLDE EĞİTİM, Bir halkın varlığının simgesidir. Özüdür.
 

·         Mikrofonu her eline alan özgürlükten zarar gelmez diye ucu açık konuşuluyor. Ama
Türkiye Ve Dünya şartlarını görmek lazımdır.

Türkiye’de Sol Partilere bakalım.
SHP 1989 Kürt Raporunu yazdı  ve Raporu hazırlayanlar o günün DGM ‘de yargılandılar. 1991 yılında Türkçe den farklı dillerin kullanılması hakkında kanun teklifi TBMM ‘ne verildi.

Ve 2013 yılına kadar Onlarca Demokratikleşme yönünde raporlar açıklandı.
Solun bu çıkışları doğru ve yerinde ve haklıdır.

2013’te çözüm sürecinde karşı çıkarken ortaya konulan gereçleler sol politikada dar görüşlülük, çıkmaz sokakta kaldıkları ve şaşkınlıklarının egemen olduğu görülmektedir.
Hiçbir gerekçe Türkiye’de akan kanın üzerinde olamaz
Hiçbir gerekçe kardeş kavgasının önünde olamaz

 Ne yazık ki kendi partimde  üstelik bir Kürt Milletvekilinin bu süreçte yaptıklarını  örneklersem.

1.      TBMM İnsan Hakları Komisyon üyesi olacaksın Ana dilde savunma Hakkı komisyonun
Gündemine geleceği gün toplantıya katılmayacaksın.

2.      Başbakan Çözüm sürecini gündeme getirdiği gün sen kalkacaksın arkasından Başbakanın ili
Olan Rize ilimizin işsizlik sorunun araştırılması için TBMM’ye araştırma önergesi vereceksin.

3.      Ana dilde savunma hakkını geçmişte savunacaksın TBMM kürsüsünde bunu
savunmayacaksın.

4.      TBMM’ye çözüm sürecinin takibi için Meclis araştırma önergesi vereceksin ve kalkıp imzanı
Geri çekeceksin.

AKP ‘YE BAKALIM
ABD ve Obama yönetimi Bir ülkeyle iyi ilişkilerinin olması için ilişkilerinde bazı önemli kıstasları vardır.  Nedir bunlar? Hükümetin Demokrasi ve İnsan Haklarına Bağlı Hukukun  Üstünlüğünün olduğun una inanması, Fikir Özgürlüğüne saygılı olan ve Fikirlerin konuşulduğu ortamda şiddete başvurmayan ve komşuları ile Barış içerisinde olan….

2013’te Bir GEZİ OLAYLARI yaşandı.

Gerek Avrupa Parlamentosu ve gerekse ABD gezi ile ilgili raporlarında bu gösterilere karşı orantısız güç kullanıldı ve fikirlerin tartışıldığı ortamda fikirle mücadele yerine şiddet kullanıldı.
Komşu ülkeleriyle hiç biriyle barış içerisinde değiliz.
Çözüm sürecine giderken bu Handikapta ortadadır.
Gezi olaylarına bakış değişmeli. Gezidekiler ne istiyor.
ŞEFAF DEMOKRASİ
EŞİTLİKÇİ YAKLAŞIMLAR ( KAYIRMACI OLMAYAN )
Olaya böyle bakılmalı ve yaklaşılmalıdır.
Komşu ülkeleriyle ilişkilerimiz gözden geçirilmelidir.

·         1920 -1927 yılları arası bölgede yönetim şekli ÖRFİ İDAREDİR.

1927 – 1947 Yılları arasında UMUMİ MÜFETTTİŞLİK VE MERKEZLERİ

1947, 1970, 1986 Yılları arası sık sık aralıklarla SIKIYÖNETİM

1987-2002 OLAĞAN ÜSTÜ HAL BÖLGESİ

82 yıl Demokrasi dışı yönetimlerle yönetildi. Bölge.


·         4 Bölgede Kütler farklıdır Suriye, İran ve Irak’ta bir bölgededir. Türkiye’de Kürtler 81

ilde 1000 İlçemizde ve 3000 beldemizdedir.

·         1920’lerde Kürtler iyi niyetli olarak sorunun çözümü için Türklere bırakmıştır. Bu

Günde Sorunun çözümü için yine iyi niyetli olarak Türk’lere bırakmıştır.

Bugün dünü eleştirirken unutmayın İttihat ve Terakki Hükümeti döneminde 1917 de Sovyetler birliğinden gelen saldırıyı korumak bahanesi ve yalanıyla o gün 700.000 Kürt kuzeye gönderilmiş ve bu 700.000 Kürt yolda hastalık ve Açlıktan ölmüştür.

O günün nüfusu neydi ? Düşünün bu kadar yüksek rakamda kişinin ölmesi..

Dünü elbet konuşa çağız da ama bugünü değil yarınlara bakmalıyız ve yarınların projelerini ortaya koymalıyız.

·         Barışa giden yolu korumak Barışı istemekten daha değerlidir.

Konuşmalarımızda Barış sürecini korumalıyız da

·         SONUÇ OLARAK

1908 de kurulan KTC Kürdistan Yükselme Derneğinin tutmuş olduğu Kürtlerin tarihi ile ilgili resmi evraklar, kayıtlar, tutanaklar ve defterler Musa ANTER’  e teslim edilmişti,  1971-1972 emniyetin baskınında el konulmuştu. Bu evraklar Diyarbakır Adliyesine gönderilmişti. Bu süreçte Kürtlerle ilgili tarihsel açıdan önemli olan bu evrakların açıklanması.

25.Ocak.2004 tarihli yürürlüğe giren yönetmelik Kanunlardan, Anayasamızın 90 cı madde son fıkrasından ve Milletler arası sözleşmelerden üstün değildir. Bu yönetmeliğin  değiştirtmesi.

Anayasamızın Türk Vatandaşlığı 66 maddesi, Eğitim ve Öğrenim hakkı 42 maddesi ve Seçme Seçilme siyasi faaliyette bulunma 67 maddesi ele alınmalıdır.
Yeni Anayasa süreci önemlidir.

Kürtlerin tarihi ile ve geçmişten bugüne kıyaslayarak gelinen süreci konuşmayacağım zamanınım yetmez. Zaten zamanını çok aştım biliyorum. Bu nedenle SDE ‘ye fotokopi ve bilgisayar ortamında kullanabilmeleri açısından hazırladığım kalın dosyamı bırakıyorum

Teşekkürler. Saygılarımla.