28 Mayıs 2017 Pazar


 

MAYIS 2017…DÜNYA BASININDA ÖNEMLİ HABERLERİ DERLEDİM.

*** 

AB KOMİSYONU:

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri henüz resmi olarak dondurulmasa da, Avrupa Parlamentosu’ndaki parlamenterlerin büyük bölümünün müzakerelerin askıya alınmasından yana olduğu açıklanmıştı.

Avrupa Birliği  Şu anda Türkiye’nin en büyük ticari ortağı konumunda.

*** 

HİNDİSTAN;

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Hindistan ziyareti sırasında yaptığı Keşmir sorununda arabuluculuk teklifi Hindistan tarafından kabul görmedi.

“PAKİSTAN TÜRKİYE’NİN ARABULUCULUĞUNA OLUMLU BAKARKEN, HİNDİSTAN KARŞI ÇIKTI”

Keşmir sorunu nedir?

Hindistan ile Pakistan arasında kalan Keşmir sorunu on yıllardır devam ediyor. Her iki ülke de büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bölge üzerinde hak iddia ediyor ancak iki ülke de bölgenin farklı kesimlerinin kontrolünü elinde tutuyor. Bölge zaman zaman çıkan çatışmaların akabinde Hindistan ve Pakistan arasında diplomatik gerilime ve nükleer gözdağları verilmesine neden oluyor.

TÜRKİYE – HİNDİSTAN

“Asya’nın iki kadim medeniyeti arasında birçok bağ bulunuyor. Sayın Erdoğan ve (Hindistan Başbakanı Narendra) Modi arasındaki diyalog, daha üretken iş birliği için ilk adımdır.

Sayın Erdoğan ise Hindistan ile iş birliğini geliştirmek için Pakistan ile dostluğunu feda etmeyecek. Bu nedenle Hindistan, agresif politikasını bir yana bırakıp Türkiye ile güvenlik ve ticaret alanlarında iş birliğine odaklandığını söyleyebiliriz.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Hindistan ziyaretinde; Hindistan ve Türkiye’nin terörü yaratan, destekleyen ve barındıranlara karşı birlikte harekete geçmek konusunda anlaştı.

***

 

ULUSLARARASI KRİZ GRUBU: “YPG AYNI ZAMANDA SORUMLU BİR ORTAK”

Raporda şu satırlar yer aldı:

“YPG Washington için gerekli bir ortak olabilir ancak aynı zamanda bir hayli de sorunlu bir ortak, çünkü o, ABD’nin bir terörist örgüt olarak listelediği ve ABD için terörle mücadele çabalarıyla sonunda Suriye iç savaşını bitirme ve bastırmaya yönelik her türlü girişim konusunda vazgeçilmez bir NATO üyesi olan Türkiye ile şiddet sarmalına giren PKK’nın Suriye’deki silahlı kolu”.

Uluslararası Kriz Grubu…

Dünyadaki savaşlara son vermek için kurulan Uluslararası Kriz Grubu, 1995 yılında, Somali, Ruanda ve Bosna Hersek’deki savaşların oluşturduğu yıkıma bir son vermek için bir araya geldi. Diplomat, gazeteci, akademisyen ve sivil toplum örgütü kökenli kişilerin çalıştığı teşkilat dünya genelinde çatışmanın yaşandığı ya da şiddet sorunuyla karşı karşıya bulunan 40 ülke konusunda derinlemesine raporlar hazırlıyor. 30 başka ülkeyi de inceleme altında tutuyor. Uluslararası merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu’nun Bogota, Dakar, İslamabad, İstanbul, Londra, Nairobi, New York ve Washington DC’de bölgesel büroları bulunuyor.

 ***

TÜRKİYE - ENFLASYON

Türkiye’de Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 11,87’ye yükselerek Ekim 2008’den bu yana en yüksek seviyesine çıktı.

***

 

BARZANİ: “BAĞIMSIZLIK SORUN DEĞİL, ÇÖZÜM”

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Kürtlerin bağımsızlık zamanının geldiğini ve bunun sorunların çözümüne yardımcı olacağını belirtirken ‘bağımsızlık sorun değil çözüm’ mesajını verdi

Barzani, “Biz bunun karşılığında ne sağladık? 4 bin 500 köy yıkıldı, kimyasal saldırıya uğradık, sadece benim ailemden 10 bin kişi öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Barzani, komşularla iyi geçinmek istediklerini belirten Barzani, bağımsızlığın yeni sorunlar çıkartmayacağını aksine sorunların çözümüne yardımcı olacağını söyledi.

Bu arada Barzani, Fransa’da seçilecen yeni cumhurbaşkanının zamanı geldiğinde, bağımsız Kürt devletini desteklemesini veya en azından buna karşı çıkmamasını arzu ettiklerini de ifade etti.

***

RUSYA

KOMMERSANT: “TÜRK İŞ ADAMLARI YİNE BEKLEME LİSTESİNDE”

“Rusya bu kez en tartışmalı konulardan biri olan domateste Türkiye’ye taviz vermedi. Türk işadamları için vize sınırlamaları da şimdilik kaldırılmayacak”

 “İKİ LİDER DOMATES VE VİZE HARİÇ DİĞER YASAKLARI İPTAL EDECEK” Putin ve Erdoğan arasındaki buzların eridiğini,

***

 

KIBRIS

 “TÜRKİYE RAPORU RUMLARI ÇILDIRTTI”

Türkiye ile ilgili yıllık Avrupa Parlamentosu ilerleme raporu taslağından bu yıl çıkartılan Maraş’ın BM’ye verilmesi ve Türk askerinin Kıbrıs’tan ayrılması şeklindeki klasik telkinlerinin yeniden eklenmesi için “savaş verilmekte olduğu belirtildi.

***

SURİYE

 “TÜRKİYE, RUSYA VE İRAN ÇATIŞMASIZLIK BÖLGELERİ MUTABAKATINI İMZALADI”

Türkiye; Rusya ve İran’ın Suriye’de güvenli bölgeler oluşturulmasını öngören anlaşmayı imzaladığı “Ancak Astana’da varılan mutabakat, Suriyeli muhaliflerin tepkisine yol açtı. Esad rejimi ve muhaliflerin temsilcilerini bir araya getiren Astana görüşmelerinin öncü ülkeleri Türkiye, Rusya ve İran; Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri kurulması için resmen anlaştı. Kazakistan’ın başkenti Astana’da dördüncü turu düzenlenen müzakerelere katılan üç ülkenin heyet başkanları, Rusya tarafından hazırlanan mutabakatı imzaladı”

Hangi bölgelerde oluşturulacak?

Mutabakatın imzalanmasının ardından yazılı bir bildiri yayımlayan Türk Dışişleri Bakanlığı, anlaşma kapsamında tam olarak nerede çatışmasızlık bölgeleri oluşturulacağını açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Türkiye, Rusya ve İran arasında Suriye’nin İdlib vilayetinin tamamı, Lazkiye, Halep ve Hama vilayetlerinin belli bölümleri, Humus vilayetinin belli bölümleri, Şam/Doğu Guta bölgesi ve Dera ve Kuneytra vilayetlerinin belli bölümlerini kapsayan çatışmasızlık bölgeleri oluşturulmasına ilişkin muhtıra imzalanmıştır”

Açıklamada, “Çatışan taraflar arasında (oluşturulacak çatışmasızlık bölgelerinde) hava unsurları dahil her türlü silah kullanımının durdurulmasını ve bölgelere acil ve kesintisiz insani yardım akışının sağlanmasını kayıt altına alan bu muhtırayı memnuniyetle karşılamaktayız”

BM: Ümit verici ve doğru bir adım.

NEW YORK TIMES: “MUTABAKATA İLİŞKİN PEK ÇOK SORU İŞARETİ VER”

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın inandırıcı ve barışçıl bir çözüme yönelik samimi her çabayı destekleyeceklerini söylerken İran’ın rolü konusunda kaygılarının olduğunu ve Anlaşma, farklı taraflardan ihtilafı körüklemeye yardımcı olan üç dış gücü bir araya getirdi. Rusya ve İran, Esad’ın başlıca müttefikleri, Türkiye ise ona karşı çıkan bazı silahlı isyancı gruplara destek veriyor. Ancak daha önce bu ülkelerce Astana’da Suriyeli taraflar tam mutabık olmadan üzerinde anlaşmaya varılan ateşkes çabucak çöktü”

•Türkiye, Rusya ve İran Suriye’de ‘çatışmasızlık bölgeler’ mutabakatını ele aldığı haberinde,

“Srebrenitsa katliamı gibi bir olay yeniden yaşanmak istenmiyorsa on binlerce belki de yüz binlerce askerin burada tam sorumlulukla görev üstlenmesi gerekecektir”

•Almanya, “RUSYA; İRAN VE TÜRKİYE ORADA ABD’NİN GÜÇLÜ BİR ANGAJMAN İÇİNE

GİRMESİNİ İSTEMİYOR”

•SPUTNIK: “ÇATIŞMASIZLIK MUTABAKATI KÜRT BÖLGELERİNİ KAPSAMIYOR”

Rusya, Türkiye ve İran tarafından Astana’da imzalanan ve yürürlüğe giren Suriye’de “çatışmasızlık bölgeleri” anlaşmasının Kürtlerin kontrolündeki bölgeleri kapsamaması ve YPG’nin Türkiye sınırında uçuşa yasak bölgenin kurulması ısrarı dikkat çekti.

•ALJAZEERA ÇATIŞMAZLIK BÖLGELERİNDEKİ HALKLA KONUŞTU

El Cezire çatışmasızlık bölgeleri olarak ilan edilen bölgelerde halkın mutabakata ilişkin görüşlerini sordu. Halkın mutabakata tepkilerini, ‘Suriyeliler, Güvenli Bölgelere Tepki Gösteriyor: Rusya’ya Güvenmiyoruz, “İnsanlar, anlaşma konusunda iyimser ve Türkiye’nin bu bölgelerin güvenliğini sağlamak için asker göndereceği konusunda umutlu olsa da El Nusra’nın misilleme olarak ne yapabileceğine ilişkin kaygıları var”

 “İnsanlar, Türkiye’nin Cerablus ve Azez’ te müdahil olduğu gibi müdahil olmasını istiyorlar. Başkaları ise Rusların anlaşmaya bağlılık göstermesi gerektiğini söylediler”

***

 SURİYE KÜRTLERİNİN YAYILMA PLANLARI TÜRKİYE’Yİ ÖFKELENDİRECEK’’

 “Kürt yayılma planları, örgütü komşu Türkiye ile karşı karşıya bırakacak bir yola sokuyor” “Suriye’nin Kürtleri, komşu Türkiye’yi öfkelendirecek bir adımla, Kürt Rojava bölgesini Akdeniz’e bağlayarak ülkenin kuzeyini yeniden çizme planlarını açıkladılar”

 Suriye’nin Kürtler, Rakka ve Denize Doğru İlerliyor. “Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin artan özgüveninin yeni bir işareti olarak yetkililer, Rakka’yı ve diğer bazı kentleri DAEŞ’ ten kurtarmadaki rollerinin karşılığında Akdeniz’e kadar giden bir ticaret koridorunun tesis etmek için ABD’den siyasi destek istemeyi planladıklarını söylüyorlar”

Diğer şaşırtıcı bir gelişme ise,

YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Rakka’nın 170 kilometre batısında bulunan İdlib kentini kurtarmak için batıya doğru yönelmesi olasılığının bulunduğunu söylemesi ve Kürtlerin demokratik federasyon projesinden sorumlu Hediye Yusuf’un, “Akdeniz’e ulaşmak, bizim Kuzey Suriye için projemizdir, Akdeniz’e ulaşmak bizim yasal hakkımız”

“Ancak bu planlar, Kürtlerin topraklarını Türk sınırı boyunca gel işletmelerini engellemek için Suriye’ye girmiş olan Türkiye ise, Türk hava baskınlarının ardından yüzlerce ABD askeri, Washington ve Ankara arasında gerginlikleri körükleyen, Kürtlerle dramatik bir dayanışma gösterisiyle Rojava üzerinden Türk sınırına ulaştı”

***

İDAM CEZASI

MERKEL: “ALMANYA İDAM REFERANDUMU İÇİN KULLANILAMAZ”

Alman Hükümetinin Türkiye’de idam cezasının geri getirilmesi için referandum yapılması halinde Türkiye’nin Almanya’daki diplomatik temsilciliklerinde bir halk oylamasına izin verilmeyeceğini ve “İnsan onurunun hiçe sayılması anlamına gelecek olan bir oylamanın Almanya topraklarında yeri olamaz”

•AB BİR KEZ DAHA HATIRLATTI: “İDAM CEZASI GELİRSE TÜRKİYE’NİN ARAMIZDA YERİ YOK”

***

ABD

 “TRUMP ERDOĞAN’A, RAKKAYI KÜRTLERLE ALACAĞIZ DİYECEK”

***

 

TÜRKİYE – ALMANYA SAVUNMA

“ALMANYA VE TÜRKİYE İHRACATI GÖRÜŞÜYOR”

Alman savunma firması Rheinmetall’in TSK’ya ait Leopard tanklarının modernizasyonu için Alman Ekonomi Bakanlığı ile yakın temasta olduğu bildirildi.

***

 “İSVİÇRE’DEN KARAR ”

Türkiye’nin sert tepkisine neden olan ‘Sayın Erdoğan’ı öldürün’ pankartı hakkında İsviçre’den ilk karar geldi.

İsviçre’de siyah fon üzerine hazırlanmış afişte başına silah doğrultulmuş Erdoğan’ın fotoğrafının yanında, ‘Erdoğan’ı öldürün’ yazılı pankartın açıldığı gösterinin organizatörleri hakkında cezai işlem yapılmamasına karar verildi.

Pankartı açan kişi ya da kişiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlatmıştı.

***

SURİYE - YPG

*ABD, YPG’YE SİLAH GÖNDERECEK

ABD, Rakka operasyonu için Ankara’nın itirazına rağmen YPG’ye silah sağlanmasına karar verdi. Trump yönetiminin silahların kısa sürede bölgeye gönderilmesini istediği belirtildi.

ABD, Suriye’de DAEŞE ’e karşı savaşan silahlı güçlerden YPG’ye daha ağır silahlar sağlanmasına onay verdi.

Suriye Demokratik Güçleri’nin belkemiğini oluşturan YPG’ye sağlanacak silahların listesi açıklanmadı. Ancak Associated Press haber ajansı, 120 milimetrelik havanların, makineli silahların, hafif zırhlı araçların seçenekler arasında yer alabileceği bilgisini paylaştı. Karadan havaya füzelerin ve topçu silahlarının verilmesinin gündemde olmadığı belirtildi. Silahların YPG’lilere gönderileceği takvime ilişkin bir bilgi de paylaşılmadı. Ancak Trump yönetimimin silahların en kısa zamanda bölgeye gitmesini istediği aktarıldı.

*Pentagon’dan Türkiye’ye güvence

Sözcü White, Rakka’da zafer kazanmak için bunun bir gereklilik olduğunu söyledi.

Pentagon sözcüsü, “Koalisyon ortağımız Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlıyoruz. Türk hükümetine ve halkına, ABD’nin ek güvenlik risklerini önlemeye ve NATO müttefikini korumaya kararlı olduğunun taahhüdünü veriyoruz”

* “TÜRKİYE İTİRAZ EDERKEN, TRUMP KÜRTLERİ SİLAHLANDIRACAK”

*“ABD VE KÜRTLER HER ZAMANKİNDEN YAKIN, TÜRKİYE İSE KAYGILI”

*“ABD VE WASHINGTON ARASINDA, KÜRTLER KONUSUNDAKİ İLK GÖRÜŞ AYRILIĞI DEĞİL”

* “TÜRKİYE, ABD’NİN KÜRTLERLE İTTİFAKINA KARŞI ÇIKIYOR”

*ABD Başkanı Donald Trump’un Suriyeli Kürtleri silahlandırma kararı, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta Washington’a yapacağı ziyaret öncesi açıklandı.

*“TÜRKİYE, SURİYELİ KÜRTLERE KARŞI EYLEME GEÇME HAKKINI SAKLI TUTUYOR”

Türkiye’nin, Trump Yönetimi’nin Rakka operasyonu için YPG’ye doğrudan silahlandırma kararına yanıt olarak ABD’ye, Suriyeli Kürtlere karşı askeri eyleme geçme hakkını saklı tuttuğunu…

*ABD

Türkiye’den ‘ABD’nin Türkiye ile YPG arasında bir tercih yapması gerektiği’

“NATO müttefikleri arasında gerginlikler yaratılmış olsa da esas mesele siyasi ve güç mutabakatları oldu”

*ABD’nin eski Türkiye büyükelçisi James Jeffrey, ABD’nin YPG’yi silahlandırmasının Türkiye tarafından  ‘ihanet’ olarak yorumlanacağını söyledi.

*ABD, TÜRKİYE İLE İSTİHBARAT İŞBİRLİĞİNİ GENİŞLETECEK”

Trump Yönetiminin Rakka operasyonu için YPG’yi silahlandırma kararının ardından ABD’nin Türkiye’nin kaygılarını hafifletmek amacıyla ortak istihbarat çabalarını artırdığını “Bu çerçevede ABD, Ankara’daki istihbarat füzyon merkezini güçlendiriyor”

* “ASKERİ DONANIMLAR TABKA BARAJI YAKINLARINDAKİ YPG’YE ULAŞTIRILDI”

*“HUMMER ARAÇLARI, TANK VE AĞIR SİLAHLAR YPG’YE ULAŞTI”

* ABD: “TÜRKİYE’NİN PKK İLE MÜCADELESİNİ DESTEKLİYORUZ”

Amerikan yönetimi, DAEŞ’le mücadele kapsamında YPG’ye vermeye başladığı silahların PKK’nın eline geçme ihtimalinden endişe duyan Türkiye’ye destek mesajı göndererek, “Türkiye’nin PKK’yla mücadelesine destek veriyoruz”

***

ALMANYA İLTİCA

 “İLTİCA HAKKI VERİLEN TÜRKLERİN SAYISI ARTTI”

Almanya’da yaptıkları iltica başvurusu kabul edilen Türk vatandaşlarının oranının geçen yıla göre iki katına çıktığı açıklandı.

Federal Göç ve Mülteci Dairesi tarafından yapılan açıklamada, 2016 yılında Türk vatandaşlarının yaptığı iltica başvurularından bin 837 tanesinin sonuçlandığı ve söz konusu başvurularla ilgili kararların yüzde 8,2’si hakkında olumlu karar verildiği kaydedildi. 2017 yılının nisan ayının sonuna kadar ise toplamda bin 655 başvuru sonuçlanırken bunlardan yüzde 17,8’i hakkında olumlu karar verildiği bildirildi.

Federal Göç ve Mülteci Dairesi tarafından aktarılan bilgilere göre, 2017’nin nisan ayı sonuna kadar toplamda 2 bin 130 Türk vatandaşı Almanya’da iltica başvurusunda bulundu. Başvuru sahiplerinin kendi verdikleri bilgiler doğrultusunda, bu kişilerin bin 338’inin Kürt kökenli olduğu belirlendi. 2016 yılında ise Almanya’da iltica başvurusunda bulunan Türk vatandaşı sayısının, 4 bin 383’ü Kürt kökenli olmak üzere toplamda 5 bin 742 olduğu belirtildi.

Federal Göç ve Mülteci Dairesi ayrıca 15 Temmuz darbe girişiminden 2017 yılı mayıs ayına kadarki süreçte diplomatik pasaport taşıyan 209 ve yeşil pasaport taşıyan 205 kişinin Almanya’da iltica başvurusunda bulunduğunu aktardı.

***

ALMANYA’NIN ÇOCUK FİLMİ ÖDÜLÜ FATİH AKIN’A

Avrupa Film Akademisi’nin verdiği çocuk filmi ödülüne bu yıl Fatih Akın’ın ‘Elveda Berlin’ adlı filmi layık görüldü.

***

RUS DOĞAL GAZI

Türkiye ve Avrupa ülkelerine Rus doğalgazı ulaştırmayı amaçlayan Türk Akımı boru hattının inşasına başlamasına AB’nin sıcak bakmadığını,

****

KIBRIS

 “FEDERAL DEVLETE DAYALI BİR ÇÖZÜMÜ İSTEYEN RUMLARIN SAYISI ARTTI”

Kıbrıs sorusuna kalıca çözüm bulmaya yönelik müzakereler sürecinde “zaman daralırken adadaki iki toplumun yetkileri paylaşacağı federal devlete dayalı bir çözümü destekleyen Rumların oranının arttığı bildiriliyor.

“KIBRISLILARIN ÖNERECEĞİ SEÇİM, KIBRIS’IN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK”

***

KİMSESİZ GÖÇ

“BİR YILDA 63 BİN 300 ÇOCUK MÜLTECİ TEK BAŞINA AB’YE KAÇTI

Geçtiğimiz yıl savaş ve kriz bölgelerinden Avrupa Birliği (AB) ülkelerine sığınan çocuk yaştaki mülteci sayısının 63 bin 300 olduğu açıklandı.

****

 TRUMP ORTADOĞU’DA RUS-İRAN KARŞITI EKSENDE KOALİSYON OLUŞTURMAYI PLANLIYOR”

ABD Başkanı Donald Trump’ın bu ayın ikinci yarısında gerçekleştirdiği ilk yurt dışı gezisi kapsamında İsrail ve Suudi Arabistan’a yapacağı ziyaretlerin Ortadoğu’da Rusya-İran ekseni karşıtı ABD yanlısı bir koalisyonu oluşturma projesini ilerletmeyi amaçladığı savunuldu. İsrail medyası, koalisyonun Arabistan, Ürdün, Mısır, İsrail, Filistin Yönetimi ile Suriyeli Kürt örgütleri içereceğini öne sürdü.

**** 

BRÜKSEL

 “CUMHURBAŞKANI SAYIN ERDOĞAN’IN BRÜKSEL ZİYARETİ, KÜÇÜKTE OLSA BİR FIRSAT”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Mayıs’ta NATO zirvesine katılmak üzere Brüksel’e gidiyor. Erdoğan’ın programında Avrupa Birliği’nin üst düzey isimleriyle görüşmeler de var.

***

TÜRKİYE - AVUSTURYA

Türkiye ile Avusturya arasındaki gerginlik, NATO ile 40 ortak ülkenin katıldığı Barış İçin Ortaklık Programında pürüz çıkardı.

Ankara ile Viyana arasındaki gerginlik nedeniyle Avusturya askerleri NATO ülkeleriyle birlikte tatbikat yapamayacak ve Avusturya ittifakın önemli ortaklık programlarına katılmayacak.

***

 “TÜRK TİCARET VE YATIRIM FONU İPTAL EDİLDİ”

Los Angeles Ticaret Odası’nın 24-25 Mayıs günleri için düzenlediği "Türkiye  Ticaret ve Yatırım Forumu’nu iptal ettiği bildirildi.

***

 “TÜRKİYE, RUSYA’DAN ALINAN BUĞDAYLARA KISITLAMA GETİRDİ”

Türkiye’nin Rusya’dan alınan buğdaya yeni kısıtlamalar getirdiğini yazdı.

*** 

TÜRKİYE - İRAN

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İranlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında yapılan telefon görüşmesi ile İran-Türkiye bağlarında yeni bir sayfa açmak istenilmekte.

Ruhani’nin Sayın Erdoğan’a son dört yılda İran-Türkiye bağlarını geliştirmek ve derinleştirmek için büyük adımların atıldığını ancak 30 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmine ulaşmaya yönelik bir hamle yapılmasının gerektiğini söylediğini, “Ruhani bankacılık sektöründe daha fazla işbirliği çağrısında da bulundu. Bölge gelişmelerine ilişkin olarak da Ruhani’nin İran, Türkiye ve Rusya arasındaki karşılıklı etkileşimin artırılmasını gereğinin de altını çizdiği görüşmede bu bağlamla Suriye’deki savaşın tarafların katılımıyla yapılan Astana görüşmelerinin güçlendirilmesini de istedi”

***

FRANSA CUMHURBAŞKANI; Emmanuel Macron

Macron’un Avrupa’nın geleceğini ve Fransa’nın uluslararası toplumdaki yerini etkileyecek temel meselelerde nerede durduklarını derlendi.

Avrupa: Frexit mi, AB mi?

Macron, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarında kendisini AB yanlısı bir aday olarak sundu. Fransa’nın AB ile ilişkilerini derinleştirmeyi istediğini belirten aday, Avrupa uluslarının geleceğinin ancak bir ortak hedefleri olan bir topluluk olmaktan geçtiğini düşünüyor.

Para birimi: Frank mı, Euro mu?

Macron, Fransa’nın Euro Bölgesi üyeliği tartışmaya açık bir konu değil. Ancak ortak para biriminde, her ülkenin borçlanabileceği miktar gibi, Euro Bölgesi’nin mali kurallarında ciddi değişiklikler gerçekleştirmek istiyor.

Dış ticaret: Korumacılık mı, serbest ticaret mi?

Görevdeki Cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın ekonomi bakanı olarak görev yapmış Macron liberal ekonomik düzen taraftarı. Fransa ekonomisini bir takım reformlarla daha rekabetçi bir konuma taşımak istiyor. Bu doğrultuda start-up şirketlere daha fazla destek verip, finansal yükleri azaltmayı hedefliyor. Serbest ticaret ve yeni teknolojilere karşı olumlu bir bakış açısı var.

Merkezdeki aday ek olarak bürokrasideki zorlukları aşmak için Fransız bürokrasisini küçültmeyi ve çalışanların sayılarını azaltmayı vaat ediyor.

İstihdam piyasası: Sosyal mi, liberal mi?

Macron,  Fransa’nın katı istihdam piyasasını daha esnek hale getirecek bir dönüşümü hedefliyor. İşsizlik sigortası başta olmak üzere sosyal devlet üzerindeki masrafları azalmayı vaat ediyor. Emeklilik yaşını 62’ye çekmek ve ilerleyen yıllarda daha da yükseltmeyi planlıyor.

Göç: Kapalı bir toplum mu, yoksa açık mı?

Macron, iltica talebinde bulunan kişilerin ve yabancı öğrencilerin Fransız toplumuna katılması çağrısında bulunuyor. Ona göre bu insanların katılımı Avrupa ulusu için büyük bir fırsat. Ayrıca göç hareketini sınırlandırmak için AB’nin dış sınırlarını güçlendirecek politikaları destekliyor. Göç konusunda Avrupa’nın mevcut anlaşmalarının devamından yana.

Terörizm: Önleyici sınırdışı mı, hukuk düzeni mi?

Macron da güvenlik güçlerinde istihdam edilmek üzere yeni personel alınmasını destekliyor. Bu kurumlar eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde büyük bütçe kesintilerine maruz kalmıştı.

Ancak eski ekonomi bakanı Avrupa çapındaki işbirliğini arttırarak mevcut terörle mücadele mekanizmalarının yeterli olacağını düşünüyor. Ayrıca iktidardaki ilk 100 günü içerisinde DAEŞ ‘E (IŞİD) karşı mücadele etmek üzere bir özel kuvvet kurmayı planlıyor.

Savunma: Rusya mı, NATO mu?

Macron , Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi sonucu uygulanan yaptırımları desteklemişti. İlhakın ardından Avrupa’nın Rusya’ya karşı takındığı mesafeli tavrını da doğru buluyor. Fransız dış politikasını devam ettirmesi öngörülüyor.

FRANSA CUMHURBAŞKANI MACRON’UN TÜRKİYE POLİTİKASININ NASIL OLACAĞI…

Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dış politika konusunda Türkiye önceliğinin Avrupa’nın demokratik değerlerine verdiği önem olacağını,

Macron’un Türkiye’yle ilişkilerinde önceliği ne olacak?’ sorusuna yanıt aradığı haber analizinde, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron’u telefonla arayıp kutladı. İki lider, 25 Mayıs’ta Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde ikili bir görüşme yapma konusunda mutabık kaldı. Bunun yanında Fransız gözlemcilere göre Avrupa’nın demokratik değerlerine verdiği önem, Macron’un izleyeceği dış politika açısından Türkiye ile ilişkilerinde de öncelikli ölçütü olacak. Uzmanlar insan hakları ihlalleri, demokrasi ve ifade özgürlüğü kavramlarının Türkiye’nin Fransa’da eleştirildiği konuların başında geldiğini, Macron’un da bu konular üzerinde durabileceğini söylüyorlar “

Macron 16 Nisan’daki referandumdan sonra attığı tweetlerinde, ‘Türkiye’nin otoriterliğe sürüklendi. Eğer Cumhurbaşkanı seçilirsem, mücadele etmeye devam eden Türk demokratlara yardım etmek için her şeyi yapacağım demişti”

4 SORUDA ASTANA GÖRÜŞMELERİNİ DERLENDİ

Suriye’de altı yıldır devam eden ve yaklaşık yarım milyon insanın hayatını kaybettiği iç savaşı sonlandırmak amacıyla Türkiye, Rusya ve İran’ın girişimiyle dördüncü ayağı düzenlenen Astana görüşmeleri; (Beyaz Saray’da temsilci gönderdi.)

1.Önceki görüşmelerde neler hedeflendi, neler başarıldı?

Suriye’de iç savaşı bitirmeyi hedefleyen Cenevre görüşmelerine destek amacıyla başlatılan ve özellikle Rusya’nın savaşa müdahil olması sonrası müzakerelerde daha belirleyici bir rol üstlendiği Astana görüşmelerinde şu ana kadar somut bir başarı elde edilemedi.

İlki Ocak ayında gerçekleştirilen görüşmeler, Halep’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı güçler tarafından Rusya’nın desteğiyle ele geçirilmesi sonrası Vladimir Putin yönetiminin avantajlı konumunun gölgesinde düzenlenmişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu görüşmelerin ilk turundan kısa bir süre önce Suriye’de geçişin Esad’la mümkün olmadığını söylemişti.

Ancak gene aynı dönemde Reuters’a konuşan ve ismini vermek istemeyen bir üst düzey Türk yetkili, önceliğin Esad’ın gitmesi değil, terörün alt edilmesi olduğunu belirtmişti.

Bu doğrultuda Astana görüşmelerinin çerçevesi şu ana dek Suriye’de Esad rejiminin geleceğinden ziyade, çatışmaların en kısa zamanda nasıl sonlandırılabileceğine ve çatışmasızlık devamının nasıl sağlanabileceğine odaklandı.

2.Görüş birlikleri neler?

Somut başarıya  henüz ulaşılamayan görüşmelerde tarafların üzerinde en çok anlaştığı nokta, Suriye’de aralıklarla devam eden ateşkes durumunun devam ettirilmesi.

Görüşmelerin ilk turunda silahlı muhalif gruplar Esad rejimini temsil eden heyet ile doğrudan görüşmeyeceklerini duyurmuştu.

Ancak bu görüşmelerde ateşkesin denetlenmesi için Türkiye, Rusya ve İran tarafından üçlü bir mekanizma kurulması kararlaştırılmıştı.

Suriye hükümetini temsilen Astana’daki ilk tura katılan Beşar El Caferi zirveyi başarılı olarak nitelendirmişti.

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Caferi, sonunda karşılıklı mutabakata dayanan, herkes tarafından kabul edilen bir metin üzerinde uzlaşıldığını kaydetmişti.

Kremlin de ilk turu başarılı bulmuş ve müzakerelerin tekrarlanabileceğini belirtmişti.

Teknik sorunlar nedeniyle bir gün ertelenen Şubat ayındaki ikinci turda ise Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’deki ateşkesin izlenmesi için üçlü kontrol yöntemleri üzerinde anlaştığı bildirilmişti.

3.İhtilaflı konular neler?

Görüşmelerin ilk turuna Suriye’deki muhalifleri temsilen katılan Ceyşul İslam grubundan Muhammed Alluş, Türkiye, Rusya ve İran’ın üzerinde mutabakata vardığı metne kuşkuyla yaklaştıklarını belirterek, ayrı bir ateşkes önerisi sunmuştu. Ancak yeni bir ateşkes metni imzalanmamıştı.

Görüşmelerin ikinci turunda Suriye hükümeti ve muhaliflerin heyetleri ile ateşkesi izleme mekanizmaları masaya yatırılmış ancak büyük bir ilerleme kaydedilememişti.

Mart ayındaki üçüncü turda ise muhalif gruplar görüşmeleri boykot etmiş ve Suriye yönetiminin delegasyonu durumdan dolayı Türkiye’yi suçlamıştı.

Suriye hükümet temsilcisi Beşar Caferi, “Üç garantörden bir tanesi taahhüdünü bozarsa - ki Türkiye’den bahsediyorum - bu silahlı grupların (görüşmelere) katılıp katılmaması konusunun Türkiye’ye sorulması gerektiği anlamına gelir” demişti.

Suriyeli muhalif grupların sözcülerinden Usame Ebu Zaid ise Rusya’nın sivillere yönelik hava saldırıları düzenleyerek ateşkesi ihlal etmesi ve Suriye ordusunu ateşkese uymaya ikna edememesi nedeniyle görüşmelere katılmama kararı aldıklarını açıklamıştı. Zaid Türkiye’ye bu kararlarını bildirdiklerini söylemişti.

Interfax haber ajansına açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, muhaliflerin sundukları nedenlerin ikna edici olmadığını belirtmişti. Muhalif grupların yokluğunda üçüncü turda herhangi bir ilerleme kaydedilememişti.

4.Muhalif gruplar bu sefer katılacak mı?

Kazakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Anuar Caynakov, AA muhabirine yaptığı açıklamada muhaliflerin Astana görüşmelerinin bu turuna katılacaklarını doğrulamış ve Muhammed Alluş’un silahlı muhalif heyete liderlik edeceğini söylemişti.

Ancak görüşmeler başladıktan sonra Suriye’de devam eden hava saldırılarını gerekçe gösteren muhalifler çekilme kararı aldıklarını açıkladı. Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan muhalif kaynaklar, “Sivillere yönelik hava saldırılarından ötürü muhalif delegasyonu toplantılara katılımını dondurmuştur. Suriye çapındaki saldırılar sonlandırılmadığı müddetçe durum değişmeyecektir”

SURİYELİ MUHALİFLER ASTANA GÖRÜŞMELERİNE KATILMAYACAK

Suriye’de altı yıldır süren iç savaşın sona erdirilmesi için düzenlenen Astana görüşmelerine ‘muhalif’ diye anılan silahlı grupların katılmayacağı belirtildi.

5 SORUDA WANNACRY’I DERLENDİ

Dünya genelinde on binlerce kuruluş ‘WannaCry’ olarak bilinen bilgisayar virüsünün saldırısına uğradı.

Bu zararlı yazılım bilgisayar içindeki verileri kilitliyor ve belgelerin yeniden kurulumu için kullanıcılardan her defasında 300 dolar ödeme talep ediyor.

Güvenlik şirketleri, en az 99 ülkede binlerce bilgisayarın bu fidye yazılımından etkilendiğini söyledi.

1.Ne oldu?

Son yılların en yaygın ve en zararlı siber saldırı çok sayıda büyük kuruluşun sistemine sızdı.

‘WannaCry’ olarak bilinen yazılım, bilgisayardaki dosyaları şifreliyor ve yeniden erişime açılabilmesi için fidye talep ediyor.

Yazılım, ‘solucan’ olarak bilinen virüs aracılığıyla bilgisayarlara giriyor. Bu virüs, genellikle e-posta, kaynağı belirsiz programlar, forum siteleri, korsan oyun, DVD ve CD’leri aracılığıyla bulaşıyor.

2.WannaCry virüsünü kim yaptı?

Bu henüz net olarak bilinmiyor. Fidye yazılımı, uzun bir süredir siber hırsızların sıkça kullandığı bir yöntem. Bilgisayarlara bulaşıp kısa sürede çok kazanç sağlıyorlar. İzi sürülmesi zor olan sanal para birimi Bitcoin sayesinde kolaylıkla ödemeleri alabiliyorlar.

3.Hangi ülkeler nasıl etkilendi?

Fidye yazılımından Türkiye’nin de aralarında olduğu en az 99 ülke etkilendi.

4.Sizin bilgisayarınız tehlikede mi?

Bu duruma göre değişir. WannaCry virüsü yalnızca Windows işletim sisteminin kullanıldığı bilgisayarlara bulaşıyor. Windows’u güncellemezseniz ve e-postalarınızı açarken, okurken dikkat etmezseniz, siz de tehlikede olabilirsiniz.

Sürekli güncelleme yaparak, firewall (güvenlik duvarı), anti-virüs yazılımları kullanarak ve e-posta aracılığıyla gönderilen mesajları okurken dikkatli olursanız, kendinizi koruyabilirsiniz.

Ayrıca, dosya şifreleme yazılımını yedeklerseniz, virüsün bulaşması halinde fidye ödemeden dosyalarınıza yeniden erişim sağlayabilirsiniz.

5.Bu yazılımın bulaşması durdurulabilir mi?

Tam olarak durdurulamaz. Ama yine de kuruluşlar kendilerini korumak için çok çalışmalı ve gerekli tüm önlemleri almalı. Firewall (güvenlik duvarı) oluşumu, anti-virüs yazılımları yüklemesi, dosya filtreleme uygulaması, izinsiz erişimleri tespit etme programı ve yazılımın sürekli güncellenmesi siber saldırıları da engelleyebilir.

Ama hiçbir korunma yüzde 100 kusursuz olamaz. Neden? Çünkü kuruluşlar insanlar tarafından idare ediliyor dolayısıyla ‘insan hatası’ olabiliyor. Bunun farkında olan siber hırsızlar da kullanıcıları kandırmak için e-postalara tuzaklı ek dosyalar veya linkler ekliyor böylece kullanıcının dosyalara tıklamasıyla virüsü bulaştırıyor. Bu uygulamaya ‘elektronik dolandırıcılık’ (phishing) deniyor.

19 Mayıs 2017 Cuma


                AVRUPA BİRLİĞİ DENETİM SÜRECİNİN TARİHÇESİ

               Denetim süreci kapsamında, Avrupa Konseyi üyesi bir devletin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında ne derece Avrupa standartlarında olduğu ölçülüyor.

               Tüm AB üyesi ülkeler de dâhil irili ufaklı 47 Avrupa devletini bünyesinde toplayan Avrupa Konseyi’nin öncelikli misyonu Avrupa genelinde demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında müşterek siyasal ve hukuksal norm ve standartlar yaratmak.

               Türkiye, esas olarak sovyetik rejimlerden kurtulan Orta ve Doğu Avrupa devletlerinin Batı standartlarında demokrasiye geçişlerini kolaylaştırmak amacıyla AKPM bünyesinde 1990’lı yılların başlarında oluşturulan denetim sürecine 1996 yılında dahil edilmiş, gerçekleştirdiği reformlar sayesinde koşullu olarak Haziran 2004’te bu süreçten çıkarılmış ve post-monitoring olarak adlandırılan denetim sonrası sürece dahil edilmişti.

               Bu süreç, AB ile üyelik müzakerelerine başlamasında önemli rol oynamıştı.

5 SORUDA  İNCİRLİK ÜSSÜ VE  ALMANYA

İncirlik Üssü'nün Almanya-Türkiye ilişkilerindeki önemini ve üssün NATO çerçevesinde geçmişten günümüze nasıl bir rolünün olduğunu irdeleyelim.a

Türkiye'nin Alman milletvekillerinin İncirlik Hava Üssü'nü ziyaret etmesine izin vermemesi sonrasında Almanya'da üssün kullanımıyla ilgili tartışmalar yeniden alevlendi.

1.       İncirlik üssünün NATO açısından önemi ne?

Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında ABD'nin askeri yardımıyla inşa edilen Adana Hava Üssü, ismi daha sonra İncirlik Hava Üssü şeklinde değiştirilmiş bir NATO misyonu tesisi olarak 1955'ten beri hizmet veriyor.

Üs, Soğuk Savaş döneminde NATO'nun "güneydoğu kanadı" olarak anılan Türkiye ve Yunanistan'ın Sovyetler Birliği'ne karşı Doğu Akdeniz savunmasının hava koordinasyon merkezlerinden birisi olarak faaliyet gösteriyordu.

Türkiye'nin Kıbrıs harekatı sonrası ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı silah ambargosu nedeniyle dönemin Türk hükümeti misilleme olarak müttefikinin tüm üslerini kapatmış, ancak NATO yerleşkeleri olmaları dolayısıyla sadece İncirlik ve İzmir üsleri faaliyetlerine devam etmişti.

İncirlik sadece Sovyetler Birliği'ne karşı değil, aynı zamanda Ortadoğu'daki krizlere de yakınlığı dolayısıyla birçok misyonda önemli bir rol oynamıştı. Bunlar arasında 1958 Lübnan Krizi'nde ABD'li askerlere kurtarma desteği vermek amacıyla üssün kullanılması, Soğuk Savaş sonrasında Birinci Körfez Savaşı'nda Irak'taki hava operasyonları gibi örnekler bulunuyor.

11 Eylül saldırılarını takip eden Irak Savaşı'nda ise ABD Türkiye'den, kara birliklerinin Irak'ın kuzeyinden bir cephe açmak için toprak kullanımını talep etmiş, bu talep 1 Mart tezkeresi olarak bilinen 2003 tarihli meclis kararı sonucu reddedilmişti.

Ancak 1 Mart tezkeresinin hemen sonrasında ABD Türkiye'nin hava sahasını kullanmayı talep etmiş, Türk hükümeti de bu talebe olumlu yanıt vermişti. İncirlik Üssü de muharip birlikler olmaksızın, lojistik destek amacıyla kullanılmıştı.

DAEŞ’e karşı oluşturulan koalisyon güçlerine 2014 yılının sonbaharında katılan Türkiye, bu tarihten sonra İncirlik Üssü'nü NATO müttefiklerinin hava operasyonları için tesis etti.

Türkiye ile Almanya arasında Ocak 2016'da imzalanan anlaşma uyarınca Hamburg'dan uçan ilk parti uçaklar İncirlik'e konuşlanmıştı. Almanya DAEŞ’e karşı koalisyonda muharip güçler kullanmıyor. Alman misyonu keşif ve yakıt ikmali uçuşlarıyla sınırlı tutuluyor.

2.       İncirlik'te hangi ülkelerden kaç asker görev yapıyor?

ABD kaynaklarına göre üste yaklaşık bin 500 ABD'li askeri personel görev yapıyor. İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin askeri personeli de İncirlik'te bulunan NATO güçleri arasında.

 

Üste ayrıca halen 260 Alman askeri konuşlanmış durumda. Bu askerler DAEŞ’le mücadele koalisyonu kapsamında görev yapan Tornado tipi keşif uçaklarına destek veriyor.

Bunun dışında üste Türk birliği de bulunurken, ihtiyaçlar dâhilinde dönemsel olarak diğer NATO ülkelerinden askerler de konuşlandırılabiliyor.

Örneğin Suriye'de devam eden iç savaş nedeniyle Türkiye'nin hava savunma sistemlerini güçlendirmek amacıyla 2013 yılında Hollanda'dan iki adet Patriot füzesi ünitesi ve beraberinde 30 kadar Hollanda askeri üsse konuşlandırılmıştı.

Gene aynı misyon kapsamında Hollanda birliği görevini İspanyol birliğine devretmişti. Bu ülkelerin yanı sıra, Çekya da kısa bir süreliğine askeri personelini iletişim görevlerinde yer almak üzere İncirlik'e göndermişti.

NATO üyesi olmayan Suudi Arabistan da Şubat 2016'da DAEŞ’le mücadele koalisyonu kapsamında İncirlik'e özel kuvvetlerini taşıyan kargo ve savaş uçakları göndermişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Ekim 2016'da yaptığı açıklamaya göre Katar ve Danimarka da DAEŞ’le mücadele kapsamında üsten yararlandı.

3.       İncirlik'te ne tür silah sistemleri bulunuyor?

İncirlik Hava Üssü'nün askeri belkemiğini ABD'nin 39 Hava Üssü Kanadı oluşturuyor. Bu çerçevede üste, yere yakın hava operasyonlarında kullanılan A-10, havadan havaya ve karaya harpte yer alan F-15 ve F-16 ve havada ikmal uçakları yer alıyor. Ayrıca dönem dönem istihbarat toplayıcı AWACS uçakları da üsse konuşlandırılıyor.

Üste geçici olarak yer alan NATO ve diğer ülkelerin askeri mühimmatının dışında Soğuk Savaş döneminden beri nükleer başlıkların olduğu iddia ediliyor.

Uzun yıllardır spekülasyonlara neden olan nükleer silahların varlığı yetkililer tarafından hiçbir zaman teyit edilmese de, Amerikan Bilim Adamları Federasyonu'na göre, üste halen uçaktan atılmak üzere tasarlanmış 50 adet civarında taktik nükleer başlık bulunuyor.

4.       Almanya'nın İncirlik'ten vazgeçmesi mümkün mü?

DAEŞ’le mücadele kapsamında keşif ve ikmal rollerinde görev alan Alman birlikleri için İncirlik Üssü özellikle ABD başta olmak üzere, hem diğer NATO ülkeleri ile koordinasyon ve lojistik işbirliği hem de üs güvenliği bakımından öncelikli tercih.

Ancak Türkiye'nin Alman milletvekillerinin üsse giriş iznini reddetmesi sonucu başlayan tartışmalar bölgede muhtemel başka üslerin kullanımı ihtimallerini de beraberinde getirdi.

Reuters haber ajansına konuşan Alman hükümet kaynaklarına göre Almanya'dan askeri görevliler alternatif üs arayışları için önümüzdeki günlerde Ürdün'e bir ziyaret gerçekleştirecek. Bunun yanı sıra Güney Kıbrıs ve Kuveyt de seçenekler arasında.

 

5.       Türkiye - Almanya ilişkilerinde İncirlik'in önemi nedir?

Türkiye ve Almanya, 1950'li yıllardan beri NATO mensubu olmaları dolayısıyla 60 yılı aşkın bir süredir askeri müttefik ve siyaseten de yakın ilişkileri olan iki ülke durumunda.

Bu derece yakın iki ülkenin ilişkilerinin bir hava üssünden dolayı bir anda bozulması çok olası gözükmüyor. Savunma uzmanı Markus Kaim'e göre Türkiye'nin Alman milletvekillerinin İncirlik'e girişine izin vermemesinden dolayı Almanya duruma tepki gösterip birliklerini Ürdün'e konuşlandırabilir. Ancak Kaim'e göre bu durum Türkiye'nin bir tarafta DAEŞ’e karşı yürütülen uluslararası koalisyon içinde ve diğer tarafta da mülteci krizine karşı bir stratejik partner olarak kalacağı gerçeğini değiştirmez.

İncirlik konusu Almanya ve Türkiye arasında son zamanlarda yaşanan son kriz değil. Benzer bir durum Alman meclisinin 2016'daki Ermeni soykırımı kararı sonrasında da yaşanmış, Türkiye Alman politikacıların İncirlik Üssü'nü ziyaret etmesine uzun bir süre sonra izin vermişti.